CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
Xinjiang'ı ziyaret eden Kazak heyeti: "Burası Bizim Doğum Yerimiz"
  2010-12-31 15:45:30  cri

    Türkiye'de yaşan Kazakların oluşturduğu bir heyet, resmi bir davetle kısa süre önce Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ne 7 günlük bir ziyaret yaptı. Heyet üyeleri, ziyaret sırasında okul, müze ve hastane gibi yerlere gidip Xinjiang'daki son gelişmelere tanık oldu. Heyetteki üyelerin çoğu, 1930'lu ve 1950'li yıllar arasında Xinjiang'dan göç edip Türkiye'ye yerleşen Kazakların çocukları olarak bu toprağa daha önce hiç ayak basmamış, ama bu toprağa sıcak bir hasretle özleyen kişilerdi. Heyette bulunan Türkiye Kültür Bakanlığı'ndan emekli Abatay Doğru, Müzik araştırmacısı Mustafa Buyurgan, dericilik mesleğinden emekli olan Abdülmecit Oktay ve Kazak el sanatları ustası Hatice Dönmez Çin Uluslararası Radyosu'na özel demeç vererek geziyle ilgili izlenimlerini aktardı.

    "Gerçekten duyduklarımız ile gördüklerimiz arasında dağlarkadar fark oluyor."

    CRI: Xinjiang'da neleri gördünüz? Gezi izlenimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

    Abatay Doğru : Benim adım Abatay Doğru. 1949 senesinde Çin'den göç esnasında dünyaya geldim. 1954 senesinde Türkiye'ye yerleştik. Orada ilkokul, ortaokul ve liseyi (00:22) tamamladıktan sonra 1971 senesinde Taiwan'a gittim. Taiwan Siyasal Bilgiler Üniversitesi'nin Milliyet ve Toplum bölümünden mezun olduktan sonra Türkiye'ye dönüp Kültür Bakanlığı'nda işe başladım. 20 yıl sonra emekli oldum. Şu anda ev hanımıyım.

    Bildiğiniz gibi bu, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ne ilk gelişimiz oldu. Urumçi'ye geldik, Urumçi'de yerel yetkililerin önce bize vermiş olduğu röportaj doğrultusunda gözlemlerimizi o yönde takip ettik. Onların bize verdikleri bilgilerle biz (01:57) tatmin olduk. Çin'in Xinjiang'da yapmış olduğu yatırım, katkı ve desteklerden memnunuz. Biz daha önce böyle bir şeyi fazlasıyla düşünmüyorduk. Daha sonra bizi Turfan'a götürdü. Orada da güzel izlenimlerimiz oldu. Orada da çok güzel bir (02:22) gezmemiz, bizim için de yeterli. Mesela, Karız'a gittik, ona çok hayran kaldık. Yani insanların ne şekilde bir suya ulaştığına, ne kadar zahmet içerisinde çalıştığına... Bunları görerek duygulandık. Aynı zamanda orada ne kadar etkileyici bir cami vardır. 770 yılında yapılmış, onları gezdik. Oradan da memnun bir şekilde döndük.

    Daha sonra biz Altay'a gittik. Orada yetkililerin verdikleri bilgiler doğrultusunda bizi en etkiledi.. Tamamen Kazaklara ait bir hastanenin oluşundan etkilendik. Oradaki doktorların çok güzel hizmet vermelerinden son derece memnun kaldık. Urumçi'de de aynı şekilde İslam Enstitüsü'nü dolaştık. Oradada Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde İslami bilgiler de elde ettik. Buradan da memnun kaldık. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ne yapılan katkılarındiğer bir yönü bugün burada da görmekteyiz.

    Mustafa Buyurgan: Benim adım Mustafa Buyurgan. Bu ülkeden 1937-38 yıllarında bazı sebeplerden dolayı Türkiye'ye giden Kazak milliyetinin bir evladıyım.(05:44) 1958 yılında Türkiye'de doğdum. İlk ve orta dereceli öğrenimimi Konya'da bitirdim. Kendim Kazak ata müzik (5:39) aletimiz olan Dombura'yı öğrendim. Şu anda müzik araştırmacısıyım. Aynı zamanda, Türkiye'de (6:11) kendi müziğimizi tanıtmak için bazı çabalarda bulundum. Çin'in bizi davet etmesi çok büyük bir onur olarak görüyorum. Ata mekanımızı gördüğümden çok mutluyum.

