"Kriz" sözcüğünün bugün dünyada yan yana getirilebileceği belki de son ülke Çin. Çin ekonomisinin yavaşlaması ve finansal riskler, özellikle son iki yıldır Çin'in hep gündemindeydi. Ama bir "kriz" olasılığından pek söz edilmiyordu. IMF'nin "sert düşüş" iddiası, Çin'de de tartışmayı bu noktaya sürükledi.
Piyasa konuşacak bir hikaye arar
Ekonomi ve Sosyal Bilimler Akademisi'ne bağlı Çin ve Dünya Ekonomisi ve Politikaları Enstitüsü, Çin Bölümü Müdürü Yu Yongding, "Çin ekonomisi, felakete yalıtkan!" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Bugünkü programımızda, Çin'de yayın yapan Global Tımes gazetesinde 21 Nisan günü yayımlanan yazıyı özetleyeceğiz. Hemen belirtelim, Yu Yongding aynı zamanda Çin Halk Bankası Para Politikası Kurulu'nda görev yapmış bir isim.
"Piyasa her zaman konuşacak bir konu, bir hikaye arar" diyor Yu Yongding, "Ve öyle görünüyor ki yatırımcılar Çin'de bu yıl yeni bir konu buldular. Ülkede büyümenin yavaşlaması ve buna mali risklerin eklenmesinin üstüne bir de dünya çapında ekonomistler 'yaklaşan kaza' uyarısı yapınca, büyüyen bir kötümserlik dalgası kışkırtılmış oldu".
Çin ekonomisinin analizi, zor!
Fakat Çin için son 30 yıldır hep korkunç tahminler öne sürülmüş ama hiçbiri hayata geçmemişti. Yu Yonding "Bugün gerçekten çok mu farklı?" diye soruyor ve şu yanıtı veriyor:
"Kısa yanıt yok. Geçmişin tahminleri gibi bugünün uyarıları da hep olduğu gibi evrensel Çin karşıtlığına dayanmaktadır; Çin'in eşsiz ekonomik özelliklerini tam olarak değerlendiremez."
Altını çizmek gerekir ki Çin ekonomisinin karmaşıklığını, farklılıklarını, mevcut durumunu ve performansını değerlendirmek, mümkün olduğunca çok sayıda faktörün dengeli bir hesabını, ayrıntılı bir analizini yapmayı gerektirir. Yu Yongding, "Tahminler büyük ölçüde anlamsız oluyor çünkü dayanak gösterilen varsayımlar hiç durmadan değişmektedir" diyor.
Birçok krize neden olan önemli bir faktör olacağı iddia edilen Çin'in yüksek kaldıraç oranını düşünün. Sonuçta, gelişmekte olan ülkelerin tümü büyük ölçekli bir kredi patlaması yaşamış, kredi krizini ve sert bir ekonomik iniş deneyini atlatmıştı. Yu Yongding, yazısını şu satırlarla sürdürüyor:
Borcun krizi tetikleme olasılığı, Çin'de daha az
"Ancak bunun Çin'in kaderi olup olmadığını değerlendirirken birkaç özel faktörün dikkate alınması gerekir. Çin'in borç- GSYİH oranı çok yüksek olsa da aynı durum Singapur, Güney Kore, Tayland ve Malezya gibi birçok başarılı Doğu Asya ekonomileri için de geçerlidir. Buna karşılık Çin'in tasarruf oranı çok daha yüksektir. Her şey eşit olsa bile tasarruf oranı daha yüksek olduğu için yüksek borç - GSYİH oranının Çin'de bir mali kriz tetiklemesi daha az olasıdır.
"Aslında, Çin'in yüksek borç- GSYİH oranı, büyük ölçüde ve aynı zamanda yüksek tasarruf ve yatırım oranlarının bir sonucudur. Zira yüksek borç yükü, kredi geri ödeme zorluğuna katkıda bulunuyor. Ancak Çin'in büyük bankalar açısından sorunlu - kredi oranı yüzde 1'in altındadır."
Yu Yongding, "Bu düşünceler temelinde, Çin'in borç- GSYİH oranı, finansal istikrar için önemli bir tehdit teşkil etmez sonucuna varmak, elbette bir kriz olasılığı olup olmadığı sorusuna net bir yanıt olmuyor" diyor.
"Emlak balonu" da krizi tetiklemez
Çin için emlak fiyat balonu, genellikle kriz için olası bir katalizör olarak adlandırılır. Ama böyle bir krize nasıl yol açacağı çok belli değil. Yu Yongding, bu konuda şunları söylüyor:
"Hadi emlak balonunun patlamış olduğunu varsayalım. Çin'de, hiçbir riskli ipotek yoktur ve peşin ödeme satın alma fiyatının yüzde 50'sini aşmak zorundadır. Emlak fiyatlarında büyük bir düşme olsa bile, ortaya çıkacak balon Çin bankalarını çökertmez. Emlak fiyatları yüzde 50'den fazla düse bile, ticari bankalar ayakta kalacaktır – çünkü ipotek alacakları bankaların toplam aktiflerinin yüzde 20'sini aşmamaktadır.
