CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
"Yeni gelen dünyaya gözlerinizi kapamayın!"
  2013-01-12 19:49:57  cri

Türkiye'nin duayen ekonomistlerinden, eski bürokrat ve akademisyen Nazif Ekzen'le 2013 dünya ekonomisi, Çin ve Türkiye üzerine bir görüşme yaptık. Türkiye temsilcimiz Tang Jiankun'un sorularını yanıtlayan Ekzen, karanlık tablo içinde beliren ışıklara işaret etti.

Nazif Ekzen, 1948 yılında, Türkiye'nin ağır sanayi kasabalarından biri olan Karabük'te doğdu. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu. Maliye Bakanlığı'nda, Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalıştı. Turizm Bakanlığı'nda müsteşarlık yaptı. 2000 yılında emekli olduktan sonra bir süre üniversitelerde turizm ve işletme bölümlerinde ders verdi. Bir dönem Anka Haber Ajansı'nın yönetiminde bulunan Ekzen, Aydınlık gazetesinde yazıyor.

CRI- Her yeni yıl, geride bıraktığımız yıldan söz ederken "felaketi bu yıl da atlattık" gibi mesajlar veriliyor. 2012'de felaketi atlattık mı?

Nazif Ekzen- Felaket döneminin tamamlandığı düşüncesinde değilim. Özellikle Batılı merkez ekonomileri açısından sıkıntıların sürdüğünü ve 2008'de başlamış olan krizin etkilerinin devam ettiğini görüyoruz. Beş yıl tamamlandı. Altıncı yıla girdik. Gelişmelerin bize gösterdiği eğilim, sıkıntının Batılı merkez ekonomilerinden gelişmekte olan ekonomilere doğru yansımaya başladığıdır. Özellikle Doğu Avrupa'da bu durumda olan, başta Macaristan ve Polonya olmak üzere çok sayıda ülke var. Şimdi 2012'nin ikinci yarısından itibaren Türkiye de bu sıkıntıları yaşamaya başladı. Atlatıldığını söylemek mümkün değil.

"Çöküş, devlet müdahalesiyle önleniyor"

CRI- ABD'de finansal krizin patlamasından bu yana beş yıl geçti. Dünya çapında işsizlik ve yoksulluk artıyor ama gerçekten de korkulduğu kadar, örneğin 1929'daki büyük kriz gibi büyük bir çöküş yaşanmadı. Çöküşü önleyen nedir?

Ekzen- Çöküşü önleyen devlet müdahalesi, çok açık. Şimdi geçmiş iki buhranı; yani 1873, 1874'te başlayıp 1896'ya kadar süren ilk bunalım, daha sonra 1929'daki bunalımlar sırasında devletlerin bugünkü gibi yapabilecekleri bir araç yoktu. 1878'de hiç bir şey yoktu, 1929'da da merkez bankaları çok yeni kurulmuştu, elinde fazla enstrüman yoktu, o nedenle o türden güçlü müdahale imkanları olmadı. Şimdi yaşadığımız kriz içindeki en önemli araç merkez bankaları ve devlet müdahaleleri. Amerika'daki örneğini görüyorsunuz; sınırsız, sorumsuz bir biçimde para basılıp likidite enjekte ediliyor, bunlarla ayakta duruyor bu ekonomiler. Bu kadar büyük likiditasyona rağmen hâlâ daha üretimde ve ticarette bir hareket görmüyoruz.

"Batı, bir çözüm ortaya koyamıyor"

CRI- 2013'te dünyada bir ekonomik felaket, bir çöküş bekliyor musunuz?

Ekzen- Biraz daha derinleşeceği yönünde beklentim var. Çıkış için henüz ortaya konabilmiş hiç bir program yok, gözüktüğü kadarıyla 2013 yılında da yine kamu müdahaleleriyle, devletin likidite sağlamasıyla süreç devam ettirilmeye çalışılacak. Kimse bir şey söylemiyor. Üretim yeniden nasıl canlandırılır, istihdam nasıl artırılır konularında, Batılı merkez ekonomilerinden gelen en ufak bir şey yok. Buna karşılık başta Çin ve Rusya olmak üzere Doğu ekonomilerinin yeni yatırım planlamaları, yeni büyüme strajileri açıkladığını görüyoruz. Örneğin 2012 yılının ikinci yarısına girerken, Rusya'daki devlet başkanlığı değişiminden sonra Putin'in açıkladığı plan var. 2012'nin başında Çin 11. Planını açıkladı. O planda bir strateji değişikliği vardı; artık dış taleple değil, iç taleple büyümeye döneceğini söylüyordu. Ama benzer açıklamalar Batılı ülkelerden gelmiyor.

