Bu yıl, sıcak para akımlarında yaşanan değişimin hem Çin ekonomisi hem de gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerinde olumsuz etki yaratacağı belirtiliyor. Çin özelinde ise dünyadaki ekonomik koşullardan çok, Çin'in çevresinde yaratılan siyasi tansiyon tehdit olarak gösteriliyor.

Hindistan Uluslararası İş İlişkileri, Çin-ABD Enstitüsü Araştırma Müdürü Dan Steinbock, "Çin'de devam eden reformlar 2014 yılında genişletilecek ve derinleştirilecek. Sonuç olarak uluslararası güçlerin reformlara desteği de olumlu" diyor.

Yine Dan Steinbock'a göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde, merkez bankası FED'in gittikçe zayıflayan parasal genişleme programı, ekonomisindeki iyileşmeyi destekliyor. Bu durum, Çin'in ABD'deki doğrudan ve portföy yatırımlarını kolaylaştırıyor. Benzer şekilde, Amerikan tüketiminin aşınması da beklenmiyor.

Dan Steinbock ayrıca, ABD- Çin ilişkilerinde başlayan beklenmedik ısınmanın, Stratejik ve Ekonomik Diyalogun genişlemesine ve derinleşmesine katkıda bulunabileceğini belirtiyor .

Avrupa'da da, yapısal reformları ve ekonomik umutları kademeli olarak iyileştirme doğrultusunda başlayan yeni uzlaşma, Çin'in Avrupa'da teşvik ettiği yatırımlarına ve ticaretine destek olacaktır.

Doğu Asya'da, Çin - Japonya ilişkilerinin ısınmasının da ikili ekonomik ilişkiler üzerinde olumlu etkileri olacaktır.

Güney Çin Denizi'nde, siyasi sürtüşmenin adım adım giderilmesi, Çin - ASEAN ilişkilerini güçlendirmek için potansiyel yaratacaktır. Bu durum ayrıca "Deniz İpek Yolu"nun ve bölgesel entegrasyonun gelişmesini, Çin'in bu hayati ticaret bloğuna katılımını destekleyecektir .

Ortadoğu'daki çok etkenli çatışma noktaları üzerinde başarılı bir uluslararası yönetim , bölgesel enerji arzını artıracaktır.

Küresel büyüme gelişmiş ekonomilerde politika geliştirme fırsatı yaratacak, böylece dünya çapında Çin ihracatı ve doğrudan portföy yatırımları için talep artacak, bu arada Çin'in dış ticaretine ve Çin'deki çok uluslu yatırımlara destek verecektir.

Bölgesel sorunlar kritik önemde!

Aynı canalıcı konularda gelişmeler tam tersi de olabilir.

ABD'de, parasal genişleme programının hafifletilmesi, önemli piyasalarda iniş çıkışlara ve ekonomide belirsizliğe neden olabilir. Ayrıca, Washington'un iki partiyle bütçe yapma zorluğu, piyasa oynaklığını ve ekonomik durgunluğu kızıştıracak etkenlerdir .

Çin'in elindeki değersiz ABD Hazine bonolarının, ABD'deki Çin yatırımlarının ve Çin'in dolar cinsinden varlıklarının ilerde ne olacağı konusundaki yanıtsız sorular, ABD- Çin ilişkilerinde beklenmedik bir soğukluğa da yol açabilir.

Avrupa'da krizden çıkış yerine ters yönde bir gelişme de olabilir. O zaman Çin'in bölgeyle ticareti ve yatırımları tehlikeye girer. Bu durum, AB ile Çin arasındaki ticarette, özellikle yüksek teknoloji ticaretinde de anlaşmazlıklara, çatışmalara katkıda bulunabilir.

Hindistan Uluslararası İş İlişkileri, Çin-ABD Enstitüsü Araştırma Müdürü Dan Steinbock, Çin'in yakın çevresinde gelişebilecek en olumsuz senaryoyu da şöyle ifade ediyor:

"Çin - Japonya ilişkilerinde devam eden karşılıklı gerilim yıkıcı bir bozulmayla sonuçlanırsa, ikili ekonomik ilişkiler üzerinde önemli olumsuz etkisi olacaktır. Güney Çin Denizi'nde meydana gelebilecek beklenmedik bir çatışma Japonya, Filipinler, Vietnam ve ABD ile ikili hatta daha kötüsü, çok taraflı çatışmalara yol açabilir. Bu durum, bölgesel entegrasyona ve kritik ticaret bloğuna Çin'in katılımını tehlikeye sokabilir.

Ortadoğu da durulmuş değil. Bu bölgede çatışmaların yenilenmesi, Çin'in devam eden sanayileşmesi ve kentleşmesi için hayati olan enerji kaynaklarının akışını tehlikeye sokabilir.

Nihayet, gelişmiş ekonomilerde derinleşen durgunluğun veya gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin yavaşlamaya devam etmesi veya her ikisi birden, küresel büyüme beklentilerinde önemli bir erozyon yaratabilir.

