Çimenler, ağaçlar bilir ki dönecek bahar sonunda
Yarışıyor güzellikte kırmızı ve mor her fırsatta
Çok güzel değilse de kavak çiçeği ve karaağaç tohumları,
Sığmaz göklere, kar tanesi gibi savruluşları.
Çin devriminin önderi Mao Zedong yaşamı boyunca şiir ve deneme alanında çok başarılı eserler verdi. Bu başarısıyla ilgili olarak şunları söylüyor:
"Okulda hocam benim yazılarımla alay ediyor ve gazeteci gibi yazdığımı söylüyordu… Üslubumu değiştirmek zorunda kaldım. Eski klasik söyleyiş ustası Han Yu'nun yazılarını inceledim. Bu sayede bugün bile gerektiğinde bir klasik deneme yazabilirim."
Mao'nun örnek aldığı Han Yu, Çin klasik edebiyatının en usta deneme yazarı olarak biliniyor. Denemeleriyle olduğu kadar şiirleriyle de ünlü olan Han Yu, Henan eyaletindeki Nanyang'da doğmuş ve 768 ile 824 yılları arasında yaşamış. Araştırmacılar onun, Çin edebiyatı üzerindeki etkileri bakımından Dante, Shakespeare ve Goethe ile karşılaştırılabilecek nitelikte olduğunu yazar.
Han Yu, 792 yılında imparatorluk sınavını kazanmış. Bianzhou ve Xuzhou'da askeri valilik görevlerinde bulunmuş. Hükümet merkezindeki ilk görevine 802 yılında atanmış. Fakat rüşveti ve ağır vergileri eleştirdiği için başka bir gerekçe gösterilerek sürülmüş. Sürgün yıllarında Luoyang ve Chang'an'da çalışmış. Çin edebiyat tarihinde çok ünlü olan "Buddha'nın Kemikleri Üzerine" adlı eserini bu dönemde yazmış. Budizm karşıtı olan eserde imparatoru küçük düşüren ifadeler de yer alıyormuş. Bunun üzerine, yine işten çıkarılıp Chaozhou'ya sürülmüş. 56 yaşında Chang'an'da ölmüş.
Han Yu, şiirinde içerik ve biçimin birbirine uygun olması için çalışmış. Düzyazıda da geleneksel tarzı reddetmiş. Çünkü bu tarzın kurallarının, anlatılmak istenenin içtenlikle ve açıkça ortaya konmasını engellediği kanısındaymış. Zhou dönemi filozoflarını ve erken Han Hanedanı dönemi yazarlarını kendine örnek almış. Bu özgürce tutumu, edebiyata yeni bir romantik deneme tarzı getirmiş. Bunun üzerine yazdığı bir paragraf çok ünlüdür. Borges'in "Kafka'nın Selefleri" kitabında da bu alıntıya rastlanır:
"Tekboynuzun uğurlu ve doğaüstü bir yaratık olduğu, evrensel olarak kabul görür; kasideler, yıllıklar, ünlü kişilerin yaşamöyküleri ve yetkinlikleri tartışma götürmez başka birçok metin onu böyle tanıtıyor. Gençler ve köylü kadınlar bile tekboynuzun uğurlu bir kehanet olduğunu bilir. Ama bu hayvan evcil hayvanlar arasına girmez, kolay rastlanan bir hayvan değildir, herhangi bir sınıflandırmaya gelmez. At ya da boğa, kurt ya da geyik gibi değildir. Bu yüzden bir boynuzlu atla karşılaşsak da o olduğundan kesin olarak emin olamayız. Şu yelesi olan hayvanın at, şu boynuzu olan hayvanın boğa olduğunu biliriz. Ama tekboynuzun nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz."
Han Yu, Konfüçyüsçü bir aydındı. Politik alanda güçlü bir merkezi yönetimi, kültürel alanda da inançlara bağlılığı savunmuş. Sarayda en çok benimsenen inançlardan Budizm'e ve Taoizm'e karşıydı. Çünkü ona göre bunlar, bireyciliği ve bencilliği teşvik ediyordu.
Tang Hanedanı'nın erken döneminde saray Budizm'i benimsiyor ve himaye ediyordu. Oysa Budizm birçok yönden Çin kültürüyle, özellikle Konfüçyüsçü anlayışla çelişiyordu. Buna karşı en sert tavır alanlardan biri de Han Yu idi. Zaten sürgüne gönderilmesine neden olan "Buddha'nın Kemikleri Üzerine" adlı iğneleyici metni de bu yüzden yazmıştı. Bu düşüncelerle yazdığı diğer denemeler de, Yeni-Konfüçyüsçü akımın temellerini atmış. Yazdıklarıyla, Song Hanedanı döneminde Konfüçyüsçülüğün yeniden popüler olmasını sağlamış.