"Çin, ciddi biçimde uyarmıştı"

CRI- Yazılarınızda "kur savaşları" tehlikesinden bahsettiniz. Kur savaşı, yakın tarihte beklediğiniz bir olasılık mı?

Ekzen- Bu konudaki ilk uyarılar, 2012'nin son çeyreğinde Çin Maliye Bakanı'ndan geldi. Meksika'da, ciddi bir biçimde uyardı. O zaman not etmiştik bunu, böyle bir ihtimal yavaş yavaş belirlemeye başlıyor galiba diye. Ama yıl sonunda, İngiltere'nin şimdi görevi bırakmış olan merkez bankası başkanı New York'ta özel bir toplantı düzenledi ve o toplantıda konunun merkezinde kur savaşları yer alıyordu. Eski İngiliz merkez bankası başkanının söylediği, şu açılardan çok ilginçti: Kriz içinde beş yıl bitti, altıncı yıla giriliyor ve Batılı merkez ekonomiler büyüme konusunda herhangi bir araç bulamadılar. Şimdi elde gözüken tek araç, büyümenin kur imkanları kullanılarak zorlanması şeklinde olacaktır. Kurun büyümenin önünü yeniden açma politikası olarak kullanılacağı yönünde bir açıklama.

"Üretimin yapısını değiştiriyor"

CRI- Çin ekonomisinin bugün dünya ekonomisinde oynadığı rolü nasıl tanımlarsınız?

Ekzen- Üretim yapısını değiştiriyor. Benim gözlemlediğim en büyük özellik bu, üretim ilişkilerini veya biçimini değil, ama üretimin yapısını değiştiriyor. Çin'in en büyük özelliğinin bu noktada olduğunu düşünüyorum. Çünkü Çin'in hızlı büyümesinin yaşandığı geçen 30 yıl içinde bir büyük efsane vardı, hep biliyoruz. İşte Çin bunu ucuz emeğe dayalı olarak gerçekleştiriyor diye. Ama Çin, geçen yılın başında açıkladığı 11. Plan döneminde bunu değiştireceğini söyledi. Büyüme hızını kontrol altına alacağını, yavaşlatılacağını, yüzde 10'lardan 7'lere, 7,5'lara çekeceğini söyledi. Şu andaki gelir dağılımını daha dengeleyecek mekanizmalar kuracağını açıkladı. İlaveten, sektörler arasında belli değişikliklerin yaratılacağını söyledi. Bunların hepsine baktığımızda, büyük bir kriz yaşayan dünya ekonomisi içinde, Çin'in üretimin yapısı üstündeki etkileri çok öne çıkıyor. Ama üretim ilişkilerini muhafaza ediyor, orada bir değişikliğin gündemde olmayacağını söylüyor. Önceliğin yine büyük kamu yatırımlarında olacağını söylüyor, o arada da yurtiçi talebin destekleneceğini ve yurtiçi gelir dağılımının dengelenmesi yönünde bir yolun izleneceğini söylüyor.

"Çin şirketleriyle ortaklıklar daha hızlı gelişecek"

CRI-Batı ülkelerinin yönetimleri, Çin şirketlerine ve Çin mallarına, giderek artan ölçülerde engeller çıkarıyorlar. Ancak öte yandan Batılı şirketler Çinlilerle ortak olmak için can atıyorlar. Sizce hangi eğilim ağır basar, hangisi belirleyici olur? Batılı şirketler Çinlilerle ortaklıklar kurmaya, Çinliler dünya çapında yatırımlar yapmaya devam edecekler mi? Önümüzdeki dönem, uluslararası ticarette ve yatırımda büyük bir gerileme yaşanabilir mi?

