CRI Hakkında | Eski Versiyonumuz
[Beijing'de Zaman] Çin'de zafere sürüklenen yaralı şiirler
  2010-01-07 13:30:38  cri

    Nazım Hikmet gibi Pablo Neruda da Çin'e özel bir ilgi duyuyordu. Bizim ülkemizde "Şili'nin Nazım Hikmet'i" diye tanınan Neruda, "İspanya Hapishanelerinde Öldürülmüş Miguel Hernández'e" adlı şiirinde şöyle diyor:

"Miguel,

    Osuna'daki hapishaneden uzaklarda,

    Uzağında barbarlığın,

    Zaferimize doğru sürüklüyor

    Mao Zedong

    Yaralı şiirini senin."

    Milyonları ayağa kaldıran Çin Devrimi, Miguel Hernandez gibi nice şairin şiirini zafere sürükledi. Böylece şiir boşa yazılmış olmadı.

Neruda, devrimle yeni bir hayat kuran Çin'de şimdi yeni şiirlere esin kaynağı oluyor. Çünkü büyük şairler başka sanatçıların sanatlarını da besler.  

    Çin Devrimi'nin önderi Mao'nun kendisi de çok iyi bir şairdi. Nazım Hikmet bir yazısında şöyle diyor:

    "Mao'nun şiirleri eski Çin geleneği içinde yazıldılar. Bununla birlikte, klasik biçime ve çeviriye rağmen, içerik yirminci yüzyılın her hangi bir insanı için geçerlidir."

    Nazım Hikmet'in bu sözlerini, Mao'nun "Sarı Turnanın Konağı" şiiriyle örnekleyemez miyiz?

    "Uzaklarda dokuz ırmak akar

    Boydan boya ülkede,

    Kıvrım kıvrım demir yolları

    Güneyden kuzeye.

    Yağmur dumanlı, puslu bulanık

    Kaplumbağa, Yılan Tepesi

    Geçit vermez yüce ırmağa.

    Sarı turna uçmuş gitmiş.

    Ne yana, kim bilir?

    Gezginlere yalnız bu konak kalır.

    Taşkın suların onuruna kalkar kadehim

    Yükselen dağlarla coşarken kalbim."

    Bir şairin önderliğindeki devrimin, en çok şairleri etkilemesinden daha doğal ne olabilir?

    Nazım Hikmet de "Angina Pektoris" adlı şiirinde ne demişti?

    "Yarısı buradaysa kalbimin yarısı Çin'dedir, doktor

    Sarı nehre doğru akan ordunun içindedir"

    O angina pektoris hastalığı, Nazım Hikmet'in yarısı Çin'de olan kalbini durdurduğu zaman, Pablo Neruda büyük bir acıyla "Güz Çiçeklerinden Nazım'a Çelenk" adlı şiirini yazmıştı. Dilimize Ataol Behramoğlu'nun çevirdiği bu şiirin bazı dizeleri şöyle: 

"Niçin öldün Nâzım?

    Ne yaparız şimdi biz şarkılarından yoksun?

    Nerde buluruz başka bir pınar ki,

    onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?

    Seninki gibi ateşle su karışık acıyla sevinç dolu,

    gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

...

    "Ne yapayım ben şimdi?

    Tasarlanabilir mi dünya

    Her yana ektiğin çiçekler olmadan?

    Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,

    Senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?

    Böyle olduğun için teşekkürler,

    Teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için."

    1904 yılında Şili'nin Parral kentinde doğan Pablo Neruda'nın asıl adı Richardo Neftali Reyes. 1834 ile 1891 yılları arasında yaşayan Çek şairi Jan Nepomuk Neruda'ya duyduğu sevgiden dolayı onun soyadını almış.

    Çekingen, hayalci ve sessiz bir öğrenciymiş. 1917-1920 yılları arasında yazı denemeleri olmuş. Bunlarda Neftali Reyes imzasını kullandığı görülür.

    Neruda, açlıkla geçen günler içinde, bir öğrenci yurduna yerleşip Fransızca dersleri almaya başladı. Devamlı olarak şiir yazıyordu. Bunlardan "Bayram Şarkısı" adlı şiiri bir yarışmada birinci oldu. Bunun heyecanıyla, babasının armağan ettiği saati ve bazı ev eşyalarını satarak ilk şiir kitabı "Akşam Alacası"nı çıkardı. 1925 yılında kendini tamamen edebiyata vererek üç kitap yazdı.

