Morgan Stanley Küresel Makroekonomi ve Gelişmekte Olan Piyasalar Başkanı Ruchir Sharma, BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) orta gelir tuzağıyla karşı karşıya olduğunu, bu kasvetli resmin dışına çıkabilecek tek ülkenin Çin olduğunu söylüyor. Ancak Sharma, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin için bile bunun 'zor bir yolculuk' olacağını söylüyor.
Ruchir Sharma, kitabının Çin'de basılması dolayısıyla yapılan tanıtım toplantısında konuştu. Kitabın başlığı Türkçe'ye şöyle çevrilebilir: Yeni gelişen uluslar: Bir sonraki ekonomik mucizenin peşinde!
Başlıktan da anlaşılacağı gibi, Ruchir Sharma, alaycı ifadelerle BRICS'in başarılarının kof olduğunu, sonuç vermeyeceğini iddia ediyor. BRICS içinden, olsa olsa Çin'in, o da belki, gelişmiş ülkeler kategorisine yükselebileceğini söylüyor. Peki BRICS ülkelerini başarısızlığa mahkum eden "orta gelir tuzağı" nedir, kısaca hatırlayalım.
Orta gelir tuzağı, kişi başına milli geliri belli bir seviyeye ulaşan gelişmekte olan bir ülkenin teknolojik olarak gelişmemiş üretim biçimine bağlı kalması nedeniyle kısırdöngüye girmesini ve kolay kolay gelişmiş ülke kategorisine ulaşamamasını ifade ediyor.
Son kırk yılda, Japonya ve Güney Kore dışında bu tuzağa düşmeyen tek bir gelişmekte olan ülke olmadığına dikkat çekiliyor. Örneğin, Tayland, Filipinler, Malezya, Brezilya ve Arjantin, kişi başına milli gelir bakımından belli çıtaları aşamadan orta gelir tuzağına düşen ülkeler arasında sayılıyor.
"En büyük engel psikolojik"
Ruchir Sharma'nın Çin'e ilişkin yorumu şöyle: "Çin orta gelir düzeyine henüz ulaştı. Şimdi o, bu sıkışıklıktan kurtulup kurtulamayacağı konusunda büyük bir sınav verecek. Çin ekonomisi önümüzdeki 15 yıl ortalama 5 ila 6 oranında büyürse, kişi başına düşen gelirin daha yüksek bir düzeye, 20 bin doların üstüne çıkacağını düşünüyorum. Bu da oldukça yüksek bir düzeydir.
Sharma, şimdi Çin'in karşı karşıya olduğu en büyük tehditin ise, büyümede yavaşlamanın yarattığı "psikolojik engel" olduğunu vurguluyor. Yüzde 5 veya 6'lık büyümenin, Çin için bundan sonraki yeni düzey, yeni norm olacağını savunuyor. Çift haneli büyüme düzeylerinden yüzde 5-6'lara iniş ise Sharma'ya göre şu iki etkeni takip eden genel bir ekonomik sonuç: Yapay teşviklerin istikrarı bozması ve küresel gelir merdivenlerinin hızla tırmanılması. Sharma şöyle konuşuyor:
"Büyümenin yavaşlaması kaçınılmaz bir sonuçtur ve sadece Çin'in değil herkesin buna ayak uydurması gerekir. 1970'lerde Japonya'da, 1980'lerde Güney Kore'de ve 1990'larda Tayvan'da benzer bir gelişme yaşandı. Onlar bir sonraki seviyeye ulaştı ama bir öncekinden daha yavaş bir büyüme seviyesiyle."
"Büyümenin kaynağı, Çin'di"
Sharma, BRICS ülkelerinin son on yıldaki büyümelerinin büyük talebe; büyük bölümü Çin'den gelen, doğal kaynaklarına olan büyük talebe dayandığını belirtiyor. Kitabın ana tezi, "BRICS'in bu dönemi bitti. Her on yılda bir, bütün dünyanın gündemini dolduran, bireylerin hayallerini ele geçiren bir tema vardır; son on yılın teması BRICS oldu."