    Gerçekten duyduklarımız ile gördüklerimiz arasında dağlar kadar fark buluyoruz. Dilerim, daha çok ilerlerler. Arkadaşlarımız Altay'a gittiler, orada da daha güzel şeyler gördüler. Ama hava şartları olduğu için gerçekten bu topraklara doymum olmaz. Gezmek de bitmez. Onu da biliyoruz. Teşekkür ederim, Çin'e güzel davetlerin dolayı. Teşekkürler.

    Abdülmecit Oktay: Benim adım Abdülmecit Oktay. 1956 senesinde, Manisa'nın Salihli ilçesinde (8:42) doğdum. İlkokulumu orada bitirdim. Dericilik mesleğine atıldım. Derecelik meseliği 25 sene bir fil çalıştıktan sonra oradan emekli oldum. Şimdi kendim emekliyim. Beş senelik emekli oldum.

    Beni orada en çok etkileyen, Kıran Nehri oldu, benim babalarımın anlattığı Kıran Nehri... Çocukken görmüşler oraları, o nehri gördükten sonra, ben kendim geçtim, çok güzel, Altay Dağı, benim ufaklarımdan beri en çok görmek istediğim, Altay dağı, babalarımızın anlattıkları Altay Dağı, orada bütün şarkılarda, türkülerde, benim kendilerimizin, kendi örf ve adetlerimizde anlatıldığında ilk başta anlatılan dağ... Nasıl bir dağ, merak ettik. Geldik gördük. Çok memnun oldum.

    "Kazakların daha gelişmiş ve daha modern yerlerde oturduklarını gördüm."

    CRI: Kazak bölgesini duyduklarınızdan daha güzel bulmuşsunuz. Bu konuda bir örnek verebilir misiniz?

    Abdülmecit Oktay: Eski zaman, babalarımız zamanında, hayvancılıkla uğraşmışlar. Şimdi biz Urumçi'ye gittik, Altay'a gittik. Pekin'e de geldik. Bizim Kazakların belirli yerlerde, daha gelişmiş, daha modern yerlerde oturduklarını gördük. Urumçi'de bir akrabamın evine gittim. Evi gördüğümüz zaman, bizim Avrupalı evlerden daha güzel. Yaşam şekilleri daha güzel. Yiyecek, içecek bakımından bizi davet ettikleri zaman daha güzel şeyleri gördük. Önümüze konanlardan buradaki halkın güzelyaşadıklarınıördük.Ama gördüğümüz kadarıyla... Halkın hepsi görmediğimiz için, zaman kısıltlı olduğu için, gördüğüm kadarıyla böyle. Kendi akrabamı yaşadığı şekliyle gördüm. Güzel bir şey.

    CRI: Türkiye'de yaşayan Kazakların burada akrabaları vardır. Siz de gezi sırasında akrabanızla görüştünüz mü?

    Hatice Dönmez: Beni etkileyen bir şey var, Urumçi'ye gittik, oradan Altay'a gittik. Yani bir köşeden geçtiğimiz zaman. Biriyle karşılaşıyoruz. İlk sorduğumuz şey "Nasılsın" değil, normalde "Merhaba nasılsın", denir... (17:48) "Kayırsın", hemen şeyimizi soruyorsunuz, (17:55) kabilesini... İnsanlar birbiriyle akraba burada. Birbiriyle akraba, işte Mustafa şurada Bark var, Kazibek var. Biz 8 kişi gittik, şuradan döndüğümüz zaman, Kazaklar herkes "Kayırsın", diyor. Kabilesi soruluyor..

    Dedelerimiz 60 sene önce buradan gitmiş. Bizim Altay yurdumuz, dedelerimizin gittiği topraklar, biz buraya yaklaştığımız zaman, inanır musunuz, uçakta ağladım...

    Mustafa Buyuran: (35:00) Daha önce söylediğimiz gibi buradaki akrabalar biziçağırıyor. Tabii hepsine birden misafir olmak isteriz,amazaman müsaitdeğil.O zaman üç akrabamız birleşip bir restorana geldi. Sağolsun bizi davetlere götürdüler. Gece oturup hasret şarkımızı, hasretimizi, duygularımızı paylaştık, güzel bir gün oldu, gece oldu. Oralarda bende iz bırakanlardan birisi bu yani. Hatıralarımızı paylaştık. Davet eden arkadaş, yakat Seralihan oldu. Bizim kendi akrabamız (36:06) ona çok teşekkür ederiz. Öyle bir davet için.

