12 Mayıs 2009
YILLARDIR çok konuşulan Nabucco projesi üzerinde nihayet somut sayabileceğimiz bir gelişme oldu. Geçen hafta Prag'da düzenlenen "Güney Koridoru" başlıklı enerji zirvesinde, eksik ve muğlak yönlerine rağmen, bir ortak deklarasyon üzerinde mutabakat sağlandı.
Bu mutabakat özellikle Hazar havzasında Avrupa'ya Türkiye yoluyla doğalgaz sağlayacak olan boru hattının kurulmasına bir "start" işareti veriyor. Bunun önemli tarafı, şimdiye kadar isteksiz veya çekingen ya da talepkâr davranan tarafların, Prag'da imzaladıkları deklarasyonla, bu iddialı projenin gerçekleştirilmesi konusunda bir siyasi irade göstermiş olmasıdır.
Deklarasyona imza atanlar, Avrupa Birliği, Türkiye, Azerbaycan. Gürcistan ve Mısır... Ancak Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan gibi önemli üretici ülkeler (zirvede hazır bulundukları halde) ortak deklarasyona dahil olmak istemediler. En azından bu aşamada...
Deklarasyon aslında kesin ve bağlayıcı ifadeler taşımıyor.
Ama buna karşılık belgeyi imzalayanlar, kısa vadede yapacaklarını bir takvime bağladılar: Haziran ayında (büyük olasılıkla Ankara'da) hükümetler arası Mutabakat Zaptı imzalanacak. Bu yılın sonuna kadar fizibilite çalışmaları tamamlanacak.
İlerisi nasıl?
NABUCCO, stratejik, siyasal, hukuki, ekonomik, finansal, vs. çok boyutlu olan kompleks bir projedir.
Tabii ki bir başlangıç olarak ortak deklarasyon ve ardından mutabakat zaptıyla kararlılığın sergilenmesi çok önemli. Ama 2014 yılına kadar uzanacak olan bu uzun yolda, pek çok zorluk ve engelle karşılaşılacaktır.
Proje üzerinde çalışanların kafasını birçok soru meşgul ediyor: Bu proje çerçevesinde Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacını hangi ülkeler tedarik etmeyi kabul edecek? Konsorsiyumu oluşturan büyük şirketler birlikte hareket edecek mi? Finansman, maliyet ve fiyat ile ilgili zorluklar nasıl aşılacak? Rusya projenin daha sonraki aşamalarında nasıl bir duruş sergileyecek?
Projeyi gerçekleştirme sürecinde bu ve buna benzer zorlukların ciddi aksamalara yol açması mümkün. Ancak projenin savunucuları Avrupalıların, doğalgaz ihtiyaçlarının giderek artması ve Rusya'ya bağımlılığın azaltılması arzusunun güçlenmesi nedeniyle, bu yoldan artık dönemeyeceklerini söylüyorlar.
Geri adım mı?
NEREDEYSE rafa kaldırılacağı sanılan Nabucco projesinin şimdi yeniden canlandırılmasında işte bu değişen şartların -ve düşüncenin- büyük payı var.
AB'nin bu yeni duruşu daha önceki isteksiz hallerini eleştiren Türkiye açısından memnuniyet vericidir. Ama işin bir de öbür yüzü var: AB de Türkiye'yi şimdiye kadar bazı önkoşullar öne sürerek projeyi zora sokmakla suçlamıştır.
Bu şartların biri siyasidir. Başbakan Erdoğan geçen ocak ayında Brüksel'de, AB'nin Türkiye ile müzakere sürecinde "enerji faslı"nın ele alınmasını bloke etmesine göz yumduğu takdirde, Ankara'nın da "Nabucco projesiyle ilgili tutumunu gözden geçireceğini" söylemişti. Bu açıklama ise AB çevrelerinde sert tepki yaratmıştı.
Diğer bir koşul ise, Türkiye'nin transit geçecek doğalgazın Türkiye'de kullanılacak kısmı için yüzde 15 indirimli bir "ayrıcalıklı tarife" talebiydi...
Prag'da imzalanan deklarasyondan sonra AB yetkilileri, Türkiye'nin herhangi bir önşartının söz konusu olmadığını söylediler. "Guardian" gazetesine demeç veren enerjiden sorumlu komisyon yetkilisi Andris Piebalgs, Türkiye "Yüzde 15 indirim talebinden vazgeçti" diye konuştu.
Bu, Türkiye için gerçekten bir geri adım atma mı, yoksa karşılığı hesaplanmış bir pazarlık pozisyonu mu? Tartışılmaya değer bir konu...