Çin topraklarında yaşıyan Huilerin ticaret yapma geleneği vardır. Ticaret yelpazesi, işletme biçimleri ve ticaret ahlâki, Huilere özgü özellikleri yansıtıyor.
1, İslamiyet'in Huilerin ticaret yapma geleneğinde derin etkisi
Huiler öteden beri ticaret yapmaya yatkınlığıyla ünlüdür. Huilerin ticaret yapma geleneği nesilden nesile aktarıldı. Tang ve Song Hanedanları döneminde Huilerin ataları ticaret yapmak için Arap ülkeleri ve Fars'tan Çin'e gelmiş. Yuan Hanedanı'ndan sonra Huiler arazilere sahip olmasına rağmen, sadece tarımla uğraşmakla yetinmedi, tarım üretimi yapmanın yanı sıra ticaret yapmaya devam etmiş. Genellikle kent ve kasabalardaki Huiler ticaretle geçinimle sağlarmış. Bugün Huiler Çin'in lojistik hizmetler alanında hâlâ dinamik şekilde faaliyet gösteriyor. Örneğin Gansu, Ninxia, Sha'anxi, Xinjiang, Shandong, Henan, Hebei, Qinghai ve Yunnan gibi idari bölgelerde toplu halde yaşayan Huiler yöresel ticaret çevresinin belkemiği konumunda. Huiler ticaret yapmaktan gurur duyduğu için, camideki imamlar bile ticaret yapar. Örneğin Ninxia Hui Özerk Bölgesi'nin Linxia Hui Özerk İli, eski İpek Yolu'ndaki önemli güzergâhlardan biriymiş. İlde ticaret yapan sayısı 80 binin üstünde. Bunlardan 30 bininin kendi sabit işyeri olurken, diğer 40 bini ise il içinde ve dışında, hatta Çin'in doğu sahil kentleri ve batı kesimindeki diğer kentleri arasında mekik dokuyor.
Huilerin ticaret yapma geleneğinin İslamiyet'le arasında sıkı bağı var. İslamiyet devrinden önce Arap Yarımadası'ndaki Hijaz bölgesi, doğu ile batı arasındaki ticaret koridorlarından biriymiş. Hijaz bölgesindeki Mekke ve Medine gibi kentlerde hemen hemen herkes ticaretle uğraşırmış. İslamiyet'in yaratılmasından sonra, zamanın ekonomik koşulları değerlendirilerek ve Arapların geleneksel yaşam gelenekleri benimsenerek, özgün değer yargısı ve ekonomik düşüncesi oluşturuldu. Kur-an'ı Kerim'de tüccarları teşvik eden birçok talepte bulunuluyor, örneğin ticaret yapmanın önemli konumu açık bir dille belirlendi. İslamiyet'in kurucusu Muhammed, tüccarların dünyadaki mesajcı gibi, yerkürede Allah'ın güvendiği hizmetçi olduğunu ve dürüst tüccarın yargı gününde Allah'ın gölgesinde olacağını demiş.
İslamiyet'in ticaret yapmanın konumu ile önemine vurgu yapması ve Muhammed'in bizzat ticaret yapması, Huilerde büyük etki yarattı.
Huiler en çok mücevhercilik, baharatçılık, ezcacılık ve porselencilik gibi sektörlerde faaliyet gösteriyor. örneğin mücevhercilik, Huilerin bir geleneksel ticaret alanıdır. M.S. 7'inci yüzyıl civarında çok sayıda Farslılar Çin'in Yangzhou ve Chang'an gibi kentlerine gelip mücevher ticaret yapmış. Tarihi kayıtlarda Fars gibi ülkelere özgün malların inci, yeşimtaşı, jadeit, akik taşı, baharat ve ilaçlar olduğu yazılı. Tang Hanedanı döneminde Guangzhou'ya, dağ gibi yüksek baharat ve mücevher yığını taşıyan çok sayıda Farslı ticaret gemileri varmış. Chang'an'da çok sayıda Fars dükkânları açılmış, bu dükkanlarda mücevher, fil dişi ve inci gibi mallar satılırmış. Buna göre, Farslılar mücevherleri iyi anlar, mücevher ticaretini de iyi işletmişler.
