G20 Grubu Zirvesi 26-27 Haziran günlerinde Kanada'nın Toronto kentinde yapılacak. Dünya ekonomisinin krizle karşı karşıya olduğu bugünlerde G20 Grubu'nun rolü daha da dikkat çekici hale geldi, zira Londra Zirvesi ve Pittsburgh Zirvesi'nde dünya ülkelerinin tutumlarında eşgüdüm sağlanmış, bu da küresel ekonomik canlanma adımlarının hızlanmasına yardımcı olmuştu.
Krizi aşmaya çalıştığımız günümüzde G20 Grubu yine bu kadar büyük bir rol oynayabilecek mi? Konuyla ilgili uzmanlar bu soruya olumlu cevap veriyor.
2009 yılında yapılan iki G20 Grubu zirvesinde de ekonomik kriz gündemin en önemli maddesini oluşturmuştu. ABD'nin tanınmış düşünce kuruluşlarından biri olan Carnegie Uluslararası Barış Fonu Başkan Yardımcısı Douglas Paal, G20 Grubu'nun şu anda karşı karşıya bulunduğu durumun 2009 yılına göre çok farklı olduğunu ve bu nedenle Toronto Zirvesi'nde görüşülecek konuların da buna paralel olarak değişeceğini belirtti ve şunları söyledi:
"Ekonomik krizin tırmandığı zamanlarda G20 Grubu Zirvesi'nde küresel ekonomiyi dengeleyen hedefler saptandı ve bunun sayesinde ilk zamanlardan farklı bir aşamaya geldik. Bu nedenle Toronto Zirvesi'nde elde edilen sonuçları pekiştireceğiz. Tabii ki, Yunanistan'ın borç krizinden dolayı, Avro bölgesindeki sorunları da ele alacağız."
Eldeki birçok veri küresel ekonomik canlanmanın istikrara kavuşmakta olduğunu gösteriyor. Bu nedenle kamuoyunda dile getirilen bir görüşe göre ekonomik krizi ele alan bir diyalog mekanizması olarak G20 Grubu, krizin uzaklaşmasıyla giderek sessizliğe bürünecek. Ancak birçok uzman da buna karşı çıkıyor. ABD New York Üniversitesi Uluslararası İşbirliği Merkezi Başkanı Bruce Jones, küresel ekonominin yeniden hızla büyümesi durumunda bile G20 Grubu'nun yine de birçok alanda işbirliğini sürdürebileceğini belirterek şunları söyledi:
"Pek çok alanda yine işbirliği yapabiliriz. Finans alanındaki işbirliğine devam edebiliriz, barışı koruma, Somali'deki korsanlarla mücadele ve ticaret gibi konulardaki işbirliğini sürdürebiliriz."
Jones, günümüzdeki uluslararası ortamda, hiç bir ülke ya da grubun sorunu tek başına çözemeyeceğini vurguluyor. Gelecekte daha büyük bir gelişme ortamına sahip olacak olan G20 Grubu'nun, şimdiki G8 Grubu'nun yerini alarak, dünyadaki tek çok taraflı görüşme çerçevesi haline gelmesi zor olsa da, birkaç yıl sonra bu durumun değişmesi gerektiği görüşünü savunan Jones, gelecekte G20 Grubu'nun uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesine çalışmanın yanı sıra, daha önemli görevler de üstlenebileceğini ifade ederek şunları söyledi:
"Bence G20 Grubu, finans krizini çözmeyi amaçlayan bir mekanizmadan rekabet kurallarını ele alacak bir çerçeveye dönüşecek. Dünya büyük bir pazardır, rekabet yapmamız gerekiyor, ancak rekabetin kurallara uyması da gerekiyor, yoksa piyasa çökecek. İşte bu durum karşısında biz de G20 Grubu aracılığıyla varolması gereken kuralları tartışabiliriz."
Birçok uzman, G20 Grubu'nun sahip olduğu büyük gelişme potansiyeline Çin'in de aralarında bulunduğu yeni kalkınan ekonomilerin katılımının neden olduğunu, bu nedenle yeni kalkınan ekonomilerin gelişmesinin de G20 Grubu için son derece büyük önem taşıdığı görüşünü dile getiriyor.
Carnegie Uluslararası Barış Fonu Başkan Yardımcısı Douglas Paal bununla ilgili olarak şöyle bir değerlendirmede bulundu:
"Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, Endonezya, Avustralya gibi ülkeler, çok güçlü bölgesel etkiye sahip. Bu ülkelerin gerek güvenlik konusundaki, gerekse ekonomi konusundaki taahhütleri ve eylemleri, komşu ülkeler üzerinde büyük etkiler yaratabilecek güçte. Bu nedenle bu ülkeler gelecekte dünya ekonomisinin önemli bir gelişme yönünü temsil edecek."
G20 Grubu Toronto Zirvesi'nin ardından bu yılın sonunda Kore Cumhuriyeti'nde bir kez daha toplanacak. G20 Grubu'nun gelecekteki gelişme yönünün bundan sonra daha da netleşmesi bekleniyor.
