Fransa'nın çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Hollande, ilk gezilerini Almanya ve ABD'ye yaptı.
Hollande şimdi kendisini oylarıyla iktidara getirenlerin refah bekleyen gözlerini üzerinde hissediyor. Soru da bu: Hollande refah getirebilecek mi?
Hollande seçim kampanyası boyunca kemer sıkma politikalarını eleştirmişti. Fransa halkına daha adil bir gelir dağılımı, daha çok yatırım, daha çok harcama ve büyüme vaadetti. Bütçe açıklarını da yüksek gelirli kesimden daha çok vergi alarak çözeceğini söyledi.
Ancak Hollande'ın vaatlerini uygulaması, Merkel ile eski cumhurbaşkanı Sarkozy tarafından çıkarılan ve bütün AB üyesi ülkelere dayatılan "Mali Birlik" uygulamasını rafa kaldırmak anlamına geliyor.
Merkel: Tasarruf paketimizi savunuyoruz
Merkel, Hollande'ın seçim kampanyası sırasında "Almanya ve kişisel olarak ben tasarruf paketimizi savunuyoruz. Kurtarma programı örtülü ödenek değildir'' demişti. Merkel, tutummunu Cumhurbaşkanı Hollande ile yaptığı ilk görüşmeden sonra da tekrar etti. Merkel, Hollande'ın tasarruf politikalarını terk etme vaadine açıkça karşı çıktı.
Aslında, 'Avrupa yolunu çizmiştir' demek istiyor Merkel. Ülkeler iflas mı eder AB'den kopuşlar mı olur? Onun da yanıtı çoktan verildi: Kalan sağlarla yola devam. Hatta bu arada şunu da hatırlatalım; bugün artık Avrupa Konseyi sıralarında federalizm konuşuluyor. Mali Birlik kararı ise federalizm yönünde atılmış önemli bir adım olarak açıkça dillendiriliyor.
Fransız sermayesi daha fazla pay istiyor
Avrupa medyası halkın 'kemer gevşetme' taleplerini öne çıkarıyor ama Merkel-Hollande mücadelesinin bir başka gündemi var.
Krizde bütün Avrupa ülkeleleri zayıflarken Almanya ekonomisi güçlendi. Avrupa'nın sermaye birikimi Almanya'ya akıyor. En son Portekiz'in başkenti Lizbon'un su dağıtım şirketini Almanya satın aldı.
Fransız sermayesi ise kan kaybediyor.
İşte Hollande ile Merkel arasındaki görüşmenin asıl gündemi buydu; Fransız sermayesi Avrupa'nın zenginliklerinden daha fazla pay istiyor. İki liderin kapalı kapılar ardında bunun pazarlığını yaptıkları tahmin adiliyor.
Gerçekten de görüşmeden sonra Fransız Cumhurbaşkanı, AB'nin motor gücü olan iki ülkenin birlikte çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Hollande, Almanya ile Fransa arasında yeniden 'dengeli' bir ilişki kurulması gerektiğini belirtirken, Merkel ise Fransız liderle arasında büyük görüş farklılıklarının olmadığını belirtti. Seçim kampanyası boyunca Avrupa Bütçe Antlaşması'nın yeniden müzakere edileceği vaadinde bulunan Hollande, haziran ayındaki AB Zirvesinde krizden çıkış önerilerinin yer aldığı bir rapor hazırlayacağını açıkladı. Borç krizindeki Yunanistan'ın sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
Merkel ise bugüne kadar yapılan antlaşmalardan geri dönüş olmadığını, farklı fikirleri tartışmaya açık olduğunu belirtti. Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılacağı söylentilerinin gölgesinde gerçekleşen görüşmede ilk kez bir araya gelen iki lider 27 Mayıs'ta tekrar buluşma sözü verdiler.
Halkın beklentileri ne olacak?
Serbest piyasa sistemi altında Avrupa'da artık kimse yeni bir refah dönemi beklememeli. Zira, kapitalizmin kemerleri tümüyle gevşetmeye mecali yok. Ancak Avrupalı liderlerin önünde halkın tepkilerini dizginlemek gibi bir sorun da duruyor.
Ancak Avrupa hükümetleri, çareyi şiddede başvurmakta buluyorlar. Son örnek İtalya.
Polis devleti mi?
İtalya'nın Napoli bölgesinde ekonomik kriz yükü altında ezilen halkın hükümet karşıtı eylemleri yükseliyor. Vergi toplanmasından sorumlu Equitalia bürolarının önünde yapılan eylemlere hükümet cephesinden sert yanıt geldi. İtalyan haber ajansı ANSA'nın belirttiğine göre, Perşembe günü yapılacak üst düzey emniyet sorumluları toplantısından önce bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Anna Maria Cancellieri, bölgeye terörle mücadelede uzmanlaşmış askeri birliklerin sevk edileceğini ifade etti. İtalya'nın en yoksul bölgesi olan Napoli'deki göstericileri terörist diye niteleyen hükümete büyük tepki var.
Merkel de oy kaybediyor
İspanya, Portekiz, Yunanistan, İtalya ve en son Fransa. Kriz art arda iktidarlar devirmeye devam ediyor. Alman ekonomisi, halkın tepkilerini yumuşatması için diğerlerine göre Merkel'e daha fazla şans tanıyor olsa bile, o da koltuğunda rahat değil.
Nicolas Sarkozy'den sonra Almanya Başbakanı Merkel de sandıkta ağır bir darbe aldı. Almanya'nın en büyük eyaleti 18 milyon nüfuslu Kuzey Ren Vestfalya'daki eyalet meclisi seçimlerinin ilk sonuçlarına göre, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 39 oy oranıyla birinci parti oldu. Merkel'in partisi HıritiyanDemokrat Birlik (CDU), yüzde 8'in üzerinde oy kaybına uğrayarak yüzde 26 oy oranıyla ikinci parti oldu.
Merkel'in partisi, geçen hafta Schleswig-Holstein eyaletinde yapılan seçimde de oy kaybetmişti.
Seçim sonuçları, Federal Konsey'deki (Bundesrat) eyalet temsilcilerinin oranını değiştireceği için, gelecek yıl yapılacak genel seçimlerin kaderini belirleyebilir.
Irkçı parti yüzde 18 aldı
Avrupa'nın aşırı sağla da başı dertte.
Fransa seçimlerinde ilk turda ırkçı partinin aldığı oy yüzde 18 oldu. 2007 milletvekili seçimlerinde bu parti sadece yüzde 4,3 oy almıştı.
İki yıl önce Avusturya'da ırkçı parti seçimlerden birinci parti çıkmış, söz konusu partiye hükümet kurma yetkisi verilmemişti...
Sonuç olarak, Avrupa'da halkın tepkilerini yumuşatacak bir takım önlemlere de ihtiyaç var.
Ancak bu o kadar da kolay değil. 2012 ilk çeyreğinde Avrupa ekonomileri yüzde 0,6 daraldı. İkinci çeyrek için daha büyük bir daralma bekleniyor.
18 Mayıs 2012