Prof. Justin Yifu Lin, "Çin, sadece iç talebe dayanarak sağlam bir büyüme sağlama potansiyeline sahiptir" diyor. Ayrıca, Çin'in yatırım kaynakları da bol. Dış senaryo ise kasvetli…
Pekin Üniversitesi Ulusal Kalkınma Okulu Fahri Dekanı, Dünya Bankası eski Baş Ekonomisti ve Başkan Yardımcısı Prof. Justin Yifu Lin, tüketimi artırmanın, istihdamı artırmaktan geçtiğini vurguluyor.
Prof. Justin Yifu Lin, 22 Aralık günü China Daily gazetesinde "Çin önümüzdeki yıllarda hangi hızda büyüyebilir?" başlıklı bir makale yayımladı. 2015 yılında tamamlanacak 13. Beş Yıllık Planı (2016-20) hazırlayan liderler aynı temel soruya yanıt arıyor. Bu nedenle Prof. Justin Yifu Lin'in ilginç analizini aktarıyoruz.
Çin, piyasa ekonomisine geçiş süreci başladığından beri 35 yıl boyunca benzeri görülmemiş bir yükseliş kaydetti. Ülke bu dönemde yılda ortalama yüzde 9,8 oranında büyüdü. Ancak büyümenin yavaşlaması "Çin mucizesi" sona eriyor anlamına gelmiyor. Zira Çin'in büyüme hızı 2010 yılının ilk çeyreğinden itibaren düşmeye başladı ve 2014 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 7,3 oldu. 2014 verileri değerlendirildiğinde, büyümenin bundan sonra, en azından önceki yıllara kıyasla, sert dalgalanmalarla devam etmesi olasıdır.
Prof. Justin Yifu Lin, yeni plan dönemi için yüzde 7-7,5 rakamlarını dillendiriyor. Ancak Prof. Justin Yifu Lin'e göre Çin'in büyüme potansiyeli aslında yüzde 8.
Bir ülkenin GSYİH hedefi belirlenirken saptanması gereken ilk şey, ekonominin potansiyel büyüme oranı. Bir başka deyişle, içte ve dışta elverişli koşullar varsayımıyla; gelecekte büyümede istikrarı ve sürdürülebilirliği tehlikeye atmayacak azami genişleme hızı. Prof. Justin Yifu Lin, Adam Smith'in Ulusların Zenginliği kitabına gönderme yaparak, "Ekonomik büyüme, teknolojik yeniliğin ve işgücü verimliliğinin artırılmasına bağlıdır" diyor.
Gelişmekte olan ülkelerin "geç kalan avantajı"
Bazı gelişmekte olan ülkeler özellikle son 20 yıldır yüzde 7 veya daha yüksek yıllık büyüme oranları elde etti. Gelişmiş ekonomiler ise son 150 yılda yılda ortalama yüzde 3 oranında büyüdü.
Prof. Justin Yifu Lin, yeniliğin sınırlarında olan gelişmiş ülkelerin bir dezavantajına dikkat çekiyor: Yeni teknolojilerden faydalanmak için, onları oluşturmanız gerekir. Gelişmekte olan ülkeler ise "geç kalan avantajına" sahip; taklit, ithalat, entegrasyon ve lisans verme yoluyla teknolojik gelişme elde edebiliyor; sonuç olarak maliyetleri ve riskleri düşük.
Prof. Justin Yifu Lin, Çin'in önümüzdeki dönem büyüme potansiyelini saptamak için "geç kalan avantajı"nın büyüklüğünü saptamak gerektiğini söylüyor. Bunun için iki şeyi karşılaştırıyor: birincisi teknolojik ve endüstriyel gelişim düzeyleri uçurumu, ikincisi satın alma gücü paritesine göre düzeltilmiş kişi başına düşen gelir uçurumu.
ABD ve Japonya arasında 1951 yılındaki uçurum gibi
2008 yılında, Çin'de kişi başına düşen gelir ABD'dekinin sadece beşte biri oldu. Bu uçurum, ABD ve Japonya arasında 1951 yılındaki uçurumla hemen hemen aynı. O tarihten sonra Japonya 20 yıl boyunca yıllık ortalama yüzde 9,2 oranında büyüdü. Yine Güney Kore'nin 1977'den sonra, Singapur'un 1967'den sonra 20 yıl boyunca yılda ortalama yüzde 7,5'in üzerinde büyümeleri gibi. Prof. Justin Yifu Lin, bu değerlendirmeler ışığında Çin'in 2008'den itibaren 20 yıl boyunca kabaca yüzde 8 büyüme hızı potansiyeline sahip olması gerektiğini ileri sürüyor.
Ama potansiyel büyüme, hikayenin sadece bir parçasıdır. O orana ulaşılması, iç koşullara ve uluslararası ortama bağlıdır. Prof. Justin Yifu Lin'e göre Çin'in "geç kalan avantajı"ndan yararlanabilmesi için reformlarını derinleştirmesi ve ekonomideki aksaklıkları ortadan kaldırması gerekir.
"Sadece iç talebe dayansa bile…"
Prof. Justin Yifu Lin, "Çin, sadece iç talebe dayanarak sağlam bir büyüme sağlama potansiyeline sahiptir" diyor. Ayrıca, Çin'in yatırım kaynakları da bol. Merkezi ve yerel yönetim borçları toplamı, GSYH'nin yüzde 50'sini aşmıyor; bu da demek ki uluslararası standartlara göre düşük. Bu arada, özel tasarruflar GSYİH'nın yaklaşık yüzde 50'si düzeyinde. Ülkenin döviz rezervleri de 4 trilyon dolara ulaştı. Bu veriler ışığında, nispeten olumsuz dış koşullar altında bile Çin yatırımları artırarak kısa vadede istihdam yaratabilir; çalışan sayısı arttıkça tüketim artacaktır.
Dış senaryo ise kasvetli. ABD, Avrupa ve Japonya'nın 2014'te gösterdikleri düşük performansa bakılacak olursa, Çin ihracatında büyüme zayıf bir olasılık. Ancak Çin İpek Yolu projeleri sayesinde Avrasya çapında ticaretini artıracak gibi görünüyor.
Sonuç olarak Prof. Justin Yifu Lin, Çin'in büyümede yıllık yüzde 8 potansiyelinin altına düşebileceğini söylüyor. Ancak yüzde 7-7,5 hedefinin altına düşülmemesini savunuyor. Zira büyüme hedefi istihdamı ve finansal riskleri dengelemek için gereklidir. Ayrıca 2020 yılına kadar gelirleri iki katına çıkarma hedefine, ancak bu seviyelerde bir büyümeyle ulaşılabilir.