    Hatice Dönmez: Biri Cemirey'den geldi, biri Karamay'dan. Ben hayret ettim. Amcamın torunu, düşünebiliyor musun? 5 saatlik bir yoldan gelip Urumçi'de bir hafta başka bir otelde kaldı. Bunu kim yapar, Kazaklardan başka biri yapar mı? Ben inanmıyorum, yapacağını. Bizim Kazaklarımızın bağlılığı çok güçlü. Mesela benim babamının altı kardeşi vardır, beşi Türkiye'ye gitti, biri burada kalıyor. 79 senesinde, amcam geldi. O zaman küçücüktüm, ama hatırlıyorum. Düşünüyor musunuz, onun torunu, hiç bizi görmemiş. Sadece resimlerde. Bu ne kadar büyük sadakat, sevgi, saygı. Çocuğa ben "git" dedim, hatta öksürüyordu. "Hayır, gitmeyeceğim, yok, siz ne zaman gidecekseniz, ben deo zaman gideceğim"dedi. Beş gün otelde kalıyor.

    Bir de Aliye diye bir arkadaşım var. Akrabam, Ceminey'den geldi. Altay'dayken, biz nereye gitsek, bizimle gitti, yedi, içti. Ağlayarak ayrıldı. Yani bunu ben şunu hissettim. Ben Altay'dayken, Aliye'ye de diyordum. Sanki ben yıllardır buradayım, gerçekten. Yıllardan beri ben burada yaşamış gibi hissettim. Hatta Butiya'ya sordum, "Sen de onu hissettin mi?" dedim. Özellikle Algaca söylerken, hıcgırıp hıçkırıp... (39:45) Bir de Altay'dan ayrılırken.

    Abatay Doğru: Burada bir şey demek istiyorum. Biz Altay'dan ayrılırken, inanıyor musunuz hiç bir akrabamız olmamasına rağmen, orada devletin yetkilileri de bizimle vedalaşırken ağladılar. Niye? Çünkü biz Kazağız, onlar da Kazak. (40:14) Benim hiç bir akrabalığım yok onlarla, sadece Kazak tarafından... Biz onlarla kucaklaşıp ağladık, sanki kendi anne babamızdan öz kardeşımizden ayrılır gibi ağladık. Ama sorarsanız, dedelerimizin hepsinin obaları var yani. Ercan Bey, ben gördüm, o ağlıyordu, ben Ercan Bey'i ilk defa gördüm. O Bazak oymağından...Gelenler içerisinde Bazak yok. Kendi kabilesinden kimsesi olmamasına rağmen o adam da ağlıyordu. Bizi çok etkiledi, o da çok güzel bir anı bizim için yani. Onlar da hasret, biz de onlara hasret...

    "Urumçi'de bir konsolosluk kurarlarsa, buradaki akrabalarımız, biz davetiye göndeririz, daha çabuk gidebilirler."

    CRI: Buradaki Kazaklar ile Türkiye'deki Kazaklar arasında temasların yoğunlaşması için ne tür arzularınız var?

    Abdülmecit Oktay: Bir de şöyle bir şey var: Kazak halkından Türkiye'ye fazla insan gelemiyor. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği Pekin'de olduğu için, onlar Urumçi'de yaşadığı için fazla irtibatları olmadığı için, (26:12) o tarafa gidemiyor. Eğer, Çin Türkiye'yle bir anlaşma yapırsa, Urumçi'de bir konsolosluk kurarlarsa, buradaki akrabalarımıza biz davetiye göndeririz, daha çabuk gidebilirler. O yönde şimdi biraz mağdurlar. Eğer Türkiye ve Çin, ikisi beraber anlaşıp konsolusluk Urumçi'de kursa, çok memnun oluruz.

    Şöyle bir şey var. Urumçi'den Pekin'e uçak bileti, Urumçi'den Türkiye'e gidiş-geliş uçak biletinden daha pahalı. O yönde maddi yönden de çok ağır oluyor. Hele Urumçi'de konsolosluk olduğu zaman, Urumçi'ye gelir, gelmese ya akrabası gidiyor. Vize işlemleri yapar, çabuk bitirler. Külfet oluyor. (27:12). Maddi yönden düşüniyor... Buraya gelip bir gün iki günde dünya külfet olacak ona. Ama o parayla Türkiye'ye gidip geri dönebilir rahatça.

