Washington yönetiminin yenilenmesi ve Trump'ın Beyaz Saray'a oturmasıyla Çin-ABD ilişkilerinde yeni bir dönem başlayacak. Peki, bu dönemde ilişkilerin seyri değişir mi? Kamuoyunda, "önce ABD" diyen Trump'ın Asya-Pasifik bölgesindeki gelişmelere fazla müdahaleyi tercih etmeyeceği düşünülüyor.
Dolayısıyla, gelecekte ABD'nin Asya-Pasifik bölgesindeki ağırlığı hafifleyebilir. Bölgeye dış müdahaleleriyle Asya Pasifik'te kimi zaman istikrarı riske sokan Obama yönetiminin ardından, Çin-ABD ilişkileri böylece daha uygun bir gelişme zemini bulabilir.
Hatırlatmaya lüzum yok, Çin-ABD ilişkileri, asrımızın en önemli, önemli olduğu kadar karmaşık ikili ilişkilerinin başında geliyor. Başka bir deyişle, Çin-ABD ilişkileri gezegenin en önemli devletlerarası münasebeti.
Konu bu yönüyle ele alındığında, Trump'ın genel olarak dış politikada, özel olarak Çin politikasında nasıl davranabileceği konusunda kamuoyunda meraklı bir bekleyiş başladı.
Ne var ki, Çin-ABD arasında karşılıklı olarak var olan ortak ya da karşılıklı fayda sağlama anlayışı, iki ülke arasındaki ilişkilerin temelini oluşturuyor. Dolayısıyla, böylesine önemli bir ikili ilişkinin temelleri sağlam ve kişilerden aşırı etkilenme ihtimali yüksek değil.
Diğer yandan, Çin-ABD ilişkilerinin bundan sonraki seyrine ilişkin daha somut ipuçları var mı diye sorulabilir. Bu noktada, 14 Kasım'da yapılan Xi-Trump telefon görüşmesi kuşkusuz öne çıkar.
Xi Jinping'nin görüşmede verdiği mesajlar son derece açık ve direkt. Xi'ye göre, iki ülkenin koordinasyonu güçlendirmek suretiyle karşılıklı ekonomik gelişmeyi hızlandırması gerekli. Bunu yanı sıra, her alanı kapsayan işbirliği ve temasların genişletilmesi önemli. Böylece Çin-ABD ilişkileri daha hızlı gelişebilir, iki ülke halklarına daha fazla yarar sağlayabilir. Görüşmede Trump'ın da oldukça sıcak bir tutum ortaya koyduğu aşikar.
Peki, Trump'ın seçim kampanyası sırasında söz ettiği, Çin menşeli mallar için gümrük vergilerini artırma sözüne ne demeli.
Evvela, bu sözlerin seçim kampanyasında edildiğine dikkat çekmek gerek. Diğer taraftan, Çin-ABD ilişkilerinin ekonomik temeli sağlam ve o temel olmaksızın ayakta kalması zor. Tüketime dayalı büyüme modeline geçiş yapan Çin, Amerikan şirketleri için hayati önem taşıyor. Ekonomik ilişkiler çok boyutlu, geniş ölçekli ve son derece kapsamlı. Hal böyleyken, Trump'ın ilişkilerin temeline darbe indireceği tezi konusunda fazla kaygılanmak, en azından şimdilik yersiz olarak değerlendirilebilir.
Neticede, Çin-ABD ilişkilerinde Trump'la birlikte büyük değişiklikler olması beklenmiyor. Üstelik, Çin liderleri Trump'a dostluk ve işbirliği elini uzattı. Trump'tan ise, buna olumlu karşılık vermesi, Çin'le ilişkilerde işbirliğine odaklanması bekleniyor.