Çin ile Türkiye arasında diplomatik ilişki kurulmasının 40. yıldönümü dolayısıyla hazırladığımız bilgi yarışmasının birinci bölümünü dinliyorsunuz.
Çin ile Türkiye arasında diplomatik ilişki kurulmasından beri geçen 40 yıl içinde ikili ilişkiler hızla gelişti. Özellikle son yıllarda, iki ülke arasında karşılıklı olarak üst düzey ziyaretler yapıldı, karşılıklı siyasi güven giderek güçlendirildi. Programa başlamadan önce bu bölümle ilgili iki soruyu soralım:
Birinci sorumuz şöyle: Türkiye Cumhurbaşkanı Abdulah Gül, Çin'i hangi tarihte ziyaret etti?
İkinci sorumuz da şöyle: İki ülke arasında stratejik işbirliği ilişkisi kurulmasına ne zaman karar verildi?
Soruların cevaplarını programda kolayca bulabilirsiniz. Cevapları gönderin, ödülleri kazanın...
Çin ve Türkiye, Asya kıtasının doğu ve batı uçlarında bulunan iki önemli ülke... Aralarında dağlar ve nehirler bulunmasına rağmen, Çin ile Türkiye halkları arasında köklü bir dostluk mevcut. Bundan yaklaşık 1000 yıl önce iki ülke halklarını birbirlerine bağlayan tarihi İpek Yolu, dünya uygarlık tarihine damga vurmuştu.
Binlerce yıl öncesine giden ortak tarihimiz, geleneksel dostluk ilişkilerimiz, bizlere büyük görevler yüklüyor. Eski İpek Yolu'nun canlandırılarak geleneksel dostluğun sürdürülmesi, iki ülke tarafından da fikir birliğiyle kabul ediliyor.
Bu konuda Türkiye'nin Beijing Büyükelçisi Murat Salim Esenli, fiziki olarak birbirlerinden uzak iki ülke gibi görünen Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin aslında birbirleriyle birçok ortak noktası olduğunun her fırsatta gösterilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Türk insanı, M.S. 800'lerden başlayarak bu topraklardan Batı'ya göç etmiş. Türk insanının aslında Çin Halk Cumhuriyeti'nde lisan öğrenip, Çinceyi öğrenip Çin kaynaklarından bu ülkeyi tanıması bence çok kritik… Türk insanı Çinceyi daha iyi öğrenirse, o zaman Çin kaynaklarından yaptığı araştırmadan şunu görecek: Türkçe ve Türk kavmiyle ilgili ilk bağlantılar ve referanslar, Çin yıllıklarında yer alıyor. O zaman anlaşılıyor ki, iki değişik kültür ve insan, birbirleriyle uzun zamandır iletişim içerisinde. Sonra zamanla, bizim göçümüzle İpek Yolu bir bağlantı olarak devam etmiş, önemli rol oynamış. "
Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişki 4 Ağustos 1971'de kuruldu. Diplomatik ilişki kurulmasıyla birlikte, Çin ile Türkiye arasındaki ilişkiler, sürekli gelişme yoluna girdi. Bu gelişmeleri üç aşamaya ayırmak mümkün. Önce, 1970'li yıllarda, yani Çin ile Türkiye arasında diplomatik ilişki kurulmasından sonra geçen ilk 10 yıl, birbirini tanıma aşaması oldu. O dönemde iki taraf, birbirlerini anlamak için yoğun çaba sarfetti Dışişleri bakanlıkları ve diğer kuruluşlar arasındaki temaslar, o dönemde başladı. Ama o yıllarda tarafların birbirlerini yeterince anladığını söylemek mümkün değil.
1980'li ve 1990'lı yıllar, ikinci aşamayı oluşturdu. Bu dönemde Çin ile Türkiye arasındaki ilişkiler, giderek gelişme eğilimi gösterdi. Siyasi bakımdan iki ülke cumhurbaşkanları ve başbakanları arasındaki ilk karşılıklı ziyaretler bu dönemde yapıldı. Aynı zamanda bakanlar düzeyindeki ziyaretler, sivil toplum örgütleri arasındaki ilişkiler hızla gelişti. Tarafların birbirlerini daha iyi tanımaları sağlandı. Bu dönem, Çin ile Türkiye arasındaki ilişkiler için son derece önemli oldu. İlişkilerin gelişmesi için çok sağlam bir temel atıldı.
