FED'in faiz kararı için geri sayım sürerken, fevkalade olası bir artırımın Çin ekonomisine etkileri piyasalarda ve kamuoyunda merak konusu.
İşte böyle bir dönemde, dünyanın dört bir yanından hükümet yetkilileri, uzmanlar ve şirket temsilcileri Çin'in başkenti Beijing'de önemli bir konferansa katıldı.
"Renminbi Zirvesi 2016" adlı konferansta öncelikle dile getirilen görüş, FED kararının piyasalarca zaten fiyatlandığı yönünde oldu. Renminbide (RMB) uzun vadeli değer kaybı için elverişli zemin bulunmadığını belirten uzmanlar, FED'ten bir faiz artırım kararı çıkması halinde, buna aşırı tepki verilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
ABD'de özellikle istihdam ve ekonomik büyüme verilerinin son aylarda parlaklık göstermesi, faiz artırım beklentilerini iyice yükseltmişti. Başkanlık seçimlerini, kimilerince sürpriz olarak nitelenen Donald Trump'ın kazanması da, bu yöndeki beklentileri neredeyse zirveye taşıdı. Piyasa aktörleri, Trump'ın büyüme yanlısı politikalar izleyeceği, buna paralel olarak enflasyonun hareketleneceği, dolayısıyla FED'in dizginleri sıkarak faizleri beklenenden de sıkı aralıklarla yükselteceği öngörüşüyle pozisyon almaya başladı.
Neticede, FED'in niceliksel genişleme politikası vasıtasıyla, adeta helikopterden saçarcasına piyasaya sürdüğü yüz milyarlarca ABD Doları (USD) dünyanın dört bir yanından kaynağına geri dönüşe başladı. Nitekim, bunun etkisi gelişmekte olan ülkelerde USD talebine bağlı kur kayıplarıyla net biçimde görülüyor.
Çinli uzmanlar, bu çerçevede dolar kurunda yaşanan hareketliliğin devalüasyon sinyali olmadığı konusunda kati biçimde hemfikir. Hareketliliğin USD'deki güçlenmeden kaynaklandığı konusunda görüş birliği mevcut. Üstelik, USD haricindeki diğer başlıca para birimleriyle parite kıyaslamasına gidildiğinde, RMB'nin İngiliz Poundu ve Japon Yeni gibi paralara karşı değer yitirmekten ziyade, bilakis kıymetlendiği görülüyor. Bunun anlamı açık: USD'ye karşı zayıflama, RMB'nin kendisinden, daha açık ifade etmek gerekirse, Çin ekonomisindeki yavaşlama ya da zayıflıktan kaynaklanmıyor.
Konu hakkında CRI'a konuşan Zhongyin Uluslararası Araştırmalar Kurumu Genel Kurul Başkanı Cao Yuanzheng, şunları söyledi:
"Bence, daha önemli olan iki endekse önem vermemiz lazım. Birincisi, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE). ÜFE'nin artış hızının negatiften pozitife dönüşmesi, işletmelerin satış gelirinde artış ve likiditede hareketlilik anlamına geliyor. İkincisi, gerek kamu, gerekse özel sanayi işletmelerinin karlarında pozitif artış başladı. Eğer işletmelerin karı yükseliyorsa, borç yönetim kapasitesi de kuvvetleniyordu. Dolayısıyla, Çin ekonomisinin dip noktasını görmüş olduğunu sanıyoruz."
Diğer taraftan, faiz, USD ve RMB ilişkileri yalnızca kur bazına indirgenmemeli. Örneğin, denklemde Çin'deki faiz oranının bulunduğu unutulmamalı. İşin bu yönüne dikkat çeken Cao Yuanzheng, sınırlı kur kaybı şartıyla RMB'nin hala iyi bir kıymet vasıtası olduğuna dikkat çekti. Cao'nun bu husustaki görüşleri şöyle:
"RMB'nin kıymeti meselesi, yalnızca kurla ilgili değil. Aynı zamanda faizle alakalıdır. Mesela, USD'ye karşı önümüzdeki yıl yüzde 3'ten fazla değer kaybetmediği takdirde, RMB'nin varlık bazında getirisi karlı olur. Üstelik, istikrar unsuru son derece önemlidir. Zira, para birimlerine bağlı aşınmaların en önemli garantisi istikrardır. Yani, dünya genelinde bakıldığında, RMB hiç kuşkusuz elde tutmaya değer kıymet araçlarından biridir."
Konu kısa vadede ele alınırsa, Aralık ayındaki FED toplantısından faiz artırımı yönünde bir karar çıkacağına neredeyse kesin gözüyle bakıldığını yinelemekte fayda var. Bu çerçevede, RMB üzerindeki kısa vadeli etkiler de değerlendiriliyor.
CRI'a işin bu yönünü değerlendiren Baoshang Bankası Baş Ekonomisti Hua Ercheng, kısa vadeli etkilerin aşırı okunmaması gerektiğini belirtti. Hua şunları kaydetti:
"Piyasada Aralık ayında faizin artırılıp arttırılmayacağı yoğun biçimde merak ediliyor. Fakat, faiz fiilen artırıldığında, etkisi o kadar büyük olmayacak. Çünkü, FED'in etkisi eskiye nazaran düşük. Bir örnek vereyim, finans krizinden sonraki ilk artırım yaklaşık bir yıl önce, Aralık ayında gerçekleşti. ABD'de 10 yıl vadeli hazine tahvil faizi, olağanın aksine, artmak yerine düştü, bu yıl ise yüzde 1,5'e kadar indi. Bu piyasaları sarsmadı, reel ekonomiyi etkilemedi."