    1927'den başlayarak çeşitli yerlerde konsolosluklar yaptı. Buenos Aires'teyken, o sırada Güney Amerika gezisinde olan Frederico Garcia Lorca ile karşılaştı. Daha sonra İspanya iç savaşında kurşuna dizilerek öldürülecek olan Lorca'nın en iyi arkadaşı oldu.

    Arkadaşının öldürülmesi üzerine yazdığı "Federico Garcia Lorca'ya Yanık Şiir"i dilimize Enver Gökçe çevirmiş. Şiirin bazı dizeleri şöyle:

"Issız bir evde,

    Korkudan ağlayabilseydim;

    Gözlerimi çıkarabilsem de,

    Yiyebilseydim;

    Senin sesin için yapardım

    Bunları,

    Yaşlı portakal ağacı sesin;

    Senin şiirin için yapardım

    Bunları,

...

    Hayat böyle, Federico,

    Ey babayiğit,

   Ey kara sevdalı adam.

    Sana,

    Dostluğumun sunabileceği şey

    İşte bunlar.

    Sen de epeyce şey biliyorsun

    Şimdiden.

    Yavaş yavaş, daha da,

    Öğreneceklerin var".

    Pablo Nerduda Şili'ye döndüğünde senatör seçildi. Seçim kampanyalarında, her yerde "Kuzeye Merhaba" adlı şiirini okurmuş. 1945 yılında Devrimci Şili Partisi'ne girdi. Daha sonra vatana ihanetle suçlandı ve hakkında tutuklama kararı çıktı. Evi hükümet ajanlarınca ateşe verildi.

    Gittiği Paris'te Dünya Barışseverler Kongresi'ne başkan seçildi. Daha sonra Picasso ile birlikte "Dünya Barış Ödülü"nü aldı.

    1952'de hakkındaki kovuşturma kararının kaldırılması üzerine vatanına döndü. Eşinden ayrılıp Matilde Urrutia ile evlendi. Beraber Fransa, İtalya, Doğu Avrupa ve Çin'i gezdiler.

    1969'da Şili devlet başkanlığına aday gösterildi. Ama adaylıktan çekilerek Allende'nin kampanyalarına katıldı. Allende onu 1971'de Paris Büyükelçisi olarak görevlendirdi. Aynı yıl Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

    Hastalığı yüzünden 1972'de ülkesine döndü. Ayak sesleri duyulan darbenin önlenmesi için çabaladı, fakat 11 Eylül 1973'te askeri darbe oldu. Zaten kanserle mücadele eden Neruda, Santiago hastanesinde 23 Eylül'de, bir güz gündönümünde öldü. Cenazesi baskıcı cunta rejimine rağmen bir protesto gösterisine dönüştü.

    Antonio Skarmeta "Ateşli Sabır" adlı romanında Neruda'yı anlatır. Romandan uyarlanan "Postacı" filmi çok beğenilerek önemli ödüller aldı.

    Neruda'nın "şarkı" ismi taşıyan şiirlerinin birçoğunu Victor Jara besteledi ve bunlar çok sevilen şarkılar oldu. Darbeden birkaç gün sonra tutuklanıp stadyuma kapatılanlar arasında bulunan Victor Jara, gitarıyla şarkılar söyledi. Ellerini kırdılar, yine söylemeye devam etti. Sonunda işkenceyle öldürdüler. Jara'nın Che Guevara için yaptığı şarkı hâlâ en çok dinlenen eserler arasındadır. Aslında Che Guevara da Neruda'nın şiirlerinden etkilenmiş ve şiir yazmaya başlamış.

    Yolculuğun hayatında önemli bir yer tuttuğunu bildiğimiz Neruda, seyahat kavramını "Yavaş Yavaş Ölürler" başlıklı şiirinde çok özel bir anlamda kullanır:

    Yavaş yavaş ölürler

    Seyahat etmeyenler.

    Yavaş yavaş ölürler

     Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,

    Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

    Yavaş yavaş ölürler

    Alışkanlıklarına esir olanlar,

    Her gün aynı yolları yürüyenler,

    Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,

    Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile

    girmeyenler,

    Bir yabancı ile konuşmayanlar.

    Yavaş yavaş ölürler

    Heyecanlardan kaçınanlar,

    Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı

    görmek istemekten kaçınanlar.

    Yavaş yavaş ölürler

    Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,

    Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,

    Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar

    Türkiye'nin yaşayan en önemli tiyatro yazarı olan ve oyunları 40'ı aşkın ülkede sahnelenen Tuncer Cücenoğlu bu şiire bir nazire yazmış.

