Çin Sosyal BilimlerAkademisi, Dünya Ekonomisi ve Politikaları Enstitüsü bünyesinde yer alan Uluslararası Finansal Araştırma Merkezi'nin Genel Sekreteri Xu Qiyuan, Çin para birimi Renminbi yuanda yaşanan devalüasyonu yorumladı.
24 Nisan günü China Daily gazetesinde yayımlanan yazısında Xu Qiyuan, yuanda yaşanan devalüasyonun kısa vadeli bir olgu olduğunu, uzun vadeli riskler taşımadığını vurguladı. Ancak Xu Qiyuan, pekçok Çinli uzmanın tersine Çin'de büyüyen bir finansal risk olduğunu düşünüyor.
Bu yılın başından beri Çin parası Renminbi yuan, ABD doları karşısında değer kaybediyor. Bu gelişme, Çin para biriminin ABD doları karşısında, 2005 yılında yapılan kur reformundan bu yana değerlenme eğiliminden uzaklaştığına işaret ediyor.
Çin Halk Bankası ortalamasına göre 15 Ocak günü 1 ABD Doları 6,04 yuan oldu. Ama 14 Mart günü 6,14 yuana düştü. Banka 17 Mart'ta, merkez bankası döviz kuru günlük ortalama dalgalanma aralığının yüzde 1'den yüzde 2'ye çıkarıldığını duyurdu.
Merkez Bankası'nın açıklaması, piyasada değer kaybı beklentilerini güçlendirdi. O tarihten bu yana yuandaki düşüş sarmal halini aldı. Yuan 21 Mart'ta 6,22'ye Nisan sonunda da 6,25'e düştü. Uluslararası Finansal Araştırma Merkezi Genel Sekreteri Xu Qiyuan, "Ocak ayı ortalarındaki döviz kuru ile karşılaştırıldığında, yuan o tarihten bu yana 3 puandan fazla değer kaybetti. Ancak, yuanda son dönemde yaşanan devalüasyon nadir görülen bir olgu ve bunun çeşitli nedenleri var" diyor.
ABD Federal Rezerv'in parasal genişleme politikasındaki değişikliğin gelişmekte olan ekonomiler üzerinde iki etkisi oldu: geçen yılın ikinci yarısından itibaren kısa vadeli sermaye gelişmekte olan ekonomilerden kaçıyor ve para birimleri devalüasyon baskısı altında.
Diğer ekonomik göstergeler
Xu Qiyuan, uluslararası ortamdaki değişikliklerin de yuanın değeriyle ilgili beklentileri zayıflattığını belirtiyor. Xu, "Ocak ayından bu yana güçlenme eğilimi yavaşladı, hatta bir plato üzerine taşındı. Bu değişikliklerin son dönemki devalüasyonda önemli bir rol oynadığı açık" diyor.
Son makro ekonomik göstergeler de Çin ekonomisine ilişkin orta vadeli korkuları tetikledi. Şubat ayında, Çin ihracatında yıllık büyüme hızı yüzde 18,1'e geriledi. Xu Qiyuan, Bahar Bahar etkisine rağmen rakamların hâlâ kırmızı sinyal verdiğini, bunun, daha önceki iyimser tahminlerden önemli bir sapma olduğunu savunuyor. Xu Qiyuan, şu verilere de dikkat çekiyor:
Ocak ve Şubat aylarında, sabit varlık yatırımlarının yıllık bazda büyüme hızı, geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 17,9 ve yüzde 3,3 oldu. Daha da önemlisi, Şubat ayında sanayi kuruluşlarının yıllık katma değer büyümesi, Nisan 2009'dan bu yana en düşük değerde, yüzde 8,8 oranında gerçekleşti.
"Kısmi bir finansal kriz riski gelişiyor"
Xu Qiyuan, "Bütün bunların yanı sıra Çin'de kısmi bir finansal kriz riski yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır" diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: "China Credit Trust'ın yaşadığı ödeme krizi, Chaori Solar'ın ilk kurumsal tahvil yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve Ningbo'da bir gayrimenkul şirketinin yaşadığı borç ödeme krizini hatırlayalım. Makroekonomik göstergelerdeki olumsuzluklar, finansal piyasadaki risk faktörlerini artırıyor."
Yine Xu Qiyuan'e göre Çin'de yatırım yapan uluslararası sermaye, yüksek kaldıraç oranı nedeniyle verimde düşüş ve artan yatırım riskleri olasılığıyla karşı karşıya. Xu Qiyuan, "Bu faktörler aynı zamanda kısa vadeli sermaye girişlerini de engelliyor" diyor.
Uluslararası Finansal Araştırma Merkezi'nin Genel Sekreteri Xu Qiyuan, Çin'in uluslararası ödeme dengesizliğinin ise giderek dengeye yaklaştığına dikkat çekiyor. Son yıllarda, uluslararası net sermaye girişlerinin ve net çıkışların aşamalı olarak dengelendiğini, cari işlemler fazlasının daraldığını belirten Xu Qiyuan, 2014 yılı için daha umutlu konuşuyor:
"Geçen yıl cari fazla, GSYİH'nin sadece yüzde 2,1'i olarak gerçekleşti. Şubat ayında Çin'in ticaret açığı 23 milyar dolar oldu. Ancak, bunda Çin Yeni Yılı'nın ve geçen yılki dönemsel ticari bazın etkisi oldu. 2014 yılında cari işlemler dengesinde ihracat hacmi payının küçümsenmeyecek boyutta olması muhtemeldir."
