Renminbi'nin ne zaman tam olarak konvertibl olacağı konusunda kesin bir takvim yok. Nitekim, Çinli yetkililer bu konunun altını sıkça çiziyor. Son olarak, Merkez Bankası Başkanı Zhou Xiaochuan, geçen hafta yaptığı bir konuşmada, tam konveritibite için herhangi bir kesin takvimin olmadığını yineledi.
Çin para renminbi, şartlar olgunlaşmadan çevrilebilir hale gelirse, dolar karşısında renminbinin değerininin fırlaması ve ülke ekonomisini tabiri yerindeyse yerle bir etmesi kaçınılmaz. Sıcak para selinin enflasyonist baskılarla boğuşan bir ülkeye akın etmesi gibi sayısız risk göz önüne alındığında, mevcut koşullarda önümüzdeki yıllar içinde tam konveritibiteye geçilmesi oldukça zor görünüyor.
Öte yandan, hem ülke hem de dünya ölçeğinde pek çok belirsizlik devam ederken, "taşları hissederek nehri geçme" felsefesiyle ilerleyen karar alıcıların, Japonya örneğinden de ders çıkartarak çevrilebilirlik konusunu aceleye getirmeyecekleri söylenebilir.
Uluslararası finans piyasalarındaki genel beklenti, 2025 yılında Çin parasının dolar ve euroyla birlikte üçüncü rezerv para birimi olması yönünde. Küresel ekonominin genel gidişatındaki gelişmelerin, bu süreci kısaltması ya da uzatması söz konusu. Örneğin, euronun bekası üzerinde bile şüpheler var.
Buna karşın, renminbinin uluslararasılaşması olgusu geri dönülmez biçimde işliyor. Renminbinin uluslararası para olması, küresel finans piyasası haritasında ciddi değişiklikler meydana getirecek kadar önemli bir olgu.
Renminbi'nin küresel rol üstlenebilmesi için, Çin'in yabancı yatırımcıları ticaret, yatırım ve finans işlemlerine çekebilmesi gerekli. Buna ek olarak, renminbinin bazı fonksiyonlar görmesi de gerekiyor, örneğin, ticaret evraklarının renminbi üzerinden düzenlenebilmesi, renminbi kurunun dış piyasalarca da belirlenebilmesi, diğer ülkelerce resmi rezerv para olarak kabul edilebilmesi ve saire.
Tüm bunların altyapısını oluşturacak, işlem maliyetlerini en aza indirecek ve parayı fiziksel olarak dünya çapına yayabilecek bir altyapının oturması bile bir gecede olanaksız.
Öte yandan, küresel ekonomik düzen, halen Amerikan dolarının etrafında dönüyor. ABD'de kurulan derin ve geniş sermaye piyasalarıyla gelişmiş hukuk çerçevesi, dünya çapında hükümet ve şirketlere dolar bazında ağır parasal faaliyetler yürütme imkanı tanıyor. Buna karşın, doların rezerv statüsü ve güvenli liman karakteristiği erozyona uğruyor.
2010 yılı itibariyle, yabancıların ABD doları bazında 23 trilyona yakın varlığı bulunuyor. Bunun dünya gayri safi hasılasının yarısına eşdeğer olduğunu hatırlamak, doların yerküredeki ağırlığı için başka bir örneğe yer bırakmıyor.
İşte bu noktada, Çin ekonomisinin dinamizmi ve ölçeği, uluslararası alana çıkmakta olan işletme ve bankaları, renminbiye küresel rol üstlenme zemini hazırlıyor. Çin Merkez Bankası geçen yıl Hong Kong'u ofshore renminbi üssü haline getirmeye karar vermesi, genel süreçteki kilometre taşlarından biri oldu. Çin'de uluslararası finans alanındaki ilişkilerinden sorumlu olan Wang Qishan'ın, geçen hafta Londra'nın ofshore liman olmasına verdiği destek de yine bir kilometre taşı niteliğinde. Nitekim, renminbiye hevesle yaklaşan İngiliz bankalarına, Çin'den böylece ilk kez açık bir resmi destek geldi.
Renminbinin uluslararasılaşmasının önündeki engellerin başında, Çin'in geniş kapsamlı bir finans piyasına sahip olmaması geliyor. Offshore limanlar bu açıdan önemli. Çin hükümeti, pragmatik bir yaklaşımla bu sorunları ofshore pazarlar kurarak aşmayı planlıyor. Pragmatizmin ikinci ayağını ise, dış ticaretin renminbi bazında çözülmesi oluşturuyor.
Hemen hatırlatalım, 2010 yılında toplam dış ticaretin yüzde 9'unda renminbi kullanıldı. 2015'te projeksiyonlarında dış ticaretin üçte birinin renminbiyle çözüleceği öngörülüyor.