CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
[Beijing'de Zaman] Adam Smith Beijing'de iken Obama geldi
  2010-01-07 13:30:38  cri

    ABD Başkanı Barack Obama, göreve başladıktan sonra çıktığı ilk Asya gezisi kapsamında Çin'e geldi. Barack Obama'nın gezisi sırasında dünya medyasının gözü doğal olarak Çin'deydi. Siyasal ve ekonomik gözlemcilerin büyük bir bölümü, 21. yüzyıldaki gelişmeler üzerinde en belirleyici etkiyi Çin-ABD ilişkilerinin yapacağı kanısında. Bir bakıma, 21. yüzyıl bu iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğine bağlı olarak şekillenecek.

    İşte tam da Obama'nın ziyareti sırasında elime Çin-ABD ilişkilerini tarihsel arka planıyla, ekonomik boyutuyla ve gelecek öngörüleriyle derinlikli olarak kavramaya yardımcı olan bir kitap geçti. Giovanni Arrighi'nin yazdığı kitap "Adam Smith Pekin'de" adını taşıyor. İngilizce aslı 2007'de "Adam Smith in Beijing" adıyla Londra'da yayınlanan kitabın bir de alt başlığı var: "21. Yüzyılın Soykütüğü".

    Yakalandığı kanser hastalığından kurtulamayarak 18 Haziran 2009'da hayata gözlerini yuman İtalyan asıllı Arrighi, son olarak John Hopkins Üniversitesi'nde sosyoloji profesörü olarak görev yapmıştı. Asıl konusu siyasal ekonomi olan Arrighi'nin, yaygın olarak okunan "Uzun Yirminci Yüzyıl" adlı kitabı başta olmak üzere çok sayıda kitabı bulunuyor. Eserleri, aralarında Türkçenin de bulunduğu 15 dile çevrildi.

    Çağımızın en saygın bilim adamlarından biri kabul edilen Arrighi'nin "Uzun Yirminci Yüzyıl" adlı eseri, Recep Boztemur'un çevirisiyle 2000 yılında Türkiye'de de yayınlanmıştı (İmge yay.). İbrahim Yıldız tarafından Türkçeye çevrilen "Adam Smith Pekin'de" kitabının yayın tarihi 2008 (Yordam yay). Demek ki, ölmeden önce bu kitabının Türkçeye çevrildiği bilgisi kendisine ulaşmıştı.

    Büyük boy olarak yayına hazırlanan kitap kaynakça ve dizinle birlikte 416 sayfa. Arrighi, kitabı uzun yıllar işbirliği yaptığı yakın dostu olan ve 2005'te vefat eden Andre Gunder Frank'a ithaf etmiş

    Kitap, gerek boyutları, gerekse ele aldığı konunun genişliği itibarıyla, ilk bakışta insana ürkütücü gelebilir, ama çok rahat bir okuma sağlıyor. O bakımdan başta Çin'le ilgili olanlar olmak üzere herkesçe okunmasını öneririm. Dahası, içinde bulunduğumuz yüzyılın belirleyici bir-iki aktöründen biri Çin olacağına göre, asıl ilgi konusu bu ülke olmayanların da okunması gereken bir kitap. Çünkü Çin, artık sadece tarihine ve kültürüne ilgi duyanları değil, bugünü ve geleceğiyle herkesi ilgilendiren bir etken haline geldi.

    Arrighi'nin kitabına "Adam Smith Pekin'de" adını vermesinin nedeni, bu ünlü klasik iktisatçının bir öngörüsünden kaynaklanıyor. Smith, "Ulusların Zenginliği" adlı başyapıtında fetihçi Batı ile fethedilen Batı dışı ülkeler arasındaki ilişkiler hakkında bir tahminde bulunuyor. Kitabın temel tezinin dayanağını oluşturduğu için Smith'in bu öngörüsünü, Arrighi'nin kitabından aktarmak istiyorum. Arrighi'nin yaptığı alıntı hayli uzun. Ben onun alıntısından da alıntı yaparak, kitabı anlamamızı sağlayacak kadarını buraya alıyorum:

    "...Keşiflerin yapıldığı belli zaman diliminde kuvvet üstünlüğü bir şekilde Avrupalılardan yanaydı; öylesine büyük bir üstünlüktü ki bu, Avrupalıların bu uzak ülkelerde uyguladıkları her türlü adaletsizliğin yanlarına kâr kalmasına imkân veriyordu. Bu andan itibaren belki de, bu ülkelerin yerlileri giderek güçlenebilir ya da Avrupalılar giderek zayıflayabilir ve dünyanın farklı bölgelerinin sakinleri o cesaret ve güç eşitliğine erişebilir; bu da karşılıklı olarak birbirinden korkmayı doğuracağı için bağımsız ulusların adaletsiz davranmaktan çekinip birbirlerinin haklarına saygı göstermelerini sağlayabilecektir."

    Burada "Avrupalı" denenleri artık "Batı" ya da dünyadaki yeni koşullara daha uygun terimiyle Kuzey-Güney ilişkilerindeki "Kuzey" olarak anlamak gerek. İktisadı insan mutluluğunun emrinde bir bilim olarak anlayan Adam Smith, dünyanın farklı bölgelerindeki ülkelerin birbirlerine denk kuvvet geliştirip bir tür denge oluşturmalarını ve bunun da adaletsizliğe yol açabilecek savaşlardan kaçınmak için caydırıcı bir etki yaratmasını umuyor. Kısacası, adil bir dünya kurulmasının ancak caydırıcılıkta denklikle mümkün olabileceğini düşünüyor. Böyle bir caydırıcılık dengesi 20. yüzyılda, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Doğu ve Batı blokları arasında oluşturulmuştu, ama Smith'in kastettiği bu değil. Gerçi Smith kapitalizmin sadece sömürgeci aşamasını gördü, emperyalist aşamasına yetişmedi; ama fetihçi ülkeler derken kastettiği, sonraki gelişmeleri itibarıyla aşağı yukarı aynı ülkeler. O bakımdan, söylediklerini emperyalizm dönemindeki kapitalizme uyarlarsak, bu aşamaya varmış ileri kapitalist ülkeler ile bugün Üçüncü Dünya ülkeleri dediğimiz Ezilen Dünya arasındaki farkın zamanla daralmasını ve bir tarafın diğerini ezmesini imkânsız kılacak bir gelişme dengesine erişilmesini kastediyordu. Arrighi, işte bu olanağın bugün Çin'in sağladığı gelişme ile yakalanabileceğini düşünüyor. Çünkü Çin'in gelişmesi sadece kendisine değil, diğer gelişmekte olan ülkelere de yararlı olacaktır. Kitabına "Adam Smith Pekin'de" başlığını koymasının nedeni bu.

    Ben kitabın başlığını böyle açıkladım ama kitabın tezini yazarın ağzından aktarıyım. Arrighi, "Giriş" bölümünde tezini "Bu kitapta ileri sürülen temel tez şudur" diyerek şöyle özetliyor:

    "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin hüsranla sonuçlanması ve Çin ekonomisinin gelişmede sağladığı başarı bir arada değerlendirildiğinde, Smith'in bu dünyada uygarlıklar arasındaki eşitliğe dayalı bir dünya-pazar toplumu vizyonunun gerçekleştirilmesini –Ulusların Zenginliği'nin yayınlanmasından bu yana geçen yaklaşık iki buçuk asırlık zaman dilimi göz önüne alındığında– hiç bu denli olası kılmadığı görülür." 

    Arrighi bu temel tezini dört kısımda kanıtlamaya çalışıyor. Dört bölümün sonunda bir de "Epilog" var. Orada da vardığı sonuçları özetliyor.