Ekzen- Sanıyorum 2010 yılının başındaydı, hafızam yanıltmıyorsa beni. Çin bulunduğu bölgede çok büyük bir ortak ticaret yapısı oluşturma çabası içinde oldu. Kendi bulunduğu bölgede yedi ülkeyle beraber, gümrükleri daha da azaltarak bir ticari bütünleşmeye gittiler. Ta aşağada, Filipin'e kadar uzanan, Vietnam'ı kapsayan bir yapı. Bu, dünyada bugün en büyük ticaret bölgesi haline geldi. Yani Amerika, Kanada, Meksika ve Avrupa Birliği'nin kapsadığı alandan daha büyük bir ticari birlik ortaya çıkmış vaziyette. Şimdi bunu belli alanlarda parasal birlik haline getirmeye çalışıyor, yani doların dışına çıkıp dolar dışındaki paralar üzerinden yen üzerinden ve diğer paralar üzerinden ticari ilişkiler geliştirilmeye çalışılıyor. 2012'nin kesin sonuçları belli olmadı. 2011 sonuçlarına göre, dolar bölgesinin dışında, yaklaşık 600 milyar dolarlık diğer paralar üzerinden ticaret hacminin geliştirildiği bir alan oluşmuştur. 2012 yılının sonunda bu hangi büyüklüğe geldi, henüz onun sonuçlarını bilmiyorum. Ama genişliyor. Doların hakim olduğu ticaret alanı dağılıyor, diğer alan genişliyor. Bu gelişme süreci içinde, Çin şirketleriyle ortaklıkların daha hızlı gelişeceğini düşünüyorum,

"Risk, enflasyon ve faizde"

CRI- Çin ekonomisini izliyorsunuz. Çinli uzmanlar, büyümede yavaşlamanın dipten döndüğünü ifade ediyorlar. Çin açısından, 2013'te riskli gördüğünüz durumlar var mı?

Ekzen- 2012, yani 11. Planın başlangıç yılında, büyümenin yavaşlatılması hedefi vardı zaten, 7,5 olarak belirlemişlerdi. Ama bildiğim kadarıyla tutturamadılar; galiba 8-8,5 arasında olacak. Beklentinin yine üstünde bir gerçekleşme söz konusu. Ama bunu sürdürüyor, yani büyümeyi yüzde 7,5'e çekecek bunu Çin. Büyümenin yapısal olarak değişiyor olması, yani dış talebe bağlı olmaktan çıkıp iç taleple büyümenin sürdürülecek olması nedeniyle, iç taleple yüksek bir büyüme hızının beklenebilir sonuçları enflasyon ve faiz hadlerinin yükselmesidir. Bu nedenle iç taleple büyüme döneminde, daha düşük bir büyüme hızını sürdürme konusunda ısrarlı davranacağı anlaşılıyor Çin'in.

"İthalatını artır" baskısı

CRI- 2012'de ÇKP Kongresi yapıldı ve yeni liderler seçildi. Bu değişim Çin ekonomisini ve dünyayı sizce ne yönde etkiler?

Ekzen- Ekonomi konulardan siyasi bazı sonuçların çıkarılabileceğini düşünüyorum. Ama, ben siyasi konularda o kadar çok donanımlı bir insan değilim, daha ilgili olduğum alan, ekonomidir. Sıkıntı da burada çıkıyor, bahsettiğimiz merkez ekonomilerinde hâlâ bir toparlanmanın olmaması karşısında, dünyanın toplam üretiminin, dünyanın toplam ticaret hacminin düşmemesi için -çünkü o durumda belki ortaya mal kıtlıkları çıkacak, başka sıkıntılar çıkacak- Çin'in yüksek büyüme hızını devam ettirmeye zorlandığını görüyoruz. Diğer yandan da, Çin'in özellikle ithalatını artırması bekleniyor, bunun için de kurlar üzerinde süren baskıların olduğu görülüyor. Amerika sürekli olarak, hemen hemen her ortak toplantıdan sonra, Çin'in parasının değeri üzerinde yeniden bir değerlemeye gitmesi konusunda baskılarını sürdürüyor. Merkez ekonomilerinde krizin sürmesi durumunda, Çin'in üstündeki baskılar, özellikle üretime ve dış ticarete yönelik baskılar artmaya devam edecek.

