Çin ekonomisindeki sorun olarak bazı kesimlerce sık sık büyüme hızındaki düşüş gösteriliyordu. Çin ekonomisi 1979'daki reformdan sonra 30 yıllık süreçte ciddi bir büyüme yaşadı. Bu süre içinde büyüme hızı hep çift hanelerde devam etti. Son birkaç yılda bu büyüme hızı tek hanelere düştü. Ancak bu durum Çin'in büyüme hızının durmak üzere olduğunu göstermez. Çünkü bu tek haneli büyüme bile diğer ülkelerin ekonomik büyümeleriyle karşılaştırılırsa yine çok büyük bir büyüme hızı. Çin, geçen süreçte hep büyük bir büyüme hızıyla devam etmişti. Ancak bu dışa açılma süreci son yıllarda yerini inovatif yeni bir sürece bıraktı. Mesela bunlardan bir tanesi ekonominin ivmesini ihracattan iç tüketime ve hizmet sektörüne kaydırma planı. Bu plana göre Çin ürettiklerini dışarıya satmak yerine kendi içinde tüketmek yoluna girdi. Çin'in nüfusu azımsanacak bir rakam değil, 1 milyar 400 milyonluk bir kitleden söz ediyoruz, neredeyse dünyanın altıda birine tekabül ediyor. Çin'in ürünlerini kendi içinde satma girişimi çok akıllıca, mantıklı bir hareket; bu ilerisi için çok büyük bir avantaj olabilir.
Çin, girilen bu süreçte bazı noktalarda adaptasyon sorunu yaşayabilir. Ancak Çin'in ekonomik büyümesindeki bu yavaşlamayı ekonomisinin gerileyişi ya da çöküşü olarak söyleyemeyiz. Çin ekonomisi biraz daha yavaş ilerlese de büyümeye devam edecek. Daha sağlam, daha emin adımlarla bu büyümeyi sağlamış olacak.
Bir Kuşak, Bir Yol
Tarihi İpek Yolu hattı Çin'den başlayarak Kazakistan, Özbekistan, Rusya, Türkiye ve Yunanistan'dan geçip Roma'ya uzanıyordu. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in ortaya attığı Bir Kuşak, Bir Yol projesi İpek Yolu'nun çağın enstrümanlarıyla 21.yüzyılda yeni konjonktüre göre düzenlenmiş yeni yorumu. Şu anda bu projeye dahil olan 65 kadar ülke var. Proje bu ülkelerin ekonomik hacimlerinin artmasına büyük yardımı olacak, 21 trilyon dolar kadar hacmi olan ekonomilerin inovasyonu mümkün hale gelecek.
Bu projeyi ekonomiyle kısıtlamamak lazım; bu proje bölgesel işbirliği tedbirleri, altyapı ve ülkeler arası ulaşım, ticaretin kolaylaştırılması, finansal işbirliği, kültürel ve akademik turizm ile bilim ve teknoloji gibi birçok alanı kapsıyor. Bence ekonomik yönünden öte kültürel ve akademik alandaki katkısı çok daha önemli olur. Türkiye ve Çin birbirini hep Batı medyası üzerinden tanımaya çalıştı. Birbirinizi tanımıyorduk; bu da ilişkilerimizin gelişmesinde zorluklara neden oldu. Düşünürlerin, yazarların, sanatçıların, işadamlarının ve politikacıların Bir Kuşak Bir Yol bölgesinde karşılıklı gelip gitmesiyle farklı alanlarda birçok sorun aşılacaktır.
Projenin başlangıcı olan bu süreç birbirimizi tanıma süreci. Artık karşımızda farklı bir Çin var. Tang Hanedanı'nın o ihtişamlı Çin'i artık 21. Yüzyılın ekonomik ve teknolojik devi olarak karşımıza çıkıyor. Çin, dünya ile ilişkilerinde yumuşak gücü daha çok önemseyerek bir gelişim kaydediyor. Bu proje toplumlar arası iletişimin artmasına yönelik çok önemli bir araç olma görevi üstlenecek.