    Geçtiğimiz günlerde Cücenoğlu ile ilgili bir haber okumuştum. Haberde şöyle deniyordu: "Rusya'da özellikle 'Çığ' ve 'Kadıncıklar' adlı oyunları başta olmak üzere birçok oyunu sahnelenmekte ve repertuarlara alınmakta olan Tuncer Cücenoğlu'nun 'Boyacı' adlı oyunu Rostov Maksim Gorki Akademik Dram Tiyatrosu'nda 2000 yılından bu yana kapalı gişe olarak sahneleniyor. 'Boyacı'nın kadrosu, Rusya'da l0. yıl kutlamalarına hazırlanıyor."

    "Çığ" adlı oyunu Çinceye de çevrilmiş olan Tuncer Cücenoğlu'nun "Yavaş Yavaş Ölürler"e nazire olarak yazdığı şiir "Yavaş Yavaş Gençleşirler" başlığını taşıyor. Şiir şöyle:

    Yavaş yavaş gençleşirler

    Seyahat edenler.

    Yavaş yavaş gençleşirler

    Okuyanlar, müzik dinleyenler,

    Vicdanlarında hoşgörüyü barındıranlar.

    Yavaş yavaş gençleşirler

    Alışkanlıklarına tutsak olmayanlar,

    Her gün aynı yolları yürümeyenler,

    Ufuklarını genişleten ve değiştirenler,

    Elbiselerinin rengini değiştirmek riskine girenler,

    Bir yabancı ile konuşanlar.

   Yavaş yavaş gençleşirler

    Heyecanlardan kaçınmayanlar,

    Onarılan kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı

    Görmek istemekten uzak durmayanlar,

    Herkesin "evet" dediğine "hayır" demeyi başaranlar.

    Yavaş yavaş gençleşirler

    Aşkta ya da işte mutsuz olup

    Yön değiştirenler,

    Düşlerini gerçekleştirmek için risk alanlar,

    Yaşamlarında, mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmayı başaranlar.

    Yavaş yavaş gençleşirler

    Tiyatroya, sinemaya, konsere gidenler,

    Kalabalıklara karışanlar,

    Türküler söyleyenler.

    Yavaş yavaş gençleşirler

    Umudunu asla yitirmeyenler,

    Yaşanılası bir Dünya özlemiyle savaşanlar,

Her türlü mihnete katlananlar,

    Eziyeti, işkenceyi ayrılıkları ve

    hatta ölümü bile göze alanlar.

    Bütün önemli sanatçılar gibi Çin'e çok yakın bir ilgi duyan Tuncer Cücenoğlu bir noktada tabii Çinli sanatçılarla da buluşacaktı. "Acaba nasıl buluşmuştur?" diye düşünürken, Çinli bir şairin Pablo Neruda'dan esinlenerek yazdığı bir şiire rastladım. Xi Chuan adlı şairin "Neruda'nın Portresi" adlı şiiriydi bu. Bu, benim zihnimde bir bağlantı noktası oluşturdu. Cücenoğlu ile Çinli şair Xi Chuan birbirlerini tanımasalar da, Neruda ortak esin kaynağı olarak onları buluşturuyordu.

    Xi Chuan'in İskender Selanik tarafından Türkçeye çevrilen şiiri şöyle:

    Genellikle her şey bitince

    Ve tıpkı bir alacakaranlık gibi sadece müzik varsa havada

   Farkına varırım o zaman

    Portresi duvarda asılı

    Yüksek dağlar, yaban tilkileri hızla geçip gidiyor

    Pablo Neruda

    Başlıyor seyretmeye

    Tozlarla ve özdeyişlerle kaplı

    Bu odayı

    Ben burada oturmuş

    Kitapları ve gazeteleri karıştırır

    Arkadaşlarımla sohbet ederken

    Güneş yüz defa içeri doğar

    Ama ben hep kaçırırım doğuşunu

    Oysa Pablo

    Hep bir gölge gibi

    Tombul çenesi aşağı sarkmış

    Arıyor

    Genç sahibini odanın

    Ben uykudayken ve düşümde göremiyorken

    Yelkenleri ve yazı

    O benim için şiirler yazar

    Ve gizlice

    Bırakır kirli masama

    Xi Chuan sanatçının sonradan aldığı isim. Asıl adı Liu Jun olan şair 1963 yılında Çin'in Jiangsu eyaletindeki Xuzhou kentinde doğmuş. Şiirlerinin yanı sıra denemeleri ve çevirileri de olan Xi Chuan, Bejing Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı öğrenimi gördükten sonra sekiz yıl "Huangqiu" (Yerküre) dergisinde editör olarak çalışmış. Daha sonra ABD ve Kanada'daki çeşitli üniversitelere konuk öğretim görevlisi olarak davet edilmiş. Şu anda Beijing Merkezi Güzel Sanatlar Akademisi Seçmeli Sanatlar Fakültesi'nde Klasik Çince Edebiyatı dersleri veriyor.

