eko0110
|
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's Yatırım Servisi, 6 Ocak günü Çin yerel yönetimlerinin borçları hakkında bir rapor yayınladı. Çin'de yerel yönetim borçlarının, kendi ödeme kapasitelerinin ötesinde büyüdüğü, merkezi hükümetin ek mali kaynak sağlama yoluna gittiği belirtildi.
Raporda, Çin'in devlet borçları seviyesinin hâlâ yönetilebilir olduğu da vurgulandı. Raporda büyüme, önümüzdeki beş yıl boyunca yılda yaklaşık yüzde 7 oranında güçlü kalırsa, gelecekte ödeme yeteneklerinin daha da gelişeceği ifade edildi.
Çin Ulusal Denetim Ofisi NAO'nun, 30 Aralık 2013 tarihinde yayınladığı rapora göre toplam yerel yönetim borçları, 2013 Haziran'ında 17,9 trilyon yuan (2 trilyon 960 milyar dolar) seviyesine ulaştı. 2010 yılı sonundan beri artış yüzde 67. Doğrudan borç miktarı ise yine geçen yıl Haziran ayında 10 trilyon 890 milyar yuan oldu.
Maliye Bakanlığı ise Ekim ayında, arazi devir gelirlerinin 2013 yılı ilk üç çeyreğinde, bir önceki yıla göre yüzde 49,6 oranında artarak 2 trilyon yuana (yaklaşık 323 milyar dolar ) ulaştığını açıklamıştı.
Merkezi hükümete yük olur mu?
Moody's, NAO rakamlarına göre yerel yönetim borçlarının oldukça büyük olduğunu, ödeme durumuna ve borçlarda keskin bir yükseliş beklenip beklenmediğine bağlı olarak, merkezi hükümete yük olabileceğini ileri sürdü.
NAO raporu, yerel yönetim borçlarının vade yapısının nispeten yakın vadeli olduğunu gösteriyor. Moody's, Çin'in yerel ve merkezi yönetim harcamalarındaki artışı durdurmasını öneriyor.
"Her türlü yanlış yönelim düzeltilecek"
Bu konu uzun zamandır Çin'in gündeminde. Geçen Aralık ayında toplanan Çin Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı'nın ağırlık verdiği konulardan biri, yerel yönetim borçlarıydı.
Yerel yönetim borçları, Konferans'ta, ekonominin ana zayıf noktalarından biri olarak değerlendirildi. Devlet, yerel yönetimlerin, bütçelerinden sorumlu tutulacaklarını ve "her türlü yanlış yönelimin düzeltileceğini" bildirdi.
Yerel yönetim borçlarının, Çin'in yeni reform atılımında önemli bir yeri olan finansal reformların önünde engel oluşturduğu söyleniyor. Londra merkezli UBS şirketinin kıdemli ekonomi danışmanı George Magnus da bankacılık sistemi reformunun bu koşullarda riskli olabileceğini söylüyor. Magnus şöyle diyor:
"Çin böyle bir riske atılmaz"
"Finansal serbestleştirme girişimi durdurulabilir. Eğer yerel yönetimler ve KİT'ler (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) borç içindeyken faiz oranlarını serbest bırakır, sermayenin maliyetini piyasanın belirlenmesine başıboş izin verirseniz, takipteki krediler ve varlık fiyatları konularında büyük sorunlara yol açarsınız. Çin böyle bir riske atılmaz."
Çin'de finansal reformların "durdurulmasından" değil, "yavaşlatılmasından" söz etmek daha doğru olur. Çünkü finansal reform, uzun yıllar önce başlatılan bir süreç. Çin, yabancı sıcak paraya karşı sıkı denetim altında yürüttüğü finansal serbestleştirme ve bankacılık reformu konusunda daha temkinli davranacaktır.
Dünya ekonomik durumunda ortaya çıkan belirsizlikler, reformların 2014 yılında beklenenden daha yavaş uygulanması yönünde bir beklenti zaten oluşturmuştu. Royal Bank of Scotland Baş Ekonomisti Louis Kuijs "Bu yıl reform uygulama hızının oldukça yavaş olması olasıdır. Politikacılar, finansal riskleri dizginlemek için daha sıkı bir para politikası duruşu sergiliyorlar" diyor.
Yüzde 62'si bir buçuk yılda ödenecek
Moody's raporu, Çin'de son günlerin en çok konuşulan konusu haline geldi. Şanghay merkezli Xiangcai Menkul Kıymetler'den analist Zhu Lixu, Moody's ile hemfikir olduğunu, merkezi hükümetin bir kredi krizini önlemek için yerel düzeyde düzgün nakit akışını sağlaması gerektiğini söyledi. Zhu şöyle konuştu:
"Merkezi hükümet yerel yönetimlere yardım sunarken, mevcut yerel yönetim borç miktarını yavaş yavaş azaltacaktır ve borcun daha fazla büyümesini sıkıca kontrol edecektir. Yoksa merkezi hükümet, gelecekte büyük bir borç yükü ile karşı karşıya kalacak."
NAO'ya göre yerel yönetim borçlarının yaklaşık yüzde 62'sinin, 2013 yılının ikinci yarısından itibaren 2015 yılına kadar geri ödenmesi gerekiyor. Üç bölge, 99 kent, 195 idari bölge ve 3 bin 465 ilçenin borçları, yerel mali gelirlerini aşıyor ve bunlardan bazıları eski borçlarını ödemek için yüzde 20 oranında yeni kredi kullanıyor.