Yuan Hanedanı'na gelince mücevhercilikle uğraşan Huiler çoğaldı. Quannan adlı bir yörede zengin bir Hui ailesi varmış. Bu ailenin 80 gemisi ve 6.5 ton inci varmış. Ne kadar zengin, değil mi? Aslında bu dönemden itibaren başkentteki mücevhercilikte Huilerin tekeli sözkonusuymuş.
Ming Hanedanı'na gelince Huilere "mücevher anlayan Huihuiler" lâkabı takıldı. Qing Hanedanı'ndan sonra Huiler sadece mücevhercilikte çalışmakla yetinmedi, ayrıca tarihi eserler ve antikalar ticareti yapmaya başlamış.
Huilerin mücevher dükkânları yüksek kâr edermiş. Bununla ilgili bir söz çok yaygınmış: "Üst üste 3 günde hiç işlem yapılmayabilir, işlem yapılınca ise 3 yıla yeter".
Bazı Huiler tarihi kentlerde sokak sokak gezerek eski eşya toplarmış. Amacı sadece eski eşya değil, eski eşya arasında saklanan ve tanınmayan mücevher veya değerli eşya bulmak ve kâr etmek.
Huilerin işlettiği baharatçılık, eczacılık ve porselencilik de ünlüdür. İlaç ticareti yapma geleneği Huiler arasında bugün hâlâ iyi korunuyor. Bu, Huilerin atalarının Tang ve Song Hanedanları döneminde ilaç ticareti yapmasından kaynaklanıyor. Tarihi kayıtlara göre, bu dönemde Huilerin ataları Fars ve Arap ülkelerinin ileri ezcacılığını Çin'e getirmiş. Çin'e gelenlerden bazıları zaten doktormuş, bazıları doktor olmamasına rağmen zengin eczacılık bilgisine sahipmiş. Bütün gelenler ilaç ticareti yaparmış. Huilerin birçok ilaç çeşidi ve reçetesi diğer etnik grupların beğenisi kazanarak, birçok eczacılık kitaplara dahil edilmiş.
Lokantacılık ve kasaplık, Huilerin diğer 2 önemli mesleğidir. Huilerin atasözleri arasında şunlar yer alıyor: "Huihuilerin iki mesleği var: ticaret yapmak il dana ve kuzu etini kesmek." "Huihuilerin iki bıçağı var: biri dana eti, öbürü pasta keser." "Huihuilerin 3 esas mesleği var: kuzu eti, Mantou (Çin usulü ekmek), gıda satışı". Bunlar, lokantacılıkla uğraşan Hui sayısının ne kadar fazla olduğunu gösteriyor.
Deve kervanı işletmek, Huilerin uğraştığı diğer geleneksel meslek. Bu meslekte çalışan Huiler at veya deve gibi hayvanlarla kömür, tuz, gıda, yağ, çay, ipek gibi kumaşlar, porselen, deri ve ilaç malzemeleri gibi yükleri taşıyarak diğer yerlere satar ve kâr edermiş.
Huiler pazarlık yaparken açık sözle yapma, mesleki dil konuşma veya el hareketleriyle belirleme gibi biçimleri kullanır. Deri ve hayvan ticareti yapılırken mutlaka el hareketleriyla anlaşma yapılır. Alıcı ve satıcı ellerini bir kuzu derisinin altında saklayarak, pazarlık yapar.
İslamiyet'in etkisi altında Huiler iyi ticaret ahlâki gösteriyor, dürüstlüğüyle ünlüdür.
*
Huilerin halk edebiyatı, zengin içeriklerine sahiptir. Ancak bin yıldır Hui halkı arasında dilden dile aktarılmasına rağmen, yazıya az dökülmüş. 1920'lilerden sonra bazı bilginler Huilerin edebi eserlerini derlemeye başladı.
