mehmetamca.m4a
|
CRI ekibi olarak Urumçi'de Mehmet Amca'nın evinde iftar konuğuyuz. Dört çocuklu, on torunlu Mehmet Amca, içeri girer girmez bizi upuzun bir sofranın baş köşesine oturtuyor. Sofrada neler yok ki, hurmadan yoğurda, haşlama etten türlü meyvelere kadar her şey birbirinden lezzetli görünüyor.
Mehmet Amca ve yanı başında oturan hanımı, bizi sürekli çekingen olmamamız gerektiği şeklinde uyarıyor, kendi elleriyle bize yemeklerden uzatıyor.
80'ine merdiven dayamış Uygur Mehmet Eli Mestan, uzun yıllar şoförlük yapmış ve daha sonra emekli olmuş. Şoförlükten elde ettiği gelirle çocuklarını okuttuğunu, daha da önemlisi, onlara güzel bir terbiye verdiğini övünerek anlatıyor.
Sıhhatinin yerinde olduğunu söyleyen, ağzını her açışında konuşmasına şükür ile başlayan yaşlı Uygur, daha sonra başlıyor heyecanla kendini anlatmaya:
"18 Şubat 1956 tarihinde Urumçi'ye gelerek şoförlük eğitimi almaya başladım. Kursu bitirdikten sonra uzun yol kamyon şoförü olarak çalışmaya başladım. 1968 yılında evlendim. Dört çocuğumuz oldu, üç oğlan bir kız. Geçmişte hayat daha zordu, daha güçlükle geçiniyorduk, fakat çocuklarım büyüdükçe hayatımız iyileşti. Çocuklarımın hepsine güzel terbiye verdik, hepsi iyi eğitim gördü. Oğullarım ticarete girdi, küçük kızım üniversitede öğretmenlik bölümünde okuyor. 1993 yılında emekli oldum. Çok şükür çocuklarım da iyi gelirli işlere sahip. Hayat baskısı yok, gelinlerim çocuklarım hepsi bana çok iyi bakıyor, saygı gösteriyor. 76 yaşına basmama rağmen sağlık durumum çok iyi."
'Çocuklarım ve torunlarım bana iyi bakıyor'
Bu arada, söylemeden geçmeyelim. Mehmet Amca, Atuşlu. Atuş için Xinjiang'ın Kayseri'si dersek herhalde yeterli olur. Kaşgar'ın hemen yanı başındaki Atuş ilçesinin girişimcileri kabına sığmamış. Önce ülke çapına, oradan da Avrupa ve Amerika derken tüm dünyaya yayılmışlar. Lokantalar açmışlar, fabrikalar kurmuşlar, ticaretle nam salmışlar. Mehmet Amca şoför olmuş, 25 yıl direksiyon sallamış ama, çocukları onun yolundan gitmemiş, tahmin edileceği gibi tüccar olmuşlar.
Şakayla karışık soruyoruz, 'Çocukların sana iyi bakıyor mu Mehmet Amca?' diyoruz. Kızları araya giriyor, hep bir ağızdan 'Bakıyoruz, hem de çok iyi bakıyoruz' diyorlar. Sonradan öğreniyoruz. Mehmet Amca'nın çocukları işlerini hayli büyütmüşler, hatta aramızda kalsın Urumçi'de 10 evleri varmış.
Ardından biz yine soruyoruz. '25 yıl şoförlük yaptın, emekli oldun. Şimdi maaşın ne kadar?' '3500 yuan' diyor Mehmet Amca. Hanımının emekli maaşı ise 1500 yuanmış. Yani, gelirleri 2 bin TL'ye yakın. Beijing ve Shanghai gibi fiyatların ateş pahası olduğu metropollerde bile emekli aylıkları ortalama bu düzeyde. Nitekim, Mehmet Amca da maaşından memnun. Çocuklarımın hâli vakti yerinde, 'benim maaşım da bana fazlasıyla yetiyor' demeyi ihmal etmiyor.
Peki, 'Ramazan nasıl geçiyor?' diye soruyoruz Mehmet Amca'ya...
"Ramazan ayında 18 saat oruç tutuyoruz. Sahura kalkıyor, sabah 4'ten önce yemeğimizi yiyoruz. Daha sonra namazımı kılıp dinleniyorum. Beş vakit namazımı kılıyorum. 2.30 gibi öğle namazına gidiyorum. Akşam saat 10 öncesinde de çocuklarımla hep beraber eve dönüyor, iftara hazırlanıyoruz. İftardan sonra da yine camiye teravih namazına gidiyorum. Ramazan ayım böyle güzel geçiyor."
Hacı Mehmet Amca'yı teravihe uğurluyoruz
Mehmet Amca anlatırken, biz de bir taraftan et suyuna pişirilmiş nefis bir erişte çorbasını yudumluyoruz. Mehmet Amca'nın büyük kızı, hiç de yabancı olmadığımız bir misafirperverlikle önümüze ne var ne yok yığıyor desek yeridir. Biz de reddediyor sayılmayız. Tam bu sırada, Mehmet Amca'nın aynı zamanda hacı olduğunu söylüyor torunlardan biri.
Hacı Mehmet Amca diyoruz bu kez, önce anlamıyor. Meğer, Uygurlar Haci derlermiş. Aramıza giren bu ufak telaffuz engelini biraz gülümseyerek hemen aşıp, konuya geliyoruz.
Mehmet Amca, başlıyor hac macerasını anlatmaya:
"1997 yılının temmuz ayında hac ibadetini yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'ın Mekke kentine gittim. 7 saatte vardık. Orada 35 gün kalarak beş vakit namazımızı kıldık, tüm dinî vecibelerimizi yerine getirdik. Hac ibadetimizi böylece tamamladık"
Yemeğin üzerine sıra meyvelere geliyor... Xinjiang'ın taptaze meyveleri, bilhassa da karpuz ve kavunları masanın çevresindekilerin hücumuna uğruyor.
Mehmet Amca'yla sohbete dalıyoruz, o da bize heyecanla anlatmayı sürdürüyor. Fakat kızı salonun kapısından başını uzatarak, babasını uyarıyor, 'Teravih vakti yaklaştı' diyor.
Saatlerimize bakıyoruz hep birlikte. Haydi Mehmet Amca diyoruz... Misafiriz ama, ev sahibini uğurlayan biz olalım...