    Çin'de en etkili çağdaş şairlerden biri olarak kabul edilen Xi Chuan, ülkenin sanat çevrelerinde daha öğrencilik günlerinden itibaren tanınan bir şahsiyet olmuş. 1988 yılında arkadaşlarıyla birlikte "Qingxiang" (Eğilimler) adlı bir dergi yayınlamaya başlamış, ama yayını durdurulmuş. Şimdi "Dongdai Bouji Shitan" (Çağdaş Dünya Şiiri) adlı bir derginin edötörlüğünü yapıyor. Şimdiye kadar beş şiir kitabı yayınlanmış. Çeşitli uluslararası sanat etkinliklerine davetli olarak katılan Xi Chuan'ın "Yuanyou" (Uzun Yolculuk) adlı şiiri Guo Wengjing tarafından bestelenmiş ve Hong Kong Filarmoni Orkestrası'nca icra edilmiş. Eserleri ABD, Kanada, Fransa, İngiltere, Hollanda, Belçika İspanya, Danimarka, İtalya, Rusya ve daha birçok ülkede yayınlanmış. Sanatçının Çin ve uluslararası kuruluşlarca verilmiş çeşitli ödülleri bulunuyor.

    Çin devrimi yaralı şiirleri zafere sürükledi. Sanatı milyonların ayağa kalkmasıyla beslenen büyük şairlerden Pablo Neruda, o zaferin ülkesinde çağdaş bir şaire esin kaynağı oluyor. Yaralı şiirleri zafere sürükleyen Çin, şimdi büyük adımlarla ilerlerken, sadece ekonomik kalkınmada değil, sanatta da zafere yürüyor.

İlgili Haberler
Yorumunuzu Gönderin
Çin-Türkiye ilişkilerinde yeni kilometre taşı
Çin-Türkiye ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Türk Lirası, Çin finans dünyasına ayak bastı.
Çinli kulüpler büyük transferlerine devam ediyor

Chelsea'nin yıldız orta saha oyuncusu Oscar, 60 milyon avroya Çin'e gelmeye hazırlanıyor. Peki Çinli kulüpler yabancı futbolcular için ne kadar para ödüyor? Bu sorunun cevabı ve haftanın ekonomi gündemine genel bir bakış için Ekodiyalog'a kulak verin.

Diğerler>>
Çin'de 2016'da neler konuşuldu? (1) (Çin Mahallesi)
Çin'de 2016 yılında gündemde neler vardı? Çinlilerin en çok dikkatini çeken gelişmeler nelerdi? Çin Mahallesi'nin sakinleri, 2016'yı nasıl geçirdi?
Çin'in 5. büyük icadı 24 Sezon nedir? (Çin Mahallesi)
Çinlilerin günlük hayatına yön veren bir takvim sistemi olan 24 Sezon'a kâğıt, pusula, matbaa ve baruttan sonra Çin'in 5. büyük icadı diyenler de var. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan 24 Sezon, bir kez daha gündemde.
Diğer>>
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (07-01-2015)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (19-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (05-11-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (08-10-2014)
• Biliyor Musun Bilmiyor Musun (24-09-2014)
Diğer>>
Anket
Soru-Yanıt
  • Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Çin'in gücü ortaya kondu

  • Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping 31 Mart-1 Nisan günlerinde ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen ve dünyanın odaklandığı Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katıldı.
    Diğer>>
    İzleyici Postası
  • Koyun yılınız kutlu olsun (Pınar Koçak)

  • Koyun Yılının en güzel müjdeler, en güzel sürprizlerle kapınızı çalması dileğiyle...
  • Çin kadınlarına (Ali Güler)

  • Düşlerimde gelir bir güzel bana, alır götürür beni uzak bir diyara...

    Diğer>>
    Linkler
    © China Radio International.CRI. All Rights Reserved.
    16A Shijingshan Road, Beijing, China