21. yüzyıla girildikten sonra başlayan yeni dönemde, iki taraf arasındaki ilişkilerin gelişmesi, şu özellikleri gösteriyor: Önce bir ivme kazanma evresinden geçildi Aynı zamanda tarafların birbirlerini daha iyi anlamalarıyla, karşılıklı saygı, karşılıklı güven ve işbirliği ilkelerine dayalı ortaklık ilişkileri kuruldu ve bu yolda epeyce mesafe kaydedildi. Bu süreç devam ediyor.
Bu dönemde yoğun karşılıklı ziyaretler yapıldı. Özellikle 2009 yılında, Türkiye'den cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl aradan sonra ilk ziyaret yapıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çin ziyareti ile Çin Başbakanı Wen Jiabao'un Ekim 2010'da gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti, siyasi kararlılık sürecinin mihenk taşlarını oluşturdu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao'nun daveti üzerine 24-29 Haziran 2009 günleri arasında Çin'e resmi bir ziyaret yaptı. Beijing'in yanı sıra Xi'an, Shenzhen ve Urumçi'yi de ziyaret eden Gül, Çin ziyaretinin son durağı olan Urumçi'de Çin Uluslararası Radyosu'na verdiği demeçte ziyaretini şöyle değerlendirdi:
"Bu ziyaretimi Sayın Cumhuraşkanı Hu'nun (Hu Jintao) daveti üzerine gerçekleştirdim. Bu uzun yıllardan sonra Çin'e yapılan bir devlet ziyareti. Çok büyük bir heyetle geldim bu ziyarete. Bakanlar, milletvekilleri ve 250 kişilik çok büyük bir iş heyetiyle geldim.
Sayın Cumhurbaşkanı Hu'yla yaptığımız görüşmeler gerçekten çok güzel geçti. Her bakımdan dostluğumuzu, sammimiyetimizi ve karşılıklı güvenimizi pekiştirdik ve geleceğe dönük işbirliğini artırmak için sözleştik aramızda. Başbakan Wen'le yaptığımız görüşmelerde de çok daha detaylı konuları görüştük ve 15 Eylül'de Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantısının bir araya gelmesini ve o zamana kadar burada aldığımız kararların hepsinin kağıda dökülmesini, tekrar gözden geçirilmesini ve daha sonra da Sayın Başbakan'ın Türkiye'ye yapacağı ziyaret sırasında bütün anlaşmaların imzalanmasını kararlaştırdık. Bu ziyaretime katılan çok sayıda işadamı, buradaki muhataplarıyla, işadamlarıyla yatırımlar konusunda, ticaret ve ekonomi konusunda, teknolojide işbirliği konusunda anlaşmalar yaptılar. Çok faydalı oldu. İnanıyorum ki, bu ziyaret Türkiye ile Çin arasında yeni bir sayfa açtı. "
İki ülke arasında kilometre taşı niteliğindeki başka bir ziyaret Çin Başbakanı Wen Jiabao tarafından, 7-9 Ekim 2010 günlerinde gerçekleştirildi.
Türkiye'nin Beijing Büyükelçisi Murat Esenli, Wen'in Türkiye ziyaretini şöyle değerlendirdi:
"2010 yılında en önemli üst düzey bir ziyaret olarak Başbakan Sayın Wen Jiabao'nun ülkemize ziyareti oldu. Sayın Wen Jiabao'nun gelişi, 8 yıl aradan sonra bir Çin Başbakanı kimliğiyle oldu. Bu da bizim açımızdan çok önemliydi. Bu ziyarette en önemli olan bizim Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Wen Jiabao ile ilk kez tanışması oldu. Birbirleriyle çok iyi anlaştılar çok yararlı görüşmeler yaptılar. Tabii ki, iki başbakan olarak, icracı insan olarak çok önemli kararlar aldılar. Bunlardan bir tanesi, bu ziyaret vesilesiyle Türkiye-Çin ilişkilerini stratejik boyuta çıkarılmasıydı. "Stratejik işbirliği" ilk kez oldu. Bu 39 yıllık ikili ilişkilerimize çok önemli bir merhale, bir kilometre taşı. Bunun ötesinde toplam sekiz tane anlaşma imzalandı. "
Çin Başbakanı Wen Jiabao, ziyaret sırasında "stratejik işbirliği"nin önemi üzerinde durdu. İki ülke arasında diplomatik ilişki kurulmasından beri üst düzey temasların yoğunlaştırılmasıyla ekonomik ve ticari ilişkilerin de geliştirildiğine, bölgesel ve uluslararası sorunlarda verimli bir işbirliğinin sürdürüldüğüne dikkat çeken Wen, "stratejik işbirliği" ilişkisinin iki ülke ve halkların temel çıkarlarına uygun olduğu gibi, dünyada barış ve gelişme sağlanması bakımından taşıdığı önemi de vurguladı.
