CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
Adalet Sokağı'nın kanunîleri
  2010-06-23 11:59:38  cri

    Ben ağustos böceklerinin dünyanın her yerinde saz çaldığını sanırdım.

    Oysa Çin'de kanun çalıyorlarmış.

    Bunu, bu ülkeye geldikten sonra ilk geçirdiğim yaz mevsiminde fark etmiştim.

    Sıcak Beijing gecelerinin ağustos böcekleri için efsunlu bir sahne olduğunu da önceki yaz öğrenmiştim.

    Bunu öğrendiğim sahne, ne yazık ki artık yok.

*

    Akşamcı olduğum geceler geç vakit işten çıkınca, yolun karşı tarafına geçerdim. Mahkeme binasının önünden geçtiği için Yanzheng Jie, yani "Adalet Sokağı" adı verilmiş olan bu yolun kenarında sıra sıra dizili salkımsöğüt ağaçlarının altında yürümek bana ayrı bir huzur verirdi. O yol boyunca zihnim sanki dünya gailesinden kurtulurdu.

*

    O ağaçlardan çevreye yayılan ahengi nasıl anlatmalı! Yüzlerce, binlerce kanun üstadı ağaçların dallarında bir araya gelmiş, aynı aletin değişik çeşitleriyle çok sesli müzik yapıyor. Öylesine kanuna benzetilebilecek başka çalgılar değil bunlar. Çünkü ne Çin konghou'su veya yangqin'i, ne Batı harp'ı veya lut'u, ne de bir başka türdeşi bu sesi verebilir. Bu bizim has çalgımız kanunun ta kendisi.

*

    Ona boşuna müzik aletlerinin en dişisi, en cilvelisi, en şuhu dememişler! Nerede olsa belli ediyor kendini. Hele böyle yüzlercesi, işveyle şakıyınca… Belli ki, 26 tellisinden 36 tellisine kadar envai çeşidi icra-i sanat ediyor burada. Ama benim kulağım en fazla ona alışık olduğundan mıdır nedir, galiba en çok 26 tellisini duyuyorum. Nevadan başlayıp kaynatma yapa yapa gerdaniyeden rasta, çargâhtan acemaşiran-kürdiye, dügâh-nevadan, hüseynîye, çeşitli aralıklarda gezinerek süzme yapıyorlar. Sanki başparmak çarpmalarını, tırnak kaydırmalarını bile duyuyorum. Her perdede titreyen üç telin tınlaması havaya dalga dalga yayılıyor. Besbelli, makamını, usulünü, geçkisini layıkıyla bilen kanunîler bunlar. Belki de Ejder Kanunları çalıyorlardır. Hele bir serpme yapmaları var ki, nağmeler adeta insanın üzerine dökülüyor. Bir musiki şelalesinde yıkanır gibi oluyorsunuz.

*

    Buradan geçerken kaç defa Kanunî Ömer Efendi ile Hacı Arif Bey'i andım. Ömer Efendi'nin Muhammes Karcığar Peşrevi ile Hicazkâr Devr-i Kebîr Peşrevi'nin, diyar-ı Çin'de de bilinmesine şaşmamak lâzımmış demek! Buradaki üstatlar taksim yaparken bu fiskeli çalışı Hacı Arif Bey'den başka kimden öğrenmiş olabilirler? Ama bu sokaktaki ağaçlarda sahneye çıkan sanatçılar çoksesli müzik de yaptıklarından, ilk Kanun Konçertosu'nun bestecisi ve icracısı Ferid Alnar'ı yâd etmemek olmaz. Bu sanatçıları duysaydı ne derdi acaba?

*

    Yolun sonuna gelip Lugu Caddesi'ne çıkarken kanun sesleri arkamdan menzil menzil sönerdi. Bazen caddenin öteki tarafına geçerken bu sanatçılara cırcır böceği diyenler de olduğu aklıma gelir, içimden onlara kızardım. Ağustos böcekleri hep büyülü sıcak yaz geceleri sahneye çıkar, göze görünmeden konser verir. Demek bu harikulade sesler o kaba kulaklara cırıltı gibi gelmiş ki, bu yakışıksız ismi takmışlar.

