CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
Karlı dağlar ve yeşil ovalara sahip Uygurlar
  2010-09-13 19:27:08  cri

Çin Uluslararası Radyosu (CRI) Türkçe Bölümü, Urumçi Dış Ticaret Fuarı vesilesiyle 1 Eylül günü Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'den İstanbul Yön Radyo'yla özel bir canlı yayın yaptı. Canlı yayında Türk dinleyicilerin Xinjiang'ın coğrafyası, kültürü ve bölgedeki dini durum gibi çeşitli konularla ilgili soruları yanıtlandı. Canlı yayının 25 dakika uzatılmasına rağmen, bazı soruların cevaplanması için yine de zaman yeterli olmadı.

Tabii, tek bir canlı yayın tüm sorulara cevap bulmaya yetmez. Aslında dinleyicilerimiz bize mektup veya e-mail gönderip Xinjiang'la veya başka bölgelerle ilgili soruları sorabilir, biz de cevaplayabiliriz.

*

Bir tarafta Tarım Vadisi, diğer tarafta Cungar Vadisi, ortasında ise beyaz bir ipek kemer gibi görünen Tianshan Dağları uzanıyor. Yeşil ovalarda ise içine kapanık, aynı zamanda romantik bir etnik grup yaşıyor. Bu etnik gruba mensup vatandaşlar bin yıldır ateş gibi tutkuları ve üstün zekalarıyla, Xinjiang tarihinin sayfalarını yazdılar. Karabalagasun Kalesi'nde kendi varlığını ilan eden bu etnik grup, Uygurlar.

Uygurlar 840 yılında bugünkü Moğol Yaylası'ndan batıya göç etmiş. Bundan sonra Batı Bölgeleri'nde etnik grupların birbirleriyle kaynaşması ve kültürel devrim başlamış.

*

Uygur kelimesi, "birleşme" ve "yardım etme" anlamına geliyor. Uygurların, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde toplu halde yaşadığı biliniyor. Aslında Tianshan Dağları'nın (Tanrı Dağları) güney kesimindeki yeşil ovalarda yaşayan Uygurlar dışında, Hunan eyaletinin Taoyuan ve Changde gibi ilçelerinde de çok sayıda Uygur oturuyor. Tabii nüfusları, Xinjiang'daki gibi fazla değil. 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre, Uygurların nüfusu 8 milyon 399 bin 393 olarak belirlendi. Uygurların kullandığı Uygurca, Altay dil ailesine ait Türkçe dil grubuna dahil bir dil. Uygurlar tarihte Huihu dili ve 11. yüzyılda İslamiyet'in girmesiyle Arap alfabesi temelinde oluşturulan eski Uygur yazısı kullanmıştı. Çin Halk Cumhuriyeti'nin 1949 yılında kurulmasından sonra Latin alfabesi temelinde yeni bir yazı benimsendi, ama 1980'lerden sonra yeniden eski Uygur yazısı kullanılmaya başlandı.

Uygur etnik grubunun tarihi 2000 bin yıl öncesine dayanıyor. Çin'in değişik dönemlerindeki Çince tarihi kayıtlarda Uygur ismi Standart Çince'ye değişik şekillerde aktarıldı. Uygur adı 4. yüzyılda Yuanjing, 6. yüzyılın sonunda ve 7. yüzyılın başında Weihe, 788 yılından önce Huihe, 788 yılından 1270'li yıllara kadar olan dönemde Huihu, 1640'lı yıllara kadar Weiwu'er, 20. yüzyılın başına kadarki zamanda da Huibu veya Chanhui gibi şekillerde yazılmıştı.

Uygurlar, emperyalizm ve feodalizmle mücadele geleneğine sahiptir. Çin tarihindeki son imparatorluk olan Qing, memurların yolsuzluğa bulaştığı ve rüşvetin diz boyu olduğu bir dönemdi. Bu dönemde Uygurlar birçok defa isyan etti. 1765, 1864, 1865, 1901, 1907 ve 1912 yıllarında meydana gelen silahlı isyanlar, Qing İmparatorluğu'na büyük darbe indirdi. Bunun yanı sıra Rus Çarlığı ve İngiliz emperyalizminin Xinjiang'da yaptığı bütün işgal eylemleri Uygurların ciddi direnişiyle karşılaşmıştı.

*

Geleneksel olarak tarımla uğraşan Uygurlar, özellikle pamuk yetiştirme ve bahçecilikte çok başarılıdır. Xinjiang'da en geç 420 ile 589 yılları arasında hüküm süren Güney ve Kuzey Krallıkları döneminde büyük boyutlu pamuk ekimi görülmüş. Çin'in iç kesiminde büyük boyutlu pamuk ekimi ise ancak 1279 ile 1368 yılları arasındaki Yuan Hanedanı'ndan sonra başladı. Pamuk yetiştiriciliğinin iç kesime girdiği güzergahlardan biri Xinjiang'dı.

