CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
2013'e girerken "kur savaşları" gündemde
  2012-12-21 21:03:30  cri

2012'yle birlikte ekonomik kriz de beşinci yılını dolduruyor. Dünyada üretim ve ticaret, tahminlerin çok ötesinde geriledi. Üretime bağlı olarak işsizlik oranları da durmaksızın arttı. Batı ekonomileri, büyümeyi sağlama umudunu bile yitirmiş durumdalar.

2012 sona ererken Batı ekonomileri büyüme hedeflerinde revizyona gittiler, 2012 gerçekleşme beklentilerini ve 2013 hedeflerini aşağı çektiler. Büyümeyi sağlamak için alınan mali önlemler ise büyümenin önündeki bir başka engeli oluşturuyor. Buna rağmen Batı ekonomileri, çaresizlik içinde mali konsolidasyona başvuruyorlar. Kısacası kısır döngü içindeler.

Krizle yaşanan beş yılı aşkın sürede genelde söylenen; "gelişmekte olan ekonomilerin kriz ortamından daha az etkilenmekte" olduğu yönündeydi. Artık "gelişmekte olan ekonomilerde de kötüleşmenin öne çıktığı" vurgulanıyor. Bu da yeni bir duruma işaret ediyor. Şimdiye kadar nispeten iyi dayandığını söyleyebileceğimiz gelişmekte olan ülkeler, artık hem Batı ülkelerindeki hem de büyük orta gelirli ülkelerdeki yavaşlamanın artan yayılma etkisi ile karşı karşıyalar.

BM Raporu: 2012'de durum daha da kötüleşti

Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı, Salı günü, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu duruma ve gelecek yıl öngörüsüne ilişkin bir rapor yayımladı. Rapora göre geçen yıl boyunca büyüme hızı önemli ölçüde zayıfladı ve önümüzdeki iki yıl içinde de durumun değişmesi beklenmiyor.

BM geçen yılın ortalarında olduğundan çok daha kötümser. "Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler 2013 (WESP)" başlıklı rapora göre 2013'te dünya ekonomisinin yüzde 2,4, 2014 yılında ise 3,2 büyümesi bekleniyor.

Raporda "Küresel mali krizin patlak vermesinden dört yıl sonra, dünya ekonomisi hâlâ kurtulmak için mücadele ediyor" deniyor. Ancak 2012'de küresel ekonomik büyüme daha da zayıfladı. Raporda, gelişmiş ekonomilerin çoğunun çift dipli resesyon içine düştüğü belirtiliyor.

BM uzmanlarından Rob Vos, "Avro Bölgesi krizinin kötüleşmesi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin içinde bulunduğu 'mali uçurum'un yüzde 1 ve 3 arası bir küresel üretim kaybına yol açabileceğini" söylüyor.

"Bu büyümeyle işsizliğe çözüm yok"

Raporda, mevcut büyüme hızıyla, işsizlik krizinin aşılamayacağı vurgulanıyor. Mevcut politikalar ve büyüme eğilimleri ile Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 2008-2009 yıllarında yaşanan Büyük Durgunluk nedeniyle ortaya çıkan iş kayıplarını telafi etmek için en az beş yıl gerektiği ifade ediliyor.

Küresel yavaşlama, Batı ekonomilerinden kaynaklanıyor. BM (WESP) Raporu zayıflığın özellikle Avrupa'dan kaynaklandığını vurguluyor. Avrupa'nın yüksek işsizlik, finans sektörü kırılganlığı, artan ülke riskleri, mali kemer sıkma politikaları ve düşük büyüme sorunlarıyla bir kısır döngü içinde sıkışıp kaldığına dikkat çekiliyor.

Raporda, bir bütün olarak Avrupa ekonomilerinde işsizliğin çok yükseldiğine işaret ediliyor. Avro Bölgesi'nde işsizliğin bu yıl yüzde 12'yle rekor kırması bekleniyor.

"2013 ve 1014 belirsizlikler ve risklerle dolu"

ABD ekonomisi 2012 yılında önemli ölçüde yavaşladı. Dünyanın en büyük ekonomisinde büyümenin 2013 yılında yüzde 1,7'de kalması bekleniyor. Japonya'da ise deflasyonist koşulların hüküm sürmeye devam edeceği tahmin ediliyor.

Avrupa, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan ekonomik sıkıntılar, kendi ihraç mallarına talebin zayıflaması, sermaye akımları ve emtia fiyatlarında artan oynaklık vasıtasıyla gelişmekte olan ülkelere de yayılmaktadır.

