CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
Shanghai'da aldım ölüm haberini
  2010-07-08 09:45:15  cri

    "Yarın dünya liderliği Çin'e ait olabilir."

    Onun öldüğünü öğrenince aklıma bu sözleri geldi. Haberi aldığım zaman Shanghai'daydım. Dünya Fuarı Expo alanında medya görevlileri için ayrılan salonda oturmuş, internetten günün gelişmelerini okuyordum. Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramago bir gün önce ölmüştü.

*

    Shanghai Expo alanında bütün ülkeler, pavyonlarında kendilerini temsil ettiğini düşündükleri özellikleri öne çıkarıyor. Bir an aklımdan, "Portekiz Pavyonu'na gitsem mi acaba?" düşüncesi geçti. Sonra vazgeçtim. Hangi ülkenin pavyonunda yazarların, sanatçıların resimlerini gördüm ki? Türkiye pavyonunda Nazım Hikmet var mıydı? Şili pavyonunda Neruda, Kolombiya pavyonunda Marquéz... Gerçi Slovenya pavyonu sekiz kitap şeklinde tasarlanmış, ama yine bütün pavyonlarda her türlü zenginlik var da, sanat, edebiyat yok...

    "Expo, teknolojik yeniliklerin sergilenmesi amacıyla düzenleniyor. Orada sanatın, edebiyatın ne işi var?" diyebilecek olanlara, sergilenenlerin çoğunun teknolojik yeniliklerle ne ilgisi olduğu sorusuyla karşılık vereceğim.

*

    "Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş" romanında, ölüm olmasaydı insanların başına neler gelebileceğini anlatan José Saramago'nun ölümü gördüğünü Shanghai'da öğrenirken, bir kez daha ölümün de hayatın bir parçası olduğunu düşündüm. Hayat, sadece başkalarının ölümünü barındırdığı için değil... Kendimiz de yaşamımız boyunca binlerce defa ölmüyor muyuz? Bütün bu ölümler, en sonuncusuna hazırlık oluyor. Nihai ölüm, bir daha ölmemek olarak da tanımlanamaz mı?

    "Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş"ta, nankör insanlardan bıkan ölüm, insanlara bir oyun oynayarak ortalıktan yok oluveriyor. Ölümün olmadığı bir yaşamın ne çekilmez olduğu ancak o zaman anlaşılıyor. Şimdi büyük yazar da o diyara geçti. Sağlığında, "Sonuçta, yaşamanın tek şartının ölmek olduğunu keşfediyoruz" demişti.

*

    Nobel Ödülü'nü kazandığı haberi verildiği sırada, Saramago Frankfurt Kitap Fuarı'ndan henüz ayrılmış ve havaalanına doğru gidiyormuş. Ödülü aldığı öğrenilince yetkililer yazarı tekrar fuara davet etmiş. Ama o, tarihe geçen şu yanıtı vermiş: "Bırakın beni, karıma gideyim…"

    Aynı ödülü almak için yıllarca hazırlık yapan, çeşitli uluslararası ajanslarla işbirliği içinde didinen, haber geldiği anda çevresindeki gazetecilere ne söyleyeceğini prova eden kimi yazarlardan ne kadar farklı bir tavır...

    Ödül verildikten birkaç yıl sonra söylediği şu sözler de, onun kişiliğini çok güzel yansıtıyor: "Ben, Nobel Ödülü'nü almadan önce neysem, şimdi de oyum. Gene aynı düzende çalışıyorum. Alışkanlıklarımı değiştirmedim. Arkadaşlarım gene aynı kişiler."

    Saramago, Nobel Ödülü'nü kazandığı yıl, "iflah olmaz" komünist kişiliği hakkında soru soran bir Amerikan haber ajansına şunu söylemişti: "Eskiden hakkımızda, 'İyi adam, ama komünist' derlerdi. Şimdi ise, 'Komünist, ama iyi adam' diyorlar". Ölümünden sonra, adeta bu sözlerini doğrulamak amacıyla yazılmış kimi yazılar gördüm. Hatta Türkiye'de "bir kısım basın"ın tipik temsilcisi sayılabilecek bir gazetede yayınlanan yazıda, "Evet, ateistti ama..." diye başlayan cümleler bile vardı.

