CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
"Çin'deki camilerin üçte ikisi Xinjiang'da" ---Xinjiang Sosyal Bilimler Akademisi Dinler Tarihi Uzmanı Ma Pinyan'la röportaj
  2015-07-10 22:01:56  cri

CRI: Türk basınında Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşayan Müslümanların oruç tutmasının ve diğer ibadetleri yerine getirmesinin yasakladığına ilişkin iddialar ortaya atıldı, bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Ma: Xinjiang Sosyal Bilimler Akademisi araştırmacısıyım. 35 yıldır Xinjiang'da din konusunda araştırmalar yapmaktayım. Dolayısıyla bu konuya hakim olduğumu söyleyebilirim. Son günlerde Türkiye'de Çin karşıtı protestolar yapıldığı, hatta Çin lokantasına saldırı düzenlendiği haberlerini okudum. Haberlere göre, bu protestolar Çin hükümetinin Müslümanların oruç tutması ve ibadet etmesini yasakladığı şeklindeki söylentiden kaynaklanıyor. Bu gibi haberleri okuyunca çok şaşırdım. Ben doğduğumdan beri Xinjiang'da yaşıyorum. Türk basınında çıkan haberlerde anlatılanları hiç duymadım ve görmedim. 1980'li yılların başlarında, din araştırmaları yapmaya başladım. Sık sık Xinjiang'ın güney bölgesine gittim ve orada Ramazan ayını geçirdim. 80'li yıllardan bu yana, Xinjiang'da hiçbir bölgede Müslümanların oruç tutmasına ve ibadet etmesine izin verilmediğini görmedim. 80'li yıllardan beri, Xinjiang'da din ve inanç özgürlüğü politikası uygulanıyor. İster bir dine inanın ister inanmayın, ya da neye inanırsanız inanın, bu gibi konularda herkes özgürce seçim yapabiliyor. Hükümet tarafından, diğer kurum ve kuruluşlarda bu özgürlüğe müdahale söz konusu değildir. Herkesin dini inanç özgürlüğü tamamen güvence altındadır.

Hiçbir kimse, bir başkasını dini inancından dolayı küçümsemedi. Bazı Batılıların ve Türklerin bu durumun aksini iddia etmesini anlayışla karşılayamam. Zira gördüğüm kadarıyla konuyla ilgili alakasız resimlerle yalan haberler yapılıyor. Oysa ki bazı Müslümanlar oruç tutmak ister, bazıları ise istemez, karar onlarındır. Hükümet buna karışmıyor. İbadet konusunda Çin'de çıkarılan yönetmeliklere göre, yetişkin olmayanlar camide ibadet edemez. Ancak yetişkin Müslümanların camiye gitmesine veya orada dua etmesine hiç kimse karışamaz.

CRI: Hükümet, 18 yaşını doldurmayan kişilerin dinî eğitimi için destek sunuyor mu?

Ma: Son yıllarda Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi yöneticileri, vatandaşların normal dinî ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini ileri sürdü. Örneğin, 1980'li yıllardan beri camilerin sayısının artmasıyla, dindar kişilerin sayısı da artıyor. Özerk bölge tarafından 1986 yılında kurulan Xinjiang İslam Enstitüsü, imam ve hatip gibi din alimleri yetiştirmeyi amaçlıyor.

Kaşgar, Hotan ve İli gibi Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde de İslam enstitüleri kuruldu. Bu enstitüler, camiler için din görevlileri yetiştirmeyi amaçlıyor. Şu anki eğitim ölçeği hâlâ yetersiz. Normal dinî faaliyet ihtiyacını tam olarak karşılamak için, öğrencilere daha iyi eğitim verilmesi amacıyla dinî bilgi seviyesi daha yüksek düzeydeki kişileri atadık. Bazı yaşlı din adamları artık namaz kıldıramayacak durumda oldukları için yerlerini öğrencilerine devredebilir. Böylece dinî faaliyetler normal şekilde gerçekleştirilmeye devam edebilir.

