Çay, Çinlilerin bir icadıdır. Çin kültüründe önemli bir yer tutan çaya, düğün protokolünün bir parçası olduğu için büyük önem veriliyor. Çay kültürünün düğün töreniyle birleştirilmesi, Çin'deki çay içme geleneği ve misafire çay ikram etme protokolüyle bağlantılıdır.
Eski zamanlarda Çin'de bir ailede evlenme yaşındaki bir erkek ile bir kız varsa, erkek bir kızı ve bir oğlu olan başka bir aileye mutlaka belli miktarda nişan hediyeleri götürerek ailenin kızına talip olur, böylece iki aile birer kız ve birer erkek çocuklarını karşılıklı olarak evlendirmiş olurdu. Yani, kızlar ve oğullar karşılıklı olarak damat ve gelin olurdu. Buna çocuklarnı değiştirme denirdi.
Evlilik erkeğin ve kızın hayatındaki mutluluğunu ilgilendirdiği için, başlık parası belli derecede ekonomik değer taşımasına rağmen, çoğu anne ve babalar çocuklarını felaketlerden koruyan ve mutluluk getiren uğurlu eşyaya önem veriyordu. İşte çay da, Çin'deki etnik grupların nişan hediyelerinde özel bir önem taşıyordu ve hala taşıyor. Bu önem, Ming hanedanında yaşamış olan Lang Ying'in yazdığı bir makalede şöyle ifade edilir: "Çay dikilerek ekilir, fakat yerinden çıkarılıp bir başka yere yerleştirilmez, yeri değiştirilirse yaşamaz. Bu nedenle kızın nişan hediyelerini kabul etmesine 'çayı yedi' denir. Çayın nişan hediyeleri kapsamına alınması, çayın sadakat simgesi olmasından kaynaklanıyor."
Çayın düğün protokolünün bir parçası haline gelmesi, bir gecede değil, zamanla oldu.
Lang Ying'in Ming hanedanının Jiajin (1522-1566) ve Longqing (1567-1572) dönemlerinde yazıldığı sanılan makalesine göre, o dönemlerde çay, artık pirinç ve içki gibi, sadece bir çeşit günlük eşya olduğu için nişan hediyeleri kapsamına henüz alınmamıştı. Buna göre evlilikteki sadakatı temsil eden çay, daha sonraki hanedanlarda düğün veya nişan hediyelerinin simgesi haline geldi.
Çayın düğündeki yeri, günlük yaşamdaki ihtiyacı karşılayan "sıradan hediye" ve tüm düğün töreni ile nişan hediyelerini temsil eden "önemli hediye" olmak üzere iki aşama geçirdi. Arkeolojik araştırmalar, nişan hediyelerinin büyük olasılıkla Song hanedanından sonra ortaya çıktığına işaret ediyor. Çünkü araştırmalar, Tang hanedanından önceki düğün hediyeleri arasında, erkeğin yüksek, kadının düşük konumda olduğunu gösteren eşyalar bulunduğunu, ancak kadının sadakatini korumasını isteyen herhangi bir hediye bulunmadığını doğruladı.
Kadın evlenince kocasına, ömür boyu sadık kalması ve kocası ölse bile bir daha evlenmemesi, Güney Song ve Yuan hanedanları döneminde Daoistler tarafından ortaya konan bir ahlaki yaklaşımdır.
Eski zamanlarda bilim ve teknoloji seviyesi yüksek olmadığından, Çinlilerin ataları, çay bitkisi yerinden çıkarılıp başka yere dikilirse pek iyi büyümeyeceğini sanıyordu ve doğrudan çay tohumları ekmeyi seçerdi. Tıpkı Çay Dahisi olarak tanımlanan Lu Yu'nun Çayın Kuralları anlamındaki "Cha Jin"de yazdığı gibi.
