Eski çağlarda aile bağları, Çin toplumunun ekseniydi. Her dönemde kral ve imparatorlar, ailelerdeki istikarın korunmasına büyük önem verirdi. Geleneksel tarım toplumunda sosyal değişiklikler çok yavaş olduğu için, aile modelleri de çok basitti ve bu modeller çok yavaş değişirdi.
Çinlilerin gelenek ve görenekleri uyarınca, büyük ve kalabalık ailelere saygı gösterilirdi. Böyle bir ailede, aile reisi ve eşi, annesi babasının yanı sıra, büyük annesi, büyük babası, oğlu, torunu vardı. Böyle 4, hatta 5 neslin tek çatı altında huzur içinde yaşaması, eskiden Çinlilerin gözündeki en ideal yaşam modeliydi, aileyi bölmek ise utanç verici bir eylem olarak kabul edilirdi. Bu nedenle Çin tarihindeki krallık ve hanedanların yasalarında büyük ailelere her türlü destekler sağlanırdı. Örneğin, çok güçlü bir imparatorluk olan Tang Hanedanı döneminde kabul edilen bir yasada, "Büyük annesi, büyük babası, annesi ve babası olan biri veya oğlu ayrı bir yerde otursa, 3 yıl hapis cezasına çarptırılır" şeklindeki madde yer alıyordu. Daha sonraki Ming ve Qing hanedanları yasalarında da benzer hükümler yer aldı. Bu tür geleneksel büyük ailelerde, aile reisinin mutlak itibarı ve söz hakkı vardı. Gençlerin ise söz hakkı ve karar hakkı yoktu, sadece dinleme ve yapma hakkı vardı.
Çin'deki geleneksel aile ahlakı, soy ağacını devam ettirmeye büyük önem verir, evliliğin esas amacının da nesli devam ettirmek olduğunu savunurdu.
Eski çağlarda Çin'de olsun, dünyanın başka yerlerinde olsun, üretim seviyesi yüksek değildi, ortalama ömür kısaydı, nüfus içindeki ölüm oranı yüksekti; bu nedenle, insanlar mümkün olduğu kadar, yüksek doğum oranını korumaya çalışırdı. Eski zamanlarda Çin'de erken evlilik ve erken doğum çok normal bir durumdu. Kadınlar genellikle 13 ile 17 yaşları arasında evlenirdi. "İnsan, kendi yaşlılığı için oğul yetiştirir". Geleneksel bir Çin ailesinde, yaşlıların bakım zorunluluğu vardı. Anne-baba kendi yaşlılıklarını güvence altına almak için erkek veya kız evlat büyütür, gençler de anne ve babalarının bakımını üstlenirdi.
Eski Çin'de bir ailede erkek reis olurdu. 3-4 veya daha fazla kadınla evlenebilirdi. Erkek tek taraflı olarak boşanabilirdi, kadının ise boşanma hakkı yoktu. Bir oğul ailenin mülklerini ve aile soyadını devralabilir, soy ağacını devam ettirebilirdi. Ailenin oğlu yoksa, bu neslin kuruduğu anlamına gelirdi. Ailenin kız evladı, çeyiz dışında aile mülklerini miras olarak alamazdı.
20. yüzyıldan beri, özellikle Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949 yılından sonra, Çinli ailelerde büyük değişiklikler meydana geldi. Bu değişiklikler şöyle sıralanabilir.
1-Aile küçülüyor:
Modern çağda Çin aile modellerinde gittikçe bir çok yönlülük eğilimi ortaya çıktı. Aileler eskisine göre daha küçülüyor. Kentlerde bir aile genellikle karı koca ile çocuklarından oluşuyor. Ancak kırsal kesimlerde büyük aileler hala mevcut. 3 veya daha çok kuşağın bir arada yaşadığı büyük aileler yine sıkça görülür.
2-Kadınların konumu yükseldi:
Çin Halk Cumhuriyetinin kurulduğu 1949 yılından sonra yeni Evlilik Yasası uygulanmaya başladı, evlilik özgürlüğü, bir koca bir karı ve erkek-kadın eşitliği gibi evlilik ilkeleri benimsendi, aşk evliliği şeklindeki yeni yaklaşım yaygınlaştı. Kadının boşanma ve tekrar evlenme hakları da güvence altına alındı.
Bağımsız şekilde isim alma, Çin Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra kadınların elde ettiği ilk insan hakkı oldu. Eskiden bir kadın evlenmeden önce kendi ismi yoktu, sadece evlendikten sonra kocasının soyadını kullanırdı. Çocuklar da babasının soyadını alırdı. Çin'deki uygulamalara göre, bir kadın evlendikten sonra kocasının soyadını kullanmayabilir; çocuk, babasının ya da annesinin soyadını alabilir.
3,-Karı ve koca ev işlerine birlikte karar verir.
Çin Halk Cumhuriyeti'nde bir kadın, sosyal ve ekonomik faaliyetlere eşit şekilde katılır, böylece daha eşit gelir elde edebilir. Ekonomik bağımsızlığı olan bir kadın, ailenin önemli işlerinde karar hakkına sahip oldu.
4-İstikrarlı aile bağları ve yaşlılar ile çocuklara saygı gösterme geleneği
Son yıllarda Çin'de yükselen boşanma oranında, yılda binde 0.4'lük bir artış olduğu görülüyor. Ancak bu rakam dünyada yine de düşük bir seviye sayılıyor. Günümüzde Çinliler, hala evliliğin istikrarı ve aile uyumuna büyük önem veriyor. Genel olarak Çin'deki evlilik ve aile ilişkileri yine istikrarlı ve sağlamdır.
Çinlilerin eskiden beri yaşlılara saygı gösterme ve çocukları sevme geleneği vardır. Bugün çok sayıda ailede 2 kuşağın aynı evde oturmamasına rağmen, 2 kuşak arasında yine sıkı yoğun ilişkiler korunuyor. Yetişkin birinin anne-babasına bakması, yasayla belirlenen bir yükümlülüktür. Çinliler sadece kendi anne-babaları ve çocuklarıyla değil, kardeşleri ve yeğenleriyle bile yakın ilişkilerini korur.