Yunanistan krizi Batı dünyasının bir numaralı gündem maddesiydi, İtalya öne geçti... AB krizi nereye gidiyor? Batı ülkelerinin 'çözüm planı ne?
Yunanistan'da siyasi belirsizlik devam ediyor. İspanya'dan gelen haberler ise endişe verici. Zira İspanya'nın AB içinde Yunanistan'dan daha büyük bir deprem yaratacağı öteden beri konuşuluyor.
Hafta başında İspanya'nın borçlanma maliyeti südürülebilir olmayan düzeye yükseldi. En son İspanya Başbakan Yardımcısı Soraya Saenz de Santamaria, AB'ye 'önlem alın' çağrısı yaptı. Ondan önce Başbakan Mariano Rajoy konuşmuştu. İspanya büyük bankalarını kurtarabilmek için mali kaynak arıyor.
"AB 'federalizme' gitmezse dağılır"
İspanya'nın durumu ABD'yi de harekete geçirdi. ABD Başkanı Obama 30 mayıs günü Almanya, Fransa ve İtalya liderleriyle telekonferans yaptı. ABD Maliye Bakanlığı uluslararası işlerden sorumlu Bakan Yardımcısı Lael Briainard da Avrupa turuna çıktı. Briainard'ın çantasında gezdirdiği planın ana çerçevesini tahmin etmek zor değil...
Dünyaca ünlü The Economist dergisi geçen hafta AB'yi kapak yaptı. Kapakta 'AB dağılmaya mı gidiyor yoksa bir süper-devlet olmaya mı?' sorusu tartışılıyordu.
Açık ifadeyle "Avrupa Birliği 'federalizme' gitmezse dağılır" mesajı veriliyor.
'Mali Anlaşma' federalizme ilk adımdı
Avrupa Birliği yöneticileri kararı çoktan aldılar. Ocak ayında yapılan 'Mali Anlaşma' federalizme ilk adımdı. O süreç kesintisiz devam ediyor.
'Mali anlaşmada' neler vardı? Bakalım: Devlet ve Hükümet başkanlarından bir komisyon kurulacak, komisyonun başkanı AB başkanı gibi çalışacak. AB istikrar fonundan yararlanabilmek için anlaşmanın tarafı olmak gerekecek.
'Federal mali polis' teşkilatı gibi
Komisyon ilk planda bir 'federal mali polis' teşkilatı gibi çalışacak. Nitekim üye ülkeler üzerinde derhal sıkı bir inceleme başlatılacak, önleyici ve uyarıcı sistem geliştirilecek. Uyarı sonuç vermezse Komisyon o ülkeyi derhal 'aşırı dengesiz' konumuna düşürecek ve derhal 'düzeltici eylemlere' geçilecek. Üye ülkenin attığı her adım sıkı bir biçimde denetlenecek.
Aslında 'federal mali polis' şu anda iş başında. 'Kurtar beni' diye AB'den yardım isteyen İspanyol yöneticiler, 'her şeye razıyım' mesajı veriyorlar. Borç isteyen şartları kabul edecek, mali polisin denetimine girecek.
Ya demokrasi ve ulusal egemenlik ne olacak?
'Ya İtalya halkı, onlar kazanılmış haklarından, ulusal egemenliklerinden vazgeçmeye razı mı' diye sorabilirsiniz.
Pek öyle görünmüyor.
Ama öte yandan, basın yayın kuruluşlarından üniversitelerine, bürokratlarına varana kadar Avrupa kapitalizminin bütün kurumları harekete geçti. Avrupa ya dağılacak, ya federalizme gidecek; hepsi bu görüşü işliyor.
Ya demokrasi ve ulusal egemenlik ne olacak?
Bir köşe yazarı şöyle yanıt veriyor: Hem demokrasi, hem daha fazla entegrasyon hem ulusal egemenlik. AB artık bu üç şeye birden sahip olamaz!
'Seçmenleri kaybetmeden Avro'yu kurtarmak için'
Federalizm savunucuları acele etmek gerektiğini savunuyorlar. Gerekçeleri, sadece muhafazakar ve sosyal demokrat partilerin değil demokrasiyi ulus devletin ötesine taşımanın yollarını arayan liberal ve yeşil partilerin de federalizmi desteklemesi. Eski diplomat Stefan Lehne şöyle konuşuyor yazıklanarak: "Avrupa yanlıları hâlâ 'Avrupalı seçmenleri kaybetmeden Avro'yu kurtarmak için' doğru konseptleri bulabilmiş değil."
Avro-BRİCS ilişkilerine kim karşı koyuyor
Economist'in deyişiyle 'light' bir federalizm artık Avrupa'da uygulamaya konmuştur.
Sonrasını hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Zira Dünya Avrupalıların bildiği o eski dünya değil.
Avrupa basınında şöyle bir yorum vardı: "Avro-BRİCS ilişkileri, bozulan dengeleri yeniden kurabilir. Ancak, Washington-Londra-Tel Aviv bu birlikteliklere karşı koyuyor."
1 Haziran 2012