Gelişmekte olan büyük ekonomiler ise bazı iç ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Rapor'da Çin de dahil olmak üzere bazı ülkelerde yatırım talebinin çok zayıfladığı, çünkü bazı sektörlerde finansman kısıtlarının yaşandığı ve aşırı üretim kapasitesinin söz konusu olduğu öne sürülüyor.

Raporu hazırlayan BM ekibinin şefi konumunda bulunan Rob Vos, önümüzdeki iki yıl için en ufak bir umut görmüyor. 2013 ve 2014'ün önemli belirsizlikler ve risklerle dolu olduğunu belirten Vos, en kötü olasılığın Avro Bölgesi'ndeki krizin ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki 'mali uçurum'un kötüleşmesi olduğunu ve Çin'de de yaşanabilecek sert bir inişin yeni bir küresel durgunluğa neden olabileceğini söylüyor. Bu risklerin her biri, küresel çıktıda yüzde 1 ile 3 oranında kayıplara neden olabilecektir.

Afrika, Asya sayesinde "sürekli büyüme yörüngesinde"

BM (WESP) Raporunun bir başka özelliği, adını vermese de Çin'in Afrika ekonomilerinin elinden tutup kısa zamanda ayağa kaldırdığını kayda geçirmesi. Raporda, "Afrika Ekonomilerindeki üretim artışında, 2012 yılında yüzde 5'ten yüzde 4,8'e hafif bir gerileme görülecek" deniyor. Afrika'daki bu "sürekli büyüme yörüngesi"ni destekleyen başlıca faktörler ise şöyle sıralanmış: "Petrol ihraç eden ülkelerin güçlü performansı, altyapı projelerine mali harcamaların devam etmesi ve Asya ekonomileri ile olan ekonomik ilişkilerin genişletilmesi."

"Ancak" deniyor Raporda, "Afrika bölgesi, çeşitli yerlerinde silahlı çatışmalar da dahil olmak üzere sayısız zorluklarla boğulmuş durumdadır. Kişi başına düşen gelir belli bir tempoda büyümeye devam edecektir ama yoksulluğun azaltılmasını hızlandırmak için yetersiz kalacaktır."

Rapor, Latin Amerika ve Karayipler'de GSYİH büyümesinin özellikle 2012'de yavaşlama eğilimine girdiğine işaret ediyor. Yavaşlamanın nedeni zayıf ihracat talebi ve bölgenin gıda dışı ihraç malları fiyatlarındaki düşüştür.

Bölgeye ilişkin tahminler ve Brezilya'da ekonomik koşullarda beklenen iyileşmeler de dikkate alınarak, Latin Amerika'da büyümenin 2013'te hız kazanması bekleniyor. Raporda, "Bir bütün olarak bölge için, GSYİH büyümesi 2012 yılındaki yüzde 3,1 düzeyinden, 2013 yılında ortalama yüzde 3,9'a yükseleceği tahmin edilmektedir" deniyor.

"Kemer sıkma poitikalarından kaçınılmalı"

BM raporu, mevcut politik önlemlerin ekonomik iyileşmeyi teşvik etmekte ve istihdam krizini çözmekte yetersiz kaldığını öne sürüyor.

Rapor, bildiğimiz kısır döngüye işaret ediyor. Özellikle Avro Bölgesi'nde, borç batağını telafi etmeye çalışırken, mali kemer sıkma politikasıyla genişletici para politikaları kombinasyonunun, ekonomik büyümede ve iş yaratmada başarılı olamasa da mali piyasaları sakinleştirdiğine dikkat çekiliyor.

Rapor, orta ve uzun vadeli mali istikrarın sürdürülebilmesi için sağlam ekonomik büyümeye dayanması gerektiğini vurguluyor. Kısa vadeli hedeflerden, kemer sıkma poitikalarından kaçınılmasını savunuyor.

Raporda, gerek maliye politikalarında, gerek istihdam ve çevre politikalarında uluslararası koordinasyona ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Gelişmekte olan ülkeler için potansiyel risk teşkil eden sermaye akışlarının, kur ve para politikalarının uluslararası düzeyde koordine edilmesi gerektiği, finans sektöründe düzenleyici reformların hızlandırılması gerektiği belirtiliyor.

BM raporu özetle böyle. Uluslararası ekonominin canlandırılması ve büyümenin gerçekleştirilmesi için hiçbir umut yok! Mali konsolidasyonlar, kemer sıkma politikaları büyüme rakamları göz ardı edilerek, bir anlamda çaresizlik içinde alınıyor.

En kötü senaryo!

BM raporundaki "uluslararası koordinasyon" vurgusu, son dönemde gündeme sıkça gelmeye başlayan "rekabetçi devalüasyonlar" tehlikesini akla getiriyor. "Rekabetçi devalüasyonlar" veya bir başka deyişle "kur savaşları" sürecinin başlaması, küresel ekonomi ve hatta siyaset için "en kötü senaryo" olarak adlandırılıyor.

