Çin'in başkenti Beijing'de 23 Haziran günü öğleden sonra aniden başlayan şiddetli yağış, şehirdeki hayatı felç etti. Aralıksız 4 saat süren yağmurun etkisiyle birçok bölgede trafik tıkanırken, Beijing Başkent Uluslararası Havaalanında 100'e yakın uçak seferi iptal oldu. Yağmur, başkentin en çok kullanılan metro hatlarından 13. hattın arızalanmasına yol açtı. Yizhuang tren hattı üzerindeki seferler durduruldu. Aracı olan vatandaşlar, ancak 7-8 saatte evlerine dönebildi. Normalde bu yolculuk yarım saat sürerdi. İlkokul öğrencileri bindikleri otobüste ödevlerini bitirdiler, ama otobüsleri hâlâ suda, ilerlemek için uzun kuyrukta bekliyordu...
Şiddetli yağışlar sadece Beijing'i değil, ülke çapında diğer şehirleri de vurdu, ciddi can ve mal kaybına yol açtı. Dünya Mirasları Listesi'ne yeni alınan Batı Gölü Kültür Alanı'yla ünlü Hangzhou, finans merkezi Shanghai ve reform politikasının başlatıldığı Shenzhen gibi şehirlerde su baskınları yaşandı, Wuhan şehri hatta "su şehri" olarak adlandırıldı.
Belki merak edersiniz: Acaba Beijing'de ve diğer şehirlerde kanalizasyon sistemi yok mu? Bunun cevabı: Evet. O zaman, diğer bir soru daha yöneltebilirsiniz bana: E peki, o zaman niye hayat felç oldu?
Aslında dünyanın her şehrinde mutlaka kanalizasyon sistemi var. Ancak bu sistem, şiddetli yağışlar karşısında genellikle yetersiz kalır. Galiba, bu sorun küreselleşmenin yaşandığı günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorun. Siz de bir düşünün, gerçekten de öyle değil mi?
Bugün Çin'deki, özellikle Beijing'deki kanalizasyon sistemini ele alacağız.
*
İnsanlar toplu halde yaşayınca, yerleşim merkezi ister büyük ister küçük olsun, mutlaka kanalizasyon sorunu ortaya çıkar. Tabii, susuz çöller hariç! Küçücük bir köyde bile mutlaka bir veya birkaç kanalizasyon kanalı bulundurulmalı. Yoksa şiddetli yağış olunca, evleri su basar.
Eski Roma kentlerinde taşla döşenen kanalizasyon kanalları varmış. Benzer kanalizasyon sistemi, Çin tarihinde ekonomik refahın yaşandığı Han ve Tang Hanedanları dönemine ait kentlerde de varmış, ancak kanallar çömlekten olurmuş. Fakat Ming ve Qing Hanedanları dönemine gelince, şehircilikte büyük gerileme görülmüş. Başkent Beijing'de sadece imparatorun oturduğu Yasak Şehir altında yağmur suyunu ve atık suyu akıtan yeraltı kanalizasyon kanalları döşenmiş. Bu kanalların bakırdan olduğu ve Yasak Şehir'i su baskınlarından koruyabildiği, ayrıca temizleme işini de kolaylaştırdığı biliniyor. Ancak şehirde su akıtma işi ise açık kanalizasyonlarla sağlanmış.
Ming ve Qing Hanedanları döneminde cadde ve sokakları birbirine bağlayan kanalizasyon kanallarının çoğu tuğla veya taşlarla döşenirmiş, zamanla tıkanma olmuş. Durmadan temizlenmesi gerektiği için de tuğla veya taşlar bozulurmuş. Ancak temizleme işi, kârlı bir işmiş. Bu iş, Mançuryalılara aitmiş. Temizleme işinden sorumlu Mançuryalılar da imparatordan parayı aldıktan sonra genellikle işi savsaklarlarmış.
