Suriye'den atılan havan mermisi dün (8 Ekim) bir kez daha Türkiye'nin sınır kasabası Akçakale'ye düştü; Türk ordusu topçu ateşiyle anında karşılık verdi. İki ülke arasındaki sınır çatışmasında altıncı güne girildi. Türkiye-Suriye sınırındaki gerginlik, iki ülke arasında büyük çaplı bir çatışma endişesini doğurdu. Ancak son günlerde Türkiye kamuoyunda duruma soğukkanlı yaklaşan yorumlar yapılıyor ve hükümetin olası bir savaş konusunda endişeli olduğu belirtiliyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 4 Ekim'de olağanüstü toplanarak, Türk ordusunun sınır ötesine gönderilmesi konusunda hükümete yetki veren tezkereyi onayladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kısa süre önce yaptığı konuşmada, Suriye'ye karşı sert tutumunu sürdürerek, Türkiye'ye karşı onur kırıcı eylemlere asla müsade etmeyeceklerini ifade etti. Erdoğan, 7 Ekim'de yaptığı bir konuşmadaysa, barış arzu ediyorsak, savaşa hazırlıklı olmak gerektiğini belirtti. Türk ordusu ise, sınır bölgesinde teyakkuz durumuna geçti.
Tansiyon giderek yükselirken, Türk basınında soğukkanlı yorumlar ağırlık kazanmış durumda. Kamuyounda, Türkiye'nin Suriye'ye savaş açma olasılığının düşük olduğu belirtiliyor.
Savaş bütün bölgeye yayılabilir
İki ülke arasında olası bir savaşın önündeki engellerden biri uluslararası toplum. Eğer Türkiye Suriye'ye savaş açarsa, Suriye'yle sıkı ilişkileri bulunan İran ve Hizbullah'ın olaya müdahale etmesine zemin hazırlanmış olacak. Bu durumda Suriye'deki iç savaş, bir anda bölgesel bir boyut kazanacak. Bölgedeki durumun hassas olmasından ötürü, uluslararası toplum Türkiye'nin soğukkanlı olmasını istiyor ve Suriye'ye karşı hesapsız bir savaş açmaması çağrısında bulunuyor.
Savaş ihtimalini düşüren bir diğer neden ise ekonomik faktörler. Türkiye, petrol ve doğalgaz ithalatında Rusya ve İran'a son derece bağımlı. Rusya ve İran, Beşar Esad yönetimine karşı silahlı bir müdahalede bulunulmasına karşı çıkıyor. Ankara, Suriye politikasını belirlerken, Rusya ve İran'ın bu konudaki tutumlarını dikkate almak zorunda.
Bütün bu engelleyici unsurların yanında bir de etnik ve dini etkenler var. Türkiye'nin Suriye'ye savaş açması, bölgede Sünni Müslümanlar ile Şii Müslümanlar arasında bir mezhep savaşına, hatta Türkler ile Araplar arasındaki daha büyük savaşa yol açabilir. Erdoğan, Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilere vurgu yaparken hep "Müslüman kardeşlerimiz" sözünü kullanıyor; olası bir savaş, Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumunu da olumsuz etkileyecektir.
İki ülke arasında güç farkı var
Bununla birlikte Türkiye'nin Suriye'ye savaş açma olasılığının yüksek olduğunu iddia eden uzmanlar da var. Türkiye ile Suriye arasında, güç bakımından büyük eşitsizlik mecvut. Türkiye'nin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'sı, Suriye'nin 17 katına ulaştı. İki ülkenin askeri güçleri mukayese edildiğinde de, aradaki mesafenin büyük olduğu görülüyor. Türkiye, hava kuvvetleri bakımından, Ortadoğu bölgesinde sadece İsrail'den geri durumda. 720 bin kişilik Türk kara kuvvetleri, NATO'nun en büyük kara gücü. NATO standartlarına göre kurulan Türk deniz kuvvetleri ise, bütün Suriye sahilini abluka altına alma kapasitesine sahip.
Elbette bu konuda NATO'nun tavrına önem verilmeli. Türkiye, top atışı saldırısına uğradıktan hemen sonra, savunma yardımı için NATO'yu toplantıya çağırdı. NATO'ya üye ülkelerin daimi temsilcileri, Türkiye'nin isteği üzerine Belçika'da acil toplandı. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Suriye'yi kınayarak, NATO'nun Türkiye'ye savunma desteği vermeye hazır olduğunu defalarca yineledi. Ancak Rasmussen, Libya'daki gibi Suriye'ye silahlı müdahale yapmayacaklarını da vurguladı.
Türkiye Suriye'ye savaş açmak isterse, öncelikle kendi kamuoyunun desteğini kazanmalı. TBMM'nin 4 Ekim'de olağanüstü toplanarak, sınır ötesine asker gönderilmesi konusunda hükümete yetki vermesinden sonra, başkent Ankara ve İstanbul'da büyük çaplı savaş karşıtı gösteriler meydana geldi. Bunun dışında, NATO'nun Türkiye'nin savaş açmasından yana olmaması da, Türkiye için olası bir savaşın maliyetini artırıyor. Bu nedenle uzmanlar, Türkiye hükümetinin sert tutumunun bir tür caydırıcı etki yaratma amacında olduğunu, hükümetin bu yolla kamuoyunun desteğini kazanmaya çalıştığını, ancak Ankara'nın, Suriye'ye savaş açmak konusunda hâlâ endişeli olduğunu dile getiriyor.