*

    Saramago, Lizbon'un kuzeyinde küçük bir köy olan Azinhaga'da fakir bir köylü ailesinin oğlu olarak doğup büyümüş. Ailesiyle birlikte taşındığı Lizbon'da öğrenim görmüş. Öğrenimi sırasında kırsal kesimde çalışmış. Ekonomik sorunları nedeniyle okulu bırakmış. Makinistlik eğitimi almış, ama diğer pek çok alanda kendi kendini yetiştirmiş. Maden işçiliği de dâhil olmak üzere teknik ressamlıktan, editörlüğe ve çevirmenliğe kadar birçok işte çalışmış.

    İlk romanı, "Günah Ülkesi"ni 1947 yılında yayınlayan usta yazar, daha sonra siyasi yorumlar kaleme almış ve Portekiz Yazarlar Birliği'nin yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuş. Ama ilk romanından sonra ikincisini yayınlamak için 30 yıl geçmesini beklemiş. Komünist Partisi'nin aktif bir üyesi olarak 1974 yılındaki Karanfil Devrimi'ne katılmış. 1976'dan sonra kendini tümüyle kitaplarına vermiş.

*

    José Saramago sağlığında "Kendimi toplumsal ya da siyasal hareketin dışında düşünemiyorum" diyordu. Ölümünün ardından, üyesi olduğu Portekiz Komünist Partisi bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Saramago'nun partili bir militan olarak yaşama gözlerini yumduğu belirtiliyordu. Gerek Karanfil Devrimi öncesinde faşizme karşı direnişte, gerekse devrim sonrasında Saramago'nun hep ön saflarda yer aldığını ifade eden Parti, yazarın devrimden sonra oynadığı rolle ülkenin demokrasiye geçişindeki önemini vurguladı ve parti militanlarının, yurtseverlerin, sol güçlerin, Portekiz halkının ve işçilerin yazara en içten saygılarını sunduklarını dile getirdi.

*

    Başta "Latin Amerika'nın Kesik Damarları" olmak üzere çeşitli kitapları Türkçeye de çevrilen Uruguaylı yazar Eduardo Galeano, yaşamını yitirmesinin ardından José Saramago'yu ve yazılarını selamlayarak onun, davası ve eserleriyle hep yaşayacağını söyledi. Eduardo Galeano, "Saramago samimiyetin sesi olmaya devam edecek. Onu ve eserlerini çok özleyeceğiz, çünkü o hep kaybedenlerin yanında yer aldı" dedi.

    Saramago Vakfı Başkanı yazar Pilar del Rio, Saramago'yu hiçbir şeyden korkmayan, bütün kültürlerin ve uygarlıkların dokunulmazlarından, tabularındaki açık kapılardan bakmayı ihmal etmeyen bir yazar olarak tanımladı. Yazarın geçen yıl okurla buluşan kitabı "Kabil" din çevrelerince eleştirilmiş, Saramago insanların inançlarına saygısızlık yapmakla suçlanmıştı.

    Saramago daha önce de, Hıristiyan çevrelerce topa tutulan kitabı "İsa'ya Göre İncil"in ardından, Vatikan tarafından aforoz edilmiş, Avrupa Yazarlar Ödülü için yarışmasına Portekiz hükümeti tarafından izin verilmemişti. Bunun üzerine yazar İspanya'ya bağlı Kanarya Adaları'nda inzivaya çekilmişti.

*

    Yazarın Kanarya Adaları'ndan uçakla Lizbon'a ulaşan naaş'ı, havaalanında oluşturulan büyük bir kortejle Belediye Başkanlığı binasındaki "Büyük Salon"a kondu. Portekizliler, "Büyük Salon"daki katafalkı akın akın ziyarete gitti. Naaş'ının etrafındaki çiçekler arasında Fidel Castro'dan gelenler de vardı... Ama en çok, Portekiz Devrimi'nin simgesi kırmızı karanfiller görülüyordu. Pazar günü saat 12:00'ye kadar burada ziyarete açık kalan naaş, aynı gün Alto de Saõ João Mezarlığı'na defnedildi. Törende, Portekiz Komünist Partisi Genel Sekreteri Jerònimo De Souza ve parti delegasyonu da yerini aldı.

