Çin Renmin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkan Yardımcısı Jin Canrong, ABD'nin Güney Çin Denizi konusunda anlaşmazlık çıkarma çabalarına rağmen bölgede kazanan tarafın yine Çin olacağını söyledi.
Çinli uzman, Güney Çin Denizi sorununun gidişatı hakkında Çin Uluslararası Radyosu (CRI) muhabirlerine değerlendirme yaptı.
Lahey'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi kısa süre önce yaptığı açıklamada, Güney Çin Denizi ile ilgili Filipinler'in yaptığı tek taraflı başvuruya ilişkin sözde nihaî kararı 12 Temmuz'da açıklayacağını duyurmuştu. Buna karşın Çin, Güney Çin Denizi sorununun Tahkim Mahkemesi'nin yargı alanı olmadığını ve mahkemenin kararını tanımayacağını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, Güney Çin Denizi'ndeki anlaşmazlığın, tahkim gibi uluslararası hukuki mekanizmaların kullanılması dahil mümkün olan tüm barışçı yollarla çözülmesini desteklediğini, bunun ABD'nin uzun vadeli politikasına uyduğunu kaydetti.
Jin Canrong ise, ABD'nin bu tutumunun 2014 yılından beri yaptığı Güney Çin Denizi anlaşmazlığı hakkında tarafsız olma açıklamalarına aykırı olduğunu belirtti.
"Anlaşmazlıkları tırmandırmak ABD'nin yeni denge stratejisi"
ABD'nin Güney Çin Denizi sorunuyla ilgili sorumsuz açıklamalar yapmasının, anlaşmazlıkların tırmanmasına neden olduğuna dikkat çeken Çinli uzman, bu durumun ABD'nin Asya-Pasifik bölgesindeki yeni güç dengeleri oluşturma stratejisinden ileri geldiğini kaydetti. Jin Canrong, ABD'nin Güney Çin Denizi'ndeki stratejisinin, Çin'e kendi savunma gücünü arttırma zorunluluğu yarattığını kaydederek, şunları söyledi:
(ses1)
"ABD, Güney Çin Denizi'ndeki ada inşasını bitirdikten sonra denizi kontrol etmemizden ve kendi çıkarlarına zarar verilmesinden kaygı duyuyor. ABD bu kaygısında hem haklı hem de haksız durumda. Çünkü ABD'nin askeri baskı yapmaması ve iki ülke arasındaki ilişkilerin istikrarlı sürmesi durumunda Çin, Cumhurbaşkanı Xi Jinping'in ABD'de belirttiği gibi güçlü teknolojik yetkinliğiyle Güney Çin Denizi'nde askeri faaliyetler gerçekleştirmekten ziyade uluslararası kamu hizmetleri sağlayabilecek. Şu anki sorun ise ABD'nin bölgedeki anlaşmazlığa doğru tutumla yaklaşmaması. Bu tutumu, Çin'i mecburen savunma gücünü arttırmaya yöneltiyor."
"ABD, barış içinde büyüyen bir bölgeden rahatsız"
Diğer yandan, Çin'in Xinhua haber ajansında 3 Temmuz'da yayımlanan bir yorumda, ABD'nin Güney Çin Denizi ile ilgili Çin aleyhinde kamuoyu oluşturmasının "devlet çıkarları"yla alakalı olduğu ve bunların ABD'nin barış içinde hızla büyüyen bir bölgedeki büyük bir ülke ve bu barış süreci karşısında gösterdiği tutum olduğu belirtildi. Zamanın Çin'den yana olduğunu ve ABD'nin stratejik hata işlediğini söyleyen Jin Canrong şöyle konuştu:
(ses2)
"Açıkçası ABD karşı çıksa da bana göre Çin daha avantajlı. Öncelikle coğrafi açıdan Çin'in bölgeye daha yakın olması bir avantaj. Çin'in ikinci avantajı ise kapsamlı devlet gücünün ABD'den daha hızlı büyümesi. Üçüncü olarak 1999 yılından bu yana Çin, savunma alanında modernleşme sürecini hızlandırmaya çalışıyor. ABD'nin bu zamanda Çin'e karşı çıkmayı seçmesi, onun için stratejik bir hata."
Jin Canrong, bir başka basın yayın organında yapılan yorumları da değerlendirdi. ABD'li "The National Interest" adlı dergide geçen yıl yayımlanan "ABD Güney Çin Denizi'nde nasıl bir hukuki savaş gerçekleştiriyor" başlıklı yazıda, ABD'nin "Uluslararası Deniz Hukuku" ile bir hukuki savaş gerçekleştirdiği ifade edilerek, bu savaşın sonuçları sıralandı. Yazıda, ABD'nin Çin'e karşı bir kamuoyu oluşturarak Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki egemenlik hakkını yasa dışı hale getirme, bölgedeki yönetici rolünü devam ettirme ve Güney Çin Denizi'ndeki uluslararası düzeni yeniden tanımlama gibi amaçlar taşıdığı kaydedildi.
Jin Canrong, Çin'in hukuka aykırı eylemlere kararlılıkla karşı çıkmasının uluslararası hukuka olan saygısını gösterdiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
(ses3)
"2. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası düzen ABD tarafından kuruldu. ABD, siyasî sorunları sık sık hukuki boyutlara taşıyor. Çin ise uluslararası hukuka saygı gösteriyor, fakat uluslararası hukukla ilgili anlayışı, ABD'ninkinden farklı. ABD, uluslararası hukuk kurallarını belirlediği için bu konuda tekel olduğunu düşünüyor. Çin ise bunu asla kabul etmiyor. Bilindiği gibi Güney Çin Denizi sorunu, gerçek anlamda bir hukuki sorun değil. Biz uluslararası hukuka saygı gösteriyoruz, ancak mahkeme ve hakimin hukuki sınırları aşan eylemlerine kesinlikle karşı çıkıyoruz. Ancak bu şekilde uluslararası hukuki otoriteye uzun vadede ve gerçek anlamda saygı gösterilebilir."