Verimsiz yatırımlara karşı
Yerel yönetim bütçelerinin takibe alınması, yalnızca borç sorununa değil, Çin'in ülke çapında en büyük sorunlarından biri olan verimsiz yatırımlara karşı da bir önlem olarak düşünülüyor. Zira büyük çaplı pek çok yerel yönetim yatırımının ekonomik yatırımlar olmaktan uzak olduğu, öteden beri gündeme geliyor.
Yeni dönem reform atılımının bir parçası olarak faktör fiyatlandırmasında piyasa sisteminin yerleştirilmesinin, verimsiz yatırımlar sorununu çözmeye destek olacağı ifade ediliyor.
Devlet Konseyi geçen yıl Ekim ayında, her sektör için bir "atıl kapasite" kararnamesi yayınladı. Kararnamede yeni kapasite genişletme projelerinin yasaklandığı, inşa halindekilerin gözden geçirileceği, demode olanların iptal edileceği bildirildi.
Kaynak tahsisinin ve faktör fiyatlarının piyasalaşmasının, yerel yönetimlerin aşırı borçlanmasına karşı mücadelede en etkili yol olduğu ifade ediliyor. Ancak, yerel yönetim borçlarının azaltılması, reformların temeli olan kentleşme ve halkın refah seviyesinin yükseltilmesi politikalarıyla atbaşı yürütülecek. Kaynak israfı önlenecek ama kentleşmeyle ortaya çıkacak sosyal harcamalar kısılmayacak.
Yeni gelir kapıları açılıyor
Yerel yönetimlerin gelirlerinin artırılması, planlanan toprak reformunun uygulanmasını kolaylaşlaştıracak. Geçmişte tarım toprakları kamulaştırılırken, yerel yönetimler konuya "gelir kapısı" olarak yaklaşıyordu. Ayrıca devrettikleri toprak karşılığında elde ettikleri gelir çiftçileri doyurmuyor, toprak reformu da ortaya çıkan direnç nedeniyle ilerletilemiyordu.
Yerel yönetimlere yeni gelir kapılarının açılması, hem kentleşme planının hem toprak ve tarım reformunun yürütülmesi için şart.
Reformlar ilerledikçe, çeşitli reformlar arasında eşgüdüm sağlanması giderek zorlaşıyor. Son Merkez Komitesi toplantısında alınan kararla kurulan Reform Liderlik Grubu, eşgüdümü sağlayacak.
Hayati projelere kaynak
Beijing Moody's'ten analist Katie Chen, "Çin'in yerel yönetim borçları, merkezi hükümet için bir risk oluşturmaktadır, ancak kontrol altındadır" dedi. Katie Chen, şöyle konuştu:
"Hükümet tarafından yapılan son duyurular, yerel borç sorunun, merkezi ve yerel yönetimler tarafından kontrol altına alındığını gösteriyor. Yerel yönetimler yakın zamanda çeşitlendirilmiş kredi kaynaklarına sahip olacaklar. Yerel tahvil alım satımı da şeffaflık ve verimlilik kazanacak, denetime açılacak."
Chen "Merkezi hükümet, vergi artırımı programını, yerel yönetimlere emlak vergisi toplama yetkisini de içerecek biçimde genişletecek" dedi. Ancak bunun için öncelikle, ulusal düzeyde ev sahipliğine ilişkin bilgiler içeren kapsamlı bir veritabanı gereklidir.
Gelirlerini artırmaları için yerel hükümetlere tahvil ihraç yetkisi ve emlak vergisine ek olarak tüketim vergisi, kaynak vergileri ve çevre vergileri konusunda yetki verilmesi bekleniyor.
Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu, 31 Aralık 2013 tarihinde, bazı nitelikli yerel yönetim finansman mekanizmalarının yeni tahvil ihraç edebileceğini, borçlarını ve tamamlanmamış altyapı projelerini yeniden finanse edebileceğini açıkladı.
Chen bu hareketin, stratejik, hayati öneme sahip projelere kaynak sağlanmaya devam edileceğini gösterdiğini, istikrarlı ve sağlıklı bir ekonomik büyümenin, hem merkezi hem yerel yönetimler için önemli bir öncelik olduğunu söyledi .
Milli gelirin yüzde 50'si
Moody's merkezi ve yerel yönetim borçları toplamının, 2013 yılı Haziran ayında Çin GSYİH'sının yüzde 50'sine ulaştığını tahmin etti.
Shanghai merkezli Xiangcai Menkul Kıymetler'den analist Zhu Lixu, "Çin'in borç-GSYİH oranı hâlâ katlanılabilir bir aralık içinde. Ancak hızlı büyüme rahatsız edicidir ve bu sorunun acilen çözülmesi gerekmektedir" dedi. Zu, şöyle konuştu:
"Yerel yönetimler borç para için yüksek faiz oranları ödemek zorunda kalıyor ancak altyapı projeleriden gelir elde etmek için uzun süre beklemeleri gerekiyor. Bu yüzden yerel yönetimlerin borçları artarak devam edecektir. Oran yüzde 60'a yaklaşırsa, bu durum yerel ekonomik istikrarı tehlikeye atar."