Sharma BRICS ülkelerinin şimdi karşı karşıya kaldıkları sorunların, bloğun toplam GSYİH'nın yüzde 56'sını üreten Çin'in, son dönemde büyümesinin yavaşlamasıyla açıklanabileceğini söylüyor. Sharma'ya bakılırsa, bu yüzden Çin'in yavaşlaması ve emtia fiyatlarındaki düşüşle birlikte, BRICS'e ilişkin bütün olgular, bütün kavramlar kötü bir darbe yemiştir.
Sharma "bu tabloda kendini kurtarabilecek tek ülke Çin" demekle Çin'i övmüş olmuyor. Tam tersine, BRICS ülkelerinin "bittiği" iddiası, BRICS ülkelerinin lokomotifi konumundaki Çin'in dünya çapında yarattığı olumlu izlenimi sarsıcı nitelikte.
Akademisyenleri beğenmiyor
New York'ta yaşayan Sharma, 39 yaşında. Özellikle memleketi Hindistan'da çok tanınıyor. CNN, Bloomberg ve CNBC gibi televizyon kanallarının düzenli konuşanı. Aynı zamanda Newsweek, The New York Times, Financial Times ve Foreign Policy'de Sharma'nın yazıları yayımlanıyor. Morgan Stanley'in gelişmekte olan piyasalar hisse senedi ekibinin başkanı olarak da 25 milyar doları yönetiyor.
Sharma, akademisyenleri beğenmiyor, onlar hakkında alaycı ifadelerle konuşuyor; "Benim ayaklarım sıkıca gerçek dünyaya basıyor!" iddiasında.
Akademisyenlerin, Çin'in geleceği hakkında uzun vadeli abartılı tahminler yaptıklarını öne sürüyor Sharma; "Çin'in 30 yıl boyunca yüzde 10 büyüyeceğini kim tahmin edebilirdi" diyor. Yine Sharma'ya göre Çin için artık ufukta görünen; "yavaşlayan büyüme, daha yüksek işsizlik ve buna bağlı sosyal sorunlar"dır!
"Farklı yörüngelerde geliştiler"
Sharma'nın kitabı Çin'de basıldı ve hemen tartışmalar da başladı. Araştırmacı Miranda Carr "BRICS başarı öyküsü bitti ve tüm bu ülkeler benzer bir kaderle karşı karşıya" tezinin, bu ülkelerin son 10 yılda oldukça farklı yörüngelerde gelişmiş olduğu gerçeğini göz ardı ettiğini söylüyor.
Temel fark olarak şu olgu dile getiriliyor: Kaynakları özellikle Rusya, Brezilya ve Güney Afrika ülkeleri sağladı ve Çin ile bir ölçüde Hindistan onları kullandı. Çin ve dünyanın diğer bölgelerinde büyümedeki yavaşlamanın nedeni ve gelecekte büyümeyi sürdürmenin önündeki en büyük tehlike, yurt içi aktivite eksikliğidir.
Oysa bu ülkelerde yerli sanayi inşası devam ediyor ve var olanlar da parlak bir gelecek vaadediyor. Miranda Carr şöyle konuşuyor:
Çıtayı aşanlarla ortak özellikler…
"Geçen yüzyılın gelişim tarihinde ders çıkarılabilecek iki örnek ülke var. Japonya ve Güney Kore. Bu iki ülke bugün Çin'in izlediğine benzer modeller uyguluyorlardı. – Büyük çaplı yabancı yatırım çekiyorlardı, teknolojilerini hızla yükselttiler, ağır bir korumacılık altında yerli üretimi ve hizmet şirketlerini hızla geliştirdiler ve son olarak nispeten kapalı bir para ve sermaye akış sistemi uyguladılar.
"Sonuç olarak, uluslararası ölçekte, nispeten gelişmiş teknolojiler ve kalifiye işgücü üzerinde kurulu rekabetçi üretim işletmelerine sahip oldular ve bu durum onların ekonomilerini küresel büyümeden yararlanmaları için daha iyi bir konuma yükseltti."