"Artık Türkiye'nin üçüncü büyük ticaret ortağı"

CRI- Hep istenmesine, yetkililerce ifade edilmesine rağmen, Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler biraz yavaş gelişiyor. Bunun nedenleri sizce nedir?

Ekzen- Galiba son üç yıldır durum biraz hızlı değişti. Çünkü baktığımızda, 2012'nin kesin sonuçları belli değil ama 10 aylık 11 aylık verilerin bize gösterdiği Çin'in, Türkiye'nin dış ticaretinde büyük bir ön aldığı ve ilk üçün içine girdiğini görüyoruz. Almanya'yla Rusya'nın, Türkiye'nin toplam dış ticaretindeki yeri, hemen hemen başa baş birinci sıraya yakın gözüküyorlar, yaklaşık 30 milyar dolara yakın bir şey. Çin de hemen onların altında 26-27 milyar dolarla üçüncü sırada gözüküyor. 10 sene önce 15 sene önce bunları düşünmek bile mümkün değildi. 5 sene önce de Çin daha aşağı sıralardaydı. Ama bugün Türkiye'nin ilk üç büyük dış ticaret ortağı Almanya, Rusya ve Çin olmuş vaziyette. Dolayısıyla bu çok büyük bir değişime işareti diyor. Ama henüz Türkiye'nin Çin'e ihracatı, 3,5-4 milyar dolar seviyesinde duruyor. Buna karşılık ithalatı çok yüksek. Bu ithalatın da büyük bir kısmı Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olan ara mallarından oluşuyor. Türkiye'nin ithalatında ilk sırada enerji yer alır. Türkiye'nin ithalatının yaklaşık yüzde 30'una yakın kısmı enerjiden oluşur. Onu hariç tuttuğumuzda ikinci önemli grup ara malları ithalatıdır. Onlar olmadığı takdirde, Türkiye üretimini sürdüremez. Onun için, Türkiye'nin aramalların ithalatında Çin'in çok büyük bir ağırlığı oluştu. Son beş yıllık dönem içinde, görünenden çok daha etkili bir dış ticaret ortağı haline geldi.

"Meyve ihraç edebiliriz"

CRI- Türkiye'nin Çin'e açığı nasıl kapatılabilir?

Ekzen- Ben Çin ekonomisini bir miktar biliyorum. Ama Çin tarımı konusunda daha genel bilgilerim var. Ancak benim görebildiğim, en önemli ortaklık alanlarından biri tarım. Türkiye'nin, Çin'in ihtiyaç duyacağı, özellikle yaş meyve ve sebze ticaretinde büyük bir değişim veya bir açılım gerçekleştirmesi mümkün olabilir. Türkiye'nin bir bölümü yani aşağıda Muğla'dan başlayıp Hatay'a kadar uzanan Akdeniz bandındaki bölümünde yaş meyve ve sebze üretimi hem açık alanlarda, hem seralarda çok hızlı bir biçimde büyümüş vaziyette. Şu anda Türkiye'nin başta Batı Avrupa olmak üzere ama özellikle Rusya'ya ihracatının çok önemli bir kısmı bu ürünlerden oluşuyor. Çin'e de başlangıç aşamasında aynı şeyi yürütebilmek mümkün. Artık ulaşım çok büyük engel değil. Hemen hemen her gün Antalya havaalanından, Muğla Dalaman havaalanından Çin'e yaş meyve ve sebze ihracatı, mevsimlik değil, senenin 12 ayı mümkün.

"2013 Türkiye için zor yıl"

CRI- Türkiye ekonomisi 2013'e hazır mı?

