Ekim ayından beri, İran'ın Batılı ülkelerle ilişkileri daha da kötüleşiyor. Son günlerde, Batılı ülkeler, İran'a yönelik finansal yaptırım güçlendirdi. İran Merkez Bankası, ilk kez yaptırımlara hedef oldu. İran döviz piyasasında şiddetli çalkantı yaşandı. Riyal, bu sene ABD Doları'na karşı yüzde 40 değer kaybetti. Şu an, Batılı ülkeler, uluslararası topluma İran'a petrol ambargosu çağrısında bulundu. Bunun gerçekleşmesi, İran'daki milli ekonomiye büyük darbe indirilecek.
İran, üzerinde günden güne artan siyasi baskıları ve uluslararası toplumda giderek ciddileşen yalnızlığını gidermek için harekete geçti. İran öncelikle ABD ordusunun Irak'tan çekilmesi fırsatından zamanında yararlanarak Irak ile ilişkileri yakınlaştırmaya çalıştı.
İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı'nın 25 Aralık'ta yayımladığı habere göre, Firuzabadi aynı gün Irak Genelkurmay Başkanı Babaker Zebari ve Irak Savunma Bakanı Vekili Sadun El Duleymi'ye birer mektup göndererek, ABD birliklerinin Irak'tan çekilmesini kutladı, aynı zamanda İran'ın Irak'la askeri ve güvenlik alanlarındaki işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu dile getirdi. Firuzabadi, mektubunda, ABD'nin 9 yıllık işgalinin diğer ülkelere saldırı arzusu gösterdiğini belirtti. Firuzabadi, aynı zamanda, İran'ın Irak'la askeri, savunma ve güvenlik gibi alanlar dahil olmak üzere her alanda kapsamlı işbirliği gerçekleştirmeye hazır olduğunu kaydetti.
Irak Genelkurmay Başkanı Babaker Zebari, geçen ay beraberindeki heyetle İran'ı ziyaret ederek, Devrim Muhafızları Ordusu'yla bir dizi işbirliğini içeren Niyet Mektubu'na imza attı. Zebari, yaptığı konuşmada, Irak'ın İran'ın deneyimlerinden öğrenerek, sızmaya karşı sınırlarını denetim altına alacağını belirtti. İran ve Irak arasında 1980'li yıllarda 8 yıl süren bir savaş yaşanmıştı. Şu an ABD ordusunun çekilmesinden hemen sonra, İran ve Irak, neden bu kadar çabuk "samimileşiyor"?
Uzmanlar, İran-Irak yakınlaşmasının temelinin ABD tarafından atldığını belirttiler.
ABD, Körfez Savaşı ve Irak Savaşı yoluyla, Saddam yönetimini kaldırarak, Irak'ta uzun zamandır baskı altında kalan Şii Partisi'ne iktidara gelme fırsatı sağladı. Biliniyor ki, İran dünyadaki en büyük Şii ülkesi, ancak Şii inancının kökü Irak'a uzanıyor. İran'dan her sene çok sayıda Müslüman, Irak'a hacca gidiyor. Bununla birlikte, çok sayıda Iraklı Şii, uzun zaman İran'da saklanmıştı. Bu nedenle, iktidara gelen Iraklı Şiilerin İran'la işbirliği güçlendirmesi son derece doğal. Öte yandan, Irak'taki Kürtlerin de İran'la iyi ilişkileri bulunuyor.
Daha önce, ABD'nin baskısıyla, Şii Irak Babakanı Nuri El Maliki, görünüşte İran'la belli bir mesafeyi korudu. Fakat, ABD'nin desteğini kaybettikten sonra, Maliki, İran'ın arabuluculuğuyla, diğer Iraklı Şiilerin desteğini kazandı. Bu açıdan, Maliki'nin İran'ın yardımına karşılık vermesi çok doğal. İran da bu hareketle kendi çevresindeki ortamı iyileştirerek, Ortadoğu'daki büyük ülke konumunu yükseltmeyi arzu ediyor.
İran, Irak'la ilişkileri düzeltirken, askeri alanda mevcut gücünü de göstermeye çalışıyor. İran Deniz Kuvvetleri, 24 Aralık'tan itibaren Hürmüz Boğazı'nin doğusundaki 2 bin kilometrelik deniz sahasında, 10 günlük askeri tatbikat yapıyor. İran Deniz Kuvvetleri'nin ilk kez bu kadar geniş alanda düzenlediği büyük çaplı askeri tatbikat, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Nitekim, dünyada petrol tedariğinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı üzerinden yapılıyor. Bu boğazı kapatması halinde, dünya ekonomisine ciddi darbe indirilecek, dolayısıyla Batılı ülkeler İran'a boğun eğebilecek.
Uzmanlar, İran'ın bu hassas dönemde uluslararası petrol taşımacılığının ana arteri sayılan Hürmüz Boğazı yakınlarında askeri tatbikat düzenlemesinin, BAtılı ülkelere İran'ın askeri gücünü gösterme ve tehditlere karşı Hürmüz Boğazı'nı kapatabileceği sinyali vermeyi amaçladığını belirttiler. Ancak, İran'ın diplomatik ve askeri yollarla Batılı ülkeleri diyalog ve müzakere masasına yeniden döndürüp döndüremeyeceği hâlâ belirsiz.