*
Beijing'in kent olma tarihi 3 bin yıl önceye dayanıyor. Tarihindeki en eski kanalizasyon sistemi, ta Batı Zhou (M.Ö. 1046-M.Ö. 771) Hanedanı'na kadar uzanıyor. Bugün şehrin banliyösünde Dongjiacun adlı köyün doğusundaki tarihi surların dibinde taş döşeli kanalizasyon kanalları hâlâ duruyor. Beijing, Yuan Hanedanı'nın başkenti olunca, titiz bir şehircilik planı tasarlanmış. Ana caddelerin her iki kenarında levha taşlarla döşenmiş açık kanalizasyon sistemi varmış. Ming Hanedanı'ndan itibaren, açık kanalizasyon sisteminin üstü levha taşlarla kapatılmış. Yasak Şehir'deki bu kanalizasyon sistemi, dünyadaki su drenajı işi için bir örnek sayılır. Çünkü daha sonraki 500 yıl içinde, yağmur ne kadar şiddetli olursa olsun, Yasak Şehir'de hemen hemen hiçbir kere bile su birikmemiş. Zamanla kanalizasyon sistemi yeraltında yapılmaya başlanmış. Ming ve Qing Hanedanları döneminde yeraltında kurulan kanalizasyon sistemi, cadde ve sokakların çoğunu kapsıyormuş. İstatistikler, Qing Hanedanı döneminde Beijing'de 37 kilometre uzunluğunda bir yeraltı kanalizasyon kanalı bulunduğunu gösteriyor.
Tarihte Beijing'in doğu bölgesinde çoğunlukla devlet yetkilileri burada yaşadığı için; ayrıca resmi kurumlara ve devlete ait hububat depolarının da bu bölgede bulunmasından dolayı bölgede kapsamlı bir yeraltı kanalizasyon sistemi varmış. Örneğin, Çin Ulusal Tiyatrosu'nun inşaatı sırasında yapılan kazılarda, Ming Hanedanı'na ait bir yeraltı kanalizasyon sistemi ortaya çıktı.
Genel olarak, doğu bölgesindeki her zengin aile kendi yeraltı kanalizasyon kanalını yaptırıp, sonra kentin kanalizasyon sistemine bağlatırmış. Ancak yoksul ailelerin paylaştığı avulularda ise kanalizasyon sistemi bulunmazmış. Bu durum, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949 yılına kadar devam etmiş.
Beijing'in kuzey bölgesinde Baochao adlı bir Hutong var. Burası, tarihte saray için kağıt üretiminin yapıldığı bir yermiş. Buradaki kağıt üretimi, tuvalet kağıdını da kapsıyor. Kağıt üretimi büyük miktarda su ihtiyacı doğuruyor. Bu nedenle Baochao Hutongu'nun altında da kapsamlı bir kanalizasyon sistemi varmiş. Son 10 yıldan biraz daha önce Baochao Hutongu altında kurulmuş eski kanalizasyon kanalları keşfedildi.
Beijing'in güney bölgesi, sıradan halkın yaşadığı konutlarla doluymuş. Yoksul insanlar, kanalizasyon sistemini yaptırma gücüne sahip olmamış. Bu nedenle bölgede derinliği 1 metreyi aşmayan göletler oluşmuş. Yerliler, bu göletleri "sulu alan" olarak adlandırırmış.
Ming Hanedanı'nın başlangıcında hükümet, sulama sistemine çok yatırım yapmış ve emek harcamıştı. Askerler belli aralıklarla açık kanalizasyonları kazıp temizler, kanalların dibindeki çamurlar da gübre olarak köylülere verilirmiş. Qing Hanedanı'nın son döneminde devletin gücü bir hayli zayıflamış, kanalizasyon sistemi de bakımsız kalmış. Kötü kokan kanalizasyon kanallarının üstleri kapatılmış. Bugün Beijing'in merkezinde bulunan Xidan bölgesinden geçen Daminghao adlı bir kanalizasyon varmış. Zamanla Daminghao'nun üstü de kapatılmış. 1911 yılı civarında, Çin'in mali gücü artık ciddi ölçüde kötüleşmiş. Daminghao'nun yeraltı kanalizasyon sistemine dönüştürülmesi için Beijing dışındaki kent duvarlarından bir miktar tuğla sökülmüş. Bu yeraltı kanalizasyon sistemi, 10 yıl öncesine kadar kullanıldı.
