Bu arada, Çin'in munzam karşılık oranları konusunda Türkiye'den farklı bir sistemi var. Munzam karşılıklarda, farklı ölçeklerdeki bankalar için, farklı oranlar öngörülüyor. Büyük ölçekli bankaların, diğerlerine göre daha fazla risk taşıdığı varsayımına dayalı bu sistem çerçevesinde, küçük ölçekli bankalar daha az karşılık tutuyor. Örneğin, dünyanın en büyük bankası olan Çin Endüstri ve Ticaret Bankası, yüzde 20 oranında karşılığı merkez bankası hesabına aktarmak zorunda. Öte yandan, daha küçük ölçekli bir banka olan Shenzhen Kalkınma Bankası'nın yüzde 16 oranında mevduatı merkez bankasında tutması gerekiyor.
Çin'de piyasaların merakla beklediği merkez bankası raporu, geçen hafta açıklandı. Raporda, Avrupa'da devam eden borç krizinin, küresel ekonomik toparlanmaya oluşturduğu tehdit öne çıktı.
MB, internet sitesinden yayımladığı raporda, bazı Avrupa ülkelerinin borç yükünün yanı sıra, jeopolitik bazı risklerin yarattığı endeşelere de yer verildi. Borç krizi ve jeopolitik risklerin, bu yıl doların "daha da değer kaybetmesine" yol açabileceği belirtildi.
Portekiz Başbakanı Jose Socrates, parlamentoya sunduğu kemer sıkma önlemlerine destek alamadığı gerekçesiyle, geçen hafta istifa etmişti. Portekiz'deki son gelişmeler, bu ülkenin içinde bulunduğu borç batağından kendi olanakları ile çıkamayacağı tahminlerini güçlendirdi. Tahminler gerçekleşirse, Portekiz'in Avrupa Birliği'nden yardım istemesi bekleniyor. Bu durumda, Avrupa ekonomisi üzerindeki yük, daha da ağırlaşacak.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jiang Yu, geçen hafta Beijing'de düzenlenen olağan basın toplantısında, Çin'in Avrupa borç tahvillerini satın alma politikasını sürdüreceğini yineledi. Jiang Yu, konuşmasında, Çin'in Portekiz ile bağlarını güçlendireceğini de vurguladı.
Hatılanacağı gibi, Avrupa'da daha önce Yunanistan ve İrlanda, Avrupa Birliği'nden kurtarma talep etmişti.
Çin, bu süreçte devlet tahvillerine alıcı bulmakta güçlük çeken Yunanistan'ın yardımına koşarak, bu ülkenin borç senetlerini satın almıştı. Küresel finans piyalarında giderek daha büyük bir rol oynayan Çin, böylece piyasalarda bir miktar güven tazelenmesine yardımcı olmuştu.
Yine bu dönemde, Yunanistan'ı ziyaret eden Çin Başbakanı Wen Jiabao, avro bölgesi ülkeleri ve Yunanistan'ın krizden çıkmaları için büyük çaba sarf edeceklerini söylemişti.
Uzmanlar, en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği'nin ekonomik istikrara kovuşması amacıyla, Çin'in finansal destek sunmaya devam edeceği görüşünde birleşirken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da devam eden karışıklıkların dünya ekonomisinde yarattığı risklere dikkat çekiyor.
Özellikle Batılı güçlerin Libya'daki saldırıları, petrol fiyatlarını arttırarak enflasyon kaygılarını ağırlaştırıyor. Saldırıların petrol arzını sıkıntıya sokma ihtimaliyle, ABD'de ham petrolin varil fiyatı geçen hafta 106 doların üzerine çıkmıştı.
Uzmanlar, ABD'nin karşılıksız bastığı yüz milyarlarca doların yarattığı likidite etkisiyle yüzleşen Çin'in, şimdi bir de yükselen petrol fiyatlarının, iç pazarda yarattığı enflasyon baskısı ile karşı karşıya kaldığını belirtiyor.
Raporda, küresel piyasalarda ABD dolarının zayıf seyredeceği öngörüsüne de yer verildi. Bankaya göre, dış açık ve düşük faiz oranları, doların daha fazla zayıflamasına yol açabilecek etkenler olarak da sıralandı.
Çin Merkez Bankası'nın raporunda, "niceliksel genişleme" olarak adlandırılan, karşılıksız para basma politikasının yarattığı riskere de değinildi. Raporda, niceliksel genişleme politikasının, gelişmekte olan ülkeler üzerinde geniş çaplı olumsuz etkiler yarattığının altı çizildi. Likiditenin hammadde fiyatlarını artırması, özellikle Çin, Türkiye, Brezilya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkiliyor.
Bu noktada, ekonomik toparlanmaya ilişkin olarak, Türkiye ile Çin'in görüşlerindeki ilginç benzerliklere de dikkat çekilmeli.
Türkiye Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, geçen hafta yaptığı konuşmada, Çin Merkez Bankası'nın raporunda da yer alan bazı önemli noktaları vurguladı. ABD'nin niceliksel genişleme politikasını eleştiren ve enflasyona işaret eden Babacan, şöyle konuştu:
"Bir yandan Avrupa'daki borç krizi, bir yandan merkez banklarının alabildiğine basmış olduğu karşılıksız para ve bu paraların alabildiğine geri çekilme ihtiyacı, bir yandan artan emtia fiyatları... Gerçekten önümüzdeki dönem için, son derece ihtiyatlı hareket etmeyi gerektirecek bir tablo görünüyor."