*

    José Saramago, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sevildi. Eserleri 56 dile çevrilen ve milyonlarca satan yazarın birçok kitabı İnci Kut, Aykut Derman ve Saadet Özen gibi farklı çevirmenlerce Türkçeye kazandırıldı. Saramago'nun son olarak "Kopyalanmış Adam" adlı kitabı yayınlanmıştı.

    Türk edebiyatseverleri tarafından ilgiyle okunan Saramago, Türkiye'ye de gelmiş ve İstanbul'da, İstiklal Caddesi'ndeki Mephisto Kitabevi'nde düzenlenen imza gününde okurlarıyla buluşmuştu. Epey kalabalık olan imza gününün ardından yazar, kitabevine pek uzak olmayan ve İstiklal Caddesi'nin Tünel'e yakın tarafında yer alan Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde bir söyleşiye katılmıştı.

*

    Saramago'nun ölüm haberinin yer aldığı internet sitelerini okurken, haberin altına bazı okuyucuların yorum yazdığını gördüm. İnternet sitelerine yorumlarıyla katkıda bulunanlar, çoğunlukla güncel siyasal gelişmeler üzerine görüş bildirir; sanat, edebiyat dünyasıyla ilgili haberlerde yoruma pek rastlanmaz. Ama Saramago'nun vefatından etkilenen okuyuculardan bazıları birkaç satır da olsa yazmak istemişler. Ntvmsnbc'nin sitesindeki haberin altına yorumlarını yazan birkaç okuyucunun satırlarını burada aktarmak isterim:

    Aytaç Uçar şöyle yazmış: "Bütün isimler", "Umut Tarlaları", "Baltasar Bilimunda", "İsa'ya Göre İncil", "Körlük", "Mağara" ve pek tabii ki, "Ricardo Reis'in Öldüğü Yıl" romanlarıyla hiç bir zaman unutulmayacak, nadir romancılardan biri... Güle güle Portekiz'in anlamadığı ve çok uzun süre anlayamayacağı büyük insan! Şu da bilinmeli ki, Saramago'nun yaratıcılığı sonsuzdu. Hayatının bu son dönemlerinde dahi, aynı istekle inanılmaz eserler yazmaya devam etti. Dünya edebiyatı son birkaç büyük yazarından birini daha kaybetti."

    Ceren Alkoç, büyük yazara eserleri için teşekkür etmek istemiş: "Gerçekten de José Saramago 'Körlük' adlı romanıyla yüreklerimizi dağlamış, edebiyata yeni bir soluk getirmiştir. Aynı adı taşıyan film uyarlaması da beyaz perdeye yeni bir kimlik kazandırmıştır. Kendisine teşekkürü borç bilirim. Teşekkürler Saramago"

    Saramago'nun ölüm haberini bir kitabını bitirdikten iki gün sonra alan Vahit Kozacıoğlu adlı okuru ise şunları yazıyor: "Son romanı 'Görmek' muhteşem bir eserdir. Bitireli iki gün oluyor. Çağımızın en büyük romancılarındandı. Çok üzüldüm. Işıklar içinde uyusun!"

    İslam âleminde vefat eden kişiler Müslüman değilse, "Allah rahmet etsin" denmez. Kişiler ister inançlı olsun, ister inançsız, kültürel bir gelenek olarak müteveffaya uygun bir söz söyler. Ama Mert Soybakan, büyük yazarı öyle benimsemiş ki, içinden ona Allah'tan rahmet dilemek gelmiş. Şöyle diyor: " 'Körlük' adlı romanıyla insanlığa ve medeniyete farklı bir bakış açısı getiren, bu sayede 1998 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan usta bir yazardı. Allah rahmet eylesin! Çok üzüldüm."