Müslümanların dinî bilgiler edinmesini sağlamak için bazı bölgelerde dinî eğitim kursları da açılıyor. Mesela beş vakit namazda okunması gereken dualar ve diğer bilgiler, kursta edinilebilir. Müslümanların geleneklerine göre, İslam bilgileri çocuklara aileler tarafından verilir. Bu durum, tüm İslam dünyasında böyledir. Xinjiang'da ise dinî eğitim ihtiyacının karşılanması için çeşitli önlemler alınıyor. İslami eğitim merkezlerinin kurulması, alınan bu tedbirlerden biri. Müslümanların Kur'an'ı öğrenme yönündeki ihtiyacını karşılamak için 1980'li yıllarda Memet Seley "Kur'an-ı Kerim"i Uygurcaya çevirdi. Bu, Xinjiang'ın tarihinde ilk Uygurca Kur-an çevirisi idi. Son yıllarda "Kur'an-ı Kerim"in bir diğer versiyonu da basıldı. Bunun dışında İmam Buharî'nin yazdığı Sahih-i Buhârî diye bilinen eser de Uygurcaya çevrildi. Adı geçen bu eser, Sosyal Bilimler Akademisi İlahiyat Fakültesi'nden Memet Seley ve Bao Wen'an tarafından çevrildi. Memet Seley, önce Arapça'dan Uygurcaya çevirdi, sonra Bao Wen'an Uygurcadan Mandarin Çincesine çevirdi. Orijinal Sahih-i Buhârî eseri çok pahalı olsa da kitabın diğer dillerdeki versiyonları herkesin bütçesine uygun. Bununla birlikte "Çinli Müslümanlar" adlı dergi de Uygurcaya çevrildi, Xinjiang'da yayımlandı. Şimdi "Xinjiang'daki Müslümanlar" adlı dergi ve ilgili internet sitesi de hazırlanmakta. Son yıllarda hükümet, bölgedeki normal dinî faaliyetleri korumak için yoğun çaba harcıyor. Batılı ülkeler ve Türkiye'de nefret duyguları besleyen bazı kişilerin Çin'e yaptıkları saldırılar ve protestolar, gerçeklere aykırıdır. Bir akademisyen olarak, onlardan Xinjiang'a gelip kendi gözleriyle Xinjiang'ı yakından tanımalarını istiyorum. İnanıyorum ki bu defa çeşitli yerlerde yapacağınız röportajlarla onlara da doğru bilgiler ulaştırabileceksiniz.

CRI: Bu alanda uzmansınız, Xinjiang'daki Müslüman sayısı, cami sayısı, din görevlisi sayısı ve mezhep sayısı hakkında bilgi verir misiniz?

Ma: Şu an Xinjiang'da İslam'a inanan azınlık grupların sayısı 10 ve bunların toplam nüfusu ise 12 milyonun üzerinde. Xinjiang'da 24 binden fazla cami bulunuyor. Din görevlisi sayısı da 29 bini aştı. Çin'deki 35 bin camiden 24 bininin Xinjiang'da bulunduğunu düşündüğünüzde, bu sayının çok olduğunu söylemek gerek. Çin'deki toplam 35 din görevlisinden 29 bini Xinjiang'da görev yapıyor. Xinjiang'daki Müslümanların sayısı ve Çin'in diğer bölgelerindeki Müslümanların toplam sayısı 10'ar milyon.

CRI: Şu anda hükümetin, özellikle kırsal bölgelerde yeni camiler inşa etme ya da mevcut camileri onarma konusunda bütçesi veya yeni politikaları var mı?

