Güneri Cıvaoğlu-Milliyet
- Çin Büyükelçisi, Başbakan Erdoğan'ın özerk Uygur bölgesindeki olaylar konusunda, 'Adeta soykırım' demesiyle yükselen gerginliğin aşılmasına yönelik çabaları anlattı:
- 'Şincan'daki olayları bölgedeki Türk gazetecileri anlatacak. Parlamenterleriniz de Şincan'a gidecek. Dışişleri bakanlarımız 70 dakika konuştu, karşılıklı güvenceler verildi'
Çin Büyükelçisi ile Swissotel'in terasındaki Gaya Restaurant'da konuştuk. "İlk kez bu terasa çıkıyorum. Manzara büyüledi" dedi.
Çin Büyükelçisi son gerilim için konuştu: "Bu küçük dalgayı aşarız." "Şincan'daki olayları bölgedeki Türk gazetecileri anlatsın. Parlamenterleriniz de Şincan'a gidecek."
"Dışişleri bakanlarımız 70 dakika konuştular. Karşılıklı güvenceler verildi."
"Türkiye büyük devlettir, ilişkilerimiz gelişerek sürecek."
Onarım süreci
ÇİN'in Ankara Büyükelçisi, "Türkiye-Çin ilişkilerindeki gelişmeyi son küçük dalga engelleyemeyecek" dedi.
Çin'in Uygur özerk bölgesindeki olaylar iki ülke arasında gerçekten sert esen rüzgârlar oluşturmuştu.
Özellikle, Başbakan Erdoğan'ın "Adeta soykırım. Gerekirse bunu BM Güvenlik Konseyi'ne götürürüz" diye yansıyan söylemi, gerginliği yükseltmişti.
Ancak, daha sonra bu söylemin amacını aştığı yolundaki anlatım ve iki ülke başkentindeki çabalar "normale dönüş sürecini" üretti.
Büyükelçi, "Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Murat Esenli ile ikimiz çok çalıştık. Ayrıca Dışişleri Bakanlığınız bir açıklama yaptı ve Türkiye'nin Çin'in iç işlerine karışma gibi bir tavrının olmadığını, iki ülke ilişkilerinin gelişmesindeki kararlılığı vurguladı" dedi.
Ayrıca Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Çin Dışişleri Bakanı Yang Jiechi'yi telefonla aramış ve bir saati aşkın süre (70 dk) konuşmuşlar.
Büyükelçinin satır aralarından, Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin amacını aşan bir şekilde anlaşıldığı ve kastının bu olmadığı güvencelerinin alındığı izlenimini aldım.
Gene izlenimime göre epeyce iz bırakmış bu söylem. Ama silinme sürecinde.
Ayrıca, Çin'in Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'ne geçici üye kabulü için hem destek verdiği hem de diğer ülkeler nezdinde diplomatik lobi yaptığı unutulmamalı.
Olayı Türkler anlatsın
PEKİ Uygur özerk bölgesindeki olayların aslı nedir?
Büyükelçi, dünya kamuoyunu aldatmaya dönük haberler üretildiği görüşünde.
Ancak, olayları kendisinin anlatmasının da "taraflı" olarak yorumlanabileceği kaygısıyla Türk gazetecilerine gönderme yapıyor.
"Şu sırada Uygur özerk bölgesinde Türkiye'den giden dört gazeteci olduğunu" söyledi. Onların dönüşünü izleyen günlerde, önce 16, sonra da 8 Türk gazeteci daha Uygur özerk bölgesine girecekler. "Yaptıkları ve yapacakları araştırmalarla, Türk kamuoyuna olayları onların anlatması daha doğru olacak" dedi.
Ayrıca çok sayıda Türk milletvekilinden oluşan siyasetçiler grubu da Uygur'a gidecek.
Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gruplar zaten Uygur özerk bölgesinde olayları araştırmaktalar...
Gül'ün Şincan ziyareti
BÜYÜKELÇİ'nin bir yaklaşımı da şöyle:
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuğumuz olarak olaylardan sadece 6 gün önce Uygur özerk bölgesine geldi.