*

    Shanghai'da, Saramago'nun İstanbul'da geçirdiği zamanı düşünürken, aklıma yazarın Çin ile ilişkisinin nasıl olduğu sorusu geldi.

    Çin ile ilgili olarak söylediği ve az önce andığım "Yarın dünya liderliği Çin'e ait olabilir" sözlerinin devamını ve hangi bağlam içinde söylendiğini bulmak için internette bir arama yaptım, fakat bulamadım. Belki yanlış anahtar sözcükler seçtiğimden bulamamışımdır... Ama onu ararken, "Körlük" adlı romanından uyarlanan "Kör Kent" adlı oyunun Beijing Üniversitesi'nde sahnelendiğini öğrendim.

    Xinhua ajansının 23 Mayıs 2007 tarihli bir haberinde, oyunun Beijing Üniversitesi'nin Yüzyıl Salonu'nda oynandığı bilgisine yer verilerek, konusu özetleniyordu. Aynı haberde, Wang Xiaoying'in yönettiği oyunu göremeyenlerin, 6 Haziran'da Beijing'de Çin Halk Kurtuluş Ordusu Dram Tiyatrosu'nda izleyebilecekleri bildiriliyordu.

    Demek ki, Saramago dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi Çin'de de sevilmişti. Daha sonra bazı kitaplarının Çinceye çevrilip Çinli edebiyatseverlerce yaygın olarak okunduğunu öğrendim.

*

    Kitapları pek çok dile çevrilen Saramago, eser verdiği Portekizce ile ilişkisini şöyle açıklıyor: "Belki de dillerin kendileri ihtiyaç duydukları yazarları seçiyor, onları kullanıyor ve böylece her biri aracılığıyla bir parçalarını ifade ediyorlardır."

    Portekiz Başbakanı José Socrates, Saramago için, "Kültürümüzün büyük simalarındandı. Kaybıyla medeniyetimiz bugün fakir kaldı" demiş.

    Ama yine Portekizce konuşulan Brezilya'nın Kültür Bakanı Juca Ferreira, yazarın kaybının Portekiz ve Portekizceyle sınırlanamayacağı görüşünde. Saramago'nun ölüm haberini alan Bakan şunları söylemiş: "Onun kaybı, Portekizcenin çok ötesine geçen bir önem taşıyor. O, bütün dünya edebiyatı için önemliydi, fikirleri de dünyamızın şu an içinde bulunduğu durum açısından kritik önemde."

*

    Saramago'nun toplumsal ve siyasal görüşleri, kişiliğinin önemli bir yönünü oluşturuyordu. Ama bütün büyük yazarlar gibi onun da siyasal kişiliği ile edebi kişiliğini birbirinden ayırmak imkânsız. Saramago'nun toplumsal duyarlılığı, bireysel düzlemde kendini sevgi ilişkilerinde ifade ediyordu. Bence onun sevgi anlayışını en iyi şu sözleri özetliyor: "Sevmek sahiplenmenin en güzel yoludur her halde, sahiplenmek ise sevmenin en çirkin yolu"

    Evet, ne kadar kadar özgürsek o kadar birbirimize aidiz!

    Sevgiden söz etmişken sözlerimizi Saramago'nun bir aşk şiirine yer vererek bitirelim. Büyük edebiyatçının, Türkçeye Ayşe Nihal Akbulut tarafından kazandırılan "O Yer" adlı şiiri şöyle:

    "Gözlerin kapandığı yer, zamanın

    Deniz kabuğunda sessizliği yankıladığı yer;

    Bir baygınlık arasının hint sümbülleriyle

    Cinselliğin kokusunda eridiği yer;

    Kollarla bacakların kementlendiği ve ağızların

    Soluk almadan boğulurcasına kasıldığı yer;

    Parmakların yepyeni yörüngeler çizdiği yer

    Yıldızlarla bedenlerin boşluğunda;

    Anlık can çekişme yeri; tenin

    Terle bir olduğu yer; sevdanın yeri."

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China