6 Şubat Cuma 2009, Milliyet
RİYAD / SUUDİ ARABİSTAN
Riyad Ticaret ve Sanayi Odası üyesi Suudi işadamlarının Türk işadamları için düzenlediği yemekte, Riyad'da yaşayan ve iş yapan Türklerle tanıştım.
Hasan Tahir Aydemir, "28 yıldır Riyad'dayım" dedi. Ve de anlattı. "Ankara Pusaklar'da giyim eşyası üreten bir tesisimiz var. Ankara'da ürettiğimiz hamile elbiselerini Suudi Arabistan'da pazarlıyorum. Liva Maternity adını taşıyan mağazalarımızın sayısı otuza ulaştı. İşimiz her gün büyüyor."
Sizin gibi gelişen başka giyim firmaları var mı diye sordum. "Son yıllarda Koton pazara giriyor. Daha önce çok sayıda giyim firması Suudi Arabistan'a gelmişti. Ama işi ciddiye almadılar. Pazardan çekildiler" dedi.
Dr. Talat Ekşioğlu Suudi Arabistan Türk Konseyi Genel Sekreteri, "Geotech Group"ta çalışıyor. 7 yıldır Riyad'da. Çalıştığı Türk firması şehir planlaması yapıyor. Müteahhitlik firmaları dışında Suudi Arabistan'a büyük sermaye gruplarının henüz ilgi göstermediğini, en büyük yatırımın Ülker tarafından gerçekleştirildiğini, Nurol'un askeri araç ve gereçleri yenileme konusundaki girişiminin önemli bir girişim olduğunu söyledi.
Gidip görmek gerek
Yemekte konuşma yapan Cumhurbaşkanı Sayın Gül, Türk işadamlarını uyardı.
"Suudi Arabistan büyük ve zengin bir pazar. Türk ihracatçısı bu komşu pazara gereken ilgiyi göstermiyor. Suudi Arabistan Krallığı iki yıl için büyük ağırlığı altyapı yatırımı olmak üzere 214 milyar dolarlık bir yatırım bütçesi açıkladı. Bizim müteahhitlerimiz gereken ilgiyi göstermiyor" dedi. Sonra Suudi işadamlarına hitap etti. "Türkiye ile Türk insanıyla yakınlığınız var. İşbirliği yapınız. Kendi ülkenizde, Türkiye'de ortak projeler gerçekleştiriniz" dedi.
Sayın Gül, Riyad'a 100 km uzaklıktaki El Harc sanayi bölgesinde bulunan FNSS Savunma Sanayii Tesisleri'ni gezdi. Burada Nurol Grubu, Suudi Arabistan Kara Kuvvetleri'nin eski M1 13 zırhlı araçlarını yeniliyor.
Nurol Grubu 2004'te bu işe başlamış. Önce 64 araç yenilenmiş. Şimdi 300 araç yenileniyor. 210 milyon dolarlık bu proje tamamlandığında, 300 araçlık yeni bir yenileme paketinin de Nurol'a verilmesi bekleniyor.
Nurol iyi işler yapıyor
M1 13 zırhlı araçların yenileri yaklaşık 2 milyon dolar. Bunlar 10 personel taşıyor. Üzerlerine isteğe bağlı olarak değişik silahlar, haberleşme araç gereçleri takılıyor.
Yenilemede eski araçlar bütünüyle sökülüyor. Ana gövdenin her yanı zırhlı /kurşun geçmez ve mayın işlemez malzemeyle kaplanıyor. Motorları değiştiriliyor. Güçlendiriliyor. İsteğe bağlı değişik silah ve cihazlar takılıyor. Paletleri yenileniyor. Savaş alanlarında ve tehlikeli arazide asker taşımada kullanılan bu araçların içindekiler yola döşenen mayından ve silahlı saldırıdan etkilenmiyor.
Suudi Arabistan'da Nurol Grubu'nun yaptığı işe benzer değişik iş imkânlarının olduğu anlatılıyor. Özellikle Suudi ordusunun sahip bulunduğu çok sayıda araç ve gerecin yenilenme/modernizasyon projelerine Türk firmalarının ilgi göstermesi halinde, bu pazardan büyük pay alabilecekleri belirtiliyor.
