Çin Gümrükler Genel Müdürlüğü, dış ticaret hacminin yılın ilk 10 ayında yüzde 24,3 artışla 2 trilyon 975 milyar dolara genişlediğini açıkladı. Dış ticaret hacminin 1 trilyon 549 milyar dolarını ihracat, 1 trilyon 425 milyar dolarını ise ithalat oluşturdu.
Çin'in en çok dış ticaret yaptığı Avrupa Birliği'nde yaşanan çalkantılar yüzünden azalan dış talep, ekim ayında ihracatta son 2 yılın en küçük çaplı yükselişinin kaydedilmesine de yol açtı. İhracat ekim ayında yıllık bazda yüzde 15,9 yükselişle 157 milyar doları aştı. İthalat ise hız kesmeyerek, yüzde 28,7 artışla 140 milyar dolara çıktı.
Aylık rakamlar değerlendirildiğinde göze iki nokta çarpıyor. Bunlardan önce olumsuz olana bakalım. Ekim ayı, geleneksel olarak güçlü ihracat aylarından biri konumunda bulunuyor. Oysa, bir önceki ayla kıyaslandığında, ekimde 7 puanlık keskin bir düşüş gerçekleşti. Böylece, ihracat şubattan bu yana en düşük çaplı artışını gösterdi.
Burada, ihracattaki düşüş eğiliminin sürpriz olmadığını da belirmek gerekir. Çünkü, işçilerin yaşam standartlarını artırmayı amaçlayan ücret politikaları uygulanmaya devam ediyor. Yılın ilk 10 ayında, çoğunluğu kıyı kesiminde yer alan endüstrileşmiş 10 eyalette, asgari ücret artışları ortalama yüzde 20'nin üstünde gerçekleşti. İkinci olarak, fiyatlar genel düzeyinde artış eğilimi sürüyor. Enflasyon ekim ayında belirgin biçimde hız kesse de, halen yüksek seyrine devam ediyor. Öte yandan, renminbinin dolar karşısındaki değerlenme süreci işliyor. Değerlenmeyle birlikte, Çin mallarının ihracat fiyatında doğal bir yükseliş meydana geliyor. Son olarak, ekonomideki aşırı ısınma belirtilerine karşı alınan soğutucu hükümet tedbirleri nedeniyle, yatırımlarda belirgin bir azalış gözleniyor. Tüm bunlar ihracat artış hızını yavaşlatan önemli faktörler.
Dünyanın en büyük ihracatçısı olan Çin'in sattığı mallar arasında yılın ilk 10 ayında elektrikli ve elektronik ürünler 360 milyar dolarla başta gelirken, makina ve takım tezgahları 289 milyar dolarlık yer kapladı. Tekstil ve giyim ihracatı aynı dönemde yüzde 21,4 artışla 200 milyar doları aştı. Çinli ayakkabı üreticileri ise, 10 ayda 35 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Veriler değerlendirildiğinde, iç talepteki dinamizm umut veriyor. Keza, bu dinamizm sayesinde Çin'in ithalatı ekimde üçte bire yakın artış gösterdi. Net rakamlarla ifade etmek gerekirse, dünya ülkeleri geçen ay Çin'e 150 milyar dolara yakın mal sattı. Küresel ekonominin üstünde dolaşan durgunluk bulutları dikkate alındığında, Çin'in 10 ayda yurtdışından tam 1 trilyon 425 milyar dolar tutarında mal ithal ettiğinin tekrar altını çizmek gerekir.
