25 yıl önce bayanlar dünya sıralamasında ilk 100'de sadece 18 ülkeden tenisçi vardı, bugün ise 31 ülkeden. Bu aralar kortları birbirine katma sırası Ruslar'dan Çinlilere geçti. Wimbledon'da Li Na çeyrek finale yükseldi. Vatandaşları Zheng Jie ve Yan Zi ise çiftlerde şampiyonluğa ulaştı. Dünya tenisinde değişen güç dengesini ve Çinli bayan tenisçilerin yükselişini araştırdık.
1981 yılında dünya tenisinde hem erkeklerde hem bayanlarda ABD'li sporcuların büyük üstünlüğü vardı. Kariyerlerinin zirvesindeki iki tenisçi John McEnroe ve Jimmy Connors, erkeklerde dünya sıralamasının tepesine kurulmuştu. O yılki Wimbledon Turnuvası'nın dördüncü turunda 16 isim arasında 7 ABD'li raket vardı. Ayrıca Profesyonel Tenisçiler Birliği ATP sıralamasında, ilk 100 içinde tam 40 ABD'li bulunuyordu. Geri kalanlar, dikkat çeken birkaç Güney Amerikalı ve 10 Avustralyalı'yla birlikte 25 farklı ülkeden çoğu Avrupalı isimlerdi.
Bayanlarda da durum farklı değildi. Chris Evert sezonu ilk sırada bitirirken vatandaşları Tracy Austin, Martina Navratilova ve Andrea Jaeger onu takip ediyordu. Sıralamada aşağılara indikçe ABD'nin üstünlüğü daha da artıyordu: İlk 10'da 7, ilk 50'de 32 ve ilk 100'de tam 55 ABD'li bayan tenisçi vardı. ABD dışında ilk 100'de sadece 17 ülkenin tenisçisi yer bulabilmişti.
Aradan 25 yıl geçti. Dünya tenisi bambaşka bir kimliğe büründü. Profesyonel tenis, ABD'nin hakimiyetinden çıktı. Asya'dan, Afrika'dan ve Güney Amerika'dan üst düzey tenisçiler çıktı. Teniste esamisi okunmayan ülkeler şampiyonlar çıkardı. Kıbrıs'ta, Tayland'da, Hindistan'da tenisçiler halk kahramanı haline geldi. ABD bu kısırlığı çözmek için alınacak önlemleri tartışadursun, bayanlarda Ruslar, Fransızlar, İtalyanlar, İspanyollar, Çekler ve Çinliler kortlarda şimdi fırtına gibi esiyorlar. Erkeklerde ise ülke sayısı fazla artmadı ama dağılım fazlasıyla değişti. 1981'deki 26 ülkenin yerine bugün 30 ülke var. ABD'li sayısı 40'tan 8'e inerken, İspanyollar ve Fransızlar ön plana çıktı.
Birçok kişi, bu durumu tenisin küreselleşmesi olarak yorumluyor. ABD'den sonra her gün tenis sahnesine yeni ülkelerin çıkışını izliyoruz. Örneğin iki yıl önce bayanlarda Ruslar parlıyordu, şimdi de Çinliler.
İki yıl önce Atina Olimpiyatları'nda Sun Tiantian-Li Ting çifti, altın madalya kazanınca çok dikkat çekmemişti. Ne de olsa Olimpiyatlar tenisin en önemli turnuvası değildi, "varsın Çinli çift kazansın" dediler. Ama 2006'da Çinli tenisçilerin performansı dikkat çekmeyecek gibi değildi. Geçen hafta Wimbledon'da Zheng Jie-Yan Zi çiftlerde şampiyonluğa ulaşırken, Na Li (24) de teklerde çeyrek finale kadar yükseldi. Li, bu başarısıyla bugüne kadar bir grand slam turnuvasında çeyrek final oynamayı başaran ilk Çinli oldu.
Sadece Li değil. 10 Temmuz tarihli WTA sıralamasında, ilk 100'de tam 6 Çinli var. Wimbledon'daki başarısının ardından, Li en tepede, 22. sırada. Düşünün, 5 grand slam kazanmış ABD'li Venus Williams'ın bir basamak üstünde.
Çinliler, bu yılın başından beri bu çıkışın sinyallerini veriyordu aslında. Ocak ayında Avustralya Açık'ta Zheng Jie-Yan Zi çifti Çin tenisine ilk grand slam şampiyonluğunu kazandırmıştı. Mayıs ayında Estoril'deki toprak kort turnuvasında da, iki Çinli Li ve Jie Zheng final oynadılar. Mayıs ayı sonunda yılın ikinci grand slam turnuvası Roland Garros'da da tam altı Çinli tenisçi mücadele etti.
Kortaki performanslarına gelince rakipleri Çinlilerin asla yorulmak bilmediğini düşünüyor. Fransız Nathalie Dechy, sonuna kadar maça asıldıklarını söylüyor: "Onları öldü sanıyorsunuz, ama yine de yenemiyorsunuz."
Dip çizgi oyununu tercih eden Çinliler, yabancı antrenörlerin de katkısıyla yavaş yavaş daha atak bir oyuna yöneliyor. Ancak, kort dışındaki tutumları hakkında bazı şikayetler var. Örneğin pek azı İngilizce konuşuyor. Genelde grup halinde dolaşıyorlar. Ayrıca, antrenman sırasında topları dağıtıp toplamadıkları ve diğer oyuncuların yüzüne bakmadıkları konusunda eleştiriliyorlar.
Çinli tenisçiler, Çin Tenis Federasyonu'nun gözetiminde çalışıyorlar. Federasyon, oyuncuların tüm seyahat ve antrenman masraflarını karşılıyor. Buna karşılık turnuvalardan elde ettikleri tüm gelire el koyuyor. Federasyon'un sponsoru Nike'nin ürünlerini giyiyorlar ama buradan da bir gelirleri yok. Federasyon, şimdi 2008 Olimpiyatları'na oyuncu yetiştirmekle meşgul. Çin Hükümeti'nin en büyük hedefi ise 2010'da 60 milyon Çinli'nin hobi amaçlı tenis oynamasını sağlamak.