Açık anlatımıyla, Suudi Arabistan'da Türk firmalarının yapabileceği çok iş, satabileceği çok mal var. Fakat Suudi Arabistan'a bir defa gitmekle, iki üç gün dolaşmakla pazarı tanımak ve fırsatları değerlendirmek imkânsız.
Dünya krizden nasıl çıkacak?
6 Şubat Cuma 2009, Hurşit Güneş, Milliyet
ABD'de yönetim değişti. Birtakım hazırlıklar açıklanıyor. Ama bu arada kriz de derinleşiyor. Üstelik küresel etkilerinin ağırlaşacağı anlaşılıyor. Herhalde 1929-30 krizinden sonra yüzyılın en derin ve sıkıntılı kriziyle boğuşuluyor.
Geçen hafta Wall Street Journal'da çıkan bir yazıda (Harold Cole ve L. Ohanian imzalı) ABD hükümetinin (tıpkı 1933-1936 arası New Deal'da olduğu gibi) depresyonu uzattığını yazıyordu. O politikaların devlet müdahalesini esas alarak bir yandan işsizlere iş yaratmaya çalışırken, diğer yandan iş ve finans dünyasında reformlar ele aldığını ve ekonomiyi canlandırmaya çalıştığını biliyoruz.
1930-1932 döneminde ortalama çalışma saati 1929'a göre yüzde 18 düşmüştü. 1933-1939 arası ise (yani New Deal döneminde) işçilerin ortalama çalışma süresi yüzde 23 daha düşük hale gelmişti. Hatta şöyle ifade edelim; kişi başına tüketim geçmişe göre yüzde 27 düşmüştü.
1929 krizinden çıkış
Fakat bu arada çok önemli değişimler gerçekleşti. 1933 itibariyle verimlilik hızla arttı. Fiyat düzeyi hep istikrarlıydı. Reel faiz oranları çok düşük olduğu için likidite de bolluk içindeydi. Böylece 1935'te hava değişti ve 1937'de canlanma gözlenmeye başladı. Buradan canlanmanın çok çabuk olmadığı dersi çıkıyor. Devlet müdahalesi olmadan ise toparlanma çok daha geç sağlanıyor.
Ancak tartışma müdahalenin nasıl ve hangi yoğunlukta yapılacağında kilitleniyor. 2009 yılında dünyada artık büyüme beklentisi yüzde 0.5'e inmiş durumda. Çünkü hem ABD'de, hem de AB'de daralma bekleniyor. İngiltere, ABD, AB, Japonya, Kanada ve diğer tüm gelişmiş ülkeler aynı durumda.
İş Demokrat Obama'ya düşüyor
Gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı ise küresel krizden daha az etkilenecek görünüyor. (Bunun nedenlerini bir başka yazıda değerlendireceğiz). Rusya, Brezilya ve Meksika ise bir hayli etkilenmiş görünüyor. Tıpkı Türkiye gibi.
Bu ülkelerin mali yapıları güçlü ya da para birimleri rezerv niteliğinde olanlar kamu harcamalarıyla efektif talebi şişirebiliyor. Kaldı ki, dış açık sorunları da pek yok. Fakat bu ülkeler para politikalarının aşırı ölçüde gevşemesiyle likidite tuzağına düşmüş durumda. Yani para politikası etkinliğini yitirdiğinden şaşırmış durumdalar. Oysa sabretmeleri ve bankacılık sistemini geçici bir süreyle FED kanatları altına almaları gerekiyor.
Şu ana kadar şirketlerin sermaye artırarak iflastan kurtulmaları süreci hızlanmış değil. Belki en doğrusu bu şirketlerin içine Hazine bonosu konularak özkaynaklarının güçlendirilmesi. Ama asıl sorun para sistemindeki tıkanıklık. Parasal gevşemenin hemen sonuç vermediği görüldü. Çare yok: Gelişmiş ülkeler mali gevşeme yapmadan bu krizi aşamaz. Tıpkı New Deal'de olduğu gibi. Hızlı hareket etmeli ve etkili kesimlere harcanmalı. Tüm gelişmiş ülkeler birlikte hareket etmeli.
New Deal'deki Başkan F. Roosevelt bir Demokrattı. Obama da bir Demokrat. Bakalım Demokratlar bir New Deal daha yaratabilecek mi?