Çin ile Türkiye arasında en üst düzey ziyaretlerin yanısıra çok sayıda bakan ziyaretleri de gerçekleşiyor.
Örneğin, 2010 yılının ilk ayında Türkiye'ye ilk ziyareti yapan Çin Ticaret Bakanı Chen Deming oldu. Ocak ayı sonunda Dışişleri Bakanı Yang Jiechi Türkiye'ye gitti. Nisan ayında Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Bürosu Daimi Üyesi Li Changchun, Haziran'da da Çin Devlet Müşaviri Dai Bingguo Türkiye'yi ziyaret etti.
Türkiye Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da Ekim ayının sonu ile Kasım ayının başında Çin'in Zhejiang eyaletine bir ziyaret yaptı. Aynı zamanda Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Çin'e geldi. Davutoğlu'nun ziyareti Kaşgar'dan başladı. Kaşgar'dan sonra Urumçi, Xi'an ve Shanghai ile Beijing'i ziyaret etden Davutoğlu, Çin Dışişleri Bakanı Yang Jiechi ile görüşmelerde bulundu. Aynı dönemde Türkiye İçişleri Bakanı Beşir Atalay Çin'de ağırlandı. Bunlar aslında, iki ülkenin çok değişik alanlarda ve çok üst düzeyde yoğun temaslar içinde bulunduğunu gösteriyor.
Murat Esenli, siyasi ilişkilerin yoğunlaştırılmasının önemini şöyle anlattı:
"Bunların bizim açımızdan şöyle bir önemi var: Her kademede, her alanda en üst düzey yetkililer birbirleriyle görüş alışverişinde bulunuyorlar. Bu görüş alışverişinin ana unsuru da, mevcut ilişkilerimizin nasıl daha hızlı bir şekilde geliştirebileceği (sorusudur). Zaten Cumhurbaşkanımızın Çin'e yapmış olduğu ziyarette, iki ülke liderleri şunu kararlaştırdılar: İlişkilerimizi yeni bir düzeye çıkaralım. Biz de bu karar doğrultusunda hareket ediyoruz."
Geride bıraktığımız 40 yıllık süre gözden geçirildiğinde, ikili ilişkilerde bazı sorunlar da oldu. 2009 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Gül'ün Çin'e yaptığı ziyaretten bir hafta sonra 5 Temmmuz'da, Xinjiang Uygur Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de meydana gelen olaylar, Türkiye-Çin ilişkilerinin olağan seyrini aksattı. Türk hükümetinin ve kamuoyunun bu olaylar karşısında gösterdiği hassasiyet, iki ülke ilişkilerinde gerilime neden oldu. Çin'in eski Ankara Büyükelçisi Song Aiguo Çin Dışişleri Bakanının özel temsilcisi olarak Ankara'yı ziyaret etti. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da 28 Ağustos-1 Eylül günleri arasındaki Çin ziyaretinde Başbakan Wen Jiabao'ya Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajını getirdi. Çin Başbakanı Wen görüşmede, ''Biz karşılıklı saygı, eşitlik, yarar prensibinden hareket ederek, ikili ilişkilerimizi sağlamlaştırmak ve daha geliştirmek istiyoruz'' dedi. Wen, ''Çin, Türkiye ile olan ilişkilerine büyük önem vermektedir, bu halklarımızın çıkarlarına uygundur'' diye konuştu. Bu ziyaretlerle ikili ilişkiler tekrar normal rotasına sokuldu.
