Çok değerli Türkçe Servisi çalışanları, ben CRI Türkçe yayınlarını yaklaşık 12 yıldır dinliyorum, bu süre içinde yaşadığım anılarımı rastlantılarımı, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çin Uluslararası Radyosu Türkçe yayınlarını ilk ne zaman dinlemeye başladım diye düşününce bundan yaklaşık 12 yıl önceye dönmem gerekiyor: O yıllarda Gaziantep'in Nizip ilçesinde yaşıyor ve çalışıyordum. İşten eve, evden işe tekdüze bir hayat ve ilçenin kısıtlı seçenekleri ile benim kişisel çevremin dar ve sınırlı oluşundan doğan bir arayışın sonucunda bir gün, kısa dalgada gezinirken, CRI Türkçe yayınlarına rastladım ve o gün bugündür yayınlarınızı dinliyor, düzenlediğiniz yarışmalara katılıyorum.
Yaklaşık 12 yıllık zaman sürecinde CRI sayesinde ufkum genişledi, yeni dostlar kazandım. Dünyaya daha geniş bir pencereden bakmaya başladım, bana kazandırdığı birçok şey için gelmiş geçmiş tüm Türkçe bölümü çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım.
Yaklaşık 12 yıldır Çin Uluslararası Radyosu Türkçe yayınını dinliyorum. Bu süre içinde radyo olarak bana göndermiş olduğunuz mektupları, bayrakları, kesme kağıtları, kartpostalları, bu ödül ve armağanları özenle saklıyorum. Bir tanesi çalışma masamı süslüyor. Merak edip soranlara nereden geldiğini anlatıyorum. Elimde neredeyse küçük bir müze kuracak kadar malzeme birikti.
2002 yılında CRI'nin düzenlediği "Çağdaş Çin" konulu bilgi yarışmasında Türk dinleyiciler arasında birinciliği kazandım. Bana göndermiş olduğunuz göz alıcı, parlak yeşil ipekli atkıyı ileride evlenirsem düğünümde boynuma takacağıma dair kendimce bir planım var.
Dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet'in birçok kitabını okudum. Nâzım Hikmet'in Çin'le ilgili de şiirleri var. Şairin "Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime" adlı şiirinde şöyle bir dize vardır: "Mavi pulu Asya'da damgalanmış bir tek mektup bile almadım." Çin'den gelen her mektup bana bu dizeyi anımsatır. Nâzım Hikmet'ten şanslı olduğumu, Çin'den gelen her mektubun biraz da Nâzım Hikmet'e geldiğini düşünür, mutlu olurum...
Geçtiğimiz aylarda iki kötü haber almıştım...derken, ertesi gün CRI Türkçe Servisi'nin internet sayfasını ziyaret ettiğimde iki güzel haberle karşılaştım: İlkinde, Türkçe Servisi'ne gönderdiğim e-postada Çin sinemasıyla ilgili haberlere daha çok yer verilmesi için bulunduğum önerimin dikkat alındığını gördüm, internet sayfanızda her hafta için Çin sinemasıyla ilgili haberlerle karşılaşmak beni mutlu etti.
Ayrıca bana göndermiş olduğunuz "Yeni İpek Yolu" gazetesiyle ilgili görüşlerimin internet sayfanızda yer alması da benim için ikinci güzel haber oldu.
Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı'nın başlattığı dünya klasikleri dizisinden çıkan iki kitaptan biri "Çin Öyküleri", ikincisi ise Çince "Lun-yü", Türkçesi ise "Konfüçyus'ün konuşmaları" adlı kitap. İki kitabı da ilgiyle yeni bilgiler edinerek okudum.
Bir gün hem internet sayfanızda hem de "Yeni İpek Yolu" gazetesinde şu haberi okudum: "Çin'in ilk Konfüçyus sınıfları Türkiye'de kurulacak". Açıkçası Konfüçyus Türkiye'de Çin deyince ve Çin edebiyatı deyince akla gelen ilk Çinli düşünürdür. Dolayısıyla Konfüçyus'un adını taşıyan bir kurumun Türkiye'de Çince sınıflar açması başlı başına önemli bir olaydır; ve bu Çin'in Türkiye'ye verdiği önem ve değerin bir göstergesidir. Buradan yetişen öğrencilerin Çin-Türkiye ilişkilerini daha ileriye götüreceklerine inancım tamdır.
CRI Türkçe yayınlarını 12 yıldır dinleyen bir dinleyiciniz olarak, kulağım kimi sunucuların seslerine alışıyor ve unutamıyor... Türkçe Servisi'nin 50. kuruluş yıldönümü anısına düzenlediğiniz bilgi yarışması sorularından biri de 'Türkçe yayınlarının ilk spikeri kimdir?' idi. Bu değerli insanın yer aldığı fotoğrafı görünce Rukiye Hacı hanımefendinin sesini ne kadar çok özlediğimi anladım... Kendisine Türkiye'den sağlık ve mutluluk dolu bir ömür diliyorum...