*
Ming ve Qing Hanedanları döneminde Yasak Şehir'deki kanalizasyon sistemi, kenti çevreleyen kanal ve kent içindeki 3 ana salonun önündeki kanaldan oluşuyormuş. Yasak Şehir'deki evsel atık su ve yağmur suyu bu kanallarla boşaltılırmış.
Yasak Şehir'deki yağmur suyunu boşaltma sistemi yer altında örülen gri tuğlalarla yapılmış. Her salonun genellikle 9 katlı mermer zemini varmış. Her katta sayısız ejderin ağzından yağmur suyu boşaltılırmış. Yer üstündeki eski para şeklindeki delikler de bu sistemin bir parçasıymış. Yağmur suyu sonunda kentin güneydoğu tarafındaki bir nehre karışırmış.
Eski Roma'da 5 bin yıl önce sifonlu tuvalet icat edilmiş. Ancak tarım ülkesi olan Çin'de durum çok farklı oldu. Çin'de eski dönemlerde böyle bir sistem hiç görülmemiş. Beijing bölgesi, hatta Yasak Şehir içinde bile sifonlu tuvalet sistemi hiç kurulmamış. Bu, Çin kültüründe insanın dışkısından bahsetmekten kaçınılmasından da kaynaklanabiliyor. Yasak Şehir'de eskiden tuvalet leğenleri hazırlanır, içine ocak külü konurmuş. Tuvalet leğenleri her ayın 4. gününde Yasak Şehir'in doğu kapısından çıkarılır, hadımlar tarafından gübre olarak köylülere satılırmış.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra, eski Beijing'in dış kentinin Xuanwumen, Qianmen ve Chongwenmen adlı 3 kapısı altında çapı 1.2 metre olan iki kanal inşa ettirildi, bu kanallarla Beijing'in kuzey bölgesinden gelen atık su şehir dışındaki Tonghui Nehri'ne ulaştırıldı. Böylece 3 kapı önünden geçen nehirdeki kötü koku büyük ölçüde giderilmiş oldu.
1965 yılına gelince savaş hazırlığı önlemi olarak Beijing'de metro inşası başlatılacaktı. Bazı bilginler, eski kenti çevreleyen nehri kapatma ve surları sökme fikrini ortaya attı. Proje önerisi, sonunda Cumhurbaşkanı Mao Zedong'un onayını alarak uygulandı. Metronun inşasından sonra, nehir kanalının üstü kapatıldı. Bu kanallar bugün Qianmen Kapısı önündeki yüksek binaların altında kalıyor. 8 metre genişliğinde ve 4 metre yüksekliğindeki bu kanalın savaş döneminde sığınak olarak kullanılması planlanmıştı. Bugün için hâlâ ciddi boyutta tıkanma sorunu olmasına rağmen, kanal atık suyu şehrin doğu tarafındaki Gaobeidian Atık Su İşleme Fabrikası'na gönderen ana kanallardan biri konumunda.
Beijing'de kentleşme sürecinin hızlanması, nüfusun artması, kanalizasyon sisteminin bakımı ve kapasite yetersizliği gibi unsurlar nedeniyle, Beijing'de şiddetli yağmur yağınca, yollarda su birikintileri sonucu trafik tıkanması gibi durumlar görüldü.