*

    Onlara sorsak, şahitleri de hazırdır. Hemen Jean de La Fontaine adlı densizin fablını anlatırlar. Çevirmeni Orhan Veli'ye sözüm yok, ama o bozacıların şıracı şahidi La Fontaine yanılıyor. Büyük şairimiz Tevfik Fikret de nedense ondan etkilenip çocuklar için sözde eğitsel amaçlı bir şiir yazmış. O da, karıncayı çok çalışkan, zamanını akıllıca değerlendiren, ağustos böceğini ise vaktini vur patlasın çal oynasın geçiren sorumsuz bir yaratık olarak anlatıyor. Ona kendi sözü olan "Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar" diyerek karşı çıkacağım. Çocukların böyle fikirlerle büyümeleri durumunda, Mozart'ı bile kapı gıcırtısı olarak algılayacak çorak ruhlu cudamlar haline geleceklerinden kuşku duymuyorum.

*

    Hikâye baştan aşağı saçmadır: Neymiş, ağustos böceği bütün yaz saz çalmış, kış gelince birden aç kalmış. Bütün yaz çalışan karıncadan yiyecek istemiş. O da "Madem yazın saz çaldın, şimdi de oyna bakalım" diyerek kapı dışarı etmiş.

    O karınca denen gafil, duyarsız, bencil, robot ruhlu mahlûk zamanın sonuna kadar boyundan büyük yükleri taşıyıp hamallık yapacak, ama bir kez olsun yürekten akan bir şiirin hazzını duyamayacak. Yaz sıcağında oluk oluk ter dökecek, ama yaz akşamlarının baş döndüren sihrini fark edemeyecek.

    Bunu mu çocuklarımıza örnek gösteriyoruz? Çalışmak güzel, ama ne için? Çalışanın mutluluğunu amaçlamayan iş, çalıştırana köle olmaktan başka neye yarar? Olağanüstü zamanlarda benzersiz işler yapıp insanın kendisini feda etmesi bile güzel; ama içgüdüsel olarak, kurulmuş çark gibi çalışmanın erdemle ne ilgisi var? İnsanlığın bütün çabası, daha fazla boş zaman sahibi olup sanattan, edebiyattan, bilimden nasibini almak için değil mi? Gelişme neyle ölçülecek? İnsanların ne kadar ürettiğiyle mi, ne kadar mutlu olduğuyla mı?

    Duyguların istatistiği tutulmaz, depolanmaz, ihraç edilmez. Her şeyi sayılara indirgeyenler işte böyle ağustos böceğine cırcır böceği der. Mustafa Kemal eminim "Her şey olabilirsiniz, ama sanatçı olamazsınız" derken aklında bu hamhalat takımı vardı.

*

    Çin'e gelinceye kadar ağustos böceğinin sadece sesini işitmiş, kendisini hiç görmemiştim. Ağustos böceğini görmek de burada, üstelik geceleri dinlediğim Adalet Sokağı'nda nasip oldu. Erkenci olduğum haftalarda sabahları işyerine giderken kimi zamanlar yolun yine o tarafından geçer, yerde bazı böcekler görürdüm. Önceleri bunların ne olduklarını anlayamamıştım. Sonra geceleri dinlediğim o ağustos böcekleri olduklarını fark ettim. Her ağacın altında on beş-yirmi tanesi yere saçılmış olarak yatıyordu. Ölmüşlerdi. Renkleri biraz değişik olmakla birlikte çekirgeleri andırıyorlardı. Demek ki, o muhteşem konseri veren sanatçılar bunlardı.

    Böyle yerde ters dönmüş ölülerini görerek mi tanışacaktım onlarla!