Daoistler, "kadının sadakatini koruması gerektiği" düşüncesini düğün protokolü kapsamına koymak amacıyla, çay bitkisinin dikildikten sonra tekrar çıkarılıp, başka yere dikilme yasağı kondu, ayrıca çayı düğün eşyaları arasında vazgeçilmez bir hediye olarak belirledi. Böylece çay düğünün simgesi haline geldi. Bugün Çin'in geniş kırsal bölgelerin çoğunda nişanlanmaya "çay kabul etme", evlenmeye "çayı yeme", nişanlanırken verilen başlık parasına "çay parası" ve nişan hediyelerine "çay hediyeleri" deniyor. Bu, eski zamanlardaki düğün özelliklerini yansıtır. Şimdi Çin'deki etnik grupların düğün törenlerinde çayla ilgili gelenek ve görenekleri tanıtacağız.
Eski zamanlarda nişanlama, evlilik ilişkisindeki önemli bir törendi. Nişanlanma sözleşmesi ancak nişan töreni yapıldıktan sonra geçerli olurdu, nişan olmadan düğün yapmak, kural dışı olarak görülüyordu. Nişan töreni, bölgelere göre çok değişiyordu, ancak bir ortak noktası vardı, o da erkek ailesinin mutlaka kız ailesine belli miktarda hediye etmesiydi. Örneğin Beijing, Tianjin ve Hebei'deki kırsal bölgelerde "küçük hediye verme" adıyla da anılan nişan töreninde takı, kumaş, içki ve yiyeceklerden başka, kız ailesine hediye olarak mutlaka çay verilirmiş. Bu nedenle eski zamanlarda kızın nişanlanıp nişanlanmadığını öğrenmek için ona "çayı kabul ettin mi" diye sorulurmuş. "Küçük hediye verme"den sonra bir de "büyük hediye verme" töreni vardır. Nişandan bir süre sonra kız ailesine tekrar hediyeler gönderilirdi. Bu sefer daha çok hediye verilirdi, bazı yerde "büyük hediye verme" işlemi ile düğün birleştirilirdi.
Tarihi kayıtlara göre, "büyük hediye verme" aşamasına gelince erkek ailesi kendi koşullarına göre, mümkün olduğu kadarıyla hediyeler verir. Ancak durumu nasıl olursa olsun, çay, hurma ve yer fıstığı gibi simgesel hediyelerin mutlaka bulundurması gerekirdi. Tabii hediyelerden biri olan çayın bir sadakat anlamı da var. Kız ailesi, hediyeleri aldıktan sonra çeyizleri gönderir. Bu işlemler bitirilince, nişanlanma aşaması da tamamlanmış sayılır. Kız ailesinin hazırladığı çeyizler arasında mutlaka bir çift çay kutusu ve takı kutusu da vardır.
Çayın sadakat simgesi olması, esas olarak Han etnik grubunda yaygın olan bir ahlaki düşünceydi. Fakat Çin'deki azınlık etnik gruplardan çoğunun da çay içme alışkanlığı var. Bu nedenle düğünde çayı hediye olarak kullanma geleneği, azınlık etnik gruplar arasında da yaygındı.
Örneğin Yunnan eyaletinde yaşayan Wa etnik grubuna mensup genç erkek nişanlanırken 3 kere hediye verir: Birinci defa, tam 6 şişe "sülale içkisi", yanında çay ve muz gönderir; ikinci defa, yine 6 kutu, "komşu içkisi" adıyla anılan içki gönderilir. Bu, komşuların iki gencin nişan ve evlilik ilişkisini kabul ettiğine işaret eder; üçüncü defa, "kapı açma içkisi" adıyla anılan tek şişe içki verilir. Bu içki, annesinin gece kızı için dua ederken içmesi için yastığının yanında konur.
Yunnan eyaletinde yaşayan bir diğer azınlık etnik grup olan Naxi, nişanlanmayı "içki gönderme" olarak adlandırır. Naxi erkek, kız ailesine bir kap içkiden başka, 2 kutu çay, 4 veya 6 kutu şeker, 2 torba pirinç gönderir.