*
Çin'deki kanalizasyon sisteminden bahsedilirken, mutlaka ülkenin güneyindeki Ganzhou kentindeki sistemden söz edilmeli. Kentteki kanalizasyon sistemi, Kuzey Song (960-1127) Hanedanı döneminde inşa edilmiş. Eski adıyla Fushougou (mutlu ve uzun ömürlü kanal) olan kanalizasyon sistemi, 12.6 kilometre uzunluğunda. Bu sistem bugün bile bilimsel ve ekolojik olarak kabul ediliyor.
Ganzhou kentindeki kanalizasyon sistemi, kentteki bütün göletleri birbirlerine bağladı, ayrıca su seviyesinin değişmesinden yararlanarak, işlenmiş atık suyu Ganjiang Nehri'ne boşalttı. Nehir suyu yükselirken kanalizasyon sistemi otomatik şekilde kapanır, nehrin su seviyesi düşerken sistem otomatik olarak açılır.
Song Hanedanı'ndan önceki kayıtlara göre, Ganzhou kenti su felâketinden dolayı birkaç kere taşınmıştı. Song Hanedanı'na gelince, iklim daha da anormal olmuş, her 5 senede bir büyük çaplı su felâketi görülmüş. Bu durumda ekonomisi nisbeten gelişmiş Ganzhou kenti yöneticileri kanalizasyon sistemi inşa ettirmeye karar vermiş.
Ganzhou yeraltı kanalizasyon sisteminin yapısı ve çalışma yöntemi bugün bile henüz çözülmedi.
Çağdaş kanalizasyon sisteminde eğer kanalın eğim açısı yetmezse, pompayla yükseltilir, ondan sonra doğal akış hızıyla su boşaltılır. Ancak Ganzhou'daki kanalizasyon sisteminde hiç pompalama mekaniği kullanılmamış.
Ganzhou kanalizasyon sisteminin 2 bölümü var. Biri kentin güneydoğu, öbürü kuzeybatı bölgesinden suyu boşaltıyor. Sistemde, kentin yer düzeyine göre, hem açık hem kapalı kanal kullanılıyor, ayrıca kentteki göletler de birbirlerine bağlanıyor. Böylece kanalizasyon suyunun sızması önlenmiş oluyor, ayrıca atık suyla balık ve bitkilerin yetişmesi sağlanıyor. Qing Hanedanı döneminde Ganzhou'daki kanalizasyon sistemi büyük ölçüde ıslah edildi, kanallar bir insanin içinde serbestçe yürüyebileceği kadar genişletildi. Bu sistem sayesinde Ganzhou kentinde 900 yıldır hiç su birikintisi ya da su taşması olmadı. Belki bu sistem, modern çağda yaşayan bizlere ilham verebilir.
Qingdao, Çin kentleri arasında en makul kanalizasyon sistemine sahip olan kent olarak kabul ediliyor. Almanların Qingdao'ya hâkim olduğu yıllarda kentin altında "derin tünel" şeklinde kanalizasyon kanalları döşediler. Bu tüneller günümüze kadar, neredeyse 100 yıla yakın süredir kullanılıyor. Yeraltında 5 bin 464 metre uzunluğundaki kanallar, yer üstündeki açık kanallarla birlikte etkin bir kanalizasyon sistemi oluşturdu. Atık suyu boşaltan kanallar başaşağı konmuş birer ördek yumurtası şeklinde, alt kısımlarıysa V harfi formunda. Böylece atık su hızla akabiliyor, kum gibi maddeler de kolayca kanalın dibinde yığılmıyor...
*
Eski Beijing şehrindeki kanalizasyon kanallarında sıkça tıkanma görülür, temizleme işi de ciddi yapılmazmış. Ancak şehri su bastığı da pek görülmezmiş. Çünkü tıkanma olsa bile, kanalizasyon kanalları yine bir şekilde devreye girermiş. İkincisi, Beijing'deki yolların çoğu toprak yolmuş, taş kaldırım bile çok azmış. Toprağın su geçirgenliği iyi olduğu için, yağmur yağınca, yollarda pek fazla su birikmezmiş.
