Çin'in elinde tuttuğu Japon tahvillerinin değeri geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 71 arttı, 18 trilyon yene ulaştı. 2010 yılında Çin, Japonya'ya en çok borç veren ülke haline gelmişti. Ekonomistler, Japon ekonomisini sadece Çin'in kurturabileceğini söylüyor.
Bu yıl, Çin ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin normale dönmesinin 40. yıldönümü. Bu yıl ikili ilişkilerin ivme kazanması beklenirken Diaoyu krizi yüzünden tam tersi oldu.
Çin ile Japonya 1972 yılında tekrar sağlıklı bir ikili ilişki kurmak için yola çıkmışlardı. Ekonomide önemli adımlar atıldı. Beş yıldır Çin, Japonya'nın en büyük ticari ortağı haline geldi. 2011 yılında iki ülke arasındaki ticaret yıllık yüzde 15,1 artışla 340 milyar dolar oldu. Japonya'nın toplam dış ticaretinde Çin'in payı yüzde 21'e ulaştı. Çin'in toplam ticaretinde Japonya'nın payı da Avrupa Birliği, ABD ve ASEAN ülkelerinden sonra üçüncü sıraya yükselmişti.
Japonya gümrük verilerine göre, bu yılın ilk yarısında Japonya'nın Çin'e ihracatı yüzde 6,2 gerileyerek 73 milyar 720 milyon dolarda kaldı. Toplam ihracatın yüzde 18'ine tekabül eden bu tutara karşılık, Çin'den yapılan ithalat yüzde 7 yükselerek 91 milyar 340 milyon doları buldu; toplam ithalatın yüzde 20,5'ini oluşturdu.
Çin halkı büyük tepki gösterdi
Sadece bir deniz şeridiyle ayrılan iki komşu ülkenin muazzam denebilecek bir hızla gelişen iyi komşuluk ilişkileri, Japonya hükümetinin "sorumsuzca" denebilecek atakları yüzünden tehlikeye girdi. Japonya hükümeti, 11 Eylül'de Diaoyu Adası ve ona bağlı iki adanın sözde sahibiyle bir satın alma sözleşmesi imzaladı. Bu, bardağı taşıran son damla oldu.
Çin halkı büyük tepki gösterdi. Japonya'nın Beijing Büyükelçiliği ile çeşitli konsoloslukları önünde protesto eylemleri yapıldı. Japon mallarının Çin'deki satışı da düşmeye başladı. Japonya'ya gidecek Çinli turistlerin büyük bir bölümü, seyahat planlarını iptal etti.
Çin Hülkümeti halka devamlı olarak soğukkanlı olma çağrısı yaptı ama geçmişte Japonya'nın emperyalist işgallerinden büyük zarar gören ve "daha sert bir tavır" bekleyen halkın taleplerine de kulak verdi.
Kamu borcu, milli gelirinin yaklaşık iki buçuk katı
Hem siyasi, hem ekonomik bakımdan ilişkiler, büyük potansiyele sahipti.
Kuşkusuz, büyük bir depremle de sarsılan Japon ekonomisinin, Çin ile ekonomik ilişkilerini geliştirmeye çok daha büyük ihtiyacı vardı.
Japonya'nın kamu borçları, 2011 yılında, gayri safi yurtiçi hasılasının 2,2 katına çıktı. Japonya, bu ciddi boyuttaki borç krizi nedeniyle Çin'e bağımlı. Çin'in elinde tuttuğu Japon tahvillerinin değeri geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 71 arttı, 18 trilyon yene ulaştı. 2010 yılında Çin, Japonya'ya en çok borç veren ülke haline gelmişti. Ekonomistler, Japonya ekonomisini sadece Çin'in kurtarabileceğini söylüyor.
İkili ilişkilerde payına hep "abilik" düşen Çin, bu büyük kozu kullanmaktan söz etmiyor ama son zamanlarda özellikle Japonya'da konuşuluyor. Japon kamuoyundan, siyaset ve ekonomi çevrelerinden, Çin ile ilişkilerin bozulmasından en çok Japonya'nın zarar göreceği yönünde sesler yükseliyor.
Japon ekonomisini Çin'e bağlayan bir başka etken de, Çin'den ithal ettiği düşük katma değerli ürünlere karşılık, Çin'e yüksek kârlı ürünler ihraç etmesi. Çin'in ihracat kayıplarını karşılama yeteneği Japonya'dan çok daha güçlü.
Kısacası, Japon halkının çıkarları, siyasetçilerinin kısa vadeli çıkarlarına ve dar milliyetçi politikalarına kurban ediliyor.
Tokyo yönetimi zorda
Japon liderler ABD'yle ilişkileri güçlendirmekle Çin'e karşı caydırıcı bir güç sahibi olmayı ve Diaoyu Adası sorunu üzerindeki tutumu korumayı umuyordu. Çin, giderek artan bir dozda sert karşılık verdi. Çin'le ilişkilerin riskli bir yola girmesinin Japon hükümetinde kaygı yarattığı anlaşılıyor . Zira Japonya, Çin'le düşman olmanın ekonomik sonuçlarına dahi katlanamayacak durumda.
En son diplomatik ilişkilerin 40. yıldönümü dolayısıyla yapılacak resepsiyon da ertelenince, Japonların etekleri tutuştu. Japonya Başbakanı Yoshihiko Noda, 19 Eylül'de bir televizyon programında yaptığı konuşmada, Çin'deki tepkinin bu kadar büyük olacağını tahmin edemediklerini itiraf etti. Japon Başbakan, ikili ilişkileri iyileştirmek için Çin'e özel elçi göndermeyi düşündüğünü söyledi.
Japon kamuoyunda da ikili ilişkilerin bozulması karşısında memnuniyetsizlikler dile getiriliyor. Japonya Demokratik Partisi'nin yüksek danışmanı ve eski Maliye Bakanı Hirohisa Fujii, bir televizyon kanalına verdiği demeçte Çin ve Kore Cumhuriyeti'nin, Japonya'nın kendi "işgal tarihinden" ders almadığı kanısında olduğunu söyledi.
Japon kabinesinin genel sekreteri Hiromu Nonaka ve Liberal Demokrat Parti'nin eski genel sekreteri Hiromu Nonaka, iki ülke arasında yaşanan olaylardan bir Japon olarak utandığını ve Çin halkından özür dilediğini kaydetti.