Moğolların geleneksel ibadetleri olağanüstü zengindi. İbadet edilenler arasında gök, ateş, atalar ve Obo'lar yer alıyordu. Ancak en önemli ibadet etkinliği Obo'lara tapmaktı. Bu gelenek, göçebe bir etnik grup olan Moğolların doğaya gösterdikleri saygı ifade ediyordu. Obo'lara tapma geleneği, Moğol Özerk Bölgesi'nin Xilinguole İlinde en iyi şekilde korunuyor.
Obo, Moğolca'da "yığın" demektir. Tepelerin üzerinde veya yol kenarlarında bulunan taş veya toprak yığınları Obo'lar olarak anılır. Bu taş veya toprak yığınları genellikle koni şeklindedir ve tepelerine söğüt dalları dikilir.
Obo'lar, otlaklardaki Moğol çobanlarınca kutsal sayılır. Moğolların inancına göre, her Obo'daki tanrı sonsuza kadar o Obo'da kalıp yörelerini korur. Eskiden İç Moğolistan'ın çeşitli yörelerinin ve tapınakların kendilerine özgü birer Obo'ları vardı; zengin aileler de birer Obo sahibiydi. Tarihi kayıtlara göre, bir Obo'nun önünden geçen her Moğol mutlaka önünde durarak ibadet eder, kötü söz söylemezdi.
Başlangıçta her Moğol kabilesi kendi Obo'sunu kurardı. Yola çıkan bir Moğol her Obo'nun önünden geçerken mutlaka bindiği attan inip, Obo'ya ibadet eder ve yolunun açık olmasını ister, mutluluk dilerdi. İbadetten sonra Obo'nun tepesine birkaç taş veya birkaç avuç toprak ekledikten sonra yoluna devam ederdi. Budizm'in Lama mezhebinin İç Moğolistan'da yayılmasıyla, Qing hanedanına gelince, her kabile yılda bir defa Obo'ya tapma töreni düzenlerdi. Tören genellikle Çin Ay Takvimi'ne göre yılın 5. ayının ortalarından 7., 8. ayına kadar olan süre içinde düzenlenirdi.
Obo'nun kaynağı
Moğolların Obo'lara tapma geleneği uzun bir geçmişe dayanıyor. Moğolların atalarının inandığı Şamanizm dini mavi göğe saygı gösterir. Moğolların kalbinde yüce bir tanrı vardır ve bu tanrı "Tengri" olarak anılır. Moğollar Tengri'nin büyük güç sahibi olduğu inancındadır. Eski çağlarda Moğolar'ın gözünde gök ve yerküre bir bütündü, gök insana hayatını, yerküre ise insana vücudunu verir. Bu nedenle Moğollar göğü "merhametli baba", yerküreyi de "faziletli ana" olarak adlandırır, ayrıca dağların ve nehirlerin tanrılar tarafından yönetildiğine inandıkları için onlara tapardı. Moğollar dünyadaki her yaratığı bir tanrı olarak görür ve tapar. Tanrıların tapıldığı kutsal mekanların ortak ve ayrı olmak üzere iki çeşidi vardır. Ayrı mekanlar yukarıda sözünü ettiğimiz Obo'lardır. Bu nedenle Obo'lara tapma, göğe veya yerküreye tapmak demek olmayıp, çeşitli tanrılara tapmayı içeren kapsamlı bir kavramdır. Bir Obo, bir kabile tarafından kendi yöresinde kurulurdu. Kabile toplulukları zamanından kaynaklanan Obo'lar, Moğolların memleketini gösterirdi. Dolayısıyla Obo'lar, kabilelerin simgesi ve bayraklarının başka bir tür şekli sayılır.
Obo'ların kaynağıyla ilgili bir başka söylenti daha vardır. Eski zamanlarda uçsuz bucaksız otlaklarda yönü belirlemek, hiç de kolay değildi. Zorluk çeken Moğollar sonunda bir çare keşfetti, taş yığınları yapıp yönler ve yollar için işaret olarak kullanmaya başladı. Zamanla Obo'lar, tanrıların yerleştiği mekanlar olarak kabul edilip onlara tapılmaya başladı. Böylece sınır ve yol işaretleri, dağ ve yol tanrıları ile köylerin koruyucu tanrılarının tapıldığı mekanlar oldu.
Obo'ların önünde önce doğadaki tanrılara, daha sonra Moğolların atalarının tanrılarına tapılırdı, kısacası Obo'lar tanrıların tapıldığı mekanlardı. Bir Obo, bir Moğol soyunun veya bir bölgenin koruyucu tanrısı olarak kabul edilirdi.
Obo'larla ilgili efsane
Moğol halkı arasında duygulandırıcı bir efsane vardır.
