İki yıl önce, 15 Mart günü, Suriye'nin başkenti Şam'da ilk büyük çaplı hükümet karşıtı protesto meydana geldi. Onu izleyen iki yıl içinde, ülkedeki iç çatışmalar devam ederken, hükümet ile muhalifler arasındaki düşmanlık ciddi boyutlara taşındı.
Genel seçimlerin, krize çözüm getirecek gerçek yol olduğunu savunan Devlet Başkanı Beşar Esad'ın karşısında muhalifler ise Suriyeli liderin görevden ayrılmasının, barış görüşmelerinin ön koşulu olduğunda ısrarcılar. Gözlemciler, Suriye halkı ve uluslararası toplum, krizin barışçı yollardan çözülmesinden yana olduğu hâlde, mevcut koşullara göre, hükümet ile muhalifler arasında barış görüşmeleri yapılmasını konuşmak için henüz çok erken olduğu kanısında...
Bu yılın başından beri Suriye'deki gerginlik dinmiyor. 4 Şubat günü Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Muaz el Hatip, hükümetle barış görüşmelerinin başlatılması çağrısında bulunmuş, ancak hükümet kanadından ise bu çağrıya bir yanıt gelmemişti. Bu gelişmenin ardından, muhalifler tekrar saldırılara başladı.
Başkent Şam'ın dışında bulunan muhalifler, şehir merkezine sık aralıklarla havan topları fırlattı. 11 Şubat günü, üç havan topunun şehir merkezine düşmesi sonucu onlarca insan öldü veya yaralandı. Bu saldırının iki gün sonrasında, yine Şam'ın merkezine düşen havan topları, 12 kişinin can vermesine, 20'den fazla kişinin yaralanmasına yol açtı.
Bu arada, Suriye'nin farklı kesimlerinde çok sayıda bombalı saldırı gerçekleştirildi. Şam yakınındaki Sumarya bölgesinde 13 Şubat günü meydana gelen bir bombalı saldırıda can kaybı olmasa da, saldırılar halkın günlük yaşamını olumsuz etkiledi.
Gözlemciler, mevcut duruma göre, Suriye hükümeti ve muhalifler arasında barış görüşmeleri düzenlenmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor. Muhalifler açısından bakıldığında, Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Muaz el Hatip, şubat ayında hükümetle barış görüşmeleri yapma niyetini belirttiğinde, bu teklif muhalif kampında ciddi eleştiri ve boykota uğradı. Muhaliflerden bazı isimler, Esad yönetiminin bir "suç yönetimi" olduğunu, bu nedenle onunla herhangi bir şekilde görüşme yapmayacaklarını bildirirken; bu isimler, ayrıca Esad'ın iktidardan ayrılmasını görüşmeler için ön koşul olarak gösterdiler.
Suriye'de çeşitli muhalif güçler bulunuyor ve bu güçler arasında kısa zamanda fikir birliği sağlanması ve tüm tarafların kabul edebileceği bir lider seçilip, hükümetle barış görüşmelerinin yapılması çok zor görünüyor.
Ülkedeki muhalif güçler, son zamanlarda dışarıdan büyük miktarda askeri yardım aldı. ABD'nin sağladığı 60 milyon dolarlık fon desteğinin yanı sıra, Fransa ve İngiltere'nin de muhaliflere silah desteği sağlaması bekleniyor. Bunun dışında, Suudi Arabistan ve Katar gibi Körfez ülkeleri de uzun zamandır muhaliflere finansman sağlıyor. Batılı ülkelerin silah donanımı desteğinde bulunması hâlinde, muhalif güçler arasındaki radikal güçlerin silah zoruyla Esad yönetimini devirme olasılığı da gündeme gelebilir.
Diyalog sürecinin imkânsız olup olmadığı konusuna hükümet açısından bakıldığında ise, Beşar Esad ocak ayında yaptığı konuşmada, ulusal diyalog çağrısında bulunmuş, ancak çoğu muhalif bu çağrıya karşı çıkmıştı. Şubat ayı sonunda, hükümet tekrar açıklama yaparak, barış görüşmelerini başlatma niyetini bir kez daha duyurdu ve görüşmelere katılma niyetindeki tüm taraflarla diyaloga hazır olduğunu ilan etti.
Ancak, Esad muhaliflerin talebinin aksine, görevden ayrılmayı yine kabul etmedi; muhalif güçler ise, hükümetin liderliğindeki bir diyalog sürecine katılmaya yine karşı çıktı.
Kamuoyunda, Suriye'de çatışan taraflar, Esad'ın görevinden ayrılıp ayrılmaması konusunda taviz vermedikleri için, barış görüşmeleri konusunda iyimser olunamayacağı görüşü hâkim. Bu durumda, uluslararası toplum güçlü ve uygun bir şekilde arabuluculuk yaparak, Suriye'deki barış görüşmeleri konusundaki umutları yeniden uyandırabilir.