Semih İdiz- Milliyet
6 Haziran 2009
ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire Üniversitesi'nde "Esselamün aleyküm" sözleriye açtığı konuşmasının tam metnini okuyunca insan, "Bu konuşma bundan iyi olamazdı" diyor. Konuşmasının sık sık alkışlarla kesilmesi, hatta izleyicilerden birisinin, kendisinden geçerek, "We love you Obama!" diye haykırması da bunu gösteriyor.
Beyaz Saray'ın internet sayfasında, Türkçe dahil 14 dilde metni olan "Yeni Başlangıç Üzerine Başkandan Düşünceler" adlı konuşmadan çıkan temel mesajı hemen özetlemek gerekiyorsa şu söylenebilir.
Obama Müslümanlara, "Sizi duyuyorum. Gerekeni yapmaya da hazırım. Fakat sizin de beni duyup üzerinize düşeni yapmanız gerekiyor. Aramızdaki sorunların üstesinden ancak böyle gelebiliriz" çağrısında bulundu.
İslam dünyasının ılımlı çoğunluğunu temsil eden kesimlerden gelen tepkilere bakılacak olursa bu mesajın alındığını da söyleyebiliriz. Ancak iş "mesajın alınmasıyla" bitmiyor. İslam dünyasına da önemli görevler düşüyor.
Türkiye'den 3 kez söz etti
Obama'nın vizyonun gerçekleşmesinde en etkin olacak ülkelerin başında Türkiye'nin geldiği ise aşikâr. Obama'nın, ilki TBMM'de yaptığı konuşma, ikincisi, Ankara'nın medeniyetlerarası uzlaşma projesinde oynadığı rol, üçüncüsü de kadın başbakan seçmiş bir ülke olmasına yaptığı atıf olmak üzere, Türkiye'den üç kez söz etmesi de zaten dikkati çekti. Burada konuşmanın ayrıntılarına girecek yerimiz yok. Herkese www.whitehouse.gov/blog/newbeginning/transcripts adresine girip bu önemli metni okumalarını salık veririz. Türkiye'nin oynaması gereken rolü de böylece daha iyi anlayacaklarını düşünüyoruz.
Obama'nın, İslam dünyasının Avrupa'daki Rönesans'ın yolunu açtığını söylemesi, "Geçmişte medeniyete yaptığınız büyük katkıları hatırlayın ve tekrar bu yoldan ilerleyin" anlayışını içeriyor. Burada Başbakan Erdoğan'ın kısa bir süre önce İstanbul'da yapılan Avrasya İslam Şûrası'ndaki sözleriyle bir bağlantı kurmak mümkün.
Obama'dan cesur çıkış
Erdoğan o konuşmasında şunları söylemişti:
"Şehirlerinin kapısında, 'bilgi ve erdem, silah ve kılıçtan üstündür' yazan bir medeniyetin mensupları bugün ölmek ve öldürmekle gündeme geliyorsa, ortada, izah edemediğimiz bir yanlışlık olduğu bellidir."
Erdoğan'ın sözleri "bu yanlışlığın izah edilmesi için" bir çağrıdır. Bu çağrının Obama'nın sözleriyle hangi anlamda örtüştüğü ise ortadadır.
Obama'nın, Batı'nın, ABD'nin gelişmesine de katkıda bulunmuş olan İslam âlemine karşı işlediği suçlardan söz etmesi ve İslam hakkındaki "olumsuz stereo tiplemelerle" mücadele etmeyi taahhüt etmesi de cesur bir çıkıştı.
Bu, karşılıklı saygı ve bilgiye dayanan yeni bir sayfanın açılması arzusunu yansıtan bir yaklaşımdır. Ancak, Obama'nın "Aynı ilkeler Amerika hakkındaki algılamalara da uygulanmalıdır" sözünün de not edilmesi gerekiyor.
Obama'nın ABD'de başı örtülü Müslüman kızların okuma hakları için verilen başarılı hukuk mücadelesine ve kızların okutulmasının önemine ilişkin sözleri ise Türkiye'de hem de İslam dünyası genelinde dikkati çekecektir.
İsrail'i rahatsız edecek yaklaşım
Öte yandan, Obama'nın İsrail ve İran konusunda sergilediği dengeli yaklaşım da önemliydi. ABD'nin Filistinlilerin haklarının arkasında duracağını vurgulamasının İsrail'de şimdiden endişe yarattığı görülüyor.
Obama'nın, İsrail'e karşı işlenen terörün reddedilmesi ve İsrail'in yaşama hakkının da teslim edilmesine dönük sözleri ise bölge ülkelerine sorumluluk yüklüyor.
Obama'nın, İran'ın barışçıl nükleer enerji projeleri geliştirme hakkını teslim etmesi ve bölgenin tümüyle nükleer silahlardan arındırılması çağrısı da Washington'un, İsrail'i de içeren kapsamlı bir çözüm arzusunu yansıtıyor. İsrail'i rahatsız edecek olan bu yaklaşımın da "yeni bir başlangıca" işaret ettiği söylenebilir.
Bunların hepsi güzel sözler. Fakat Obama'nın da belirttiği gibi, değişim sadece bir konuşmasıyla gelmeyecektir. Bunun için herkesin siyasi irade göstermesi de önemlidir.
Bu iradenin oluşmasında Türkiye'nin oynayabileceği ve hem bölgesindeki hem de dünyadaki saygınlığını artıracak olan rolün önemi yadsınamaz.