Doğu Asya liderleri bir süre önce Kamboçya'nın Pnohm Pen kentinde toplandılar. Bazıları toplantıya bölgedeki toprak anlaşmazlıklarının geleceği açısından yaklaşırken, çoğu ülke bölgesel kalkınmada işbirliği açısından değerlendirdi.
Zirvenin belki de en önemli yönü, "Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması"nın (RCEP) ilerletilmesi oldu. RCEP'in 2015'te yürürlüğe girmesi bekleniyor. Ancak yetkililer, ikili-üçlü anlaşmalarla, bölgenin kısa zamanda ve ticari bağlarla "tencerede kaynayan makarnalar" gibi birbirine bağlanacağını söylüyor.
Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, on altı ülkeyi kapsayacak. On ülke ASEAN üyeleri. Çin, Güney Kore, Japonya, Hindistan, Yeni Zelanda ve Avusturalya ise "diyalog ortakları".
Söz konusu ülkelerin toplam nüfusu, 3 milyar. Nerdeyse iki buçuk Çin! Bölgenin Gayri Safi Yurt içi Hasılası ise 20 trilyon doları buluyor. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması Planı tamamlandığında dünyanın en büyük bölgesel serbest ticaret alanı doğacak. Kısacası, dünyanın en büyük ekonomik birliği kuruluyor!
Krize ve Batı'ya bağımlılığa karşı
Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması planı ilk olarak 2011'in Kasım ayında 19. ASEAN Zirvesi'nde tartışılmıştı. O sırada dünyada ekonomik toparlanma çabaları, devam etmekte olan finansal ve ekonomik çalkantının tehdidi altındaydı. Öteden beri ekonomileri Batı ülkeleriyle ticarete dayanan Doğu Asya ülkeleri ise borç batağındaki Avrupa ile bıçak sırındaki ABD'den kaynaklanan ekonomik kriz tehlikesi altındaydı.
Global ticaret giderek kötüleşirken, bölgesel ekonomik entegrasyon ASEAN ülkeleri için daha iyi bir seçenek haline gelmişti. İşte bu ortamda Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, onlara Batı'ya bağımlılığa karşı direnmek için bir seçenek sunuyor; yeni bir sayfa açıyordu.
"Hiçbir ülke tek başına duramaz"
Çin Bilimler Akademisi Asya-Pasifik Araştırmaları Enstitüsü'nden Güneydoğu Asya Çalışmaları Araştırma Görevlisi Xu Liping, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması'nın bölgesel serbest ticaret alanı için bir prototip olarak görülebileceğini söylüyor. Xu Liping'e kulak veriyoruz:
"Son zamanlarda bölgesel birlikler dünya çapında gelişiyor. Mevcut finansal krizin yarattığı sorunlara karşı hiçbir ülke tek başına duramaz. İşbirliği ve entegrasyon en iyi seçenek. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, bölgesel serbest ticaret alanı için bir prototip olarak görülebilir."
"Daha kapsamlı, daha derin"
Aslında ASEAN zaten Çin, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Avusturalya-Yeni Zellanda ile beş serbest ticaret alanı kurmuştur. Ancak Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması ile mevcut ticari anlaşmalar arasında önemli farklılıklar olacaktır. Bu konuda Çin-ASEAN İş Konseyi Çin Sekreteryası Genel Sekreteri Xu Ningning, şunları söyledi:
"Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, mevcut ASEAN serbest ticaret bölgesinden daha kapsamlı, karşılıklı ekonomik yarara dayalı, daha derin bağlar gerektiren ortaklık anlaşmaları kurmayı hedefliyor. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, daha yüksek kalitede bir serbest ticaret bölgesi kurmanın dışında ASEAN merkezli yapıyı sağlama almayı da vaadediyor."
"ASEAN'ı da güçlendirecek"
Zira bölgede hızla ve art arda gelişen, ABD liderliğindeki Trans-Pasifik Ortaklığı ile Çin, Japonya ve Güney Kore arasındaki muhtemel üçlü yapı gibi ekonomik ortaklıklar, ASEAN merkezli yapının bütünlüğünü tehdit etmektedir. Xu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"ASEAN, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması'na liderlik ederek, uluslararası arenada sahip olduğu söz ve etki alanını genişletecektir. Böylece ASEAN daha tutarlı bir ekonomik blok haline gelecek, Asya'da mevcut ticari anlaşmalar sayesinde kurulan ve 'tencerede kaynayan makarnalara' benzeyen ticari ağ, en verimli seviyeye yükselecektir."
"Giriş serbestisi üzerine kurulu olacak"
Çin-ASEAN İş Konseyi Çin Sekreteryası Genel Sekreteri Xu Ningning, Trans-Pasifik Ortaklığı'yla kıyaslandığında, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması'nın daha kolay kabul göreceğini düşünüyor. Kendisine kulak verelim:
"Trans-Pasifik Ortaklığı, daha derin bir dışa açıklık gerektirmektedir. Buna karşılık, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması gelişmişlik farklarına göre ulusların değişen dışa açıklık koşullarını dikkate almaktadır ve kademeli geçiş öngörmektedir."
Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, giriş serbestisi üzerine kuruludur. ASEAN serbest ticaret bölgesi üyeleri, daha başlangıçtan itibaren Anlaşma'ya ortak olmak ya da sonradan katılmak konusunda tamamen serbesttir. Anlaşma, dışardan girişlere de olanak tanıyacak biçimde düzenlenmiştir. Xu Ningning şöyle diyor:
"Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması, tüm üyelerini kapsayacak biçimde ekonomik ve teknik işbirliğine gidecektir. Gelişme düzeyine bakılmaksızın, tüm üyelerle en derin ve en geniş işbirliği sayesinde fayda en yüksek seviyeye çıkarılacaktır."
"Bölgesel ticari blok için sağlam bir temel"
Genel Sekreteri Surin Pitsuwan ise Anlaşma'nın tüm dünyada olumlu etki yaratacağını vurguluyor:
"Küresel pazarın yarısını oluşturan Bölge, dünyada yapılan üretimin de üçte birini gerçekleştirmektedir. Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması'nın, global yatırımı ve ticareti artıracağına şüphe yoktur."
Altı diyalog ortağının, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması'nın gerçekleştirilmesi için ASEAN liderliğine verdiği destek ve mevcut ikili ticari anlaşmalar, bölgesel ticari bloğun kurulması için sağlam bir temel oluşturmaktadır. Ancak avantajların yanı sıra hedefe ulaşmayı zorlaştıracak bazı engeller de bulunmaktadır.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi Asya-Pasifik Araştırmaları Enstitüsünden Araştırma Görevlisi Zhang Jie, bazı bölge ülkelerinin hassas sektörlerini koruma altına alabileceği uyarısında bulunuyor. Örneğin Japonya tarım sektörünü, Güney Kore pirinç sektörünü koruma altına alabilir.
Washington faktörü
Zhang Jie'ye göre en büyük tehdit ise, siyasi sorunlar ya da toprak anlaşmazlıkları. Filipinler ve Japonya, uzlaşmaya yanaşmayan ya da kişisel çıkarı ön plana çıkaran iki ülke olarak beliriyor.
Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Başkan yardımcısı Dong Manyuan, toprak anlaşmazlıklarının, Washington'un 'Asya Pasifik Bölgesi'ne geri dönüş stratejisi'yle birlikte başladığına dikkat çekiyor.
ASEAN'ın organize ettiği Doğu Asya Zirvesi'nde ABD Başkanı Barack Obama'nın bir işportacı gibi Trans-Pasifik Ortaklığı için görüşmeler yapıp toplantılar düzenlemesi, gözlerden kaçmadı.
Ancak, bölge ülkelerini 2011'de harekete geçiren ve Batı'ya bağımlı ticari yapıya alternatif arayışına sokan koşullar ağırlaşarak devam ediyor. Son alarm, yine Batılı bir merkezden geldi.
EİT: 2013'te resesyon dünyayı sarabilir
Merkezi Paris'te bulunan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT), 2013 yılında dünyada ekonomik büyümenin büyük ölçüde yavaşlayacağını öngördü. EİT raporuna göre, Avro Bölgesi'nde borç krizinin etkileri devam ediyor. ABD'de ise "mali uçurum" riski yüksek. ABD ekonomisinin ve küresel ekonominin, reseseyona girme olasılığı bulunuyor.
ABD'nin, mali açığı ve vergiyi azaltma politikasının süresi 1 Ocak 2013'te dolacak; bu politika 710 milyar dolarlık bir sermaye gerektiriyor. Sorunun çözülememesi halinde, ABD'nin reseseyona girebileceği ve resesyonun dünya ekonomisini sarabileceği uyarısı yapılıyor.
ABD ve Avrupa'daki krize rağmen, gelişmekte olan ülkeler, dünya ekonomisini yeniden canlandıran itici güçler olarak görülüyor. Bu ülkelerdeki genel ekonomik durumu değerlendiren Ekonomik İşbirliği Teşkilatı raporu, iyimser tahminlerde bulunuyor. Raporda, Çin'in önümüzdeki iki yıldaki büyüme oranının yüzde 8,5-8,9 oranına ulaşabileceği öngörüsü yer alıyor.
Makarnalara başka seçenek kalmıyor!
Kısacası, Doğu Asya ekonomilerini "Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık İlişkileri Anlaşması" etrafında toplayan ekonomik koşullar, ağırlaşarak devam ediyor.
Ekonomik mecburiyet, öyle görünüyor ki siyasi ve toprak anlaşmazlıklarında uzlaşmaz tutum alanları yola getirecek.
Su kaynadıkça tenceredeki makarnalara kaynaşmaktan başka seçenek kalmıyor!
30 Kasım 2012