Türkiye'nin Beijing Büyükelçisi Murat Esenli, iki ülke arasındaki sorunların çözülmesini sağlamak için birbirine güven verilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları ifade etti:
"Hakikaten geriye dönüp baktığımızda iki ülke ilişkileri son 40 yıl içerisinde çok değişik evrelerden geçti. Her seferinde gözlediğim zor günlerimiz oldu. Yani bütün her günümüz, son iki sene içerisinde kolay geçmedi; bazı zor günler de oldu. Ama bütün bu zor günleri biz Çin Halk Cumhuriyeti'yle birlikte el ele, karşılıklı güveni pekiştirerek, karşılıklı dostluğu pekiştirerek aştık. Onun için benim düşünceme göre, o kriz içerisinde hakikaten değişik tercübeler yaşadık."
İkili ilişkilerin geliştirilmesiyle, iki ülke arasında uluslararası işlerdeki işbirliği de sürekli olarak yoğunlaştırılıyor.
BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üye olan Çin ile geçici üye olan Türkiye arasında işbirliği yapıldı. İki ülkenin dışişleri bakanları arasındaki alışveriş hem çok yoğun hem de çok verimli olarak sürdürülüyor. G-20 konusunda da iki ülkenin ilgili bakanlıkları arasında temaslar yoğunlaştırılıyor.
Birçok uluslararası ve bölgesel konularda Çin'in bakışıyla Türkiye'nin bakışı birbirine benziyor.
Mart 2011'de G20 çerçevesinde düzenlenen bir seminere katılmak üzere Çin'e gelen Türkiye Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu konuda şöyle bir değerlendirme yaptı:
"Çin'le uluslararası platformlardaki işbirliğimiz gittikçe yoğunlaşıyor. Pek çok konuda Çin'in bakışıyla Türkiye'nin bakışı birbirine benziyor. Örneğin, Libya konusu… BM Güvenlik Konseyi'nin kararından sonra bazı ülkelerin tek başlarına yaptıkları hareketleri şiddetli bir şekilde eleştirdik ve yanlış olduğunu düşündük. Çin'in benzer görüşleri savunduğunu dün Çin basınından takip ettim. Beijing'de olan bazı görüşmelerde bunlar açıkça ifade edilmiş. "
İki ülkenin el ele vererek bölgesel ve uluslararası meselelerde daha aktif bir rol oynamalarını sağlamak için Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang Zhijun ile Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun eşbaşkanlığında Çin ve Türkiye dışişleri bakanlıkları arasında Ortak Çalışma Grubu'nun (OÇG) ilk toplantıları 31 Mart ve 1 Nisan 2011 günlerinde gerçekleştirildi
Ali Babacan şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu da Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin stratejik düzeye yükseltilmesi sonucunda alınan bir karar. Çin ve Türkiye'nin, bölge ve dünya meselelerini beraber istişare ediyor olması güzel bir gelişme. Biz bunun çok verimli olacağına inanıyoruz. Her iki ülkenin de bundan istifade edeceğine inanıyoruz. Bu işbirliğinin önümüzdeki dönemde artarak devam etmesini arzu ediyoruz."
Çin'de herkes için geçerli bir söz vardır: "Bir kişi ancak kırk yaşına gelince anlamadığı bir şey kalmaz." Bu yıl, Çin ile Türkiye arasında diplomatik ilişki de 40 yaşına girecek. İki ülke ilişkilerinin geleceğinde beklentileri açıklayan Murat Esenli şunları söyledi:
"2011 yılı, belirtiğiniz gibi, ikili ilişkilerin kuruluşunun 40. yılı olacak. Ve bu ilişkilerin 40. yılı olması, tabii bize yeni bir ivme veriyor. Ancak, tabii tek başına 40. yılla hesaplamıyoruz bu doğrultuda. Bunun ötesinde de bazı planlarımız var. 2012 yılını, Çin Halk Cumhuriyeti'nin tanıtımı açısından Türkiye'de Çin Yılı, 2013 yılını da Türkiye'nin Çin'de tanıtımı açısından Çin'de Türkiye Yılı olarak belirledik. Böylece önümüzde bizim birbirimizi daha iyi tanımaya yönelik neler yaptığımızı, ne noktaya geldiğimizi daha iyi anlatabileceğimiz çeşitli platformların oluşacağı bir döneme doğru ilerliyoruz. Ve bu üç yıllık dönem içerisinde hakikaten yine daha önce sorularınızda belirttiğim gibi, iki ülke insanın birbirlerini daha iyi anlaması ve daha iyi tanıması için bir vesile olarak görüyoruz."