    Kitabın birinci kısmını oluşturan bölümler Arrighi'nin kuramsal dayanaklarını gözler önüne seriyor. Bu kısmın ana iddiasını yazar şöyle özetliyor:

    "Birincisi, Smith kapitalist gelişmenin ne savunucusu ne de kuramcısıdır; ikincisi, Smith'in bir egemenlik gereci olarak piyasa kuramı, kapitalist olmayan pazar ekonomilerinin anlaşılması açısından özellikle geçerlidir; örneğin, küreselleşen Avrupa devlet sistemine eklemlenmeden önceki Çin… Çin 21. yüzyılda, bütünüyle farklı iç ve dış koşullar altında, yeniden eski parlak günlerine dönebilir."

    İkinci kısımdaki bölümlerde, bir önceki kısımda geliştirilen perspektif kullanılarak, ABD'nin Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'ne sarılması ve Çin'in ekonomik bakımdan yükselişe geçmesi için sahneyi hazırlayan küresel türbülansın izi sürülüyor.

    Bence kitabın esas önemli kısımları, üçüncü ve dördüncü kısımlar. Gerçi ilk iki kısım da kuramsal sorunların ve tarihsel arka planın ele alınması açısından ilginç ve merakla okunuyor, ama günümüz ve gelecek son iki kısımda tartışılıyor. Yazar, üçüncü kısımda Bush yönetiminin Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'ne sarılmasının nedenlerini ve sonuçlarını irdeliyor. Daha önceki yönetimlerin uyguladığı politikaların istenmeyen sonuçlarına bir cevap olarak Bush yönetimi bu politikaya yapışmıştı. Arrighi bu bölümde projenin çöküş nedenlerini çözümlüyor. Bu bölümün en ilginç tezi şu:

    "Vietnam bozgunu Birleşik devletleri, askeri yenilginin hasarlarını alt sınırda tutmak için Çin'i tekrar dünya sahnesine sokmaya zorlarken, Irak bozgununun doğuracağı sonuçlar pekâlâ Çin'i ABD'nin 'Teröre Karşı Savaş'ının asıl galibi olarak öne çıkarabilir."

    Belki de şu yıllarda gözümüzün önünde olan tam da budur. Ama aniden meydana gelen olaylardan farklı olarak, süreçler oluştuğu sırada kolay kolay teşhis edilip adı konamadığından "şimdi şu oluyor" diyemiyoruz. Fakat araya zaman boyutu girip bütünü görmeye olanak veren bir mesafeden bakılınca, bir süre sonra belki de Arrihgi'nin öngörüsünün doğrulandığı görülecek.

    Kitabın dördüncü kısmında özel olarak Çin'in yükselişinin dinamikleri ele alınıyor. Yazar bu bölümü şöyle özetliyor:

    "Birleşik Devletler şişeden çıkan cini tekrar şişeye koyma girişiminde, yani ABD'nin Çin'in ekonomide sağladığı büyümeyi kendi güdümüne sokma doğrultusunda harcadığı çabalarda karşılaştığı zorluklara işaret ettikten sonra, Çin'in gelecekteki davranışını geçmişin Batılı devletler sistemi temelinde Birleşik Devletler, onun komşuları ve genel olarak dünya üzerinden öngörme girişimlerinin nasıl hatalı olduğunu vurguluyorum."

    Arrighi ABD'nin girişiminin neden başarılı olamayacağını da kitapta ayrıntılı olarak açıklıyor. Ama birkaç cümleyle özetlemek gerekirse, şunları söylüyor:

    "Bir defa, Batı sisteminin küresel ölçekte yayılması bu sistemin işleyiş biçimini dönüştürmekte, onun geçmişte yaşadığı deneyimin büyük bir kısmını günümüzde yaşanan dönüşümleri anlamada geçersiz kılmaktadır. Daha da önemlisi, Batılı devletler sisteminin bıraktığı tarihsel mirasın geçerliği azaldıkça, önceki yüzyılların Çin merkezli sisteminin geçerliği artmaktadır. Şu kadarını söyleyebiliriz: Yeni Asya Yüzyılı, eğer böyle bir yüzyıl olacaksa, esas olarak bu iki mirasın taşıyıcısı melez bir yüzyıl olacaktır."