Beraberinde çok sayıda Türk gazeteci ve diğer Türk konuklarımız da vardı. Böyle bir olayın bizim tarafımızdan çıkarılması ya da böyle olayların potansiyeli söz konusu olsaydı neden Sayın Gül'ü oraya götürelim?
Gül, Uygur özerk bölgesinde uçaktan inince yerel yetkililerle konuştu. Çok sıcak karşılandı. Tercüman kullanılmadı.
İki gün sonra Şincan Üniversitesi'nden fahri doktor unvanı aldığında Türkçe konuştu ve sık sık alkışlandı.
Şincan'da Uygurca yasak olsaydı, Cumhurbaşkanı Gül'ü nasıl anlayacaklardı?
Yerel Şincan dansları gösterisinde Cumhurbaşkanı Gül, "Şincan'da etkin gruba ait özelliklerin bu kadar güzel korunabileceğini hiç düşünmemiştim" diyerek gözlemini yansıttı.
Ben de Türk meslektaşlarımın Çin dönüşü oradaki gözlemlerini ilgiyle bekliyorum.
Medya üzerinden
TEKRAR gerilimli günlere dönersek, Büyükelçi, Çin devleti yetkililerinin konuşmadığını, sadece Çin medyasında tepkiler yer aldığını belirtti. "Çin hükümeti sağduyulu davrandı. Rapor veya biliri yayımlamadı. Çin boyutunda konuyu kontrol altında tuttu" dedi.
Sonuç...
Dışişleri bakanlarının karşılıklı söyledikleri gibi, Büyükelçi de "Türkiye büyük devlettir, olumsuz sayfayı kapatalım ve geleceğe bakarak ilişkileri geliştirelim. Küresel ekonomik krizi de omuz omuza aşalım" görüşünde.
Çin'de beş özerk bölge
ÇİN'de beş özerk bölge var: Tibet (Budist), Ningxia (Müslüman), Mongolia (Budist), Guagxi (din yok), Uygur (Müslüman). Uygur'da bağımsızlık isteyenler de var. Bunların başında da Amerika'da yaşayan Rabia Kader yer alıyor.
Daha önce Türkiye'nin vize vermediği Rabia Kader ve onun çalışma grubu, dünya kamuoyuna yansıtılan haberlerin kaynağı olarak görülüyor.
Çin medyasında, bu odaklanmaya dikkat çekilerek PKK'ya gönderme yapılmıştı. Ancak Büyükelçi, Çin devleti tarafından bunun kesinlikle reddedildiğini söyledi.
Ortak projeler
TÜRKİYE ile Çin arasında İpekyolu güzergâhında hızlı tren projesi gerçekleştirilecek.
Çin'in doğusu ile batısını bağlayacak ilk aşamanın üç yıl içinde tamamlanması bekleniyor.
Ayrıca, Çin'in muazzam turist potansiyelini Türkiye'ye de yöneltmek üzere Çin Devlet Televizyonu'ndan bir ekip, tanıtım filmleri çekmek üzere Türkiye'ye geliyor.
Çünkü, Çin halkında, özellikle Batı medyası tarafından kaynaklanan iç çatışmaların yaşandığı ve Türkiye'nin tehlikeli bir coğrafya olduğu yolunda izlenimler var.
Bunun giderilmesi için böyle çalışmalar planlanmış.
Öte yandan, TRT'den de bir ekibin Çin'e gitmesi öngörülmüş, ama programın bu ayağı iptal edilmiş ya da askıya alınmış.
Artık bu tür patinajların aşılması gerek.
Elbette...
Tüm dünyadaki demokrasi ve insan haklarını desteklemek Türkiye'nin de ilkesidir. Ama öncelikle olayların ardındaki gerçeklerin anlaşılması sağlanmalı. Bunun için Uygur özerk bölgesindeki Türk gazetecilerin ve Türkiye'den gidecek parlamenterlerin ve orada bulunan diğer ülkelerin parlamenterleriyle STK'ların izlenimleri de beklenmeli.
Çin'in çok büyük bir ülke olduğu, 2020 yılına doğru dünyanın süper büyüğü haline gelebileceği dikkate alınarak, iki ülke arasında yol arkadaşlığı için iyi niyet taşları şimdiden döşenmeli.