*

    Neden öldüklerini bilmiyorum. Kimseye de sormadım. Fakat ben kendi aklımda bir açıklamasını yaptım. Doğru olup olmadığını bilmiyorum, ama yanlış olsa bile, benim için geçerli olan yorum gene de bu:

    Bizim divan edebiyatımızda güle olan aşkı nedeniyle kâlbini gül dikenine dayayıp sabaha kadar kanıyla gülü kıpkızıl renge boyayarak öten bülbül imgesi vardır. Böyle öte öte, aşkını ilân ederek sanatını icra ederken ruhunu teslim eder... Sabah olunca, billur sesli bülbülün sırtı yerde, parmakları kıvrılmış ayakları havada, ölüsü bulunur. Bizim kanun sanatçısı ağustos böceklerimiz de geleceklerinin ne olacağını, hesapçı bir karınca tarafından kovulacaklarını düşünmeden kendilerini sanatlarına adar. Bugün insan uygarlığının yüz akı büyük sanatçıların çoğu böyle içten pazarlıklı, ama adı çoktan unutulmuş dar kafalı çağdaşlarınca aşağılanmamış mıdır? Fakat büyük sanatçılar gene menfaatlerini düşünmez. Kendilerini sanatlarına o kadar verirler ki, kimi zaman akılları başlarından gider, hatta sağlıklarından olurlar. İmkânları elvermese de sanatlarını icra ederler, hatta bu yolda hayatlarını kaybederler. Bence bu kanunî ağustos böcekleri de böyle kendilerini sanatlarına kaptırarak nefislerinden geçmiş ve ölümüne çalarak yaşamlarını yitirmiştir. Binlercesi arasından her gece on beş-yirmi tanesi kendilerini sanatları uğruna feda eder. Dünyamız kendi yaşamlarını hiçe sayan serdengeçtilerin yüzü suyu hürmetine durmuyor mu zaten!

*

    Geçen yıl Adalet Sokağı uzun zamandır bakımda kaldı. Önce yolu kazıp yeni altyapı tesisatı döşediler. Sonra aylarca mahkeme binasının yenileme çalışmaları sürdü. Bina eski, yıpranmış halinden kurtularak yepyeni, modern bir görünüme kavuştu. O yenilenince sıra çevre düzenlemesine geldi.

    Bir hafta sonu işyerinden çıkınca yola baktım. Adalet Sokağı'ndaki ağaçlar, hem de iki sıralı olarak kesilmişti.

    Artık o ağaçlarda ağustos böcekleri kimseye görünmeden sahneye çıkamayacaktı. Sanatları için kendilerini feda edip ancak cesetleriyle kendilerini gösteremeyecekti.

    İlerleme böyle oluyor. Ağaçlar kesiliyor, yerlerine otoyollar, modern binalar yapılıyor…

*

    Birkaç gün sonra ağaçların kesildiği yere beyaz boyayla yeni ağaçların dikileceği yeri işaretleyen çemberler çizildiğini gördüm. Şöyle düşündüm: Buraya, yeni trende uygun, süs ağaçları dikilecek her halde. Başka yerde yapay yollarla büyütülmüş ağaçlar, hazır olarak gelip buraya kondurulacak. O bile olmadı. Yerlerine fidanlar dikildi. O yıllarca kendi başlarına sere serpe büyüyen salkımsöğütlerin yerini standart ağaçlar aldı. Böylece Adalet Sokağı'na nizam intizam getirilmiş oldu.

    Ama ilerleme bari Adalet Sokağı'nda böyle olmasaydı; hiç olmazsa burada adalete uygun olarak tecelli etseydi!

    O günerde içimden geçen düşünce şu oldu: Ağustos böcekleri, sosyete kuaföründen çıkmış fino gibi şekilli şekilli tıraşlanmış bu köksüz ağaçlara gelmez artık. Nitekim öyle de oldu. Geçen yıl epey kulak kabarttım. O eski ahenkli musiki işretleri yok. Bu yıl gene dikkatle kulak kabartıyorum, hâlâ ses seda yok...

    Kanunî ağustos böceklerinin Adalet Sokağı'nda artık sanatlarını icra edemeyeceklerini, Kanunî Âmâ Nâzım Bey'in benim zihnimdeki Çinli yoldaşı olan erhu sanatçısı kör dostuma Çince bilseydim bile anlatamazdım.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China