    Kanımca, bu "iki mirasın taşıyıcısı" ve "melez" nitelemesi özel bir vurguyu hak ediyor. Çünkü dünya tarihinde Batılı olsun Doğulu olsun kimsenin deneyimi ortadan kalkmayacağına göre, Batı'nın katkıları da yok olmayacak. Ayrıca, Asya uygarlığı öteden beri dıştan gelen katkıları özümleyebilme yeteneğine ve geleneğine sahiptir. O nedenle Asya'nın başkalarının katkılarını boğmadan yeni bir dünya uygarlığının doğuşuna önderlik etmekte olduğu söylenebilir.

    Yazar kitabın sonsözünde, ABD'nin Güney'in güçlenmesini eski düzeyine indirgeme çabalarının niçin geri teptiğini özetliyor:

    "Bu çabalar ABD hegemonyasının 'ölümcül krizini' çabuklaştırmakta, Smith'in öngördüğü türden bir devletler uygarlığının kurulmasına –daha öncesinde olmadığı kadar– elveren koşulları yaratmaktadır."

    Ama yazarın bir uyarısı da var.

    "Böylesi bir devletler topluluğunun doğuşu kesin olmaktan uzaktır. Batının hâkimiyeti, geçmişe kıyasla, çok daha incelikli yollardan yeniden üretilebilir. Her şeyden öte, dünyanın uzunca bir süre yükselen şiddet dalgasına ve sonsuz kaosa maruz kalması bir olasılık olarak önümüzde durmaktadır."

    Bu Smith'in öngördüğü türden bir devletler uygarlığının oluşmasının koşullarını ise Arrighi şöyle açıklıyor:

    "Nasıl bir dünya düzeninin ya da düzensizliğinin ensonu gerçekleşeceği, büyük ölçüde, nüfusu fazlasıyla kalabalık Güney ülkelerinin, öncelikle Çin ve Hindistan olmak üzere, Batı'nın ilerlediği yoldan ziyade, kendilerine ve dünyaya sosyal açıdan daha hakkaniyetli ve ekolojik açıdan daha sürdürülebilir bir kalkınma yolu açmalarına bağlıdır.

    Evet, Batı'nın dünya tarihini belirleyen bir etken olarak gücünün gittikçe tükendiği bir süredir ekonomik ve siyasal gözlemcilerce zaten dile getiriliyordu. Batı alemi içindeki en güçlü ülke olan ABD'nin de hakim konumunu 20 yıl içinde kaybetmiş olacağı öngörüleri yapılıyor. 21. Yüzyıl büyük ölçüde Asya tarafından şekillendirilecek. Arrighi, kimlerin belirleyici olacağını anlatırken öncelikle Çin ve Hindistan olmak üzere nüfusu fazlasıyla kalabalık Güney ülkeleri diyor, ama kitabının geneline hâkim olan havadan ve özellikle bu ülke üzerinde durmasından da anlaşılacağı gibi, Smith'in öngördüğü türden bir devletler uygarlığının oluşmasında esas rolü Çin'e veriyor. Kitabına "Adam Smith Yeni Delhi'de" veya "Adam Smith Jakarta'da" değil de "Adam Smith Pekin'de" adını koyması da bunu gösteriyor.

    Dünyadaki bütün göstergeler artık Adam Smith'in Beijing'de olduğunu gösteriyor. ABD Başkanı Barack Obama da Adam Smith Beijing'deyken kente geldi. Bundan sonra hayli uzunca bir süre, buraya gelenler, Adam Smith'i görecek. Barack Obama'nın Çin ziyareti sırasında Giovanni Arrighi'nin kitabını okumak, burada gördüklerimizi, medyada izlediklerimizi zihnimizde belli bir düzene sokmaya yardımcı oluyor. 21. yüzyılın soykütüğünü anlamak için tabii bir Obama etkisini beklemeye gerek yok. "Adam Smith Pekin'de", dünyanın her yerinde her zaman okunur. Çünkü Adam Smith'in öngördüğü uygarlığın oluşmasında en belirleyici aktörün etkisi, 21. yüzyılda dünyanın her yerinde hissedilecek.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China