Yine Yunnan eyaletinde yaşayan Bai etnik grubunun düğününde, Han etnik grubunun düğününde olduğu gibi, çayın mutlaka bir yeri vardır. Erhai Gölü'nün kıyısında yaşıyan Bailer, evlenmeden önce iki kişinin doğum tarihinin birbirlerine uyup uymadığını inceler ve bunun için özel bir tören düzenler. Törende erkek ailesi kız ailesine aralarında çayın da bulunduğu hediyeler gönderir; Eryuan'da 2 Bai gencinin doğum tarihlerinin birbiriyle uyumlu olduğu anlaşılınca, erkek ailesi kız ailesine "1 parça kumaş, biri kuyruk yağlı olmak üzere 3 parça et, 1 jambon, 1 koyun, 100 gram çay, gümüş renkli boyun kürkü, 1 çift küpe ve para" hediye edilir.
Genellikle gelini karşılama töreni ve düğünde kullanılan çayın bir kısmı hediye olarak verilir, ama büyük kısmı gelin ile damadın içtiği "birbirlerine kavuşma çayı" veya anne-babalarına sunulan "minnettarlık çayı"dır.
Han etnik grubunun düğünündeki çay sadakati simgelerken, azınlık etnik gruplardan vatandaşların düğününde çayın hediye edilmesi ve sunulması yaşam protokolünde bir kuraldır. Örneğin, Yunnan eyaletinin Dali bölgesindeki Bailer evlendikten sonra, ertesi günün sabahı, damat ve gelin kalktıktan sonra, sülaledeki yaşlılara ve akrabalara çay ve içki sunar, sonra anne-babalarını selamlar, atalarına ibadet eder, daha sonra yeni evlenen karı-koca birbirlerine kavuşma yemeği yer. Böylece düğün için kurulan çadır sökülebilir. Eryuan'da yaşıyan Bailer evlenirken, düğünün birinci gününde damat, gelinini almaya gider, eve getirir; ikinci gün, yeni çift misafirleri ağırlar; üçüncü gün de gelin misafirleri ziyaret eder. Genç karı koca ikinci günde misafirlere çay sunar. Geline verilen hediyelerin esası, düğün günü gelinin takacağı takılar olur. Buna göre, Er'yuan'daki Bailer evlenirken, geline ve anne-babasına çay verilmez, sadece gelinin kardeşine verilir. Bu nedenle Bailerin düğünündeki çay, Hanların çayı gibi, sadakat anlamı taşımaz.
Bir başka örnek verelim. Yunnan'ın kuzeybatısında yaşıyan Pumiler çayı çok seven bir etnik gruptur. Pumi gençleri nişandan ancak 2 veya 3 yıl sonra evlenebilir. İki aile, düğün tarihi konusunda önceden anlaşmaya varır. Düğün gününde kız yine normal yaşamında olduğu gibi işe gider, ancak erkek ailesi birkaç kişiyi sözde kızı "kaçırmaya" gönderir. Bu kişiler gizlice kıza yaklaşır ve aniden kızı "kaçırır", sözümona kızı zorla götürürken de etrafa "filanca sizleri çay yemeye davet ediyor" diye bağırır; kız ailesinin yakınları da peşinden koşar ve kızı "geri getirir", kendi evinde resmi bir tören düzenlenir. Buradaki çay yeme gerçek anlamdaki çay içmektir. Hanların düğün geleneğindeki "çay yeme"den farklıdır.
Çin'in kuzeybatı kesiminde yaşıyan Yugu etnip grubundan iki gencin evlendiği ilk gece, gelin özel bir çadırda kalır, ertesi sabah tereyağlı çay içtikten sonra bir tören düzenlenir, gelin ancak törenden sonra büyük çadıra girebilir. Gelin burada kayınvalidesine tereyağlı çay sunar. Ardından kutlamalar ve ziyafet olur. Bu etnik gruba özgü bir gelenek, damada koyun budu verilmesidir. Bu gelenek, ziyafette şarkıcının şarkı söyleyerek ziyafete renk katmasından kaynaklanıyor. Geleneğe göre, biri elinde koyun budu, öbürü elinde bir kase çayı tutan iki şarkıcı şarkı söyler, damata koyun budu sunar. Çay kasesinin ortasında mutlaka biri büyük, dördü küçük, 5 parça tereyağ bulunur. Buradaki çay denizi, büyük tereyağ parçası yüksek dağı temsil eder.
Çin'de Heze dışındaki diğer etnik gruplar çayı çok sever, aşktan evliliğe giden bütün aşamalardaki protokolde çayın önemli yer vardır.