Ma: Hükümetimiz, günlük dini faaliyetlerin karşılanabileceği sayıda caminin yapılmasını destekliyor. Yani nerede ihtiyaç görülürse orada bir cami inşa edilir. Örneğin, Xinjiang'da yerleşik hayata geçen çobanlar için de yeni camiler inşa ediyoruz. Söz konusu köylerdeki bazı eski camilerin onarımına hükümet de izin veriyor. Bütçesi bakımından ise biliyorsunuz, Çin Hükümeti dini yerlerin inşasına bütçe ayırmıyor. Yalnızca camiler değil, örneğin kiliseler için de gereken bütçe o dinin mensupları tarafından karşılanıyor. Çin hükümeti hiç bir tapınağın, hiç bir caminin inşasına para sağlamıyor. Mevcut ibadethanelerin sayısı zaten halkın ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde. Hatta 1980'li yıllarda Xinjiang'da İslamiyet yaygınlaşmaya başladığında birçok cami inşa edilmişti. Bu camilerden bir kısmını bugün artık kimse kullanmıyor, çoğu terkedilmiş halde. Hükümetimiz bunun gibi terkedilmiş camilere yine saygı gösteriyor ve "halk isterse bu bölgelerde ibadet etmeyi sürdürebilir" düşüncesini benimseyerek hareket ediyor. Bu yüzden bazı yerlerde her yüz metrede bir cami görebilirsiniz. Ben Türkiye'ye gittim, Pakistan'a gittim ve diğer Orta Asya ülkelerine de gittim ama hiç bir yerde aynı durumu görmedim. Kısacası Çin'de bir cami inşa etmenin ana sebebi, o yerde yaşayan halkın günlük dini faaliyetlerini karşılayabileceği kapasitede ibadethaneler yapmaktır.

CRI: 1980'li yıllardan beri dinleri araştırıyorsunuz. Sizin söz ettiğiniz camilerin sayısı, dini eğitim kurumlarının sayısı, din görevlilerinin sayısı gibi konularda neler değişti? İlk araştırmaya başladığınız zaman ve günümüzdeki koşullar arasında karşılaştırmalar yapabilir misiniz?

Ma: Az evvel 1986 yılında Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'ndeki camilerin sayısındaki değişiklikten bahsettim. Kültür Devrimi'nin sonunda Xinjiang'daki camilerin sayısı 2 binden fazlaydı ve 1986 yılında bölgedeki camilerin sayısı 20 bine ulaştı.

O zaman şöyle bir durum da ortaya çıktı: ihtiyaç olup olmaması gözetilmeden cami inşa ediliyordu. Bu yüzden camilerin sayısı 20 bine ulaştıktan sonra bu artış yavaşlamaya başladı. Bu normal bir şey. Şu anki camilerin sayısı bugüne kadar artarak son halini almıştır.

Diğer yandan bazı eski camiler yenilendi, ancak kimse oraya gidip namaz kılmıyordu ve böylece bu camiler terk edildi. Ama mesela bölgedeki Kazakların nüfusu arttıkça yeni camiler de kurulmaya başladı. Genel olarak Xinjiang'daki camilerin sayısı her sene artıyor, ancak bu artış çok büyük sayıda değil..

Camilerin sayısındaki bu değişiklik de aslında dini özgürlük politikası uyguladığımızı ve Xinjiang'da din kuşağı oluştuğunu gösteriyor. 1980'li yılların ilk yarısı, yani Kültür Devrimi'nden sonra dinlerde bir sıçrama yaşandı. O zamanki dini mekanlar sadece İslam'a ait değildi. Diğer dinlere ait ibadet yerlerinin sayısında da çok keskin bir sıçrama ortaya çıktı.

CRİ: Şu an aşırı dinci örgütler, tüm dünyaya ciddi tehditler oluşturuyor. Türkiye de bu tehditle karşı karşıya. Özellikle Ortadoğu bölgesi, Afganistan, Pakistan, hatta Suriye ve Irak da aynı durumda. Aşırı dinci örgütlerin Xinjiang'da yarattığı tehditleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ma: Kısa bir değerlendirme yapalım: Aşırı dinciliğin Xinjiang'a sızmasından sonra, Xinjiang'daki dini uyum ve toplumsal istikrar bozuldu. Müslümanlarla beraber çeşitli etnik gruplardan halkın can ve mal güvenliği ciddi şekilde zarar gördü. Daha da önemlisi, aşırı dincilik, İslam dininin imajını tahrip etti. Çünkü, aşırı dinciliğin Xinjiang'a sızmasıyla, Xinjiang'daki geleneksel İslam tanınmamaya başladı. Bu konu hakkında uzun konuşacağım. İslam dininin Xinjiang'a gelmesinden sonra, bin yılı aşkın zaman içerisinde İslam dini, dönemin şartlarına göre değişime uğradı. Mesela, Xinjiang'daki Müslümanlar ölüleri için mezar inşa etmeye başladı. Eskiden Xinjiang'daki kadınlar başlarını fazla örtmezdi, oysa şimdi durum tersine döndü. Hatta, şunu söyleyebilirim ki, Xinjiang'daki İslamiyet eskiden içkiyi yasaklamazdı.