Moğol çobanları göçebe yaşamı sürüyormuş. O ilkel çağlarda bir Moğol öldükten sonra cesedi tahtadan yapılma ve sığır tarafından çekilen bir arabaya koyulup, otlakta gezdirilirmiş. Ceset arabadan düştüğü zaman açık havada defnedildiği kabul edilirmiş. Ölen yakınlarını özleyen Moğol çobanları her yıl yakınlarının defnedildiği yerlere gidip anmak istermiş. Ancak geniş otlaklarda yakınlarının defnedildiği yeri bulmak çok zormuş. Doğayı ve hayvanları daha iyi anlayan Moğollar bir çare bulmuş. Yakınlarını uğurladıkları zaman beraberinde bir yavru deve götürürler ve yakınlarının defnedildiği yerde yavru deveyi yarayıp biraz kanını akıtırlarmış. Ertesi yıl anne deve veya 2 yaşındaki yavru deveyi yanlarına alıp yakınlarının defnedildiği yeri aramaya giderlermiş. Anne devenin veya yavru devenin durduğu yer yakınlarının defnedildiği yermiş. Yer belirlenince çoban ailesi birkaç taş veya birkaç avuç toprakla bir yığın yapıp yakınlarını anar ve korumalarını dilermiş. Böylece, nesilden nesile, Obo'lar ortaya çıkmış.
Obo'lara tapma yöntemleri
Obo'lara tapma, Moğolların inandığı Şamanizm dininin önemli ibadet şekillerinden biri, dahası en görkemli ve en yaygın ibadet etkinliği niteliğindedir. Genel olarak, Ay Takvimi'ne göre her yılın 5. ayının 12. ve 13. günleri, çobanların Obo'lara tapma günleridir.
Obo'lar genellikle tepeler üzerine taşlarla kurulur, bazı Obo'lar ise söğüt dallarıyla çevrilidir ve ortasına kum ve topraklar doldurulur. Obo'ların üzerine genellikle dini ilkeler yazılı bayraklar veya ipek bezler asılır. Obo'ların içinde hububat, oklar veya Budist heykelleri koyulur. Bir yerde genellikle tek bir Obo bulunur, az da olsa bazan 7 veya 13 Obo'dan oluşan bir Obo topluluğu görülebilir. Bu topluluğun ortasındaki ana Obo, yanındakilerden biraz daha büyük olur. Obo kurulduktan sonra civardaki insanlar her yıl mutlaka gelip ibadet yapar, mutluluk diler.
Moğol çobanlarının yaşadığı çeşitli bölgelerdeki geleneklerin ve göreneklerin farklı olduğu için, Obo'lara tapma biçimleri arasında da değişiklikler vardır. Bazı yerlerdeki çobanlar yılın 7. veya 8. ayında Obo'lara tapar. Bir yöre veya birçok yöre birlikte ibadet töreni düzenler. Tören gününde çobanlar "Lele Arabası" olarak anılan sığır arabası, at ve otobüs gibi ulaşım araçlarıyla Obo'larına gider, beraberinde koyun eti, içki ve sütlü yiyecekler götürür. Bazı yerde Budist rahipler davet edilip, görkemli bir tören yapılır, dualar okunur. Budizm'in Lamacılık mezhebinde Lama olarak anılan Budist rahipler dini öğretileri okuduktan ve mutluluk diledikten sonra sıradan insanlar Obo'nun üzerine yeni taş parçaları veya söğüt dalları ekler, dini ilkeler yazılı yeni kumaş parçaları ve ipek parçaları asar, sonra Obo'nun etrafında soldan sağa 3 daire halinde yürüyüp mutluluk dilerler. Ayrıca getirdikleri sunuları Obo'nun üzerine koyarlar. Sonunda Obo'nun önünde tekrar ibadet ederler, üzerine tekrar taş parçaları koyarlar, söğüt dalları, Hada ve renkli bayraklarla Obo'yu süslerler.
Obo'lara tapma töreninden sonra geleneksel binicilik yarışması, okçuluk yarışması, güreş yarışması, şarkı söyleme ve dans etme gibi eğlenceler düzenlenir. Aşık olan bazı gençler gizlice kaçarlar, aşklarını dile getirirler ve tekrar buluşma günü için anlaşırlar.
Moğolların ilk zamanlarda Şamanizm'e inandığını söylemiştik. Ming hanedanının sonlarında ve Qing hanedanının başlarında Budizm'in Tibet mezhebi adım adım Şamanizm'in yerini alarak, tüm etnik grubun inandığı din oldu. Dolayısıyla Budist rahipler ve Budist duaların okunması, Obo'lara tapma etkinliğinin önemli bir parçası oldu. Bugünkü Obo'lara tapmada değişiklikler oldu.