Bu konuya ilişkin ilk uyarı G-20 toplantısında Çin'den gelmişti. Çin, mali konsolidasyonun büyümenin önündeki önemli engellerden biri haline geldiği uyarısı yapıyor, bu süreci aşmak isteyen bazı ülkelerin rekabetçi devalüasyonlar sürecini başlatabileceğine işaret ediyordu.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı da açık bir biçimde "rekabetçi devalüasyonlar" tehlikesine dikkat çekti. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King 10 gün kadar önce New York'ta yaptığı konuşmada, ekonomilerini desteklemek için aktif olarak döviz kurlarını yöneten ülkelerin sayısının giderek arttığını ve durumun bir kur savası haline dönüşebileceğini belirtti.

Bu gelişmenin başlangıcının 2013 yılı olması güçlü bir olasılık. Çünkü merkez ekonomiler ekonomik büyümenin teşviki yolunda ellerindeki pek çok aracı geçen beş yıllık dönem içinde tükettiler ve sonuç alamadılar.

"Paylaşım savaşına" kadar gidebilir

Mervyn King "Bir dizi ülke, 2013 yılı içinde paralarının değerini aşağıya doğru itme çabası içinde olacaklardır" diyor. "Diğer ülkelerin buna nasıl bir yanıt vereceklerini kestiremiyorum. Ancak bu dalgaya katılabilirler. Olacaklar endişe yaratıyor."

Karşılıklı kur devalüasyonları ile ortaya çıkabilecek bir 'kur savaşı'nın, küresel ekonomide yeni sıkıntılara yol açabileceğinden, hatta bunun dünya çapında bir "paylaşım savaşına" kadar gidebileceğinden söz ediliyor.

Uluslararası ticarette 'fiyat' avantajı sağlıyor

Bir ülkenin para biriminin diğer para birimleri karşısında değerinin düşürülmesi anlamında gelen kur devalüasyonu o ülkenin uluslararası ticarette 'fiyat' avantajı elde etmesini sağlıyor.

Ticaret ve cari hesap dengeleri, ihracat ve ithalat değerlerindeki değişmeden dolayı olumsuz yönde etkilense bile, orta vadede ihracatın daha 'ucuz', ithalatın 'pahalı' hale gelmesiyle cari dengenin iyileştiği düşünülüyor.

Özellikle ekonomik büyüme ve cari denge/uluslararası rezerv sorunlarının söz konusu olduğu dönemlerde devalüasyon 'kolay' bir uygulama adımı olarak gündeme geliyor. Devalüasyonun, ülkelerin uluslararası ticari rekabette avantaj sağlamak üzere karşılıklı ataklar olarak gerçekleştirilmesi, 'rekabetçi devalüasyon' veya 'kur savaşı' olarak adlandırılıyor.

Para biriminin değeri, cari dengeyi açıklamıyor

20. yüzyılın ilk önemli kur savaşı 1930'lardaki Büyük Buhran döneminde yaşandı. 2. Dünya Savaşı'ndan 1970'lere kadar olan 'Bretton Woods' dönemi, başlıca para birimlerinin birbirlerine olan değerleri sabitlendiğinden, kur savaşları anlamında dingin geçti. 1997'deki Asya Krizi ve 2007'de başlayan Küresel Mali Kriz sonrasında devalüasyon ile ekonomik rekabet gücü sağlamak doğrultusunda hamleler yapıldı.

Kur savaşlarının ekonomik refah üzerindeki etkileri ne olur? Bir ülkede yapılan bir devalüasyon, o ülkenin ticaret ortaklarını ekonomik anlamda zarara sokuyor. Ve tabii kur savaşları dönüp dolaşıp devalüasyon yapan ülkeyi de vuruyor!

Bunun da ötesinde, ticaret dengesi ve cari dengenin en büyük belirleyicisinin kur değeri olduğu da şüpheli. En fazla cari denge veren ilk on ülke arasından Çin, Suudi Arabistan, Japonya, Rusya, Norveç, İsviçre ve İran'ın reel kur endekslerine bakıldığında, hepsinin para birimlerinin değerli olduğu görülüyor. En yüksek cari açığı olan 10 ülke arasında yer alan ABD, İtalya, İngiltere'nin ise reel kur endekslerine bakıldığında, para birimlerinin değerinin düşük olduğu görülüyor.

Demek ki para biriminin değeri ile cari denge arasında birebir bir ilişki yok. Olası bir kur savaşı, cari denge sorunlarını halletmeyebileceği gibi, çok büyük sorunlara yol açabilir...

21 Aralık 2012

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China