Bu arara, Xinjiang'daki İslamiyet, Fars kültürü yani İran'dan büyük ölçüde etkilendi. Bu yüzden Xinjiang'da kullanılan dini terimlerin çoğu Farsçadır. Müslümanlar olarak inandığımız tek tanrıya hitap şekli Arapça'dan geliyor, yani Allah. Bunun dışında Ramazan, Kurban gibi kelimelerin dilimizdeki karşılığı da aynı.

Aşırı dinciler, Xinjiang yöresinin izlerini taşıyan dinin gerçek İslam olmadığı, kendi propagandalarının gerçek İslam olduğunu iddia ediyorlar. Böylece Müslümanların kafası karıştı. Kimse gerçek İslamın ne olduğu konusunda netlik kazanamadı. Bazı aşırı dincilerden etkilenen gençler, anne ve babalarından öğrendikleri Müslümanlığın yanlış olduğunu düşünüp neye inanacaklarını şaşırdılar. Genel bir bakış açısıyla, Xinjiang'daki aşırıcılık, dünya çapındaki aşırıcılıkla aynıdır. Bunun beraberinde, terör faaliyetleri ortaya çıkabiliyor. Aşırıcılığın Xinjiang'a sızmasından sonra 1990'li yılların başında, Xinjiang'da şiddet ve terör faaliyetlerinin ortaya çıkmasından bu yana, şiddet olaylarının sıkı göründüğü bir döneme girildi. Aşırı dincilik, şu ana kadar, yanlış bir söylentiyi gençlere aktarıyor. Yani Cihat'a katılıp şehitlik mertebesinde erişme söylentisi. Görebiliyoruz ki, aşırı dincilerin Cihat faaliyetlerinde bulunmasından, Xinjiang'dan en az 10 bin kişi, Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriye'ye gidip Cihat'a katıldı. Onlar, Cihat kanalıyla cennete girmeyi amaçlıyorlar. Bu, tamamen İslamiyet'in temel ruhuna aykırıdır. Şunu sormak istiyorum, bütün Müslümanlar cihada katılıp şehitlik mertebesine erişirse, Müslümanlar mevcut olabilecek mi? Eğer herkes intihar saldırısı yöntemini seçerse bütün Müslümanlar intihar edecek. İslamiyete verilen zarar hakkında bir yazı yazdım İslamiyet aşırıcılığının bir gerçek yüzü, dine karşı olmak. Aşırıcılar, dinin toplumun gelişmesine uyarak değişmesine izin vermiyor. Dinle toplumun uzlaşmasına izin vermemiz lazım. Sıkça meydana gelen terör ve şiddet faaliyetleri, insanın İslamiyet'in şiddet ve terörü desteklediği bir din olduğuna inanmasını sağlıyor. Bu, dinler arasındaki uyuma zarar verdiği gibi, İslamiyetin içindeki uyumu ve toplumun ahengini bozuyor.

CRI: Az önce aşırıcı şiddet olaylarından bahsettiniz. Çin'in güneyindeki Kunming kentinde daha evvel son derece ağır bir şiddet olayı yaşanmıştı. Olayda onlarca sivil hayatını kaybetmişti. Xinjiang'da yaşayan bir Müslüman olarak bu tür olaylara nasıl bakıyorsunuz?