Bahçeciliğin epey gelişmiş olduğu Xinjiang'da, bölgenin birçok yerinde çok miktarda meyve yetişiyor. Hotan bölgesindeki ceviz ve şeftali, Pishan ilçesindeki nar, Yengisar ilçesindeki badem, Atuş ilçesindeki incir, Jiashi, Mekit ve Piçan ilçelerindeki kavunlar, Korla ilçesindeki armut, Kulca ilçesindeki kuru kayısı ve badem, Turfan ilçesindeki çekirdeksiz üzüm ve kuru üzüm, İli bölgesindeki elma ve Kutubi ilçesindeki karpuz çok tanınmıştır. Özellikle Turfan ilçesindeki çekirdeksiz üzüm ve kuru üzüm, Korla ilçesindeki armut ve Piçan ilçesindeki kavunlar son yıllarda yurt dışına satılarak ün kazandı.

*

Uygurların el sanatları uzun bir geçmişe dayanır. Hotan bölgesinde üretilen halı ile ipek ve Kaşgar kentinde yapılan nakışlı şapka, Xinjiang'a özgü el sanat eserlerinden birkaçıdır. Özellikle Hotan bölgesindeki yeşimtaşı dünyaca ünlüdür. "Yağ gibi beyaz, haşlanmış darı gibi sarı, horozbiği gibi kırmızı, dudak boyası gibi mor ve boya gibi siyah" olan yeşim taşları en iyileri olarak kabul ediliyor. Uzun geçmişe sahip yeşim taşından yapılmış heykellerin zarif desenleri ve oymacılığı Çin milletinin el sanatlarının önemli bir parçasıdır.

Hotan halıları güzel desenleri, parlak renkleri, ince el yapımı ve dayanıklılık özellikleriyle yurtiçinde ve yurtdışında beğeniliyor. Yengisar ilçesi ve Kuçar ilçelerinde el yapımı bıçaklar, keskinlikleri ve güzel oyulmuş saplarıyla ve kılıflarıyla rağbet görüyor.

*

Uygurların uzun geçmişe dayanan özgün bir kültürü ve çeşitli sanatları vardır. Edebiyat biçimleri ve içerikleri çok zengindir. Uygur şairi Yusuf Has Hacib'in bugüne kadar korunan şaheseri Kutadgu Bilig, Uygurların zekasını temsil ediyor; halk arasında yaygın sözlü edebiyattaki mizahi kişilik Efendi'nin Hikayeleri, bugün hâlâ vatandaşların dillerinden düşmüyor; yakın çağda Uygur edebiyatçılar da seçkin eserler yarattı. Örneğin "Çin Topraklarındaki Savaş" adlı şaheserde, Uygur halkının 1864 yılında Qing Hanedanı ordusuyla yaptığı mücadele anlatılır. Şair Lütfullah Mutallip'in Japon Saldırganlara Karşı Direniş Savaşı sırasında yazdığı "Çin'deki Gerillalar", "Savaşan Genç Kız", "Sevgi ile Kin" gibi şiirler dönemin önemli olaylarını yansıtarak vatanı övdü.

Uygur bilginlerin romantik özelliği var. Abdullah Lütfi ve Ali Şir Nevaî gibi edebiyatçılar sadece klasik Uygur edebiyatını zirveye çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda ismini bütün Orta Asya'da duyurmuş, Türk dilleri konuşan etnik grupların da gurur kaynağı olmuştu; ünlü tarihçi Jian Bozan, "Çin Tarihinin Anahatları" adlı kitapla Çin milletine zengin bir kültürel miras bıraktı. "Dilbül" adıyla anılan Dilber Yunus Uygur etnik grubuna mensup ve dünyaca ünlü bir kişidir.

Uygurlar, şarkı ve dansa yatkınlıklarıyla da ünlüdür. Kırsal kesimlerde ve kentlerde düğün, bayram hatırlı misafirleri ağırlama ve diğer tüm mutlu günlerde erkek veya kadın, yaşlı veya genç demeden tüm Uygurlar birlikte şarkı söyler ve dans edip mutlu olayı kutlar. Uygurların en çok kullandığı çalgılar arasında "def", "dutar" ve "rebap" bulunur.