Beijing'deki modernleşme, yol yapımıyla başladı. Önce taş kaldırımlar, sonra beton yollar, ardından asfalt yollar. Yolların modernleşmesiyle, kanalizasyon sistemi de açık kanallardan kapalı kanallara geçmiş. Kentlerdeki yeraltı kanalizasyon sistemleri birbirlerine çok benziyor, aralarındaki fark sadece boruların büyüklüğü ve yoğunluğu. Bugün kentlerdeki su ve drenaj, artık profesyonelleşmiş bir teknoloji oldu.
Garip bir durum var. Kentlerde modernleşme düzeyi ne kadar yüksek olursa olsun, kanalizasyon sorunu yine de çözülmemiş gibi görünüyor. Mesela Çin'in güneyinde kısa süre önce görülen sağanak yağışlarda birçok kent madur oldu. Hatta dağda kurulu Wuhan Üniversitesi, bir ada gibi su ortasında kaldı.
Tabii, Çin kentlerindeki modernleşme tarihi kısadır, kanalizasyon projelerinin de ıslah edilmeye ihtiyacı var. Fakat şu da bir gerçektir: Kentlerde toprağın "sertleştirilmesi" sorun yarattı. Bugün kentlerde hemen hemen bütün cadde ve sokaklar beton veya asfaltla kaplı, açık kanallar bile beton kapaklarla kapatılır. Böylece yer yüzeyinin geçirgenliği sıfıra indi. Yağmur yağınca boşaltma işi atık su girişlerine bırakıldı. Sağanak yağış olunca, kanal ağızları derhal suyu boşaltamazsa, su birikiyor, yollar ve çevre su altında kalıyor.
Su geçirmeyen beton ve asfalt yolların zararı sadece su birikmesine yol açmakla kalmıyor, daha da büyük zarar getiriyor. Kentlerin genişlemesiyle, yeraltı su seviyesi durmadan düşüyor. Bir yandan kent inşaatları suya ihtiyaç duyarken diğer yandan yağmur suyu yeraltına sızamıyor, atık su borularına dolan yağmur suyu sonunda kent dışına boşaltılıyor, yeraltı sularına ilâve olmuyor. Bunun sonucu, yer düzeyi inip devasa huniler oluşuyor ve akla gelmedik jeolojik zararlar ortaya çıkabiliyor...
Çin'de modernleşmenin ilk halkası 1920'li ve 1930'lu yıllarda oldu, 2. hamle de bugünlerde yaşanıyor. Ancak günümüzdeki kentleşmenin hızı dünyada nadir görülen derecede yüksek. Böyle bir kentleşme, insanlara demir-çelik, beton ve asfalttan kocaman suni ormanlar sunarak, bazı sorunları çözüyor, ama beraberinde yeni sorunlar da getiriyor. Örneğin suni ormanlar risk içeriyor. Bu risk sadece çöp değil, kanalizasyon sorununu da içeriyor. Eğer erken çözülmezse, zaman geçtikçe çözüm daha da zor olacak.
Çin'de Taiwan'lı yazar Long Yingtai şöyle konuşmuştu: "Bir kent veya bir ülkenin yeterince modern olup olmadığını sınamak için şiddetli bir yağmur görmesi yeterli... Belki gökdelen yapacak parası var, ancak kanalizasyon sistemini yapmak için yeterince kararı veya gücü yok; gökdelenler görülür, kanalizasyon sistemi görülmez. Gerçeği ancak şiddetli yağmurdan sonra keşfedersiniz."
Çin'deki kanalizasyon sisteminde ortaya çıkan sorun, dünyanın diğer kentlerinde de yaşanıyor. İnşallah bu sorun insanların zekâsı ve sağduyusuyla bir gün çözülecek.