"2016 Çin-Avrupa İnsan Hakları Semineri" dün Çin'in Chongqing kentinde yapıldı. Seminerde azınlık etnik grupların haklarının korunmasına odaklanıldı.
Seminere katılan Çinli ve yabancı uzmanlar, etnik grupların çeşitli olduğu bir ülke olarak Çin'in, insan haklarının gelişmesine büyük önem verdiğini, Çin'de özellikle azınlık etnik grupların haklarının korunması çalışmalarında çarpıcı gelişmelerin kaydedildiğini belirtti.
Fransa'da yer alan yeni İnsan Hakları Derneği Başkanı Pierre Bercis, seminerde yaptığı konuşmada, çok uluslu Çin'de farklı etnik grupların kültürlerinin bir arada yaşadığını, dolayısıyla toplumun kültürel temasları artırmak suretiyle farklılıkları anlayışla karşılaması gerektiğini belirtti. Pierre Bercis, Çin'in bu alanda büyük çaba gösterdiğini vurguladı.
Çin'de bölgesel özerklik sistemi, 1954 yılında ilgili maddelerin anayasaya dâhil edilmesiyle resmen kuruldu. Yıllar boyunca Çin hükümeti, anayasa, hukuk ve sistem açılarından ülkede yaşayan farklı etnik grupların eşit haklara sahip olarak devletin işlerini ortaklaşa idare etme ilkesini yürüttü. Bunun yanı sıra Çin hükümeti, azınlık etnik grupların yaşadığı bölgelerde özel yardım planı da uyguladı. Ülkede İç Moğolistan, Guangxi Zhuang, Tibet, Ningxia Hui ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgeleri ile Guizhou, Yunnan ve Qinghai eyaletlerindeki yoksul nüfus 2012'de 31 milyon 210 bin kişi iken, 2015 yılına kadar bu sayı 18 milyon 130 bine indi.
Tianjin kentindeki Nankai Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Daimi Komitesi Başkan Yardımcısı Chang Jian, Çin hükümetinin, Avrupa ülkelerinde vurgulanan azınlıkların eşit vatandaşlık ve siyaset haklarının korunmasının yanı sıra, azınlıkların yaşadığı bölgelerde ekonomik kalkınmanın desteklenmesini de gündemine eklediğini söyledi. Seminere katılan yabancı uzmanların da bu görüşe katıldığını ifade eden Chang, birçoğunun ülkelerine döndükten sonra bu yöntemi uygulayarak Batı'daki insan hakları problemlerini çözmeyi düşündüğünü belirtti.
Etnik azınlıkların anadilleri de korunuyor
Öte yandan seminerde Çin'in, azınlıkların kültür ve dillerini koruma ile eğitim alanlarında da dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer aldığı belirtildi.
İngiltere'de bulunan Queen's University Belfast'den Profesör Elizabeth Mary Craig, Avrupa'da birçok dilin yavaş yavaş kaybolduğunu ve çok sayıda etnik grubun kendi dillerini kullanamadıklarını dile getirdi.
Çin İnsan Hakları Araştırma Derneği Danışmanı Liu Hainian ise Çin'de hükümetin her kademesinin çift dil öğretimini desteklediğine işaret etti. Buna örnek olarak azınlık etnik grupların yaşadığı bölgelerde öğrencilere hem Standart Çince hem de anadillerinin öğretildiğini dile getiren Liu, böylece farklı azınlık etnik gruplar arasındaki temaslara yardımcı olmanın yanı sıra, onların dil ve kültürlerinin korunmasına da katkı sağlandığına dikkat çekti.
2015 istatistiklerine göre, Çin'de yaşayan 54 azınlık etnik grup, 80'den fazla dil kullanıyor.
Etnik azınlıkların nüfusunda da artış var
Seminerde ayrıca etnik azınlıkların nüfuslarında da gözle görülür bir artış olduğu kaydedildi. Çin'de azınlıkların nüfusu, 1953 yılında ülkenin toplam nüfusunun sadece yüzde 6,06'sını oluştururken, 2010 yılında bu oran yüzde 8,49'a yükseldi.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi Etnoloji ve Antropoloji Araştırma Enstitüsü Başkanı Wang Yanzhong, azınlıkların nüfusunun artmasının, Çin'de azınlık haklarının korunmasında sağlanan başarının bir göstergesi olduğunu söyledi.
Çin'in, insan hakları alanında teori ve uygulama açısından önemli katkı yapan ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Hollanda İnsan Hakları Araştırma Enstitüsü Başkanı Tom Zwart, Çinli uzmanların fikir ve görüşlerini diğer ülkelerin uzmanlarıyla daha çok paylaşması ve Batılı ülkelerle bu konuda daha çok temaslarda bulunması gerektiğini ifade etti.