16 Şubat 2009
ABD'de şimdiye kadar krize karşı üç paket açıldı; Obama dördüncü paketi açıyor. Birinci pakette, konut ve ofis satın alınmasıyla ilgili gayrimenkul (mortgage) kredilerinden geri ödenemeyenlerin, Hazine'ce satın alınması hedeflendi.
Önce, 250 milyar dolar, daha sonra, 100 milyar dolar ve en sonra da 350 milyar dolarlık satın almalar yapıldı. Ayrıca, bankacılık sektöründeki kuruluşların diğer geri dönmeyen kredilerine Hazine garantisi verildi. Hazine'ye 100 milyon dolardan fazla kötü varlık satan kuruluşların, hisse senetleri rehin olarak alındı.
İlaveten, Hazine'ye 300 milyon dolardan fazla kötü varlık ve senet satan kuruluşların üst yönetimine, sayısı 5'e kadar varan, üst düzey yönetici atandı.
İkinci paket
7 Ekim 2008'de açılan ikinci kriz paketinde, ticari senetler (commercial paper) piyasasına likidite kazandırılması amaçlandı. ABD Merkez Bankası Federal Reserve Bank (FED), derecelendirme bazında en iyi şirketlerin yazdığı senetlerden başlayarak, dolar üzerinden yazılmış, vadesi 3 aya kadar olan ticari senetleri satın almaya başladı.
Üçüncü paket
14 Ekim 2008'de açılan üçüncü paket, bankaların sermayelerinin yükseltilmesi amacını taşıyordu. Bu programla, bankalara 250 milyar dolar ek sermaye sağlandı. ABD Hazinesi, yıllık kâr payı almak yerine, sabit bir faiz oranı üzerinden, bankalardan öncelikli haklara sahip hisse senedi satın aldı.
Kullandırılan kolaylık, "istenirse, hisse senedine dönüştürülebilir tahvil" benzeri bir sonuç veriyordu. Ayrıca Hazine, bu paket dahilinde, Amerikan bankaların verdiği yeni kredilerin büyük bölümünü sigorta etti.
Citibank, JP Morgan, Bank of America dahil 9 en büyük mali kurum, bu paket şartlarını kabul etti. Mali yardımı kabul eden bankalar, üst düzey yöneticilerin yüksek maaşları ve ek gelirlerinin kısılması dahil, birçok kısıtlamayı kabul ettiler.
ABD Hazinesi, zaman içinde bankacılık sektörüne yatırılan halkın parasının, karlı biçimde tekrar halka döneceği görüşünde. Şu anda, bu paket dahilinde daha küçük boyutlu bankaların da kurtarılması operasyonu sürüyor.
Obama paketi
Obama, toplamda 2.8 trilyon doları bulan dördüncü yardım paketini, Kongre'den geçirdi. Bu paketin, 838 milyar dolarlık bölümü, ekonominin yeniden istikrara kavuşmasını teşvik amaçlı olarak kullanılacak. Karayolları yapılacak, enerji tasarruf tedbirleri alınacak, işsizlere destek verilecek, 100 milyar doları bulacak vergi iade ve muafiyetleri sağlanacak.
FED de, küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri ve tüketici kredilerini desteklemek amacıyla ilave 800 milyar dolar likidite sağlıyor. Yine, şeffaflık sağlayan mali kurumlara, 500 ile 1 trilyon dolar arasında ilave bir fon kullanılarak, geri dönmeyen krediler, Hazine'ce, öncekilere benzer biçimde, satın alınabilecek.
Sami Kohen-Milliyet
Ortadoğu belirsizliği
14 Şubat 2009
İSRAİL'deki seçimlerin sonucu, siyasal kriz durumlarında erken seçimin genelde bir çıkar yol sağlamadığını bir kez daha ortaya koydu.
İsrail'de geçen yılın sonlarında Başbakan Ehud Olmert'e karşı yöneltilen yolsuzluk suçlamalarının yol açtığı bunalım üzerine, erken seçime gidilmesi kararı alınmıştı. Beklenti, 10 Şubat'taki seçimlerin daha güçlü bir hükümet ve dolayısıyla istikrar getireceğiydi.
