Enerji yoğunluğunu 2020'ye kadar, 2005 yılına göre yüzde 40 ila 45 arasında azaltmayı planlayan Çin, önümüzdeki yıl ülke içinde emisyon ticaretini de başlatmayı planlıyor. 2011-2015 yılları arasında 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nı devreye sokacak olan Çin hükümeti, bu dönemde ülke içinde emisyon ticaretine de başlayarak enerji yoğunluğunu azlatma hedefine ulaşmayı amaçlıyor.
Basına kapalı gerçekleştirilen ve 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın detaylarının tartışıldığı Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu'nun toplantısında alınan karar, katılımcılardan biri tarafından China Daily gazetesine iletilince, kamuoyu da bu önemli gelişmeden haberdar oldu. İsminin açıklanmasını istemeyen katılımcı, toplantıda ulusal karbon ticareti programı konusunda anlaşma sağlandığını ancak, endüstri ve uzmanların mekanizmanın nasıl uygulanacağı konusunda tartışmaya devam ettiğini söyledi.
Kopenhag'da geçtiğimiz yıl Aralık ayında gerçekleştirilen İklim Zirvesi'nden sonuç alınamaması ve Kyoto Protokolü'nün yerini alacak yeni bir anlaşmaya imza atılamaması tüm dünyada iklim değişikliğine karşı verilen mücadeleye bir darbe vurdu. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması'na ve Kyoto Protokolü'ne taraf olan Çin, gelişmekte olan ülkeler arasında yer aldığı için, 2012 yılında devreden çıkacak olan Kyoto Protokolü kapsamında bir yükümlülüğe sahip değil. 2012'den sonra ne olacağı da belli değil çünkü Kopenhag'daki zirveden uluslararası bağlayıcılığı olan bir anlaşma çıkmadı.
Çin 2009 yılı itibariyle atmosfere en fazla seragazı salan ülke oldu, ABD'yi geride bıraktı. Ancak, kişi başına düşen yıllık seragazı emisyon miktarlarına bakıldığında Çin'de bu rakamın dört ton, ABD'de ise 20 ton civarında olduğunu görüyoruz. Çin, Türkiye'nin de gerisinde yer alıyor. Buna rağmen, Çin 2012 sonrası dönem için kendine bir hedef belirledi. 2020'ye gelindiğinde enerji yoğunluğunu 2005 yılı rakamlarının yüzde 40 ila 45 oranında altına çekmek istiyor. Enerji yoğunluğu, ekonomi literatüründe son yıllarda sıkça rastlanan bir terim. Gayri Safi Hasıla'daki bir birimlik artış için ne kadar enerji harcandığını gösteriyor. Ekonomik büyüme ne kadar az enerji harcanarak yapılırsa, yani enerji yoğunluğu ne kadar düşükşe, ülke o kadar gelişmiş kabul ediliyor. Buna kısaca enerjinin akıllı kullanılması da diyoruz. Japonya, Danimarka bu konuda en iyi değerlere sahip ülkelerin başında geliyor.
Enerji deyince akla kömür, kömür deyince de akla ilk olarak seragazı ve karbondioksit emisyonları geldiği için Çin'in bu konudaki duruma yakından bakmakta fayda var. 2005 yılında Çin'de Gayri Safi Milli Hasıla'ya 10 bin yuan eklemek için 1 ton 280 kilogram kömür harcanması gerekiyordu. 2009 yılında ise aynı ekonomik büyüme için bir tonun biraz üzerinde kömür kullanılması yeter hale geldi. Çin, dört yıl içinde kömürü yüzde 20 daha verimli kullanmaya başladı. Bu bize, elektrik üretiminden ısınmaya kadar, birçok alanda kömürden elde edilen enerjinin daha verimli veya akıllı kullanıldığını gösteriyor. Enerji tasarrufundan, enerjiyi akıllı kullanan aletlere kadar birçok yöntem, ülkenin gelişmesine engel olmadan enerji kullanımını azaltmaya olanak sağlıyor. Sınırlı enerji kaynakları da kısa sürede tüketilmemiş oluyor.
Çin, ilk aşamada 2010 yılına kadar enerji yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı planlıyor. Ülkede enerjiyi en çok kullanan 1000 kuruluş, bu konuda merkezi hükümetle bir anlaşma yaparak taahhüdde bulundular. Birçok uzman, 2020'de yüzde 40 veya 45'lik hedefin yakalanabilmesi için, yönetimsel mekanizmaların yetmeyeceği görüşünde. Bu nedenle de karbon ticareti olarak da adlandırılan emisyon ticaretinin daha az maliyetli bir yöntem olacağını öne sürüyor. İklim değişikliği konusunda birçok uluslararası kuruluşta çalışmış olan bağımsız analist Yu Jie, ülkede başlatılacak emisyon ticareti mekanizması için kömür santralleri gibi belirli sektörlerin seçilmesinin ve ticaretin birkaç alan veya sektörde sınırlandırılmasının uygun olacağını söylüyor. Önümüzdeki günlerde, Çin'in emisyon ticaretine başlayıp başlamayacağı ve detayları kesin olarak öğrenilecek. Bugün için bildiğimiz, dünyanın iki numaralı enerji tüketicisinin ve bir numaralı seragazı üreticisinin, kalkınma planları içerisinde bu konuya da büyük önem verdiği.