Huilerin halk edebiyatının efsane, hikaye, türkü, destan ve atasözü gibi çok çeşidi var.
Huilerin efsanelerinin 3 özelliği var: 1, içerik ve dil açısından Batı ve Orta Asya rengini taşıması; 2, İslamiyet klasikleriyle yoğun ilişkisi bulunması; 3, Han ve diğer etnik grupların efsanelerinden ilham alınması. Huilerin insanın kaynağıyla ilgili efsaneleri, örneğin Adem ve Havva, Batı Asya ve Kur-an'ı Kerim'de anlatılan Allah'ın Adem'i yaratmasına yer verilirken, aynı zamanda kendi hayal gücünü ekledi. Adem ve Havva şöyle bir efsane anlatıyor:
Allah insanoğlunun atası Adem'i yaratmış, kısa süre sonra Adem'in kaburgasıyla ona Havva adlı eşi yapmış. Adem ve Havva cennetteki yasak meyveyi yedikten sonra Allah tarafından cennetten kovulmuş. Daha sonra Allah'tan afedilmiş. Ancak yüz, baş, el ve ayağı yıkama hükmü(?) belirlenmiş. Bundan sonra insanoğlu türemiş, müslümanlar küçük abdest uygulamaya başlamış.
Li Lang'ın Ejderhayı Yenmesi'nde, Li Lang'ın ejderhayı yenerek yağmur yağdırması şeklindeki bir efsane anlatılıyor. Bu efsane, Han etnik grubunun efsanelerinde ejderhayla mücadele sahnesinden ilham almış.
Huilerin efsaneleri, ya kendi etnik grubunun oluşmu, ya farklı dönemlerde seçkin isimler, ya gelenek ve görenekleri, ya hayvan ve bitkileri tasvir etmiş.
Huilerin halk hikâyelerinden biri çeşidi, köylülerin toprak ağalarıyla mücadele; bir çeşidi aşkı ve aile yaşamını; bir çeşidi hayalla dolu hikâye; bir çeşidi isyan eden kahramanları işliyor.
"Altın Serçe"de şöyle bir hikâye anlatılıyor: bir ailenin 3 kardeşi varmış. Üçü de ayakkabıcıymış, zorla geçinim sağlarmış. Sonunda 3 kardeş mutluluğu getirebilen altın serçeyi aramaya karar vermiş. Kardeşlerden en büyüğü ve 2'incisi yenilerek taşa dönüşmüş. En küçük kardeş korkmadan devam etmiş, sonunda altın serçe bulmuş, aileye mutluluğu getirmiş.
Bu hikâye, Huilerin mutlu yaşam ümidini yansıtıyor.
Huilerin türkü çeşitlerinin en ünlüsü, Ming Hanedanı döneminde yaratılan ve kuzeybatı kesimindeki Huiler arasında yaygın olan Hua'er'dır.
Çiçek anlamına gelen Hua'er, sözlü biçimdeki şiir yaratılışıdır. Hua'er, Huilerin tarihi gelenek ve görenekleri ve toplumsal durumlarını gerçek biçimde yansıtıyor. Hua'er türkülerinin 4 çeşidi var: yabancı yörelerde ticaret yapmak veya diğer meslekle geçinim sağlayan Huilerin gurbetçilik duygusunu anlatan türküler; feodal toplumda eziyetlerin altında kalan Huilerin acılarını ifade eden türküler; Hui delikanlı ve genç kızlar arasındaki aşkı tasvir eden aşk türküleri; Huilerin devrimlere yaptığı katkıları anlatan türküler.
Huilerin kendi destanları var, en ünlüsü ise Qing Hanedanı'nın son döneminde yaşanan gerçek bir aşk hikâyesini anlatan Ma Wu ve Ga Dou'dur. 300 dizeden oluşan destan, Hua'er'nın iki cümleyle bir parça oluşturma biçimini kullanarak, iki gencin saf aşkını övdu, feodal toprak ağalarının acımasızca iki genci öldürerek trajedi yaratma suçunu kınadı.