Doğu'da olsun, Batı'da olsun, bütün dünyadaki insanlar genellikle günde üç öğün yemek yer. Eski filozoflardan Zhuangzi'nin bir makalesinde yer alan cümleler, M.Ö. 400 yıl önce Çinlilerin günde üç öğün yemek yemeye başladığını gösteriyor. Güney Song hanedanı (1127-1279) dönemi şairlerinden Lu You'nun bir şiirinde "Hızla yüz adım yürümek, sağlıklı üç öğün yemek yemek" şeklinde iki dize bulunuyor. Bu iki dize, bin yıldan beri, günde üç öğün yemek yeme alışkanlığının çok yaygın olduğu ve "hızlı yüz adım yürümenin" bugünkü spor antrenmanına denk düştüğünü gösteriyor. Çinlilerin atasözlerinden birinde de "Yemekten sonra yüz adım yürümek, doksan dokuz yaşına kadar yaşamak demektir" deniyor. Atasözleri ve şiirlerde dile getirildiği gibi, insanın karnını doyurduktan sonra yürümesinin bağırsak ve midedeki sindirim sürecine yardımcı ve vücuda faydalı olduğu inancı, uzun bir geçmişe dayanıyor.
Ancak kural dışı bir durum da var. Budizmin bir mezhebi şöyle bir yasak uyguluyor: Günde tek öğün yemek ve öğleden sonra hiç yemek yememek. Budizm'in kurucusu Sakyamuni hayattayken bir öğrencisi akşam üstü dışarıda yiyecek dilenirken hamile bir kadını korkutmuş ve kadın bebeğini düşürmüş. Bu nedenle Sakyamuni öğleden sonra yemek yeme yasağı koymuş. Ayrıca Sakyamuni'nin kendisi de öğle saatlerinde günün tek öğününü yermiş. Bu nedenle Budistler, özellikle Budist rahipler Sakyamuni'yi örnek alarak, öğleye kadar günün tek öğününü yemeye başlamış. Bugün ofiste çalışan bazı kadınlar kilo vermek için "günde tek öğün" yemek yeme yöntemini kullanıyor, bu kadınlar kendi biyolojik saatlerini ayarlayarak, öğleye kadar tek öğün yemek yiyor. Bazı kadınların ayda 4 ile 7 kilogram arasında zayıfladığı söyleniyor.
Song hanedanı döneminde yaşayan şair Huang Tinjian, imanlı bir Budistmiş. Huang kahvaltıda lapa, öğle yemeğinde pilav yermiş, öğleden sonra ise hiç bir şey yemezmiş. Onun gibi öğleden sonra yemek yemeyen çok kişi varmış. Eskiden Çinliler, öğleden sonra yemek yememeyi sağlık korumanın bir yolu olarak görüyor, yatağa girmeden önce fazla doymanın hastalıklara yol açabileceğine inanıyordu. Song hanedanında bir atasözü çok yaygındı: "Gece yatarken başı örtmemeli, akşam yemeğinde birkaç yudum az yemeli." Yani insan akşam uyurken yorganla başını örtmemeli, yoksa taze hava alamamak sağlığa zararlı olur; yemek yeme konusunda Budizmin yasağına uymasa bile, insan her öğün fazla yememeli; birkaç yudum az yese bile sağlığını korumaya yardımcı olur.
Song hanedanında bir durum çok ilginçti. O dönemde insanlar sabah saat 5:00 ile 7:00 arasında azıcık içki içme ve saat 19:00'dan sonra yemek yememenin hastalıklardan korumanın etkili bir yöntemi olduğunu sanırmış. Sabah saat 5:00 ile 7:00 arası bugün insanların yeni uyandığı zaman dilimidir. Birinin uyanır uyanmaz hemen içki içtiğini duyan herkes bunu tuhaf bulur ve Çinlilerin alışkanlığı olamadığını sanır. Ancak Song hanedanından önceki Tang hanedanındaki şair Bai Juyi sabah kalkınca bir kadeh içki içer ve kendini ölümsüz gibi mutlu hissedermiş. Bai'nin bir şiirinde "Sabah kalkınca bir kadeh içip tekrar yattım, dünyadaki hangi iş beni koşturabilir ki" şeklinde iki dize bulunur. Bai'nin buna benzer daha birçok şiiri vardır.
Bai Juyi, Tang hanedanında yaşamış bir şairdir. Tarihi kayıtlara göre Tang döneminde yaşayanlar Song döneminde yaşayanlardan daha erken kalkarmış. İmparatorun vezirleri saraya genellikle sabah 6:00'da gidermiş. Demek ki, 6:00'dan önce kalkmaları gerekiyormuş. Sabah kalkınca bir kadeh içki içip tekrar yattığına göre, Bai Juyi işine ancak öğleden sonra gidiyordu.
Tang döneminde yaşayanların erken kalkmasıyla ilgili kayıtlara göre, yemek daveti alan biri mutlaka henüz gün ağarmadan önce kalkıp yola çıkarmış. Yoldayken gökte hala ay görülürmüş. Bu, Tang hanedanında ulaşım zorluğundan ötürü yemeğe gitmenin ne kadar zaman aldığını gösteriyor, aynı zamanda o dönemde ziyafetlerin genellikle öğle yemeği zamanında olduğuna işaret ediyor. Ancak Tang ve Song dönemlerinde erken kalkmayanlar da varmış. Örneğin şaiir Su Dongpo, bir şiirinde sabah uyandırıldığında mecburen kalktığını, kalkınca elbiselerini ters giydiğini ve bunu görenlerin çok güldüğünü yazıyor.
Modern tıp araştırmalarına göre, insanın bir gün içinde tüketmesi gereken besinler olduğu için kalvaltıda yenenlere özen gösterilmeli. Akşam yemeğinde fazla yenirse, sindirim sisteminde sorun çıkar. Bu nedenle sağlık korumanın yeni "formülü", "kahvaltıda besleyici gıdalar alınmalı, öğle yemeğinde doymalı, akşam yemeğinde az yenmeli" olarak belirlendi. Bu, kalori ile enerji arasındaki ilişkinin iyice hesaplandıktan sonra alınan bir karar. Bu karar, eski Çinlilerin yemek alışkanlıklarına uygun düşüyor. Ne yazık ki, yurt dışındaki Çinliler bu felsefeyi bilmelerine rağmen, normal yeme alışkanlıkları iyi değil. Çok sayıda insan kalvaltı yapmıyor, ilk öğünlerini ancak öğle saatlerinde yiyor, akşam yemeğinde ise işten eve gelince çok zengin bir sofra hazırlayıp, fazla doyuyor. Bu, yalnızca Budizm kurallarına uymamakla kalmayıp, aynı zamanda sağlık korumanın yöntemleriyle de çelişiyor.