"Olumsuz faktörlerle karşı karşıya"

Çinli uzmanlar, dış etkenler konusunda genellikle karamsar.

Shanghai Fudan Üniversitesi Dünya Ekonomisi Enstitüsü Başkanı Hua Min, "Uluslararası bağlamda Çin ekonomisi, 2014 yılında çoğunlukla olumsuz faktörlerle karşı karşıya" diyor. Hua Min, ABD Federal Rezerv'in yeni yıl arifesinde parasal genişleme programında yaptığı değişikliği en büyük tehdit olarak değerlendiriyor. Federal Rezerv'in parasal genişlemede yaptığı daraltma, beklendiği gibi ve hızla, döviz kurlarındaki düşüşleri ve faiz oranı artışlarını teşvik etti.

Uluslararası Para Fonu gibi küresel ekonomi kuruluşlarının ve birçok önde gelen derecelendirme kuruluşlarının tahminine göre, istikrar koşullarında, dünya ekonomisi 2014 yılında toparlanacaktır. Hua Min, 1930'lardaki finansal krizin aksine nispeten hızlı bir toparlanma olacaksa, bunun yalnızca serbest ticaret ağlarının korunmasıyla mümkün olduğunu söylüyor. Bugüne kadarki toparlanma da ticaret sayesinde oldu.

Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, gelişmiş ülkeler dipten çıkıyor ve sağlam toparlanma işaretleri yaygın olarak görülüyor. ABD'nin aylık varlık alım miktarını 85 milyar doların altına çekme kararı da bu iyileşmeden kaynaklanmaktadır.

"2009 para politikasının gözden geçirilmeli"

Teorik olarak Çin ekonomisini rayından çıkarabilecek gelişme, Hua Min'e göre bir likidite azalmasının faiz oranlarını yükseltip, kredi büyümesini ve yatırımları düşürmesi olabilir. Ayrıca, sıkı para politikasının büyümeyi ve tüketimi azaltması da olasıdır.

Hua Min, Çin'in özellikle ABD'nin parasal genişleme ile ilgili önlemleri karşısında savunmasız olduğunu belirterek şöyle diyor: "Çin'in 2009 yılı başından beri uygulamakta olduğu para politikasının yeniden gözden geçirilmesinin zamanı gelmiştir."

Gelişmiş ekonomilerin 2014 yılından başlayarak önümüzdeki on yıl boyunca yılda ortalama yüzde 2 hızda büyümesi bekleniyor. Örneğin, ABD Başkanı Barack Obama'nın çağrısının ardından, ABD'de imalat sektörünü canlandırmak için reel ekonomi teşvikleri başlatıldı. Buna karşılık, aynı dönemde gelişmekte olan ülke ekonomilerinde yılda ortalama yüzde 1,43 küçülme tahminleri yapılıyor.

Fudan Üniversitesi Dünya Ekonomisi Enstitüsü Başkanı Hua Min, parasal genişleme yıllarında paranın büyük bölümünün, ABD ve Avrupa'da reel ekonomiye aktığını belirtiyor. Çünkü gevşeme politikalarına vergi, devlet alımları, genişleyici maliye politikaları eşlik etti. Hua Min'in dikkat çekici bir gözlemi var, şöyle diyor:

"Döviz rezervi, 'sıcak para' akımının sonucudur"

"Bugün eğer yabancı sermaye akımlarına dikkatlice bakarsanız, sanayi ekonomilerine yönelik sermaye girişlerinin çoğunluğu uzun vadeli yatırımlar. Buna karşılık başta Çin olmak üzere gelişmekte olan piyasalarda ise tam tersini görüyoruz. Çokuluslu şirketler Çin'den, hatta daha düşük maliyetli ülkelerden yavaş yavaş kendi ülkelerine geri dönüyorlar."

Hua Min, Çin'in son iki yıldır sadece spekülatif para girişi gördüğünü belirterek döviz rezervlerindeki artışa dikkat çekiyor: "Ülkemizin döviz rezervleri, ihracat rakamlarındaki dramatik daralmaya rağmen benzeri görülmemiş bir hızla genişledi. Bunlar görünüşte tartışmalı istatistikler; ancak döviz rezervlerindeki genişleme; uzun vadeli, daha kararlı yatırımlar yerine 'sıcak para' akımının sonucudur."

Bu, Çin de dahil olmak üzere hemen hemen her gelişmekte olan piyasa hükümeti tarafından uygulanan yanlış para politikalarının sonucudur. Hua Min, konuşmasını şöyle sürdütüyor:

"Bizim likiditeyi yükseltmek yerine düşürmemiz, likiditeyi ehlileştirmek için faiz oranlarını yükseltmemiz gerekir. Daha yüksek oranlarda, Çin'e fon akışı olacak, gayrimenkul kabarcıklarına ve kredi büyümesine yakıt taşıyacaktır. Çin ekonomisi üzerine gölge düşürecek bu etkenlerin 2014'te aşamalı olarak azaltılması gerekir."