*

Uygur tıbbı ve eczacılığı, Çin tıbbı ve eczacılığının önemli bir parçasıdır. Uzun bir geçmişe dayanan Uygur tıbbı, gelişkin bir terminolojiye sahiptir. Karahoca Huihu döneminde Huihu yazısıyla yazılan tıp kitabında dahiliye, cerrahi, oftalmoloji, dermatoloji ve jinekoloji bölümlerine ait reçeteler yer alır. Uygur tıbbı, dünyayı "toprak, su, ateş ve hava"dan oluşan 4 temel elementin oluşturduğu ve "kan, balgam, safra ve kara safra"nın 4 vücut sıvısı olduğu görüşüne dayalıdır. Bu iki görüş, insan vücudu ile tabiat arasındaki ilişkileri açıklayarak, hastalıkları teşhis etme ve tedavi etme yöntemleri oluşturdu.

Geleneksel Çin tıbbında doğru bir sağaltım için; bakmak, koklamak, sormak ve nabız saymak, hastayı veya hastanın durumunu bilenlerle görüşmek gibi yöntemlerle, hastayla ilgili çeşitli bilgiler alınır. Uygur tıbbı, nabız saymaya, bakmaya ve sormaya özen gösterir. İç hastalıkları için daha çok şurup ve merhem kullanılır, aynı zamanda damardan kan alma ve yemekle tedavi gibi 10'u geçen tedavi yöntemine de başvurulur. Bu yöntemlerle kalp hastalığı, mide hastalığı, taş, dizanteri ve akıl hastalığı gibi rahatsızlakları iyileştirme oranı yüksektir. Örneğin, Turfan'da kumla tedavi yöntemi meşhurdur. Hasta yatarak, diz üstü çökerek veya oturarak, vücudunun bir parçasını sıcak kumların içine gömmek suretiyle tedavi edilir. Bu yöntem, romatizma, siyatik ağrısı ve damar iltihabı gibi hastalıkların tedavisinde çok etkilidir. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra merkezi hükümeti Uygur tıbbını koruma ve klinik uygulamalarda değerlendirmeye büyük önem vererek, özel araştırma enstitüsü ve okulu kurdu. Uygur tıbbının tarihi, teorileri, sıkça kullanılan ilaçlar, reçeteler, tıbbi araştırma eserleri derlenip yayınlandı.

*

Bir Uygur evlendikten sonra anne babasından ayrı oturur. Eskiden tek eşlilik sözkonusuydu, ancak evlilik genellikle büyükler tarafından kararlaştırılırdı. Kadının ailedeki statüsü düşüktü. Bu durum, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra büyük ölçüde değişti.

Uygur köylülerin oturduğu evler genellikle topraktan yapılır, tavan penceresinden ışık alınır, evin içinde ocak kurulur, odun yakılarak ısı sağlanır ve yemek pişirilir. Ekonomik durumu orta ve daha iyi düzeyde olan ailelerin kışlık ve yazlık evleri bulunur. Avulunun etrafında şeftali, kayısı, elma ve dut gibi ağaçları, kapı önünde üzüm yetiştirir. Bazı aileler avulu içinde çiçekleri yetiştirir.

*

Uygurların günlük yemek türleri arasında Nan adı verilen ekmek, makarna, pilav, çay ve süt yer alır. Bayram ve tatillerde genellikle Uygur usulü pilav yenir. Pazarda satılan et kızarması, Nan, ince sarılan mantı gibi yemekler, Uygur halkının gözde yemekleri sayılır.

Uygurların pamuk yetiştirme ve pamuk dokumacılığı uzun bir geçmişe dayanır. Eskiden erkek olsun kadın olsun herkes pamuklu elbise giyerdi, şimdi ise batı usulü ceketi de giyiliyor.

Uygurlar, eskiden Şamanizm ve Zerdüşüt dini gibi inançlara bağlıydı. 11. yüzyıldan sonra esas olarak İslamiyet'e inanmaya başladı. Ezici çoğunluğu Sünni olan Uygur Müslümanların yasal ibadet hakkı devlet güvencesi altındadır.

Şeker Bayramı, Kurban Bayramı ve Nevruz Bayramı, Uygurların en önemli 3 bayramıdır.

*

Birçok etnik grubun kendi kahramanlık destanı vardır. Oğuz Kağan Destanı Uygurların ataları tarafından yaratılan destanlardan en ünlüsüdür.

Oğuz Kağan 1000 yıldan fazla bir süre öncesine dayanır. Şimdiye kadar keşfedilen ve Huihu yazısıyla yazılan en eski elyazması Fransa'nın Paris Ulusal Sanat Müzesi'nde saklanıyor.

"Oğuz Kağan" kitabın özgün ismi değil; daha sonraki dönemde verilen bir ad. Bir diğer ismi ise Oğuz Kağan'ın Hikayesi. En eski el yazısı kitabının sadece 21 sayfası kalmış. Her sayfada 9 dize var.