Bu noktada, Çin hükümetinin ana politika hedeflerinin başında gelen, büyüme modelinin dönüştürülmesi stratejisinin yolunda ilerlediği söylenmeli. Keza, geçtiğimiz 30 yılda ihracata dayalı bir modelle büyüyen Çin, küresel krizle birlikte bu modelin artık sürdürülebilir olmadığı olgusuyla yüzleşti. Benimsenen yeni politikalar hemen meyve verirken, geçtiğimiz 2 yılda ihracatın büyümeye katkı sağlamadığı görüldü. Bunun yerine, yatırımlar ve iç talep öne çıktı. Fakat, tüketimin payının artması zaman içinde gerçekleşmesi mümkün bir dönüşüm. Nitekim, bu çerçevede alınan önlemler kararlılıkla uygulanmaya devam ediyor. Birkaç örnek vermek gerekirse. Vergiden muafiyet sınırları yükseltilerek, alt gelir kategorisindeki vatandaşların harcanabilir gelirleri arttırılıyor. Asgari ücretler her yıl en az yüzde 20 oranında genişletiliyor. Bu, işçi sınıfının tüketim gücünü pekiştiriyor. Öte yandan, ithalatı teşvik edici önlemler alınıyor. Çin parası değerlendiriliyor. Bu suretle, yabancı malların Çin'deki fiyatları azalıyor. Ekonominin çapının 6 trilyonu geçtiğini hatırlatalım. Ölçek genişledikçe, dönüşüm hızı tabiatıyla yavaşlamak durumunda. Saglıklı bir dönüşümün temel şartı da dönüşümün zamana yayılarak kök salması.
Çin'in ithalat kalemlerine bakıldığında, ilginç bir rakama da dikkat çekilmeli. Çin, dünya çeliğinin yarıya yakını üretiyor. Çelik çıktısının, bu yıl 700 milyon tonu geçmesi bekleniyor. Dolayısıyla, çeliğin ana girdisi olan demir cevheri ithalatının boyutları belirginleşiyor. Bu çerçevede, yılın ilk 10 ayında demir cevheri ithalatı için harcanan para çarpıcı bir tutara denk düşüyor. Tam 93 milyar dolar.
İhracat rakamları konusunda biraz da uzmanlara kulak verelim. Tsinghua Üniversitesi Çin-ABD İlişkileri Araştırma Merkezi öğretim görevlisi Zhou Shilian, ihtiyatlı ticaret politikasına işaret etti. Sürdürülebilirliğin öncelikli olduğunu vurgulayan Zhou, düzenleyici politikalarda gevşeme olmayacağını dile getirdi. Örneğin, ihracatta çoğunluğu kaldırılan vergi iadelerini yeniden geçerli kılınması mümkün değil.
Çin'de kritik önem taşıyan enflasyon belirgin biçimde yavaşlayarak, hükümete para politikasında gevşeme için manevra alanı açtı.
Çin İstatistik Bürosu, enflasyonun ana göstergesi tüketici fiyatları endeksinin ekim ayında yıllık bazda yüzde 5,5 yükseldiğini açıkladı. Yüzde 4,5'in altında bir enflasyonun hedeflendiği ülkede, enflasyon aylardır yüzde 6'dan fazlaydı. Gıda fiyatlarındaki yavaşlama dolayısıyla yavaşlama öngörü dahilinde gerçekleşmesine rağmen, veri yine de beklentilerin altında gerçekleşti. Eylül ayı enflasyonu yüzde 6,1 düzeyinde gerçekleşmişti.
Ekonomistler, 0,6 puanlık yavaşlamanın son iki yıldaki en keskin düşüş olduğuna işaret etti. Pekin Üniversitesi ekonomi profesörlerinden Cao Heping, enflasyondaki hızlı yavaşlamaya dikkat çekerek, fiyatların yeniden yukarı sekebileceği endişesini dile getirdi. Merkez bankasının ay sonunda munzam karşılıklarda küçük bir indirime gidebileceğine işaret eden Cao, "Enflasyonda yavaş, fakat istikrarlı bir düşüş hedeflenmeli. Para politikası mutlaka gevşetilmeli. Bu çerçevede bankalara daha fazla kredi verme olanağı verilebilir ve munzam karşılıklar düşürülebilir." diye konuştu.
Çin'de enflasyonun frenlenmesi, hükümetin en büyük önceliği konumunda bulunuyor. Orta ve alt gelir kategorilerindeki nüfusun yüz milyonlarla ölçüldüğü ülkede, fiyat artışları halkın gündelik sorunlarının başında geliyor.