Ekzen- Değil! Ciddi olarak büyüyen sıkıntılarımız var. Çin ile Türkiye'nin geçmiş tarihi birbirine çok benzer. 1838'de meşhur Türk İngiliz Ticaret Anlaşması, Türkiye'yi açık bir pazar ülkesi haline getirmiştir. Onun yarattığı sıkıntılar devam ediyor. Aynı şey 1848'de Çin'in başına geldi. Nanjing Anlaşması'yla Çin açık bir Pazar haline getirildi. Çin bundan Mao döneminde kurtulabildi. Türkiye bundan kurtulamadı. Türkiye bütün ekonomik sıkıntılarını, Cumhuriyet döneminin 15 yıllık dönemi hariç hep dış ticaret dengesinden kaynaklanan sıkıntılardan yaşadı. Bu her on yılda bir tekrar eder. Her on yılda bir dıştan gelen şoklar Türkiye'yi vurur. Bir restorasyon dönemine girer. Şimdi 2002 yılında başlamış olan bir dönemin gördüğüm kadarıyla sonuna gelmiş vaziyetteyiz. Yine biriken, dış ticaretten kaynaklı sorunlar var. En büyük sıkıntının cari denge sıkıntısı olduğu söyleniyor. Bunun anlamı budur. Benzer bir sıkışıklık dönemiyle Türkiye yeniden karşı karşıya.

"Kamu yatırımları yeniden ağırlık kazanıyor"

CRI- Asıl önemli olan, çözümler. Her ülkenin ekonomik durumu farklı. Hızlı büyümesini devam ettiren ekonomiler var, büyümesi yavaşlayanlar var, zengini, yoksulu vb. Ülke ekonomilerini değerlendirirken, nasıl bir sınıflandırmaya gidebiliriz?

Ekzen- 1980 sonrasının dünyasında bazı sıkıntılar ortaya çıktı. Uluslararası ticaretin sınır tanımayan gelişmesi ve uluslararası finansmanın 1980 sonrasındaki serbestleşme dönemi içinde, yani o neo liberalizmin sınırsız sorumsuz bir biçimde dünyayı, tehdit demeyim de zorlamaya başladığı dönemde, ülkelerin belli konularda ulusal politika gütme imkanları ortadan kalktı. Özellikle gelişmekte olan ekonomiler, çok büyük ölçüde, dış kaynaklara bağımlı hale geldiler. Onların büyümesini, üretim yapılarını belirleyen öge kısa vadeli sermaye hareketleri olmaya başladı. Kısa vadeli sermaye hareketlerinin yarattığı en büyük risk de ülkelerin uzun dönemli yatırımlarının finansmanında duydukları sıkıntılar. Uzun dönemli yatırımlara giremediğiniz takdirde yapabildiği yatırımlar, yani kısa vadeli sermaye hareketleriyle yapabildiğiniz yatırımlar, hep tüketim sanayilerine dönük yatırımlar oluyor. Uzun vadeli yatırımlar ancak daha yaygın üretim ilişkilerini desteklebilecek, besleyebilecek yatırımlar. Büyük ölçüde gelişmekte olan ekonomiler bu imkanlardan yoksun ve büyümeleri, üretimleri bu kısa vadeli sermaye hareketlerinin belirleyiciliğine kalmış vaziyette. Böyle bir temel değişiklik yaşadık. Ancak bu krizin uzaması ve krizin giderek Batılı merkez ekonomilerden çıkıp gelişmekte olan ekonomileri zorlamaya başlamasıyla başka çıkış yolları aranmaya başlandı. En başta da kamu ekonomisi, kamu yatırımları yeniden ağırlıklı olarak ekonomilerin gündemine gelmeye başladı. Bu özelliği 2012 yılının yavaşlayan büyüme eğilimleri içinde Türkiye'de de gördük. Türkiye'de kamu ekonomisinin 2012'de ağırlığı arttı.

"Yunanistan'ın bir merkez bankası olsaydı..."

CRI- Dünyanın, ya da ülkelerin önünde kaç çeşit çözüm var? Her ülkenin çözümü farklı mı? Ortak bir çözüm var mı?