Oysa bu kez de sonuç, 2006 seçimlerinden farklı olmadı. Olması da zaten mümkün değildi. Zira İsrail'de yürürlükteki nispi seçim sistemi ve irili ufaklı parti sayısının çokluğu, istikrarlı bir hükümetin kurulmasına müsait değil.
Şimdi İsrail'de birçok analist artık bu sistemi değiştirmek zamanının geldiğini söylüyor. Ama artık olan oldu ve İsrail gene bir belirsizlikler dönemine girdi.
Gerçekten Knesset'teki (meclis) yeni tabloya göre, kimin, nasıl bir hükümet kuracağı belli değil. Durum her türlü olasılığa açık. Başbakanlığa Tzipi Livni de getirilebilir, Benjamin (Bibi) Netanyahu da... Tamamen sağcı partilerden oluşan (Likud, milliyetçi "Evimiz İsrail", dinci "Şas" dahil) bir koalisyon da kurulabilir, geniş tabanlı (Likud ve Kadima'yı kapsayan) bir büyük koalisyon da... Bu çerçevede daha birçok hükümet formülleri gündemde...
"At pazarlığı" başlıyor!
ŞİMDİDEN bilinen şey, İsrail'de yeni hükümetin işbaşına geçmesi için daha haftalar beklemek gerekeceğidir. Önümüzdeki dönem koalisyon için "at pazarlığı" ile geçecek! Bu arada da Ehud Olmert bir nevi "topal ördek" olarak Başbakanlık koltuğunda kalacak.
Bilinen başka bir husus da, İsrail'in sağa çark ettiğidir. Knesset'te temsil edilen partilerin çoğu ya milliyetçi, ya dinci. Bir kısmı da aşırı sayılacak ölçüde...
Bu aynı zamanda İsrail toplumunun kutuplaştığını gösteriyor. Nedenleri ne olursa olsun, bu hal, İsrail'in siyasal geleceği için tehlike arz ediyor. Tabii bölgedeki barış ve istikrar için de...
Kuşkusuz İsrail'deki seçim sonucunun bölge ülkelerini ve tüm dünyayı ilgilendiren yanı, bu yeni oluşumun İsrail'in bir devlet olarak izleyeceği politikalara nasıl yansıyacağı ve özellikle barış olanaklarını nasıl etkileyeceğidir.
Ne kadar beklenecek?
YUKARIDA belirttiğimiz gibi, yeni hükümetin kurulması ve fiilen işbaşı yapması epey zaman alacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki birkaç ay içinde ne İsrail-Filistin, ne Suriye-İsrail müzakere sürecinde bir hareket beklemeli.
Gazze konusunda ise, uluslararası çabalar sayesinde, daha kalıcı (18 aylık) bir ateşkes mutabakatının birkaç güne kadar açıklanması söz konusu. Ama ateşkesin daha kapsamlı bir normalizasyon anlaşmasına dönüşmesi önemli. Bu da iki tarafın siyasi kararını ve kararlılığını gerektirir.
Genel kanı, hükümetin Netanyahu'nun kurması ve hele bu koalisyona "Evimiz İsrail" partisinin ve diğer sağcı grupların dahil edilmesinin, uzlaşma ve barış şanslarını daha da zayıflatacağı yönündedir.
Bu arada dikkatler Obama yönetiminin ne yapacağı, ABD'nin bu zorlaşan koşullara karşın ağırlığını nasıl kullanacağı üzerinde toplanıyor. Yeni Başkan, İran dahil Ortadoğu genelindeki yeni yaklaşımını Arap-İsrail anlaşmazlıkları üzerinde de gösterecek ve yeni inisiyatiflere girişecek mi? Bu konudaki kararlılığını nereye kadar götürebilecek?
Bu da, Ortadoğu ile ilgili belirsizliklerin bir parçası...