"Aynı zamanda, düşen fiyatlar piyasada istikrar sağlayarak büyük kentlere yeni ev alıcıları çekecektir. Ve Çin'in geçenlerde açıkladığı kentleşme stratejisi kentlerin demografik yapısını değiştirecek, asıl talebi destekleyecektir. Bu da felaketi önlemek için yeterli olmazsa,hükümet satılamayan özel konutları satın alıp sosyal konut için kullanabilir.
"Dahası, bankalar gerekirse teminat satarak fonlarını kurtarabilirler. Son çare olarak,hükümet, 1990'ların sonu ve 2000'lerin başında yaptığı gibi bankaların bilançolarından riskli alacakları temizlemek için işin içine dahil olabilir. Nitekim, Çin, bir ileri mevzi olarak büyük döviz rezervlerine sahiptir ve bunları ticari bankalara sermaye enjekte etmek için kullanmakta tereddüt etmeyecektir.
"Bir çok olası senaryo var. Çin bankacılık sistemi kredilerle mevduat arasındaki vade uyumsuzluğundan kaynaklanan risklerle karşı karşıya kalabilir. Ama uyumsuzluk bazı gözlemcilerin tahmin ettiğinden daha az şiddetlidir. Orta ve uzun vadeli kredilerin payı toplam ödenmemiş kredilerin sadece yarısı kadarır ve Çin bankalarındaki mevduatın ortalama vadesi yaklaşık dokuz aydır."
Temel çelişkinin giderilmesi gerekir
Yu Yonding, asıl riskin, hükümetin sermaye hareketlerini serbestleştirmede çok hızlı hareket etmesi halinde ortaya çıkacağını düşünüyor. Yu, şöyle yazıyor:
"Çin sınır ötesi sermaye akımları üzerindeki kısıtlamaları hafifletirse, beklenmedik bir şok tüm mali sistemi alaşağı ederek, büyük ölçekli sermaye kaçışını tetikleyebilir. Bu göz önüne alındığında, Çin'in yakın gelecekte, kısa vadeli sınır ötesi sermaye akımları üzerindeki kontrolü çok önemlidir.
"Aynı şekilde, Çin hükümetinin temel çelişkiyi gidermesi gerekir. Aşırı kapasite nedeniyle sermaye getirisi hızla düşerken, para piyasasında faizler giderek artıyor.
"Çin hükümeti bu eğilimi tersine çevirmekte başarısız olursa, bir mali kriz - bir biçimde veya başka bir biçimde- kaçınılmaz olacaktır. Ancak, politika müdahale araçları ve yetkililerin geniş hareket yelpazesi göz önüne alındığında, yakın zamanda herhangi bir felaket yaşanmayacaktır."
Yerel hazine bonosuna onay geliyor
Bu arada, yerel yönetim borçlarıyla ilgili bir gelişme var. Çin yerel yönetimlere, borçlarını ve sistemik risklerini azaltmaları için dar bir hareket alanı içinde tahvil satmalarına izin vermeye hazırlanıyor.
Geçen yıl Aralık ayında toplanan Çin Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı'nın ağırlık verdiği konulardan biri, yerel yönetim borçlarıydı. Yerel yönetim borçları, Konferans'ta, ekonominin ana zayıf noktalarından biri olarak değerlendirildi. Devlet, yerel yönetimlerin, bütçelerinden sorumlu tutulacaklarını ve "her türlü yanlış yönelimin düzeltileceğini" bildirdi.
Çin Ulusal Denetim Ofisi NAO'nun, 30 Aralık 2013 tarihinde yayınladığı rapora göre toplam yerel yönetim borçları, 2013 Haziran'ında 17,9 trilyon yuan (2 trilyon 960 milyar dolar) seviyesine ulaştı. 2010 yılı sonundan beri artış yüzde 67. Doğrudan borç miktarı ise yine geçen yıl Haziran ayında 10 trilyon 890 milyar yuan oldu.
Sıkı koşullar altında
Bütçe Kanunu'nda değişiklik yaparak il düzeyinde hükümetlere, gerekli mali kaynakları tahvil yoluyla edinmelerine sıkı koşullar altında izin veren taslak hazırlandı. Taslak, 21 Nisan'da Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi'ne sunuldu. Bugünlerde onaylanması bekleniyor.
Taslağa göre borçlanma seviyesi, Ulusal Halk Kongresi'nin yanı sıra yerel yasama organı tarafından onaylanan kontenjanlar dahilinde olacak. Onay şartıyla yapılacak borçlanmada, geri ödemeleri karşılayacak istikrarlı bir gelir akışıının olup olmadığına bakılacak ve gelirler cari harcamalar için kullanılamayacak. Bu koşullar altında, yerel yönetimlerin tahvil ihracına izin verilecek. Yasa dışı girişimi saptanan yetkililer görevden alınacak.
Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu'na bağlı bir düşünce kuruluşundan araştırmacı Song Li, mevcut finansman araçları yerine uzun vadeli ve düşük faiz oranlı belediye tahvillerinin konulabilmesi halinde "vade uyumsuzluğu " sorununun çözülebileceğini söyledi.