Fark edemedim şafağı bahar uykusundan
Oysa kuş sesleri geliyor her yandan
Kim bilir kaç çiçeğin döküldü yaprağı
Gece bastıran yağmurdan ve rüzgârdan
"Baharda Şafak Vakti" başlıklı bu şiir, "Çin şiirinin altın çağı" olarak nitelenen Tang Hanedanı'nın zirvesinde bulunduğu dönemde yaşamış şairlerden Meng Haoran'a ait. Ömrünü 689 ile 740 yılları arasında geçiren şair, Hubei eyaletine bağlı Xiangyang'da doğmuş. Çin'in en ünlü pastoral şairleri arasında sayılan Meng, doğduğu yere çok bağlıymış, yaşamının önemli bir bölümünü orada geçirmiş.
Devlet memurluğu sınavını geç bir yaşta, 39 yaşında vermiş. İlk ve son görevinden, işe başladıktan bir yıl sonra istifa etmiş ve tekrar memleketi Xiangyang'a dönmüş. Dönerken, Çin'in orta ve doğu kesimlerini gezmiş. Şiirlerinin çoğunu bu seyahatleri sırasında yazmış. Bunlardan biri de, "Erken Gelen Kış Kaygısı" isimli şiiri:
"Yapraklar dökülüyor, göçüyor güneyin yaban kazları
Kuzey rüzgârı savuruyor soğuğunu, buz kesiyor nehir.
Xiang Nehri çevirir evimin etrafını,
Uzaklarda ise, başında bulutlarla Chu Beyliği.
Sıla özlemiyle akarken gözyaşım,
Ufukta gezinen yalnız tekneyi seyre daldım.
Akşam düşerken durgun denizin üzerine,
Gözden kayboldu tekne, kime sorayım, nerede?"
Meng Haoran'ın adı, arkadaşlıkları ve özellikle pastoral şiirdeki ortak noktaları yüzünden sıklıkla ünlü şair Wang Wei ile birlikte anılır. Hatta Çin şiirinde bu iki şairin ismini taşıyan "Wang Meng" adında bir ekol doğmuş. Fakat bir süre sonra Wang Wei, şiirlerinde çoklukla doğa betimlerine yer verirken, Meng Haoran insan yaşamındaki ayrıntılar üzerine yoğunlaşmış. Bu farklılaşma iki şairi birbirinden ayırmış. Nitekim Meng, birkaç şiirini Wang Wei ile ayrı düşmeleri üzerine yazmış. "Wang Wei'ye Veda" adlı şiiri şöyle
"Sessizce beklemekten ne geçti elime
Geçiyor günler, artık dönmeliyim evime
Dağlarda kokusu tüten otlar çağırır şimdi,
Fakat, can yoldaşım, senden ayrılmak o kadar zor ki!
Kim yardım elini uzatır bana, yollara düşmüşken,
Bulabilir miyim, engin anlayışıyla senin gibisini?
Lanetlenmiş yalnızlığım var şimdi sadece,
Yine kapatacağım bahçe kapımı, memlekete döndüğümde"
Meng Haoran, Çin'in en ünlü şairi olarak nitelenen Li Bai'nin de yakın arkadaşıydı. Li Bai'den 20 yıl önce ölmüştü. Fakat bir şiirinde Ay'dan ve onun yansımasından söz ederken, Li Bai'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdiği söylenir. İşte, şairin "Jiande Nehri'nde" başlıklı şiiri:
"Nehirde süzülen teknem, demir attı puslu bir adacığa
Akşamla birlikte geldi tazelenmiş hüzünler
Ağaçlar gökyüzüne değiyor, uçsuz bucaksız ovada
Bir dost kadar yakın görünüyor ay, ışıldıyor berrak suda"
Li Bai de arkadaşı hakkında bir şiir yazmış. "Meng Haoran'ı Sarı Turna Kulesi'nden Uğurlarken" başlıklı şiir şöyle:
"Eski dostum, yola çıkıyor Sarı Turna Kulesi'nden
Üçüncü ayın çiçekleri açmış Yangzhou'ya doğru
Uzak bir gölge şimdi yalnız tekne, maviliklerde yitip giden
Sadece Yangtze var gözümün önünde, ufkun sonsuzluğuna süzülen"
Meng Haoran, memurluktaki başarısızlığından sonra inzivaya çekilmesine rağmen, birlikte devlet memurluğu yaptığı şair arkadaşları Wang Wei, Li Bai ve Wang Changling ile ilişkisini koparmamış. Onlar için ve diğer dostları için pek çok şiir yazmış. "Tonglu Nehri'nden Yangzhou'daki Dostuma" başlıklı şiiri de bunlardan biri:
"Dağın karanlığından kederli maymun sesleri gelir
Geceye karışır koyu mavi bir nehir.
Rüzgârın ıslığıyla hışırdıyor, iki kıyıda yapraklar,
Kimsesiz teknemi aydınlatır, gökyüzünde ışıldayan ay
Burası, Jiande, benim memleketim değil
Aklımda hala Yangzhou'daki dostlarım var.
Denizin batı kıyısına göndermek için,
Yüzümden iki çizgi çizerek düşüyor damlalar."
Şiirlerinde Budizmin etkisi görülen şair, yaşamını bir keşiş olarak bitirmiş. Düşüncelerini etkileyen Changan'lı Budist rahip Yuan'a yazdığı bir de şiiri var:
"Üç kez meteliksiz kaldım bir vadide
Oysa uzanmak isterdim bir tepeciğe
İstediğim Kuzey toprakları da değildi
Doğu ormanlarındaki ustam vardı düşlerimde
Altın ışıltısıdır defne küllerine düşen
Yüce ülkülerimdir bunlar, yıllar geçtikçe sönen
Bir serin rüzgâr eser gün biterken
Kederimi çoğaltır ağustosböceğinin şarkıları."
Meng Haoran'in burada Dilek Murgul'un Türkçesiyle sunduğumuz şiirleri gibi bütün eserleri, erken Tang dönemi şiirlerinden farklılığıyla öne çıkmış. Serbestçe, kişisel duygularını yansıttığı şiirleriyle sevilmiş. Kendi kuşağının en yaşlı şairi olan Meng Haoran'ın şiirleri 1000 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen günümüzde de ilgiyle okunuyor.