Ekzen- Uluslararası alanda büyük kaoslar yaşanmaması için insanoğlu 1929 buhranından ve özellikle de 2. Dünya savaşı sonrasında, Bretton Woods sonrasında IMF ve Dünya Bankası sistemiyle bir ortak karar alma süreci yaratmaya çalışmıştır. Ama 1980 sonrasındaki neo liberal saldırı, globalleşme adı altında yürütülen saldırı, bu imkanları yok etmiş vaziyette. Eşitsiz gelişme, uluslar arasındaki eşitsiz gelişme çok fazla artmış vaziyette ve gelir dağılımı çok bozulmuş vaziyette. Uluslararası iktisat politikalarının araçlarını kullanarak bunların üstesinden gelebilme imkanları çok azalmış vaziyette. O nedenle daha yerel, daha ulusal politikalara ihtiyaç var. Elinde ulusal politikalarını tutmaya devam eden ülkeler, bu konuda nispeten daha rahat olacaktır. Ama son Avrupa Birliği krizinde gördüğümüz gibi bu araçları yitirmiş ülkeler, örneğin Yunanistan, Portekiz, İspanya, ellerinde ulusal araçlar kalmadığı için bunların içinden çıkmakta daha fazla zorlanıyorlar. Örneğin Yunanistan'ın bir merkez bankası olsaydı, başına bu işler gelir miydi? Şimdi birilerinin onun eline vereceği paraya muhtaç hale gelmiş vizayette. O nedenle de dışarının verdiği buyrukları yerine getirmek mecburiyetinde. Elinde bir merkez bankası olsaydı, basar parasını büyümenin önünü açar ve borçlarını bu şekilde ödemeyi düşünebilir. Ama şu anda onu yapacak bir imkanı yok. Ya Birliğin dışına çıkacak, Birliğin dışına çıkması, yeniden örgütlenmesi epeyce zaman alacaktır. Geçmişteki ulusal politikaları, ülkelerin ulusal politikalarını körleten, yok sayan, elinden alan anlayışın veya neo liberal saldırının, neo liberal köktenciliğin gözden geçirilmesi şart.

"Daha adil bir paylaşım için"

CRI- BRIC ülkeleri, dünya ekonomisi üzerinde söz sahibi olan örgütlerde, örneğin IMF'de daha fazla söz hakkı istiyor. Sizce bu haklı bir talep midir?

Ekzen- Evet! Eğer dünyada daha önce örneklerini yaşadığımız kaosun yeniden yaşamaması isteniyorsa; dünya savaşları olmaması isteniyorsa; büyük sayılarda insanların, ekonomik çıkarlar nedeniyle yaratılan savaşlar sonucu ölmemeleri isteniyorsa; dünyada daha adil bir paylaşıma izin verilecek şekilde, IMF'nin de Dünya Bankası'nın da diğer düzenleme imkanlarına sahip uluslararası kuruluşların da değişen dünyaya ayak uydurmaları gerekiyor. Nedir bu? Çin bir gerçektir, Hindistan bir gerçektir, Brezilya bir gerçektir, Arjantin bir gerçektir, Güney Afrika Cumhuriyeti bir gerçektir. Bunlar yükselen ekonomilerdir, büyüyen, payları artan, üretim güçleri artan ekonomilerdir. O zaman bunlarla birlikte dünya düzeninin korunması konusunda çalışmak şart hale gelmiştir. Bunun aksine davranmak gerçeğe, yeni gelen dünyaya gözlerini kapatmaktan başka bir şey değil.

"Tek bir umut var..."

CRI- 2013 sonunda dünya ekonomisi ne durumda olacak?

Ekzen- Sanıyorum, özellikle çalışan insanlar açısından çok zor bir yıl olacak. İşsizlik daha fazla artacak, insanların buna karşı talepleri ve gösterileri, daha fazla artacaktır. Umarım 2013'ün şu yararı olabilir; bu isteklerin, bu artan işsizliğin yaratabileceği daha vahim sonuçlar daha somut hale gelir ve yönetimler, yöneticiler tarafından görülür. Çözümün bu yönde aranması gerektiği konusunda bir ortak şeye varılır. Daha rahat bir yıl olacağını sanmıyorum, ama diğer taraflarını, üretim cephesini bir kenara bıraktığımda; sadece işgücü kayıpları nedeniyle işsizlikte ve gelir kayıpları nedeniyle gelir adaletinde çıkacak sorunların yaratacağı sonuçlar nedeniyle, insanlar daha mutsuz ve daha rahatsız bir yıl geçirecekler. Tek olumlu yanı; yönetimler bunu anlar, bunun geçici bir şey değil, insanların haklı talepleri olduğunu anlar ve ona dönük çözümlerin içerisine girerler.

CRI- Teşekkür ederiz.

 

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China