Han Yu'nun, düzyazı tarzında yaptıkları, edebiyat tarihinde devrim niteliğinde sayılıyor. Fakat, ince zekâsını aynı zamanda şiirde de göstererek deneysel tarzlardaki cesaretiyle öne çıkmış. Bu yönüyle döneminin şairlerinden oldukça farklı bir yerde tutulur. Şiirlerinde, yaşadıklarından elinde kalanları hesaplayan, kendisiyle iç hesaplaşmaya giren bir anlayış öne çıkar; deneyimlerini yansıtır. "Sarp Kayalar Arasında", şiiri de bu özellikleri taşır:
Öyle zor ki dağlardaki sarp kayaları aşmak
Tapınağa vardığımda yarasalar uçuşuyordu
akşam alacasında
Konaklayacağım yere tırmandım, merdivenlere oturdum
ve temizlendim yağmur suyuyla,
Kocaman muz yaprakları ve gardenyalar arasında.
Budist rahip dedi ki bana: Buda'nın çok güzel bir resmi var
eski zamanlardan kalma bir duvarda.
Fener buldu getirdi, ışığıyla gösterdi onu
muhteşemdi doğrusu…
Yatağımı serdi, süpürdü yerleri de,
hazırladı çorbamı, iri taneli…
Aceleye gelmiş de olsa, bastırdı açlığımı rahibin yemeği.
Uzandım gecenin derin sessizliğinde
tek sinek vızıltısı bile duymadan
Dağların sırtından yükseldi ay,
nurlu aydınlığıyla girdi kapımdan
Şafak söktü, yine saptım dağa, yalnız ve yolumu kaybetmişken;
İçeride miyim, dışarıda mı; aşağıda mıyım, yukarıda mı,
göremiyordum her yanı kaplayan sisten
Sonra dağın kırmızısı, derenin yeşili beliriverdi birden
Bazen çam ağaçları gördüm yolda, saramazlar gövdesini
getirseler on adamı bir araya.
Bazen çıplak ayaklarla bastım, çoşkun akan derelerin
parlak çakıl taşlarına…
Suyun çağıltısını duyarken, giysilerim uçuşuyordu
yumuşacık bir rüzgârla...
Bunlar değil mi, yaşamı kendiliğinden mutlu kılan şeyler,
nasıl geçilebilir önüne?
Ah, ardımda kalan zavallı öğrenciler!
Neden buralardayım bu yaşta,
dönmemek üzere evime?
Açık sözlülüğü ve samimiyetiyle tanınan Han Yu, çok iyi bir hatip ve etkili bir öğretmenmiş. Öğrencilerini mükemmel yetiştirmek için çaba göstermiş. Derslerine, şakalarla ve okuduğu şiirlerle öğrencilerini eğlendirerek başlarmış. Öyle ki, öğrencilerin akıllarına evlerine gitmek bile gelmezmiş.
Çin klasik edebiyatında, kendine özgü bir tarzda ve kişisel konularda yazan Han Yu, edebiyatçılar arasında deneyimlerini, düşüncelerini ve mesleki yaşantısını en fazla gözler önüne seren yazar olarak bilinir.
Han Yu, 18 yaşında, ilk kez girdiği imparatorluk memuriyet sınavını kazanamamış, çünkü seçici kurul, onun yazdıklarını çok alışılmadık ve serbest bulmuş. Ama o, bu farklılığı zamanla okuyucuya kabul ettirmiş.
Bilgelerin yazdığı eski şiirleri taklit etmeden, ama onların tarzına yaklaşarak şiirde de Konfüçyüsçülüğü yaşatmayı istemiş. Politik tutumuyla, yazdıkları kadar dokunaklı şiirleriyle de tanınan Han Yu'nun "Bahar Çisentisi" başlıklı şiiri şöyle:
Gök sokağı çisentiyle yağ gibi olmuş, nemli ve kaygan
Çimenin rengi bir çizgi halinde seçiliyor uzaktan
Başkent kuşatılmış söğüt dallarının olağanüstü sisiyle,
Yılın en güzel zamanıdır bu yaşanan.
Baharı anlatan şiirlerinden biri de "Baharda Kar" başlıklı şiir:
Yeni yıl geldiğinde çorak ve renksizdir her yer
Ancak ikinci ayda belirir dallardaki filizler
Kar, zanneder ki, gecikecek yine baharın renkleri
Bu yüzden boyar uçuşan çiçekleriyle bahçemizi
Han Yu, bugün de kullanılan pek çok deyimi ve sözcüğü Çinceye kazandıran bir dilbilimci de sayılıyor. Örneğin, Konfüçyüsçü düşünceleri bir araya getirerek düzenlediği eseri "Yol Araştırmaları"nda yer alan "Kuyunun dibinde oturanlar gökyüzünün ne kadar küçük olduğunu düşünür, fakat gerçekte gökyüzü küçük değildir; onlar sadece tamamını görememektedir" ifadesi günümüzde de, yaygın olarak, dar görüşlü kişileri anlatmak için kullanılır. Borges'ten Mao'ya kadar pek çok kişiyi etkileyen Han Yu, yazılarıyla ve şiirleriyle Asya'dan edebiyat alanında yeniden yükselecek Rönesansa bin yıl öncesinden ışık tutmaya devam ediyor.