Yuan Hanedanı zamanında kopyalanan destan, sözlü olarak korunma döneminden başlayıp, uzun bir aktarma süreci yaşamış ve her tarihi dönemin özelliğini benimseyerek içeriği durmadan zenginleşmiş, daha sonra kitap haline getirilmiş. Destan sadece Uygurlar arasında yayılmakla kalmayıp, aynı zamanda Han etnik grubunda da iz bırakmış. Birçok romanda destanın sahnelenmesinden bahsedildi.

Oğuz Han dünyaya gelince yüzü yeşil, ağzı kıpkırmızı, kaşları ve saçları simsiyahmış ve tüm vücüdu tüylerle kaplıymış. Babası ve annesi çok şaşırmış. Oğuz anne sütünü bir gün emdikten sonra memeyi bırakmış, çiğ et yemeye ve içki içmeye başlamış, kısa sürede büyüklerle sohbet eden bir kişi olmuş. Bacağı sığır bacağı, beli kurt beli, sırtı siyah leopar sırtı, göğüsü ise ayı göğüsü gibi olan Oğuz doğumundan 40 gün sonra yürüyebilmiş, sonra ata binerek avlanmaya gidermiş.

Oğuz bir gün ormanda av yaparken gece gökten mavi bir ışık inmiş, mavi ışığın içinden güzel bir peri çıkmış. Peri gülerken gökte renkli bulutlar dolu olurmuş; ağlarken yağmur yağarmış. Oğuz bu periyle evlenmiş ve 3 oğlu doğdurmuş: biri Güneş, biri Ay ve biri Yıldız.

Daha sonra Oğuz Ağaç Tanrısının kızıyla evlenmiş ve Gök, Dağ ile Deniz adlı 3 oğlu daha doğdurmuş.

Oğuz gençliğinde tek boynuzlu bir canavarı yenerek öldürmüş, o nedenle insanların desteğini kazanmış. Oğuz tahta geçtikten sonra 40 gün süren kutlama yapılmış. Bundan sonra Oğuz Han etrafındaki komşu kağanlarla birleşerek ittifak kurmuş.

Oğuz Han 3 hanlığı fethettikten sonra bir erkek kurdun rehberliğinde birkaç hanlığı daha almış..

Zamanla Oğuz Han, tüm topraklarının 6 oğlu tarafından yönetilmesini kararlaştırmış. Perinin 3 oğlu güneşin doğduğu yerden battığı yere uzanan bir altın okçu, Ağaç Tanrısı'nın kızının doğurduğu 3 oğlu ise gümüş ok almış. Oğuz Han, "Ağbey okçu, kardeşi oktur; ok okçuya tabi olmalı, kardeş ağbeyinin sözlerini dinlemeli." diye konuşmuş.

Oğuz Han, kabile temsilcilerini çağırmış. Törende iki uzun ahşap direk kurulmuş, iki ucuna biri altın, öbürü gümüş 2 horoz asılmış, aşağıya ise siyah ve beyaz 2 koyun koyulmuş.

Oğuz Kağan Destanı'nın iki bölümü vardır. İlk bölümünde Uygur etnik grubunun kaynağı, ikinci bölümünde ise Oğuz Han'ın katıldığı savaşlar tasvir edilir. Destana göre, Oğuz Han kanlı çatışmalarda kahramanlık ruhuyla üst üste zaferler kazanmış.

Oğuz Kağan Destanı'nı incelediğimizde, destanın Uygur etnik grubunun zayıf dönemden başlayıp yavaş yavaş güçlendiği ve zenginleştiği eski tarihi yansıttığını söyleyebiliriz.

* *

Xinjiang'a gelip Gobi ve yeşil ovalarını gezmemiş birisi, Çin'in geniş coğrafyasını bilmez; bir Uygur ailesinin evine misafir olmadan, gerçek misafirperverliği anlamaz. Üzüm, incir, nar ve badem gibi Xinjiang'a özgü meyvelerin tadını hiç unutulmaz. Taze meyveler veya kuru yemişlerin dışında, Uygurların geleneksel pilavı, şiş kebabı, makarna, yağda kızartılan içli ekmek, kuzu ızgara, tere yağlı Nan ve diğer yemek türleri de her zaman turistlerin dikkatini çeker. Her misafir, evsahibinin ailesiyle birlikte yere serilen sofra örtüsü üzerine oturarak güzel yemeklerin tadına bakabilir, istediğinde kalkıp birlikte dans edebilir.

Uygurların elle dokunan Atlas İpeği bugün yeniden canlandı. Gökteki bulutlar gibi rengarenk etekler giyen Uygur kızları sanki hareket eden çiçekler gibi. İslami motifli bakır aletler, zarif oymalı Yengisar bıçağı, milli çalgılar, çeşit çeşit keçe şapkalar Uygurların sanatsal dinamizmini yansıtıyor.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China