    Abatay Doğru: (27:34) Çin olarak, Türkiye'ye bu teklifi götürmeli. Bizim de mesela dışişleri görevlileriyle karşılaştığımız zaman, bu teklifi rahatlılıkla götürebiliriz. Ama, tabii bu devletler arası bir politika, bir siyaset. Karşılıklı anlaşmaya bağlı... Eğer bir konsolosluk Urumçi'de açılırsa, her iki ülke için de güzel imkanı olur. İnşallah, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun da bu konuda herhalde bir çabası var. İnşallah iyi bir şekilde netleştirilecek.

    Hasretler daha kolay gider. İki ülkenin havayolları daha fazla uçuş açarlarsa, ulaşım da sağlarlarsa, vize işlemleri de ortadan kalkarlarsa, tabii hiç bir problem yok.

    Apdur Mecit Oktay: (28:40) İslamın beş şartı var. (28:48) Bunun birisi Hac'dır. Biz Hacca gittiğimiz zaman, bizim memleketimizden, buradan, Xinjiang'dan Kazak Hacı hiç göremiyoruz. Fazla gelmiyor, hepsi Uygur Hacılar geliyor. Neden derseniz? Bizim Kazak Hacıları fazla bürokrasi bilmediği için buradaki insanlar mesela, köylerden geldikleri için tam manasıyla bilemiyor. Onun için burada Kazak Hacıları daha çok kontenjan (29:13) ve haklar daha iyi tanınması talep ediyoruz.

    Abatay Doğru: Ekonomik şartları burada çok önemli. Köylerde yaşayan Kazakların ekonomik şartları biraz daha iyi olmalı. Tabii Uygurlar eskiden beri genellikle şehirlerde yerleştiler. Kazaklar kırsal kesimde... Tabii kırsal kesimde yaşayanların her zaman seviye farkı mutlaka vardır. Eğitim seviyesi var, ekonomi seviyesi, her türden seviyede bir fark vardır. Tabii onların da gelir kaynaklarının belki yetersiz, belki de imkan az oluşu. Ondan dolayı, dediğim gibi bunlara bürokrasi de sebep olabilir. Ama onlara biraz daha imkan tanımalarını isteriz.

    "Gelecek programlar mutlaka geniş tutmalı."

    CRI: Son gezinizde bir eksiklik var mı? Buraya tekrar davet edilirseniz veya başka Kazaklar buraya gelirse neler tavsiye edersiniz?

    Mustafa Buyurgan: (36:18) Günlerin kısıltlı olması bizi çok çok etkiledi. Tam amacına ulaşamadı. Daha önce söylediğimiz gibi,kasabada olsun, yaylada olsun.... Davet de çok oldu, duyan geldi, Urumçi'ye. Yayla değil de, kasabaya gidelim. Konumuz ibadettir.... Programızdan çıkamadığımız için bize çok çok az geldi. Diyebilirim ki, hiç bir şey anlamadım, desem, yalan olur. Çok az şey anladık. Rüya gibi oldu, çok az şey gördük. Geldik gidiyoruz.

    Abatay Doğru: (37:04) Evet, bunu buraya gelince daha iyi anladık. Pekin'e geldikten sonra, yani hiç bir yere gitmemişiz gibi geldik. Çok az bir zaman, gerçekten çok az bir zaman. Eğer biz bu zamanımızı uzatabilirseydik, ne bileyim, daha iyi olur. Halklar arasına girmemiz, halkla bire bir görüşemedik. Ancak onların gelmelerinden öğrendik, duyduk, bildik. Ama bizim için yeterli değil. Gelecekteki programlarda mutlak geniş tutmalı.

    Mustafa Buyurgan: Hava güzel olsa, bazı prosedürleri çiğneyebilirdik. Gerçekten bu hava muhalefeti bizi bağladı. Zaman kısıltlı....(37:54)

    Abdülmecit Oktay: (41:10) Özlemle gelen için bir ay dahi kısa gelir.

    Mustafa Buyurgan: (41:26) Babam geldi. Benim dedem adı Çongcu Bey. Chongzhu'da doğmuş. Babam 83 yılında geldi, buraya, 90'da geldi. Geldikten sonra diyor ki, gittim, uyudum, tekrar geldim gibi oldu diyor. Bana 9 saniye gibi geldi, diyordu. Çünkü ne kadar doyduğu yerolsada, doğduğu yer... Bizim kan bağımız olduğu için biz de kendimizi burada doğmuşuz gibi hissediyoruz.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China