İki gün içinde İran tarafından gelen iki farklı ifadedeki çelişki, uluslararası toplumda kuşku uyandırdı. Gözlemciler, İran'ın nükleer programındaki ilerlemeleri gösterişli bir şekilde açıklamasının, aslında "pazarlıkta" elini güçlendirmeyi amaçladığını belirtiyor.
Ne var ki, 2011 yılının Ocak ayında, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, ülkenin ilk nükleer çubuğunu ürettiklerini ve Batı ülkelerinin iddialarının aksine, bu teknolojiye sahip olduklarını ifade etmişti. Fakat bu ifade, ABD ve İngiltere'nin aralarında yer aldığı ülkeler tarafından şüpheyle karşılanmıştı. Bir yıl sonra, İran Atom Enerjisi Kurumu'nun resmi internet sitesinde, İranlı bilimadamlarının ilk yerli nükleer çubuğu ürettikleri ve başarıyla denedikleri açıklandı. Açıklamada, doğal uranyumdan yapılan çubuğun, nötron ve nükleer sızıntı testleri gibi aşamaları başarılı bir şekilde geride bıraktığı ifade edildi. Bu arada, nükleer yakıt çubuğunun sağlık araştırmalarında kullanılması amaçlanan bir reaktörde, uzun süreli denemelere tabi tutulduğu da kaydedildi
İran, artık doğal uranyum üretme ve zenginleştirme teknolojisine sahip. Nükleer çubuk üretiminin gerçekleşmesi, İran'ın nükleer enerji üretimiyle ilgili tüm aşamaları geçerek, nükleer yakıt ihtiyacını kendi kendine karşılayabilmesi anlamına geliyor.
Bu arada, İran nükleer tesisleri için yurtdışından yakıt temin ediyor. Örneğin, Buşehr Nükleer Santrali'nde kullanılan nükleer yakıt Rusya'dan, Tahran Nükleer Santrali'nde kullanılan nükleer yakıt ise 1993 yılında Arjantin'den satın alındı. Uygulanan yaptırımlar nedeniyle, nükleer yakıtını yurtdışından temin edemeyen İran, bu süreçteki nükleer araştırmalarında zorluk yaşadı.
2010 yılında, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, zenginleştirilmiş uranyum karşılığında yakıt çubuğu planını ortaya koymuştu. Plana göre, İran ürettiği zenginleştirilmiş uranyumun çoğunu yurtdışına sevk ederse, uluslararası toplum Tahran Nükleer Santrali'ne yakıt sağlayacaktı. Fakat, plan uygulanamadı. İran da bunun üzerine yurtdışı dayanağını bir kenara bırakıp, nükleer yakıtı kendi kendine üreteceğini söyledi.
Tahran Times gazetesi tarafından dün yayınlanan haberde, İran'ın nükleer yakıt çubuğu üretimindeki başarısının, Batı'nın bu girişimi engelleme planlarını suya düşürdüğü ifade edildi.
Peki, İran niçin diyalog sinyali verdikten hemen sonra, nükleer yakıt çubuğu üretiminin gerçekleştiğini açıkladı? Gözlemciler, bu eylemin İran'ın nükleer sorun hakkındaki müzakerelerde elini güçlendirmeyi amaçladığına işaret ediyor.
İran ile Batılı ülkeler arasındaki gerginlik, 2011 yılının sonunda daha da tırmandı. Öncelikle, Batılı ülkeler İran'ın petrol tedariğinin engelleneceği uyarısında bulundu. Buna karşılık, İran da petrol taşımacılığında kilit bir öneme sahip Hürmüz Boğazı'nda geniş çaplı bir askeri tatbikat düzenleyerek, gerekli görülmesi halinde boğazı kapatacaklarını iddia etti.
Gözlemciler, gerek Batı gerekse İran'ın tartışmaların sürmesi için sürekli açık kapı bıraktıklarını ve "çatışma değil ama ihtilaf" durumunu koruduklarını kaydediyor. Mesela, İran 31 Aralık'ta yapılması planlanan füze denemesini ertelerken, diyalogları başlatmaya hazır olduğu sinyalini verdi. İran basınında, Tahran yönetiminin bu erteleme kararıyla, görüşmelerin başlatılması önerisini desteklemeyi amaçladığı görüşü hakim. Diğer yandan Batılı ülkeler de, İran'a uygulanan yaptırımlarda esneklik gösterdi. ABD Başkanı Barack Obama, 31 Aralık'ta savunma alanına fon aktarılmasına ilişkin yasa teklifini onayladı. Yeni yasa teklifine, İran'a uygulanacak yeni yaptırım tedbirleri de dahil edildi. Gözlemciler, yaptırımların ciddiyetle uygulanması durumunda, diğer ülkelerdeki rafinerilerin İran'dan ham petrol satın alamayacağına dikkat çekiyor. Ancak Başkan Obama, küresel enerji piyasasının zarar görmemesi için, yasada belirlenen tedbirlerin esnetilebileceğini dile getirdi.
İran ve Batı arasında gerçekleşecek bir savaş ihtimali tamamen ortadan kalkmazken, şu an için tehlikeli bir noktada da görünmüyor. 2012 yılında, İran nükleer sorunu üzerindeki mücadele devam edecek gibi görünüyor.