Tüm bu etkenleri dikkate alarak bir değerlendirme yapan Xu Qiyuan "İhracatın ve cari işlemler dengesinin hâlâ zayıf olduğu açıktır" diyor.
"Döviz kurunda keskin bir değer kaybı olmayacak"
Uluslararası ödemelerin esasları açısından bakıldığında, yuan döviz kuru nispeten dengeye yakın olmuştur. Xu Qiyuan, "Bütün bu nedenlerle yuanın zamanla değerini kaybetmeye devam etmesi olası değildir" diyor ve makalesini şu satırlarla sürdürüyor:
"Çin Halk Bankası, 15 Mart'ta yuan döviz kuru dalgalanma aralığını genişletme duyurusunu yaptıktan sonra, değerlenme oranı beklendiği gibi tırmanışa geçti. Bununla birlikte, yuandaki değer artışının mevcut hızı, hâlâ mütevazı, kontrol edilebilir boyutlarda. Zira diğer bazı gelişmekte olan ekonomilerde olduğu gibi Çin'de döviz kurunda keskin bir değer kaybı olmayacak."
Türkiye, Meksika ve Güney Afrika gibi ülkelerde,2008 küresel finansal krizinden bu yana net kısa vadeli sermaye girişleri neredeyse tüm döviz rezervlerinin kaynağı olmuşken, Çin'e kısa vadeli uluslararası sermaye girişleri sınırlı oldu. Hindistan ve Brezilya gibi diğer ülkelerde ise oran neredeyse yüzde 50'ydi. Xu Qiyuan, "Çin sermaye akışına sınırlı erişime sahip olsa da, çok büyük bir döviz rezervi var. Bu durum, Çin'de döviz kuru değer kaybı olasılığını azaltır. Yuan devalüasyonu da Çin'in ihracatı üzerindeki baskıyı hafifletmeye yardımcı olacaktır" diyor.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında yapılması gereken nedir? Xu Qiyuan'in bu soruya yanıtı şöyle: "Geçen yılın ikinci yarısından itibaren, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin çoğu ABD dolarına karşı değer kaybetti. Yuanın dolar karşısında 3 puanlık değer kaybı, ihracat hesabına büyük bir ivme sağlamaz. Bu nedenle, işletmelerin rekabet gücünün artırılması, bu aşamada ana odak noktası olmalıdır."
Çin Halk Bankası ne yapmalı?
Ancak Xu Qiyuan, 2005 kur reformundan bu yana yuanda yaşanan düşüşün, önemli bir değişim olduğuna dikkat çekiyor ve şunları ekliyor: "Bazı analistler merkez bankasının tetiği çektiğine inanıyor. Bu elbette tartışmalı bir durum ancak yuanın yıllar içinde iki yönlü volatilite değişikliği içinde gidip gelmesinin beklenmeyeceği de su götürmez."
Çin Halk Bankası ne yapmalı? Xu Qiyuan, "Merkez bankası açısından, para politikası bağımsızlığı, ona daha fazla alan açtı. Bu durumda, yuanın dolar karşısında istikrarını korumak amacıyla, döviz piyasasına (yüzde 1 dalgalanma aralığında) daha aktif müdahalesi gerekiyor" diyor. Xu Qiyuan şunları ekliyor:
"Özellikle, döviz piyasasından dolar çekip, daha fazla yuan salınmalıdır. Merkez Bankası etkili bir biçimde kısıtlama işlemleri yürütüyor ve bu durum maliyetlerini de hızla artıyor. Yuan döviz kurunun daha fazla serbestleşmesi durumunda, para politikası daha da rahat olacaktır."
"Yuanın dolar bağımlılığı daha da zayıflayacak"
Yuan kurundaki değişimin dış ticaret üzerindeki etkisi ne olur? Sorunun yanıtını yine Xu Qiyuan'dan dinliyoruz:
"Dış ticaret işletmeleri için uzun vadede kur riskinde mutlak artış olmayacak. Nedeni basit : Çin'in ihracatının yüzde 70'i Amerika Birleşik Devletleri dışındaki ekonomilere yöneliktir. Geçmişte, ABD doları karşısında yuanın Japon yeni, Güney Kore wonu ve diğer paralara göre istikrarını koruduğu üzerinde bir uzlaşma her zaman vardı. ABD'nin parasal genişleme politikasındaki değişiklik sayesinde, yuanın dolar bağımlılığı önümüzdeki birkaç yıl içinde daha da zayıflayacak ve yuan efektif döviz kuru istikrara kavuşacaktır."
Değişimin, yuanın Uluslar arası konumunu da güçlendireceğini savunan Xu Qiyuan, şöyle konuşuyor:
"Uluslararası mali piyasalarda yuan birçok yeni fırsatlar elde edecektir. Çin ile yakın ekonomik ve ticari ilişkileri olan ülkeler, kısa süre içinde, yuandaki dalgalanmaların kendi kur formülasyon mekanizmaları üzerindeki etkisini dikkate almaya başlayacaklardır. Döviz kurunun yükselmesi, yuan döviz piyasalarında vadeli ve türev işlemlerin gelişmesini de teşvik edecektir."