Ma: Bu tür şiddet ve terör olaylarına gelince, ben defalarca şunu vurguladım. Aşırı dinciliğin son gelişme aşamasında, etnik köken tanınmayacaktır. Şu an Xinjiang da bu döneme girmiş bulunuyor. Yani, onların gözlerinde millet yok, sadece Müslümanlar ve kâfirler var. Nitekim Xinjiang'da yaşanan terör olaylarına baktığımızda görüyoruz ki, olaylarda öldürülen masum insanlar arasında Uygur Müslümanların oranı artmakta. Çünkü teröristler şöyle bir tutum izliyor: Siz Uygursunuz, ancak herhangi bir dine inanmıyorsunuz, Müslüman değilsiniz. Bu nedenle siz de düşman olarak algılanıyorsunuz. Biz, aşırı dinciliğin topluma ve özellikle Müslüman dünyasına etkilerini kavramalı, bu duruma tüm dünya açısından bakmalıyız. Örneğin, Irak ve Suriye'de sıkça şiddet ve terör olayları yaşanıyor. Bu tür bölgelerde teröristlerin hepsi Müslüman kimliğine sahip. Fakat, saldırıya uğrayanlar ve öldürülen masum insanlar da Müslüman. Öyleyse, aşırı dinciler tüm bunları gerçekten din uğruna mı yapıyorlar? Ortadoğu'da meydana gelen tüm terör saldırılarının yüzde 99,9'u Müslümanları hedef aldı. Bu neyi gösteriyor? Sadece aşırı dinciliğin Müslüman toplumuna getirdiği zararı gösteriyor.

CRI: Size son bir sorum var. Bu, benim Xinjiang'a dördüncü gelişim. Daha önceki gelişlerimde Urumçi'da baş örtüsü takan kadınlar da gördüm, takmayan kadınlar da gördüm. Kaşgar'daki durum ise bambaşka, peçe ve türban göze çarpıyor. Bu fark, tarihten kaynaklanan bir durum mu, yoksa yeni ortaya çıkan bir durum mu? Bu konuda değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Ma: Sizin söylediğiniz peçe sorunu. Daha önce de anlattığım gibi, geçmişte Xinjiang'daki kadınlar arasında peçe takanların sayısı çok azdı. Esas olarak iki kategoriye giren kadınlar peçe takıyordu. Bir bölümü din alimi aile mensuplarıydı. Öbür bölüm ise iş adamlarının aile mensuplarıydı. Xinjiang, 19. yüzyılda Orta Asya'da Kokand Hanlığı'nın gönderdiği Yakub Beg liderliğindeki güçler tarafından işgal edildi. Yakub Beg daha sonra kendi iktidarını sağlamlaştırmak için İslamiyeti araç olarak kullandı. Yakub Beg, İslamiyeti yaygınlaştırmak için büyük çaba harcadı. Bu çabalar altında bile Xinjiang'da peçe takan kadınlara yine de az rastlanıyordu. Bu dönemde bir Rus subay Xinjiang'da incelemede bulundu ve burada daha az Müslüman kadının peçe taktığını gözlemlediğini aktardı. Peçe takma tarzlarına gelince, bizim geleneksel takma tarzlarımız ile günümüzdekiler bambaşka. Aslında İslamiyette peçe için belli bir kural yok. O halde Xinjiang'da niçin tarihte hiç görülmeyen peçe ve kara çarşaflar ortaya çıktı? Bu, aslında aşırı dinci kişilerin Xinjiang'a sızmasıyla birlikte meydana gelen bir gelişme. Dünyanın hangi yöresi olursa olsun, aşırı dinciliğin yayıldığı yerlerde peçe ve kara çarşaf görürsünüz. O yerlerde yaşayan kadınlar genel olarak bu şekilde giyinirler. Başka bir deyişle aşırı dinciler, kadınları bu tür kıyafet giymeye zorlayarak kendi varlıklarını ve güçlerini sergiliyorlar. Bazı kişiler, gençlerin sakal bırakabilmesi gibi, bu şekilde giyinmenin kıyafet özgürlüğüyle alakalı olduğunu iddia ediyor. Bu gerçekten özgürlük anlamına mı geliyor? Ben onlara bir soru sormak istiyorum. IŞİD örgütünün koyduğu kuraldan haberleri var mı? Bu kurala göre eğer sakalınızı keserseniz, derhal hapishaneye atılıyorsunuz. O zaman IŞİD dini özgürlüğü savunuyor diyebilir misiniz? Aynı şekilde Xinjiang'da tarihte görülmeyen durumlar, neden şimdi görülüyor? Bu, aşırı dinciliğin Xinjiang'a sızmasının bir sonucu. Aşırı dinci kişiler, kıyafetleri aracılığıyla kendi inanç şekillerini belli etmeye çalışıyorlar.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China